|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Edebiyatı Dönemleri
C Klâsik Türk Edebiyatı
*
Divan Edebiyatı başlangıçta iki yabancı gelenek olan Arap-Fars (özellikle Fars) edebiyatları geleneğine dayanarak kurulmuş, zaman içinde taklidi aşan Osmanlı terkibi ve üslûbuna ulaşarak millî edebiyat hüviyetini kazanmıştır
Klâsik Türk edebiyatı gibi Batı tesirinde gelişen Türk edebiyatı da zamanla kendi benliğini kazanmıştır Doğuş ve gelişme serüvenleri birbirine benzer
İslâmîyet’in yerleşmesi sürecinde oluşmaya başlayan bir edebiyattır Bundan dolayı konuları arasında din, Allah, peygamber, tasavvuf vb önemli bir yer tutar
13-19 yüzyıllar arasında ürün veren bu edebiyata şairlerinin şiirlerini “divan” adı verilen yazmalarda toplamaları dolayısıyla Divan edebiyatı denir
Bu edebiyat, medrese kültürüyle yetişen aydın şairlerin Arap ve İran edebiyatını örnek alarak oluşturdukları klâsik bir edebiyattır Zamanla bu taklit sona ererek özgünlük yakalanmıştır
Klâsik Türk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı diye de adlandırılır
Aydın tabaka, yüksek zümre edebiyatı denmesinin sebebi bu edebiyatı yapanların ve ona ilgi gösterenlerin seçkin çevrelerden oluşu olarak gösterilir Bu bir iddiadan öteye gitmiş değildir
Klâsik edebiyatta nesirden çok nazım önemlidir Nesirde de nazım unsurları (seci, ahenk vb) kullanılmıştır Nesirdeki dil nazma göre daha anlaşılmazdır
Bu edebiyatta şekil ve muhteva bakımından belirli kalıplar vardır: güzellik anlayışı, mecazlar  
Tezkireler, şairlerin hayatlarını anlatan ve şiirlerinden örnekler veren eserler olarak bu edebiyatın tarihinin ve başarısının vesikalarıdır
*
Divan Şiirinin Başlıca Özellikleri
*
Divan şiirinin kökleri İslâm öncesi Arap şiirine dayanır
Bu şiir tarzı İslâmiyet’ten sonra, bu dine giren çeşitli milletlerin katkısı ile önce Arapçada, daha sonra Farsça ile Doğu ve Batı Türkçelerinde, en sonra da Hint Müslümanlarının yazı dili olan Urducada gelişmiştir
Nazım birimi genel olarak “beyit”tir Dört ve daha fazla dizeden oluşan bentler de kullanılmıştır
Ölçü aruz ölçüsüdür Son zamanlarında az da olsa hece kullanılmıştır
Tuyuğ ve şarkı hariç bütün nazım şekil ve türleri Fars edebiyatı aracılığıyla Arap edebiyatından alınmıştır
Kelime ve kelime grupları yönünden Arapça ve Farsçadan oldukça çok etkilenmiştir Süslü, sanatlı ve ağır bir dil kullanmışlardır
Redif ve kafiyeye önem verilmiştir Göz için kafiye esastır, tam ve zengin kafiye kullanılmıştır
Şiirlerin (kasideler ve mesneviler hariç) belli bir adı yoktur Şiirin sonunda şairin mahlası (takma adı) geçer
Nazım şekil ve türleri kesin sınırlarla birbirinden ayrılmıştır
Şiirlerde genellikle konu bütünlüğü olmadığı gibi bütün güzelliğine değil parça güzelliğine önem verilir Kısmen kasidede ama özellikle mesnevilerde konu bütünlüğü vardır
Sanat için sanat ön plândadır
Anlam da söyleyiş de son derece önemlidir Bu yüzden söz sanatları bolca kullanılmıştır
Konular genellikle gerçek hayattan uzaktır Aşk, sevgili, ölüm, ıstırap, şarap, övgü ve din gibi konular en çok işlenen konulardır Soyut konular işlenir
Duygu ve düşünceler, kalıplaşmış “mazmun”larla anlatılır Fikirler ve duygular neredeyse ortaktır Boyun servi; kaşı keman; çenenin elma; ağzın nokta oluşu her şairde aynıdır
Divan şairlerinin müstakil dünya görüşleri ve felsefeleri yoktur Hepsi aynı fikirleri değişik bir biçimde söylemişlerdir
Divan şairleri Fars edebiyatının üstatlarına yetişmeyi hedefleyip zamanla onları geçtikleri gibi birbirlerine de benzemeye çalışmışlardır Bundan dolayı nazirecilik geleneği oluşmuştur
Şairin kişiliğini ve büyüklüğünü, söyleyiş orijinalliği ve güzelliği sağlar
Divan şairi daima aşıktır Bu aşk onulmaz dert olmakla beraber şair bu dertten memnundur, onlara göre bu derdin dermanı gene bu derdin kendisidir Hatta zamanla beşerî aşk yerini Allah aşkına bırakır Bu sebeple âşık mecazî sevgilisine kavuşmak istemez
En başarılı ve tanınmış divan şairleri Baki, Fuzuli, Nedim ve Nefi'dir
*
Divan Nesri
*
Divan edebiyatında nesre inşa, nesir yazana münşi, nesirlerin toplandığı eserlere münşeat denir Nesir türündeki eserler; tarihler, münşeat, tezkireler; ilmî, dinî ve ahlâkî eserlerdir
*
Divan nesri üç bölümde incelenir:
*
Sade Nesir
*
Halk için yazılan sade anlatımlı nesirlerdir
Bu nesirle halka yönelik masal, efsane, öykü, destan, dinî ve tasavvufî konular anlatılır
Aşıkpaşazade Tarihi, Mercimek Ahmet’in Kabusname’si, Kul Mesut’un Kelile ve Dimne çevirisi, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si bu nesrin önemli örnekleridir
*
Orta Nesir
*
Tarih ve bilim kitaplarında gördüğümüz nesirdir Ustalık göstermek amacı güdülmediği hâlde dili sade nesirden ağırdır Katip Çelebi’nin bazı eserleri ve Naima’nın kendi adıyla anılan tarihi bu nesre örnektir
*
Süslü ve Sanatlı Nesir
*
Seciler (düz yazıda kafiye), söz ve anlam sanatları, bağlaçlarla uzayıp giden cümleler bu nesrin ayırıcı özelliğidir
Dili, yabancı söz ve tamlamalarla yüklüdür
Sanatçı bu nesirle ustalığı göstermeye çalışır
Süslü nesir, ahlâk ve felsefe konularını işler ve bazı mektuplarda görülür
Sinan Paşa’nın Tazarruname’siyle Veysî ve Nergisî’nin nesirleri bu türün örnekleridir
*
Nesir Türleri:
*
Münşeat: Mektuplar ve düzyazı örnekleri
Tarih: Tarihî olayları anlatan eserler Örn: Naima, Neşrî  
Siyer: Peygamberimizin hayatı ve savaşları
Tezkire: Çeşitli sınıftan meşhur insanların, özelikle şairlerin biyografileri Örn: Ali Şir Nevai, Mecalisün-nefais; Lâtifî, Tezkire; Sehî, Tezkire; Kınalızade Hasan Çelebi, Tezkiretüş-şuara  
Surname: Büyük düğün törenleri
Gazavatname: Çeşitli kahramanların savaşları
Seyahatname: Gezi yazıları Örn: Evliya Çelebi, Seyahatname (17 yy )
Hilye: Peygamberimizin iç ve dış özellikleri
*
Yüzyıllara göre Divan edebiyatı
*
13 yy
Hoca Dehhanî*
İlk divan şairi olarak kabul edilir
Din dışı konularda ve lirik şiirler yazmıştır Aşk en önemli temadır
Sultan Veled
Mevlevilik tarikatinin kurucusu ve Mevlânâ’nın oğludur
Şeyyad Hamza
Lirik şiirleriyle tanınır
*
14 yy
Ahmedî
Din dışı ve şiirleri vardır
Divan şiirinin ilk başarılı şairi kabul edilir
Eserleri: Cemşid ü Hurşid (mesnevî), İskendername (mesnevî), Divan 
Nesimi
Tasavvufî ve lirik şiirleriyle, özellikle tuyuğlarıyla tanınır Şiirleri coşkulu ve akıcıdır
Azerî Türkçesi ile yazmıştır
Sonraki şairleri de etkilemiştir
Divanı vardır
Âşık Paşa
Garipname’si meşhurdur
*
*
15 yy
Şeyhî
Harname adlı mesnevisi ünlüdür Mesnevi hiciv türündedir Hüsrev ü Şirin adlı bir mesnevisi daha vardır
Bir gazel şairidir
Asıl mesleği hekimliktir
Süleyman Çelebi
Mevlid’i ünlüdür
Necatî Bey
Ahmet Paşa
Ali Şir Nevaî
Çağatay şairidir Eserlerini Çağatay Türkçesi ile yazmıştır
Lirik şiirleri vardır
Çok sayıda eser vermiş önemli bir şairdir Otuza yakın eseri vardır
Edebiyatımızdaki ilk şairler tezkiresi olan (biyografi) Mecalisü’n-Nefais ona aittir
Hamse’si de ünlüdür
Muhakemetül-lûgateyn adlı eseri ünlüdür Eserde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak Türkçeyi üstün tutmuştur Eseri, o dönemde Türkçenin ikinci plâna itilmesine tepki olarak ve yeni yetişen şairlere Türkçenin de üstün bir şiir dili olduğunu kanıtlamak için yazmıştır
*
16 yy
Bakî (1526-1600)
Divan şiirinin üstatlarındandır
Kanunî döneminin ihtişamı onun şiirlerine de yansımıştır
İyi bir medrese eğitimi almıştır
Çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır Kadılık görevlerinde bulunmuştur
Çok istediği şeyhülislâmlık mertebesine gelememiştir
Rindane gazel şairidir Dünya zevkini, hayattan kâm almayı prensip edinmiştir
Daha çok din dışı konuları işlemiştir Aşk, tabiat, devrin zenginliği şiirlerinin konularıdır
Şiirlerinde tasavvufa da yer vermiştir
Ahenkli bir dili vardır söyleyişe önem vermiştir
Söz sanatlarını da başarıyla kullanmıştır
Sultanuş-şuara unvanını kazanan şair, divan şiirini İran şiiri seviyesine yükseltenlerdendir
Divanının yanı sıra başka eserleri, nesirleri de vardır
Kanunî Mersiyesi meşhurdur
Fuzulî (1495-1556)
Divan edebiyatının en büyük şairi olarak kabul edilir
O bir gazel şairidir
Bağdatlıdır Kerbelâ’da yaşamış, türbedarlık yapmıştır Hayatı sıkıntılar içinde geçmiştir
İyi bir eğitim görmüş, Arap ve Fars dillerini öğrenmiştir
Şiirlerini Âzerî Türkçesi ile yazmıştır
Tasavvuf ve aşk şiirinin vazgeçilmez konularıdır
Onun aşkı mecazî aşk değil hakikî aşktır Mecazî aşkı -tasavvuf anlayışına uygun olarak- hakikî aşka bir köprü olarak kullanmıştır Aşk acısından hoşnuttur Derman istemez Kavuşmayı da istemez Çünkü bilir ki derman ve kavuşma aşkı bitirecektir
Istırabın yanında rintlik de vardır şiirlerinde
Fuzulî ilme çok önem verir İlimsiz şiirin temelsiz duvara benzediğine inanır
Mesnevi dalında da Leylâ vü Mecnun’u meşhurdur Leylâ ile Mecnun aşkını en içli bu eser dile getirmiştir denilebilir Eser daha sonra yazılan ve aynı adı taşıyan eserlere örnek ve esin kaynağı olmuştur
Şikâyetname, onun hiciv türünde yazdığı bir mektuptur Türk edebiyatında hicve de mektuba da önemli bir örnektir
Eserleriyle sonraki divan ve bazı halk şairlerine önderlik etmiştir
Türkçe ve Farsça divanının yanında Leylâ vü Mecnun (mesnevi), Hadikatüs-süeda, Beng ü Bade, Şikâyetname, Sakîname (Heft Cam), Tercüme-i Hadis-i Erbain, Rind ü Zahid, Sıhhat ü Maraz, Muamma Risalesi, Matlaul-itikad, adlı eserleri ve Türkçe mektupları vardır
Bağdatlı Ruhî
Sosyal aksaklıkları işleyen Terkib-i Bend’i en önemli eseridir
*
17 yy
Nef’î (1575-1633)
Erzurum doğumludur
İyi bir medrese eğitimi almıştır
Şiirde sözün gücüne, yani şairaneliğe önem vermiştir Ona göre söyleyiş ve ses unsuru son derece önemlidir
Dili oldukça ağırdır Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları fazlaca kullanmıştır Fakat dili akıcıdır
Divan edebiyatının en önemli kaside şairidir Şöhretini kasideleri ile sağlamış, şairaneliğini kasideleriyle ortaya koymuş, kendini en mübalâğalı şekilde kasidelerinde övmüştür
Ölçü tanımayan bir şairdir Överken göklere çıkarır, yerdiğinde de adeta yerin dibine geçirir
En önemli eseri divanıdır Siham-ı Kaza eserinde hicivlerini toplamıştır
Nabî
Hikemî şiirin öncüsüdür Didaktik şiirleriyle ünlüdür Yaşadığı dönemin (gerileme dönemi) etkisiyle toplumun aksayan yönlerinden hareketle öğüt verici şiirler yazmıştır
Hayrabat ve Hayriye mesnevileriyle divanı vardır
*
18 yy
Nedim (1680-1730)
“Haddeden geçmiş nezaket yâl ü bal olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana”
Lâle devri şairidir
Bir gazel şairidir Şarkıda da en önemli isim odur
Devrin zevkini ve eğlencesini şiirlerinde işlemiştir
Şiirlerinde zevk, safa, çapkınlık (seviyeli), nükte, zarafet, aşk, şarap, tabiat, neşe ve musikî bir aradadır Dinî konulara hiç yer vermemiştir
Şiirde divan edebiyatının katı kurallarının dışına çıkarak mahallileşme cereyanını başlatmıştır Şiire halk ruhunu, deyimlerini, zevkini, coşkusunu, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini şiirlerine yansıtmıştır
Dili yalın, açık, ahenkli ve akıcıdır
Söz sanatlarını da başarıyla kullanmıştır
En önemli eseri divanıdır
Şeyh Galip (1757-1799)
Divan edebiyatının son büyük üstadıdır
Mevlevî şeyhlerindendir
Dili süslü ve ağırdır
Şiirlerinde musiki önemlidir
Sebk-i Hindî tarzının temsilcisidir
Başlıca eserleri divanı ve sembolik bir aşk hikâyesi olan Hüsn ü Aşk’ıdır
Hüsn ü Aşk tasavvufî bir eserdir Devir nazariyesini, Allah aşkını, tarikat felsefesini bu eserinde işlemiştir Hüsn-i mutlak olan Allah’ı ve onun güzelliğini bulma yolundaki âşığın başına gelebilecekleri anlatmıştır
|