10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Küs Kokan Kamelyalar
Biliyorum ki gittiğinde vakit, şafak olacaktı;
gelişin de zaten sabaha karşıydı
Bir; İstanbul kalmış sol yanımda,
bir de bedenim gibi boş çuvallar omuzlarımda 
Pişmanlık, ufalan bir duygu değilmiş,Nar Bülbülüm!
Çarpıp durdukça kayalara, ayaklarıma sadece çakıl taşları düşer,
içimde bir yumru büyür, ulu dağlar çağlar ağladığımda 
Gölge oyunu mudur bu?
Saatteki çizgiler dans ederken dudak kenarlarımda,
zaman, bir uçurtmanın ucundaki çocuk olur,
baş harflerimizi saklar, irisinden tüten dumanda
ve patikada tek başına yürüyen o adam!
gölgesinden kaçarken,
ne kadar tanıdık bir sevda sürükler değil mi ardında?  
Biliyorum ki; acı, karanlık ve şafak bir arada bulunurlar,
gün doğduğunda gölgelerle beraber yok olurlar
   
Hayat, benim tuttuğum yerlerinden incelmeye başladığında,
duyabilmek için feryadını avuç içlerimin,
es verir notalarına dinlediğim aryalar 
       Pus bakışlım! ! Sus yüreklim!
Yüksek sesle tekrar edemedik adam gibi!
Oysa ki önemliydi bu son provalar 
Şimdi,
bir; kartallar yere indiğinde,
bir de; sen bu şehre girdiğinde,
Biliyorum ki, hüzün siner yapraklarına, küs kokar kamelyalar    
ÖZGE ÜNAL
|
|
|