Yalnız Mesajı Göster

Türk Edebiyatı Dönemleri

Eski 10-09-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyatı Dönemleri



C Klâsik Türk Edebiyatı

*

Divan Edebiyatı başlangıçta iki yabancı gelenek olan Arap-Fars (özellikle Fars) edebiyatları geleneğine dayanarak kurulmuş, zaman içinde taklidi aşan Osmanlı terkibi ve üslûbuna ulaşarak millî edebiyat hüviyetini kazanmıştır

Klâsik Türk edebiyatı gibi Batı tesirinde gelişen Türk edebiyatı da zamanla kendi benliğini kazanmıştır Doğuş ve gelişme serüvenleri birbirine benzer

İslâmîyet’in yerleşmesi sürecinde oluşmaya başlayan bir edebiyattır Bundan dolayı konuları arasında din, Allah, peygamber, tasavvuf vb önemli bir yer tutar

13-19 yüzyıllar arasında ürün veren bu edebiyata şairlerinin şiirlerini “divan” adı verilen yazmalarda toplamaları dolayısıyla Divan edebiyatı denir

Bu edebiyat, medrese kültürüyle yetişen aydın şairlerin Arap ve İran edebiyatını örnek alarak oluşturdukları klâsik bir edebiyattır Zamanla bu taklit sona ererek özgünlük yakalanmıştır

Klâsik Türk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı diye de adlandırılır

Aydın tabaka, yüksek zümre edebiyatı denmesinin sebebi bu edebiyatı yapanların ve ona ilgi gösterenlerin seçkin çevrelerden oluşu olarak gösterilir Bu bir iddiadan öteye gitmiş değildir

Klâsik edebiyatta nesirden çok nazım önemlidir Nesirde de nazım unsurları (seci, ahenk vb) kullanılmıştır Nesirdeki dil nazma göre daha anlaşılmazdır

Bu edebiyatta şekil ve muhteva bakımından belirli kalıplar vardır: güzellik anlayışı, mecazlar

Tezkireler, şairlerin hayatlarını anlatan ve şiirlerinden örnekler veren eserler olarak bu edebiyatın tarihinin ve başarısının vesikalarıdır

*
Divan Şiirinin Başlıca Özellikleri

*

Divan şiirinin kökleri İslâm öncesi Arap şiirine dayanır

Bu şiir tarzı İslâmiyet’ten sonra, bu dine giren çeşitli milletlerin katkısı ile önce Arapçada, daha sonra Farsça ile Doğu ve Batı Türkçelerinde, en sonra da Hint Müslümanlarının yazı dili olan Urducada gelişmiştir

Nazım birimi genel olarak “beyit”tir Dört ve daha fazla dizeden oluşan bentler de kullanılmıştır

Ölçü aruz ölçüsüdür Son zamanlarında az da olsa hece kullanılmıştır

Tuyuğ ve şarkı hariç bütün nazım şekil ve türleri Fars edebiyatı aracılığıyla Arap edebiyatından alınmıştır

Kelime ve kelime grupları yönünden Arapça ve Farsçadan oldukça çok etkilenmiştir Süslü, sanatlı ve ağır bir dil kullanmışlardır

Redif ve kafiyeye önem verilmiştir Göz için kafiye esastır, tam ve zengin kafiye kullanılmıştır

Şiirlerin (kasideler ve mesneviler hariç) belli bir adı yoktur Şiirin sonunda şairin mahlası (takma adı) geçer

Nazım şekil ve türleri kesin sınırlarla birbirinden ayrılmıştır

Şiirlerde genellikle konu bütünlüğü olmadığı gibi bütün güzelliğine değil parça güzelliğine önem verilir Kısmen kasidede ama özellikle mesnevilerde konu bütünlüğü vardır

Sanat için sanat ön plândadır

Anlam da söyleyiş de son derece önemlidir Bu yüzden söz sanatları bolca kullanılmıştır

Konular genellikle gerçek hayattan uzaktır Aşk, sevgili, ölüm, ıstırap, şarap, övgü ve din gibi konular en çok işlenen konulardır Soyut konular işlenir

Duygu ve düşünceler, kalıplaşmış “mazmun”larla anlatılır Fikirler ve duygular neredeyse ortaktır Boyun servi; kaşı keman; çenenin elma; ağzın nokta oluşu her şairde aynıdır

Divan şairlerinin müstakil dünya görüşleri ve felsefeleri yoktur Hepsi aynı fikirleri değişik bir biçimde söylemişlerdir

Divan şairleri Fars edebiyatının üstatlarına yetişmeyi hedefleyip zamanla onları geçtikleri gibi birbirlerine de benzemeye çalışmışlardır Bundan dolayı nazirecilik geleneği oluşmuştur

Şairin kişiliğini ve büyüklüğünü, söyleyiş orijinalliği ve güzelliği sağlar

Divan şairi daima aşıktır Bu aşk onulmaz dert olmakla beraber şair bu dertten memnundur, onlara göre bu derdin dermanı gene bu derdin kendisidir Hatta zamanla beşerî aşk yerini Allah aşkına bırakır Bu sebeple âşık mecazî sevgilisine kavuşmak istemez

En başarılı ve tanınmış divan şairleri Baki, Fuzuli, Nedim ve Nefi'dir

*
Divan Nesri

*

Divan edebiyatında nesre inşa, nesir yazana münşi, nesirlerin toplandığı eserlere münşeat denir Nesir türündeki eserler; tarihler, münşeat, tezkireler; ilmî, dinî ve ahlâkî eserlerdir

*

Divan nesri üç bölümde incelenir:

*
Sade Nesir

*

Halk için yazılan sade anlatımlı nesirlerdir

Bu nesirle halka yönelik masal, efsane, öykü, destan, dinî ve tasavvufî konular anlatılır

Aşıkpaşazade Tarihi, Mercimek Ahmet’in Kabusname’si, Kul Mesut’un Kelile ve Dimne çevirisi, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si bu nesrin önemli örnekleridir

*
Orta Nesir

*

Tarih ve bilim kitaplarında gördüğümüz nesirdir Ustalık göstermek amacı güdülmediği hâlde dili sade nesirden ağırdır Katip Çelebi’nin bazı eserleri ve Naima’nın kendi adıyla anılan tarihi bu nesre örnektir

*
Süslü ve Sanatlı Nesir

*

Seciler (düz yazıda kafiye), söz ve anlam sanatları, bağlaçlarla uzayıp giden cümleler bu nesrin ayırıcı özelliğidir

Dili, yabancı söz ve tamlamalarla yüklüdür

Sanatçı bu nesirle ustalığı göstermeye çalışır

Süslü nesir, ahlâk ve felsefe konularını işler ve bazı mektuplarda görülür

Sinan Paşa’nın Tazarruname’siyle Veysî ve Nergisî’nin nesirleri bu türün örnekleridir

*

Nesir Türleri:

*
Münşeat: Mektuplar ve düzyazı örnekleri

Tarih: Tarihî olayları anlatan eserler Örn: Naima, Neşrî

Siyer: Peygamberimizin hayatı ve savaşları

Tezkire: Çeşitli sınıftan meşhur insanların, özelikle şairlerin biyografileri Örn: Ali Şir Nevai, Mecalisün-nefais; Lâtifî, Tezkire; Sehî, Tezkire; Kınalızade Hasan Çelebi, Tezkiretüş-şuara

Surname: Büyük düğün törenleri

Gazavatname: Çeşitli kahramanların savaşları

Seyahatname: Gezi yazıları Örn: Evliya Çelebi, Seyahatname (17 yy)

Hilye: Peygamberimizin iç ve dış özellikleri

*
Yüzyıllara göre Divan edebiyatı

*
13 yy
Hoca Dehhanî*

İlk divan şairi olarak kabul edilir

Din dışı konularda ve lirik şiirler yazmıştır Aşk en önemli temadır
Sultan Veled

Mevlevilik tarikatinin kurucusu ve Mevlânâ’nın oğludur
Şeyyad Hamza

Lirik şiirleriyle tanınır

*

14 yy
Ahmedî

Din dışı ve şiirleri vardır

Divan şiirinin ilk başarılı şairi kabul edilir

Eserleri: Cemşid ü Hurşid (mesnevî), İskendername (mesnevî), Divan
Nesimi

Tasavvufî ve lirik şiirleriyle, özellikle tuyuğlarıyla tanınır Şiirleri coşkulu ve akıcıdır

Azerî Türkçesi ile yazmıştır

Sonraki şairleri de etkilemiştir

Divanı vardır
Âşık Paşa

Garipname’si meşhurdur

*

*

15 yy
Şeyhî

Harname adlı mesnevisi ünlüdür Mesnevi hiciv türündedir Hüsrev ü Şirin adlı bir mesnevisi daha vardır

Bir gazel şairidir

Asıl mesleği hekimliktir
Süleyman Çelebi

Mevlid’i ünlüdür

Necatî Bey

Ahmet Paşa
Ali Şir Nevaî

Çağatay şairidir Eserlerini Çağatay Türkçesi ile yazmıştır

Lirik şiirleri vardır

Çok sayıda eser vermiş önemli bir şairdir Otuza yakın eseri vardır

Edebiyatımızdaki ilk şairler tezkiresi olan (biyografi) Mecalisü’n-Nefais ona aittir

Hamse’si de ünlüdür

Muhakemetül-lûgateyn adlı eseri ünlüdür Eserde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak Türkçeyi üstün tutmuştur Eseri, o dönemde Türkçenin ikinci plâna itilmesine tepki olarak ve yeni yetişen şairlere Türkçenin de üstün bir şiir dili olduğunu kanıtlamak için yazmıştır

*

16 yy
Bakî (1526-1600)

Divan şiirinin üstatlarındandır

Kanunî döneminin ihtişamı onun şiirlerine de yansımıştır

İyi bir medrese eğitimi almıştır

Çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır Kadılık görevlerinde bulunmuştur

Çok istediği şeyhülislâmlık mertebesine gelememiştir

Rindane gazel şairidir Dünya zevkini, hayattan kâm almayı prensip edinmiştir

Daha çok din dışı konuları işlemiştir Aşk, tabiat, devrin zenginliği şiirlerinin konularıdır

Şiirlerinde tasavvufa da yer vermiştir

Ahenkli bir dili vardır söyleyişe önem vermiştir

Söz sanatlarını da başarıyla kullanmıştır

Sultanuş-şuara unvanını kazanan şair, divan şiirini İran şiiri seviyesine yükseltenlerdendir

Divanının yanı sıra başka eserleri, nesirleri de vardır

Kanunî Mersiyesi meşhurdur
Fuzulî (1495-1556)

Divan edebiyatının en büyük şairi olarak kabul edilir

O bir gazel şairidir

Bağdatlıdır Kerbelâ’da yaşamış, türbedarlık yapmıştır Hayatı sıkıntılar içinde geçmiştir

İyi bir eğitim görmüş, Arap ve Fars dillerini öğrenmiştir

Şiirlerini Âzerî Türkçesi ile yazmıştır

Tasavvuf ve aşk şiirinin vazgeçilmez konularıdır

Onun aşkı mecazî aşk değil hakikî aşktır Mecazî aşkı -tasavvuf anlayışına uygun olarak- hakikî aşka bir köprü olarak kullanmıştır Aşk acısından hoşnuttur Derman istemez Kavuşmayı da istemez Çünkü bilir ki derman ve kavuşma aşkı bitirecektir

Istırabın yanında rintlik de vardır şiirlerinde

Fuzulî ilme çok önem verir İlimsiz şiirin temelsiz duvara benzediğine inanır

Mesnevi dalında da Leylâ vü Mecnun’u meşhurdur Leylâ ile Mecnun aşkını en içli bu eser dile getirmiştir denilebilir Eser daha sonra yazılan ve aynı adı taşıyan eserlere örnek ve esin kaynağı olmuştur

Şikâyetname, onun hiciv türünde yazdığı bir mektuptur Türk edebiyatında hicve de mektuba da önemli bir örnektir

Eserleriyle sonraki divan ve bazı halk şairlerine önderlik etmiştir

Türkçe ve Farsça divanının yanında Leylâ vü Mecnun (mesnevi), Hadikatüs-süeda, Beng ü Bade, Şikâyetname, Sakîname (Heft Cam), Tercüme-i Hadis-i Erbain, Rind ü Zahid, Sıhhat ü Maraz, Muamma Risalesi, Matlaul-itikad, adlı eserleri ve Türkçe mektupları vardır
Bağdatlı Ruhî

Sosyal aksaklıkları işleyen Terkib-i Bend’i en önemli eseridir

*

17 yy
Nef’î (1575-1633)

Erzurum doğumludur

İyi bir medrese eğitimi almıştır

Şiirde sözün gücüne, yani şairaneliğe önem vermiştir Ona göre söyleyiş ve ses unsuru son derece önemlidir

Dili oldukça ağırdır Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları fazlaca kullanmıştır Fakat dili akıcıdır

Divan edebiyatının en önemli kaside şairidir Şöhretini kasideleri ile sağlamış, şairaneliğini kasideleriyle ortaya koymuş, kendini en mübalâğalı şekilde kasidelerinde övmüştür

Ölçü tanımayan bir şairdir Överken göklere çıkarır, yerdiğinde de adeta yerin dibine geçirir

En önemli eseri divanıdır Siham-ı Kaza eserinde hicivlerini toplamıştır
Nabî

Hikemî şiirin öncüsüdür Didaktik şiirleriyle ünlüdür Yaşadığı dönemin (gerileme dönemi) etkisiyle toplumun aksayan yönlerinden hareketle öğüt verici şiirler yazmıştır

Hayrabat ve Hayriye mesnevileriyle divanı vardır

*
18 yy

Nedim (1680-1730)

“Haddeden geçmiş nezaket yâl ü bal olmuş sana

Mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana”

Lâle devri şairidir

Bir gazel şairidir Şarkıda da en önemli isim odur

Devrin zevkini ve eğlencesini şiirlerinde işlemiştir

Şiirlerinde zevk, safa, çapkınlık (seviyeli), nükte, zarafet, aşk, şarap, tabiat, neşe ve musikî bir aradadır Dinî konulara hiç yer vermemiştir

Şiirde divan edebiyatının katı kurallarının dışına çıkarak mahallileşme cereyanını başlatmıştır Şiire halk ruhunu, deyimlerini, zevkini, coşkusunu, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini şiirlerine yansıtmıştır

Dili yalın, açık, ahenkli ve akıcıdır

Söz sanatlarını da başarıyla kullanmıştır

En önemli eseri divanıdır
Şeyh Galip (1757-1799)

Divan edebiyatının son büyük üstadıdır

Mevlevî şeyhlerindendir

Dili süslü ve ağırdır

Şiirlerinde musiki önemlidir

Sebk-i Hindî tarzının temsilcisidir

Başlıca eserleri divanı ve sembolik bir aşk hikâyesi olan Hüsn ü Aşk’ıdır

Hüsn ü Aşk tasavvufî bir eserdir Devir nazariyesini, Allah aşkını, tarikat felsefesini bu eserinde işlemiştir Hüsn-i mutlak olan Allah’ı ve onun güzelliğini bulma yolundaki âşığın başına gelebilecekleri anlatmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla