Yalnız Mesajı Göster

Hesaba Oturalım ..

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hesaba Oturalım ..



Bir yağmur çisemişti sokaklara geceden

Sana gelmek istiyorum bu sabah

Gözlerimde kan tortusu gecelerden uykular

Yıllara solmuş resmin

Avuçlarıma bıkmış

Cebimin saklısında posta pullu acılar

Birazdan bir horoz ötecek sokağında bilirim

Karanlıklar bir şafağa susacak

Ve ben çalacağım kapını ürkek ellerle

İnsaniyetine sığınarak

Şaşırma karışmış sakalıma saçıma

Ayakkabım yırtık işte neyleyim

Yamalı bir pantolon seni gücendirmesin

Düşmez kalkmaz bir Allah

Ne vardı

Ne vardı be yüreğine koyup ağırlasaydın?

Yasını tutuşturmak yerine bir sevdanın

Ne olurdu gülmeyi elimden almasaydın

Talanı böyle mi olacaktı

Beni bir yağmasına terk ettiğin yılların

De ki o sevdaya dahlim olmadı

Gönül terim gözlerinden domur domur akmadı

Haydi bunları birer birer atalım

Peki elimdekiler ne oldu?

Gel

Gel gidenin hesabını tutalım

Kimden geldi kışları dağlarımın

Boran boran kim savurdu bir ömrü

Hani gençlik diyorlar ya?

O vergisi Tanrının

Bilmem ki kimin için pervasız

Nerelere bıraktın

Çisil çisil bir yağmur karasına gecenin

Sana gelmek zorundayım

Bulanmışım naçarım

Sevda kimmiş ben de kim!

Dersimi aldım

Dizlerine yatınca

Vardı ya o elin-tarak okşadığın saçlarım?

Yaşam duvarlarını kazmalıyan zamanın

Geçenlerde boz-bulanık tozlarına bıraktım

Yıllar mı zorlu çıktı

Yoksa sen mi vefasız?

Birileri bir şeyler yaptı da kavrayamadım

Hani çokça öptüğün düzü var ya alnımın

Zamansız ayaklanmış

Görmedin ki kaç karışa fırlattım

Elimde neler vardı geride ne bıraktım

Haydi bunları da kalem-kalem atalım

Hem bana gönül borcu da neymiş

Say ki senin tuvalin değil arta kalanım

Öğretilen gibi olmadı be hayat gülüm

Boş ver

Boş ver

Bu hesabı kapatalım

Benim değil yaprağını erken dökmüş içimdeki ağaçlar

Hasreti kahır kahır ben değilim imbiklemiş demlemiş

Peki kim bu?

Dört bir yanı tarumar

Söyle bu kim?

O sen sonu,

Mevsim mevsim sonbahar

Artık bir ney eskisi değil yürek kanamalarım

Sancıları da keman ahı değil anılarımın

Say ki

Say ki nevruzları da hala duruyor yüreğimin

Baharsız dağlanmadım

Kararmadım kavrulmadım yanmadım

Eylüllü bir şafağına şu Elazığ?ın

Kaldırıp kalemimi hiç yoktan sana buladım

Yoksulluk demişler ya

Yedi başlı ejdermiş

Toz duman kan revanım

Yelkenleri suya hal saldım ha salıcam

Demem o ki

Kusura kalma e mi

Artık mısralarımı satacağım

O ırgat yüreğimin nasır kaş emeğini

Gizli katmanlarına nasıl da mühürlemiştim sabrı

Kimin aklına gelirdi ki bir gün

Köhnemiş dükkanların tozlu vitrinlerine

Seni kitap-kitap bırakacağım

Töresi mi bu yoksa

Şu büyülü kör yumak edebiyat dünyasının?

Yazanı yıkık viran

Ozanı darmadağın

Nerde Cahit Sıtkılar

Ümit yaşarlar hani

Ahmed Arifine noldu be Diyarbakır?ın

Tekmil mısralar öksüz

Sevdalar paslı yarım

Bilesin ki

Yıldızı senden kaydı

Ahıtını sen yaktın bir hayatın

O musalla taşına bıraktığın sevdanın

Ben sadece şivanını mısralara dağladım

Bir yağmur

Çisil çisil şafağına gecenin

Sana gelmek zorundayım

Başka kapım yok

Yek başına sarılmazmış yaraları sevdanın

Geç de olsa anladım

Ya,

Dirisiyle bir yere vardık mı ki!

Hadi gel

Hiç değilse ölüsünü birlikte kaldıralım

RIDVAN AYDIN (?Eylül Bulutları? adlı kitabından)

Akif Oktay'ın yorumundan dinlemek için tıklayınız

Alıntı Yaparak Cevapla