|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dîvân Ü Lûgât-İt Türk'de Kullanılan Atasözleri
- I -
Iñan ıñrasa botu bozlar (I 120)
Dişi deve inlese yavrusu bağırır, bozlar
Iş yaragında, sart asığında (III 13)
İş sırasında, tüccar kârında  
It çakırı atka tegir, at çakırı ıtka tegmes (I 363)
İt nazarı ata değer, at nazarı ite değmez
It ısırmas, at tepmes teme (I 178)
İt ısırmaz at tepmez deme
Itka ubut atsa oldañ yemes (I 116)
İtde utanma olsa çarığın altını yemez
- İ -
İgliğ tutrugı ay bolur (I 79)
Hastanın vasiyet etmesi iyilik getirir
İki koçñar başı bir aşaçta (aşıçta) pışmas (III 382)
İki koç başı bir tencerede pişmez
İkki bogra igeşür, otra kökegün yancılur (I 187) (II 287)
İki buğra, erkek deve itişir, ortada bükelek sineği incinir
İm bilse er ölmes (I 38)
Parolayı bilen kişi hayâtını kurtarır, ölmez
İzlik bolsa er öldimes, içlik bolsa at yagrımas (1 104)
Çarığı olsa kişi ölmez, teyelti olsa atın sırtı açılmaz, yara olmaz
- K -
Kaçış bolsa kıya körmes (I 369)
Halk içinde uyuşmazlık olsa, kimse birbirine yan bakamaz
Kadaş temiş kaymaduk, kayın temiş kaymış (I 403) (III 246)
Kardeş demiş bakmamış, kayın demiş bakmış
Kagun karma bolsa iyisi ikki eliğin tegir (I 410)
Kavun yağma edilse, sahibi iki eliyle kapar
Kal sabı kalmas, kagıl bağı yazılmas (I 409)
Söz leke bırakmaz, yaş söğütten yapılan düğüm ırgalanmaz
Kalın bulutug tüpi sürer, karañku ışıg urunç açar (III 216)
Yoğun bulutu tipi sürer, karanlık işi rüşvet açar
Kalıñ berse kız alır, kerek bolsa kız alır (III 371)
Çeyiz veren kız alır, gerekliyse pahalı alır
Kalın kaz kulabuzsuz bolmas (I 487)
Kaz sürüsü kılavuzsuz olmaz
Kalın kolan çupgasız bolmas (I 424)
Eşek sürüsü başsız olmaz
Kañdaş kuma ürür, iğdiş örü tartar (III 382)
Baba bir kardeşler dövüşürler, ana birler yardımlaşırlar
Kanıg kan bile (birle) yumas (III 66) (III 157)
Kanı kan ile yıkamazlar
Kan ışı bolsa, katun ışı kalır (I 410)
Kağanın işi olursa, hâtununun işi kalır
Kara bulıtıg yel açar, urunç bile el açar (I 354)
Kara bulutu yel açar, rüşvet ise yurt açar
Kara muñ kelmeğinçe Kara Yalga keçme (III 33)
Kara belâ gelmedikçe Kara Yalga geçidini geçme
Karga karısın kim bilir, kişi alasın kim tapar (I 425)
Karganın kocamışını kim bilir, kişinin gönlündekini kim anlar
Karga kazga ötgünse butı sınur (I 254)
Karga kaza özense bacağı kırılır
Karı öküz balduka korkmas (III 421)
Yaşlı öküz baltadan korkmaz
Kayıñ kasıña (III 151)
Katılık kayın ağacına mahsûstur
Kayıñ kasıña, söküt süliñe (I 356) (III 369)
Kayın ağacına katılık, söğüt ağacına tazelik yaraşır
Kaynar öküz keçiksiz bolmas (I 390) (III 191)
Coşkun ırmak geçitsiz olmaz
Kaz kopsa ördek kol iğ igenür (I 104)
Kaz giderse ördek göle sâhib çıkar
Kek (Keten) kördi keregü yüydi (I 447) (I 404)
Sıkıntıyı görünce çadırını yüklenip gitti
Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur (I 232)
Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır
Keriş yagrı ogulka kalır (I 370)
At sırtındaki yara oğula kalır
Keyüklüğ ölimes, küpeçliğ kürimes (III 256)
Giyimli kişi ıslanmaz, gemli at huysuzluk etmez
Kılıç tatıksa iş yunçır, er Tatıksa et tuncır (II 281)
Kılıç paslanırsa iş incinir, kişi Farslaşırsa eti, kanı bozulur
Kılnu bilse kızıl keyer, yaranu bilse yaşıl keyer (I 394) (III 20)
Cilve bilse kırmızı giyer, yaranmayı bilse yeşil giyer
Kırk yılka teğin bay çıgay tüzlinür (I 349)
Kırk yıla kadar zengin fakir bir olur
Kış konuki ot (I 332)
Kış konuğu ateşdir
Kız birle küreşme, kısrak birle yarışma (I 474)
Kız ile görüşme, kısrak ile yarışma
Kız kişi sabi yorıglı bolmas (I 326)
Cimri kişinin sözü, ünü yayılmaz
Kiçikde katıglansa ulgayu sebnür (II 268)
Küçük iken uğraşan, büyüyünce sevinir
Kiçik ulugka turuşmas, kırguy soñkurka karışmas(II 95)
Küçük büyüğe karşı durmaz, atmaca sungura karışmaz
Kimiñ bile kaş bolsa yaşın yakmas (III 22)
Kimin yanında kaş denilen taş olsa, yıldırım onu yakmaz
Kim kür bolsa köbez bolur (I 325)
Kuvvetli olan kabadayı olur
Kiñ ton opramas, keñeşliğ bil iğ artamas (III 358)
Geniş, bol giyim yıpranmaz, danışılmış bilgi yanılmaz
Kişi alası içtin, yılkı alası taştın (I 91)
Kişinin alası içinde, atın alası dışındadır
Kişi eti tiriğle tatır (III 257)
Kişi eti diri iken tatlıdır, kıymetlidir
Kişi sözleşü, yılkı yıylaşu (III 104)
Kişi söyleşerek, at koklaşarak anlaşır
Kizdeki kiz yıpar (I 327)
Misk kutusu misk kokar
Kizlençü kelinde (III 242)
Gizli şey gelinde bulunur
Kobı er kuyugka kirşe yel alır (III 226)
Talihsiz kişi kuyuya girse yel alır
Kolan kuyugka tüşse kurbaka aygır bolur (III 122)
Eşek kuyuya düşse kurbağa aygır olur
Korkmış kişiğe koy başı koş korunur (III 126)
Korkmuş kişiye koyun başı çift, iki görünür
Koş kılıç kınka sığmaz (I 359)
Çift, iki kılıç bir kına sığmaz
Kökge sagursa (suysa) yüzge tüşür (II 81) (III 132) (III 439)
Kişi göğe tükürse, yüzüne düşer
Kök temür kerü turmas (I 361)
Çelik kılıç geri durmaz
Koni barır keyikniñ közinde ayın başı yok (III 151)
Düz giden geyiğin gözünden başka yarası yokdur
Kop sögütğe kuş konar, körklüğ kişiğe söz kelir (I 319)
Söğütlüğe kuş konar, doğru kişiye söz gelir
Közden yırasa köñülden yeme yırar (III 366)
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur
Közüñüğe köğ tüşdi (III 132)
Aynaya pas düşdü
Kulak eşitse köñül bilir Köz korse üyik kelir (I 211)
Kulak işitse gönül bilir, göz görse sevinç gelir
Kul yağı, it böri (1 336)
Kulunun düşman, itinin kurt olduğunu unutma
Kurmış kiriş tügülmes, ukrukun tag egilmes (III 215)
Kurulmuş kiriş düğümlenmez, kement ile dağ egilmes
Kurtga büyik bilmes yerim tar ter (III 259)
Yaşlı kadın oyun bilmez yerim dar der
Kurug yıgaç egilmes, kurmış kiriş tügülmes (I 198)
Kuru ağaç egilmes, kurulmuş kiriş düğümlenmez
Kurug kaşık agızka yaramas, kurug söz kulakka yakışmas (I 382)
Kuru kaşık ağıza faydasızdır, kuru söz kulağa lüzumsuzdur
Kuş balası kusınçıg, it balası okşançıg (III 232)
Kuş yavrusu süs için, it yavrusu okşamak için
Kuş kanatın, er atın (I 34)
Kuş kanadı ile, kişi atı ile varır, uçar
Kuş tuzakka meñ uçun ılınur (III 358)
Kuş tuzağa yem için yakalanır
Kuş yabuzı sagzıgan, yıgaç yabuzı azgan, Yer yabuzı kazgan, budun yabuzı Barsgan (I 439)
Kuşun kötüsü saksağan, ağacın kötüsü kuş burnu, Yerin kötüsü çöl, ahâlînin kötüsü Barsgan'lılardır
Kut belgüsi bilig (I 427)
Devlet alâmeti bilgidir
Kutlugka koşa yağar (III 60)
Kısmetliye çift yağar
Kutsuz kuyugka kirşe kum yağar (I 457)
Kısmetsiz kişi kuyuya girse kum yağar
Kuyugda sub bar, it burnı tegmes (I 375)
Kuyuda su var ama itin burnu erişmez
Kuzda kar eksümes, koyda yağ eksümes (I 326)
Dağın güneş görmeyen yamacında kar eksilmez, koyunda yağ eksilmez
Küç eldin kirşe toru tüñlüktin (tünlükten) çıkar (III 120) (II 17)
Zorbalık yurda girse, töre bacadan kaçar
Kül ürkünçe köz ürse yik (I 337)
Küle üflemektense, köze üflemek yeğdir
Kümüş küñe ursa altun ayakın kel ir (I 165)
Gümüş güneş altına bırakılsa, altın ayağıyla gelir
Künde irük yok, beğde kıyık yok (I 70)
Güneşde gedik yokdur, beyde caymak yokdur
Küñe baksa köz kamar (I 340)
Güneşe bakan göz kamaşır
Küniniñ küline tegü yağı (III 237)
Kuma kumanın külüne dahi düşmandır
Küzegü uzun bolsa el iğ köymes (I 448)
Küskü (ateş kuskusu) uzun olursa el yanmaz
Kuz keliği yazın (yayın) bilgürer (belgülüğ) (II 172) (III 160)
Güzün gelişi yazdan bellidir
- M -
Muş oglı muyabu togar (II 14)
Kedi yavrusu miyavlayarak doğar
Muş yakrıka tegişmes, ayur kişi neñi yaraşmas (II 105)
Kedi asılı yağa (kavurmaya) erişemez, gevezenin malı kişiye yaramaz
- N -
Neçeme obrak keyük erse, yagmurka yarar (III 38)
Nice eski giyim olsa yine de yağmurda işe yarar
Nece munduz erse eş eygü, nece eğri erse yol eygü (I 458)
Ne kadar aptal olsa da eş iyidir, ne kadar eğri, uzun olsa da yol iyidir
Nece yitik biçek erse Öz sapın yonumas (I 384)
Bıçak ne kadar keskin olursa olsun, kendi sapını yontamaz
- O -
Oglak yiliksiz, oglan biliksiz (I 119)
Oğlak iliksiz, çocuk bilgisiz olur
Oglan biligsiz (I 386)
Çocuk bilgisiz olur
Oglan ışı ış bolmas, oglak müñüzi sap bolmas (III 145)
Çocuk işi iş olmaz, oğlak boynuzu sap olmaz
Oglan sub töker ulug yanı sınur (II 19)
Oğlan su döker, büyüğün bir yanı kırılır
Oprak yasıkdın tozlug ya çıkar (III 16)
Eskimiş, kullanılmayan yay kabından tozlu yay çıkar
Ortak erden artuk almaş (I 99)
Ortak ortağından fazla almaz
Otagka öpkelep süğe sözlemedük (III 208)
Çadıra kızıp, askerle konuşmaz
Ot tese ağız köymes
|