Yalnız Mesajı Göster

Deyimler'in Açıklaması

Eski 10-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler'in Açıklaması



<< C >>

Cadı kazanı: Alabildiğine dedikodu yapılan, fesat kurulan yer, ortam Caka satmak : Gösteriş yapmak, büyüktük taslamak ; çalım satmak
Cami yıkılmış ama mihrabı yerinde : Yaşlanmış ama eski güzelliğini
pek yıtirmemiş kadın İçin söylenir
Can acısı: Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı, ağrı
Can afacak (can alıcı) (yer, nokta) : Bir konunun ya da şeyin en
önemli noktası (yeri)
Can almak : Ölüme yol açmak, öldürmek
Can atmak (bir şeye, bir şey yapmaya) : Onu elde etmeyi, herhangi
bir duruma kavuşmayı çok istemek
Cana can katmak : İnsanın dinçliğini, neşesini artırmak, yaşamayı da­ha çekici duruma getirmek Cana kastetmek : bk Canına kastetmek
Cana yakın : -1 Sevimli, içten, sokulgan kimse -2 Şirin, gönül okşayı­cı şeyler için kullanılır
Can benim, çıksın elin canı: “Ben sağlığıma, sahip olduğum şeylere düşkünüm, bunun için ben üzülmeyeyim de, başkalarına ne olursa olsun” anlamında
Can beslemek : Hiç kaygı duymadan, yalnızca yiyip içip rahatına bak­mak
Can borcu : İnsana yaşama olanağı veren Tanrı’ya ya da kendisini ölüm tehlikesinden kurtaran bir kimseye olan manevi borç
Can borcunu ödemek : Ölmek, vefat etmek
Canciğer kuzu sarması: Birbirlerinden hiç ayrılmayan, birbirini çok seven, içli dışlı, candan {iki dost) (Kars Ahbap çavuşlar, İki ahbap çavuş)
Can çekişmek : -1 (Canlı için) Ölmek üzere bulunmak, son nefesini vermek üzere olmak -2 Sona ermek, yıkılmak üzere olmak -3 (Gü­neş) Batmak üzere olmak
Can damarı: -1 Bir İnsanın kendisi için en gerekli saydığı şey -2 Bir şeyin en önemli, en duyarlı yönü
Can damarına basmak : -1 Bir kimsenin en önemli, en duygulu yönü­nü açığa vurmak -2 Bir İşin en Önemli noktası üzerinde durmak
Candan (canından) geçmek : Bir şey uğrunda canını bile verebilecek ölçüde bir özveri içinde olmak; o şey için ölümü göze almak
Can dayanmamak (bir şeye): -1 Kötü, aa bir durum karşısında da­yanıklılığını yitirmek -2 Sevinçli bir durumdan hoşnut olmak
Can derdine düşmek: Kendi canını korumak, kurtarmak için çaba göstermek, kendini kurtarmaya bakmak
Can dostu : Pek içten dost, çok sevilen dost
Can düşmanı: Aşırı düşmanlık gösteren kimse, şey
Can evi: -1 Kalp, yürek, gönül -2 Bir şeyin en duyarlı noktası
Can evinden (evine) vurmak (yıkmak) (birini) : En duyarlı yerinden saldırmak, en hayati noktasından yaralamak
Can feda (kurban) : Uğrunda ölüm bile göze alınabilecek kadar gü­zel, iyi olan kimse, şey için söylenir
Can (canı) gelmek : Güç kazanmak, canlanmak
Can havli ile : Canını kurtarmaktan, ölüm korkusundan kaynaklanan güçtü tepkiyle
Can havline düşmek : Canını kurtarmak kaygısı içinde olmak
Canı acımak: Vücudun herhangi bir yerinde acı duymak ; canı yan­mak
Canı (yüreği) ağzına gelmek : -1 Çok heyecanlanmak -2 Çok kork­mak
Canı burnuna gelmek : Bir şey yapılırken çok zorluk çekmek; bunal­mak
Canı burnunda : Yorgun, bezgin; olup bitenlere kazanamayacak du­rumda olan
Canı cehenneme : Sevilmeyen bir kimse ya da şey İçin duyulan nefre­ti, öfkeyi ya da umursamazlığı anlatmak için söylenir
Canı çekilmek : Vücudun bir organı için, gücünü canlılığını yitirmek
Canı çekmek (bir şeyi) : Onu istemek, arzulamak, ona imrenmek (Kars Ağzı sulanmak, gönlü çekmek)
Cam çıkmak: -1 Zor bir İş görüp pek bitkin bir duruma düşmek -2 Çok örselenip yıpranmak -3 Ölmek
Canı geçmek : Uyumak, dalmak
Canı gelmek: bk Can gelmek
Canı gitmek (bir şeye) : Özen gösterilen, üzerine titrenen bir şeye za­rar gelecek diye çok kaygılanmak
Canı gönülden (yürekten) : İçtenlikte, samimi olarak, İsteyerek
Canı ile oynamak : Tehlikeli işlerle uğraşmak
Canı ile uğraşmak : Eski sağlıklı durumuna kavuşmaya çalışmak, öt­memek için çaba harcamak
Canı istemek (bir şeyi): -1 Bir şeyi yapmaya ilgi, heves duymak -2 Bir şeye karşı içinde istek uyanmak
Canı isterse : Olumsuz bir yanıt karşısında, “Kabul etmezse etmesin” anlamında umursamazlık bildirir
Canımın içi: Canım kadar çok sevdiğim kimse
Canımı sokakta bulmadım : ‘Bu sıkıntıya katlanmaya, bu tehlikeye atıl­maya hiç niyetim yok” anlamında
Canım yanmaz: Üzülmeye konu olan şey ile yol açtığı kötü durum arasında denklik olmadığı durumlarda kullanılan yazıklanma sözü
Canına acımamak: Kendini tehlikelerden korumayı düşünmemek,, kendini yıpratmak, sağlığını düşünmemek
Canına değmek : Hoşlandığı bir şey olduğu, bir şeyi yaptığı için keyif­lenmek
Canına değsin : “Yapılan iyilikler o ölmüş kimseye ulaşsın, onun ruhu’ şad olsun” anlamında
Canına düşkün : Kendine iyi bakan, her şeyine Özen gösteren, rahatı­na düşkün (kimse)
Canına (cana) kastetmek : öldürmeye niyet etmek
Canına (cana) kıymak: -1 Bir kimseyi, canlıyı öldürmek, katletmek -2 Kendini öldürmek, intihar etmek -3 Gücünü aşan işleri yaparak kendine eziyet etmek
Canına minnet: Herhangi bir durumu, başka durumlarla karşılaştırdı­ğında daha iyi bulan kimse için söylenir
Canına okumak : -1 Bir kimseye, hayvana, şeye büyük zarar vermek -2 İyi bir şeyi, yolunda giden bir işi berbat etmek
Canına susamak :Belayı üzerine çekecek, kendisinin ölümüne yol aça­cak davranışlarda bulunmak (Kars Belasını aramak, eceline susa­mak)
Canına tak demek (etmek): Bir sıkıntı, olumsuzluk, artık katlanılmaz duruma gelmek (Kars Bıçak kemiğe dayanmak)
Canına yandığım (yandığımın) : Öfke, hayranlık, sevgi gibi duyguları belli ezgilemelerle anlatır
Canına yetmek: -1 Artık dayanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak -2 Bıktırmak, bezdirmek
Canından bezmek (bıkmak, usanmak) : Yaşama isteği yok olacak ka­dar sıkıntı içinde olmak
Canından geçmek : bk Candan geçmek
Canından etmek (birini) : Onun ölümüne yol açmak, onu öldürmek
Canından olmak: ölmek
Canını acıtmak : Bir yerinin acımasına yol açmak
Canını almak: -1 Öldürmek -2 Çok sevindirmek, canını verdirecek kadar memnun etmek
Canını bağışlamak: Öldürmekten vazgeçmek
Canını cehenneme göndermek : öldürmek
Canını çıkarmak : -1 Öldürmek -2 Çok yormak, hırpalamak -3 Boz­mak, yıpratmak, eskitmek
Canını dar atmak (bir yere): Tehlikeli durumdan güçlükle kurtularak bir yere sığınmak
Canını dişine takmak (almak) : Bir işe her türlü tehlikeyi göze alarak, bütün gücüyle girişmek
Canının derdine düşmek : Tehlikeli bir durumda kendinden başkasını düşünmemek
Canını sıkmak: Neşesini kaçırmak, keyfini bozmak, üzmek
Canını sokakta (pazarda) bulmamak : Bedeni olur olmaz şeylerle yıpratmamak, sağlığın değerini bilmek
Canını vermek : Değerli bir şey uğruna her türlü fedakârlığı yapmak, hatta ölümü bile göze almak
Canını yakmak : -1 Bir yerini acıtmak, act vermek -2 Sıkıntı ve zara­ra uğratmak
Canı pahasına : Ölümü göze alarak, hayatını tehlikeye atarak
Canı sağ olsun: Çeşitli kayıplar karşısında “Kendisi sağ ya, önemli olan bu” anlamında teselli sözü
Canı sıkılmak: -1 Yapacak bir işi, oyalanacak bir şey olmadığı için bir sıkıntı duymak -2 Bir olaydan, durumdan büyük üzüntü duymak; neşesi kaçmak -3 Bir kimse için yan üzülmek, yan öfkelenmek
Canı tatlı: Zorluklara katlanmayı göze almayan (kimse)
Canı tez: Bir işin çabucak yapılmasını isteyen, sabırsız (kimse) (Kars İçi tez)
Canı yanmak : -1 Vücudun herhangi bir yerinde aa duymak; canı acı­mak -2 Aa bir deneme geçirmek, bir İşte büyük zarara uğramak
Canı yok mu? : -1 “O, bu sıkıntıya nasıl dayanıyorsa sen de dayanma­lısın” -2 “Ona bu kadar zor bir işi yaptırmak insafsızlıktır” -3 “O da o şeyden istiyor” anlamlannda
Can kalmamak : Gücü tükenmek, bitkin duruma gelmek
Can kaybı: Tehlikeli bir durumda meydana gelen ölüm; ölüCan kaygısı (korkusu) : -2 Öleceğini sanmaktan doğan korku -3 Bu korkuyla ölmemek İçin çabalama
Can kaygısına düşmek : Hayatını’ kurtarmaktan başka bir şey düşün­memek
Can kulağı ile dinlemek (birini, bir şeyi): Anlatılanları iyice kavrama­ya çalışarak, dikkatlice dinlemek
Can kuşu: Ruh
Canla başla : Her türlü fedakârlığı göstererek, var gücüyle
Canlı cenaze : Çok zayıf, çelimsiz (kimse)
Can sağlığı: -1 İhsanın sağ ve sağlıklı olması -2 İçinde bulunulan iyi durumla yetinmek, daha iyisini beklememek gerektiğini belirtmek için söylenir
Can sıkıcı: Üzüntü ve tedirginlik veren, üzücü, sıkıntılı
Can sıkıntısı: Yapacak bir iş ya da oyalanacak bir şey bulamayan kimsenin duyduğu ruhsal tedirginlik, bunalım
Can sıkmak: Usanç vermek, bıktırmak
Can vermek : -1 Ölmek -2 Kutsal sayılan şeyler için hayatını feda et­mek -3 Diriltmek, canlandırmak
Can yakmak: -1 Acıtmak, eziyet etmek, zulmetmek -2 Bîr kimseyi büyük zarara uğratmak
Can yoldaşı: Yalnızlıktan kurtulmak için birlikte yaşanılan kimse, hay­van, şey
Cartayı çekmek : -1 Ölmek -2 Yellenmek, osurmak
Cart curt etmek : “Şöyle yaparım, böyle yaparım” diye yüksekten ko­nuşmak, korkutmaya çalışmak
Cart kaba kâğıt: “Senin yüksekten atmana, korkutmana hiç kimse al­dırmıyor” anlamında
Cavlağı çekmek: Ölüp gitmek
Cebi delik: Parasız, züğürt (kimse)
Cebinde akrep olmak: Cimri olmak, para harcama konusunda çok is­teksiz davranmak (Kars Elî cebine varmamak)
Cebinden çıkarmak (birini) : Zekâ, bilgi, beceri vb bakımlardan söz konusu kimseden üstün olmak
Cebine indirmek (atmak) (bir şeyi) : Hakkı olmayan bir şeyi kendine mal etmek
Cebini doldurmak: Fırsatlardan yararlanıp bol para kazanmak
Cebi para görmek: Artık para kazanmaya başlamak; eli para gör­mek
Cehennem azabı: Dayanılmaz, çok büyük üzüntü, eziyet
Cehenneme kadar yolu var: “Hiç buralarda görünmesin, defolup git­sin, cehenneme gitsin” anlamında kızgınlık sözü
Cehennem gibi: Çok aşırı ölçüde sıcak
Cehennemin dibi (bucağı) : Çok uzak, varılması pek güç yer
Cehennemin dibine gitmek, cehennem olmak : Defolup gitmek
Cemaziyelevvelîni bilmek (birinin): Onun herkesçe bilinmeyen, geç­mişteki kötü bir durumunu bilmek
Cephe almak (birine) : Ona karşı düşmanca tavır takınmak; bir düşün­ceye karşı olmak, direnmek
Cepheden hücuma geçmek : Doğrudan, açıkça karşı çıkmak
Cesaret almak (bulmak) : Bir kimseye, şeye güvenerek gücü artmak
Cesaret etmek (bir şeye): Tehlikeli bir işe korkmadan girişmek, güç-
füğü ya da tehlikeyi göze almak
Cesaret gelmek : Yılgınlığı gitmek, yüreklenmek
Cesaret göstermek : Yürekli davranmak
Cesaretini kırmak : Cesaretini yok etmek, yürekliliğini sarsmak, umut­suzluğa düşürmek
Cesaret vermek (birine) : Birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklen­dirmek; ona moral vermek
Cevabı yapıştırmak (dayamak): Karşısındakine hiç de beklemediği ters ve kesin bir yanıt vermek
Cevahir (cevher) yumurtlamak : Saçma sapan konuşmak
Cevap vermek (bir şeye) : Bir gereksinimini karşılamak
Cevher yumurtlamak : bk Cevahir yumurtlamak
Ceza almak: -1 (Öğrenci için) Cezalandırmak -2 (Suçlu İçin) Para ödeme zorunda bırakılmak
Ceza çekmek: İşlediği suçtan ötürü hapiste yatmak; cezasını çek­mek
Ceza kesmek (bîrine) : Bir görevli, yasadışı bir davranışı nedeniyle suçluya para cezası yazmak
Cezasını çekmek: -1 bk Ceza çekmek -2 Yaptığı yanlış bir işin, davranışın zararını görmek
Cezaya çarptırmak (birini) : Onu cezalandırmak
Ceza yemek : Cezalandırılmak (Kars Hüküm giymek)
Cıcığı çıkmak : Çok hırpalanmak
Cici bici: Güzel, İyi, yeni, sevimli, renkli ve süslü eşyalar için söylenir
Cicim ayı: Evliliğin ilk zamanları, balayı
Ciğeri beş para etmez: Çok değersiz, aşağılık, İşe yaramaz kimse için söyfenir
Ciğerini okumak : Bir kimsenin ne düşündüğünü pek iyi bilir durumda olmak
Ciğeri sızlamak (parçalanmak) : Çok acı duymak, üzülmek (Kars İçi burkulmak, sızlamak, parçalanmak)
Cim karnında bir nokta : Hiçbir şey bilmeyen, kara cahil kimse için söylenir
Cin çarpmak: Boş inançlara göre cinlerin saldırısına uğrayıp hastalan­mak, sakatlanmak, aklını yitirmek
Cin çarpmışa dönmek : Neye uğradığını anlayamayacağı kötü bir du­ruma düşmek
Cin fikirli: Çok akıllı, çok zeki, çok kurnaz (kimse)
Cin gibi: Pek anlayışlı ve çok zeki (kimse)
Cin ifrit olmak (kesilmek) : Son derece kızmak, aşırı öfkelenmek
Cinler cirit (top) oynamak : Bir yerde hiç kimse bulunmamak; bir yer tenha ve ıssız olmak
Cirit atmak (bir hayvan, bir kimse) : Zararlı yaratıklar yada insanlar meydanı boş bulup istediği gibi davranmak
Cuk oturmak: -1 bk Aşığı cuk oturmak -2 Uygun olmak, uygun düşmek
Cümbür cemaat: Topluca, hep birlikte

Alıntı Yaparak Cevapla