|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler'in Açıklaması
<< G >>
Gafil avlamak (birini): Onu habersiz ve hazırlıksız olduğu bir sırada bastırmak, güç duruma düşürmek
Gaf yapmak: Farkında olmadan yersiz bir davranışta bulunmak ya da bir kimseyi incitecek söz söylemek (Kars Baltayı taşa vurmak, çam devirmek, pot kırmak )
Gaipten haber vermek : Gelecekte neler olacağını söylemek, bilinmeyen âlemden haber vermek
Galebe çalmak: Üstünlük sağlamak, yenmek
Galeyana gelmek : Bir şeyden çok etkilenmek, heyecanlanıp coşmak
Galeyana getirmek (birini, bir topluluğu) ; Onu, o topluluğu etkileyip coşturmak
Galip gelmek (çıkmak): Yenmek; üstün gelmek
Garaz bağlamak (birine) :Ona karşı düşmanca duygular beslemek; kin beslemek (bağlamak)
Gargaraya getirmek : Gürültüye getirerek bir sözün, bir eylemin önemini, etkisini hafifletmek, dikkatten kaçırmak
Garibine gitmek: Garip bulmak, yadırgamak; acayibine gitmek, tuhafına gitmek
Garip gelmek: Garipsemek, yadırgamak; acayip gelmek, tuhaf gelmek
Gâvur etmek (bir şeyi): Onu işe yaramayacak duruma getirmek, ziyan etmek
Gâvur eziyeti: Acımasız, zalimce davranış, güç; zahmetli iş
Gâvur inadı: Önüne geçilemeyen inat; keçi inadı
Gâvurluğu tutmak (gâvurluk etmek) : -1 İnsafsızca davranmaya başlamak -2 İnatlaşmak, inat etmek
Gâvur olmak :Boş yere harcanmak, heder olmak
Gâvur ölüsü gibi: Çok ağır ve hantal olan (şey)
Gayret dayıya düştü : “Söz konusu iş onu başarabilecek olana kaldı ” anlamında
Gayya kuyusu : İşlerin karmakarışık, içinden çıkılmaz olduğu durum, ortam
Gaza basmak: -1 Taşıtın hızını artırmak için gaz pedalına basmak -2 Savuşmak, kaçmak; defolmak
Gazaba gelmek : Çok öfkelenmek
Gazaba uğramak: Bir kimsenin öfkesini üzerine çekmek
Gebe bırakmak (birini): Onu borçlu duruma getirmek
Gebe kalmak (birine) : Ona borçlu durumda olmak
Gece gündüz : Her zaman, hiç ara vermeden, sürekli olarak
Gece gündüz dememek : Vaktin uygun olup olmadığına bakmadan sürekli çalışmak
Gece kuşu : Gece vakti gezmesini, iş görmesini seven, geceleri uyumayan (kimse)
Geceli gündüzlü : Gece gündüz, hiç ara vermeden, sürekli olarak
Gece silahlı gündüz külahlı: Kendini iyi insan gibi gösteren, fakat sezdirmeden kötü işler yapan (kimse)
Geceyi gündüze katmak : Gece gündüz durmaksızın çalışmak
Geçer akçe : Herkesçe beğenilen şey için kullanılır
Geçer not almak : Uygun bulunmak, beğenilmek
Geçim dünyası: -1 Herkesle iyi geçinmek gerektiğini anlatmak için kullanılır -2 “Herkes için en önemli konu geçimini sağlayacak yolu bulmasıdır ” anlamında kullanılır
Geçim kapısı: Kazanan sağlandığı işyeri; ekmek kapısı
Geçim yolu : Yaşamak İçin kazanç bulma yolları, çareleri
Geçinip gitmek : -1 Yaşamını iyi kötü sağlayabilecek bir geliri olmak -2 Başkalarıyla ilişkileri önemli sorun yaratmayacak düzeyde olmak
Geçmiş ola : -1 “Geçmiş olsun ” -2 “Bu fırsatı bir daha ele geçiremezsin Yazık olur (oldu) ” anlamında
Geçmiş olsun : “Hastalığınız, geçirdiğiniz kaza ya da felaketin geçmiş olmasını, bir daha böyle üzüntülerle karşılaşmamanızı dilerim ” anlamında
Geçti Bor’un pazarı (sür eşeğini Niğde’ye): ‘Bu fırsatı kaçırdın, yeni bir fırsat aramaya koyul ” anlamında
Geleceği varsa göreceği de var: “Yiğittik taslayıp kötülük yapmak için gelmeye niyeti varsa, buyursun gelsin, ona haddini bildiririz ” anlamında tehdit yollu söylenir
Gelen ağam, giden paşam : “Başa kim gelirse gelsin benim İçin fark etmez, ben kendi işime bakarım ” anlamında
Gel gelelim : “Ne çare ki ” anlamında
Gel keyfim gel: -1 “Genel olarak durumumdan oldukça memnunum ” anlamında -2 Durumu iyi olanlara gıpta yollu da söylenir
Gel zaman git zaman : Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra
Gemi aslanı: Gösterişli olan, fakat hiçbir İşe yaramayan (kimse)
Gemi azıya almak : Hiçbir şekilde söz dinlemez olmak, kural tanımamak
Gem vurmak (birine) (duygularına) : -1 Onun taşkın, aşırı davranışlarını önlemek, önleyecek girişimde bulunmak -2 Duygularına hakim olmak
Geri çevirmek (bir şeyi, birini): -1 Onu kabul etmemek -2 Onu geldiği yere göndermek
Geriden geriye : -1 Uzaktan -2 Gizlice
Geri durmamak (bir şeyden) : O şeyi yapmaktan kaçınmamak (Kars Aşağı kalmamak )
Geri hizmet: Kolay, yorucu olmayan görev
Geri kafalı : Tutucu, gerici; yenilikler karşı çıkan, düşünce ve davranışlarıyla eskiye bağlı olan (kimse) (Kars Eski kafalı ) , 
Geri kalmak : -1 Nitelik ve zaman yönünden geride bulunmak -2 Benzerliklerinden daha az gelişmiş olmak
Geri tepmek : Yapılan bir davranış benzer bir davranışla karşılanmak, ters etki göstermek
Geyik muhabbeti: Yararsız anlamsız uzun konuşma, gevezelik
Gezip tozmak : Gönlünün İsteğince gezmek
Gıcık almak (kapmak) (bir şeyden, birinden) : Onun söz ve davranışlarından, kimi özelliklerinden hoşlanmamak; dahası sinirlenmek
Gıcık olmak (birine, bir şeye) : Bir davranışa ya da bir kimseye sürekli olarak sinirlenmek
Gıcık tutmak : Boğazı gıcıklanmak
Gıcık vermek : Birini kıskandıracak davranışlarda bulunmak
Gıkı (bile) çıkmamak (gıkını bile çıkarmamak) : -1 Çok sessiz uslu durmak -2 Baskı karşısında tek söz söylememek
Gına gelmek (getirmek) (birine, bir şeyden): O şeyden bıkmak, usanmak
Gırgır geçmek (biriyle) : -1 Onunla alay etmek -2 Gevezelik etmek
Gırgırında olmak (İşin) : O şeye gereken önemi vermemek, onu dikkate almamak; eğlenmek, dalga geçmek
Gırla gitmek : -1 Uzun sürmek -2 Bol bol harcamak
Gırtlağına basmak : Bir kimseye bir işi yaptırmak için baskı yapmak; boğazına basmak
Gırtlağına kadar borcu olmak : Çok miktarda borcu olmak; boğazına kadar borca girmek
Gırtlağına sarılmak : Kavga etmek, peşini bırakmamak; boğazına sarılmak
Gırtlağından kesmek: Para biriktirmek için yiyeceğinden kısıntı yapmak; boğazından kesmek
Gırtlak derdi: Geçim kavgası
Gırtlak gırtlağa gelmek (biriyle) : Onunla kavgaya tutuşmak; boğaz boğaza gelmek
Gibi gelmek (gibisine gelmek) : Sanısını uyandırmak, sanmak, (…) gibi görünmek
Gidiş o gidiş : “Sözü edilen kimse gitti ve bir daha geri dönmedi ” anlamında
Girdisi çıktısı: -1 Birinin yakın ilgisi -2 Bir şeyin ayrıntıları -3 Gelir ve gideri
Gitti gider: “Artık ele geçmemek üzere gitti ” anlamında
Gizliden gizliye: Gizli olarak, çaktırmadan (Kars Alttan atta, el altından, arkadan arkaya, içten içe )
Gizli din taşımak: Din, inanç, görüş yönünden göründüğü gibi olmamak
Gizli kapaklı: Başkalarından saklanan, kimseye haber verilmeden ya-pttan (iş, konuşma)
Gizlisi kapaklısı olmamak : Başkalarından gizlenecek herhangi bir şeyi olmamak
Gizli tutmak (bir şeyi): Bir olayı, bir haberi hiç kimseye duyurmamak, açıklamamak
Göbeği beraber kesilmiş ; “Her’zaman onunla birliktedir, ondan hiç ayrılmaz ” anlamında
Göbeği çatlamak: Bir işi başarmak için çok zorlanmak, uğraşmak
Göbek adı : Çocuğun göbeğini keserken ebenin koyması âdet dan ad
Göbek atmak : -1 Oynarken karnını yukarı doğru hareket ettirmek -2
Çok sevinmek
Göbek bağlamak (salmak) : Göbeği sarkacak ölçüde şişmanlamak,göbeklenrnek
Göğsü kabarmak (bir şeyden) : Ondan büyük övünç duymak, kıvanmak
Göğsünü gere gere : Övünerek, kendine güvenerek, kıvanç duyarak
Göğüs geçirmek: Üzüntü nedeniyle derin derin nefes alıp vermek (Kars İçini çekmek }
Göğüs germek (bir şeye) : Her türlü güçlüğe dayanmak, bilinçlice karşı koymak, direnmek
Gök gözlü: -1 Göz rengi maviye çalan (kimse) -2 Gözleri bu renk olanların hainliğini belirtmek için kullanılır
Göklere çıkarmak (birini) : Onun yaptıklarını, niteliklerini abartarak övmek, onu yüceltmek (Kars Övgüler düzmek )
Gökte ararken yerde bulmak (bir şeyi, birini) : Ele geçirilmesi güç
sanılan bir şeyi, birini kolayca bulmak
Gökten zembille mi indi? : “O kimsenin ne ayrıcalığı var ki başkalarına tanınmayan haklar ona tanınıyor?” anlamında
Gölgede bırakmak (bir şey, bir şeyi) (biri, birini) : -1 Bir şey nitelik yönünden daha üstünolmak -2 Bir kimseden daha başarılı olup değerce ondan üst düzeyde olmak
Gölge düşürmek (bir şeye) : Bir şeyin bilerek ya da bilmeyerek değerini azaltmak
Gölge etmek : Rahatsız etmek, engel olmak Gölgesinden korkmak : Kuruntulu olmak, tehlikesiz işlere girişmekten bile korkmak
Gönlü bol: Cömert, eli açık (kimse)
Gönlü çekmek (bir şeyi) : Ona imrenmek, onu canı istemek (Kars
Ağzı sulanmak, canı çekmek, içi çekmek )
Gönlü gani (gönlü gözü gani): Cömert, eli açık, gözü tok (kimse)
Gönlünden geçirmek (birini, bir şeyi) : Onu şöyle bir düşünmek, istemek; içinden geçirmek
Gönlünden kopmak: Bir kimseye, o an içinden geçtiği kadar iyilikte
bulunmak
Gönlüne doğmak: Bir şeyin olacağını önceden sezgi yoluyla bilmek;
içine doğmak
Gönlünü almak: Kırgın, küskün birini güzel sözlerle ya da bir armağanla sevindirmek, memnun etmek ( Kars Hatırını hoş etmek )
Gönlünü çelmek : -1 Bir kimsenin sevgisini kazanmak -2 Birisini kendine âşık etmek
Gönlünü etmek (yapmak) : Onu razı etmek, hoşnut etmek
Gönlünü hoş etmek: Bir kimseyi istediğini yerine getirerek sevindirmek
Gönlünü kaptırmak (birine) : Ona âşık olmak
Gönlünü kırmak : Bir kimseyi kaba söz ve davranışlarla üzmek, küstürmek; kalbini kırmak
Gönlü olmak : Razı olmak, hoşnut olmak
Gönlü tok : Yetinmesini bilen kimse; gözü gönlü tok Gönül almak: Bir kimseyi uygun bir davranışla ya da armağanla sevindirmek
Gönül bağı: Duygusal ilişki, sevgi-bağı
Gönül borcu: Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu hissetme; minnet, şükran
Gönül hoşluğuyla (rızasıyla) : İsteyerek, severek
Gönül kırmak : Birini incitmek, gücendirmek; kalp kırmak
Gönül vermek (birine) (bir şeye): -1 Ona âşık olmak -2 Ona sevT giyle bağlanmak
Göreyim seni: -1 “Senden başarılı olmanı bekliyorum ” -2 “Dediğimi yap, karşılığını görürsün ” anlamında
Görmezlikten (görmemeztikten) gelmek : Görmemiş gibi davranmak
Görmüş geçirmiş : Yaşam deneyimi zengin olan, tecrübeli (kimse) (Kars Feleğin çemberinden geçmiş, kaçın kurası )
Görülecek hesabı olmak (biriyle) : Onunla aralarında çözümlenecek bir sorunu olmak
Görünüşü kurtarmak : Küçük düşürücü herhangi bir olayı geçiştirmek, örtbas etmek
Görüp göreceği rahmet bu : “Göreceği tek yardım, tek iyilik budur ” anlamında
Görüş açısı: Bir şeyi değerlendirme biçimi; bakış açısı
Görüşeni karışanı olmamak : Hiç kimse o kişinin işine karışmamak
Gösteriş yapmak : İlgi çekmek, kıskandırmak gibi amaçlarla göze çarpan davranışlarda bulunmak
Gözaltına almak (gözattı etmek) (birini) : Onu belli bir yerde oturmak zorunda bırakıp hareketlerini denetlemek, onu gözetim altında tutmak
Göz açamamak: İşlerin çokluğu yüzünden başka hiçbir şeyle ilgilenememek
Göz açıp kapayıncaya kadar: Çok kısa bir süre içinde
Göz açtırmamak (birine) : Ona herhangi bir şey yapma fırsatı vermemek
Göz alabildiğine : Gözün görebildiği en uzak yerlere kadar
Göz alıcı: Güzelliği ilgi çeken
Göz ardı etmek (bir şeyi) : Onu görmezlikten gelmek, ona gereken ilgiyi, önemi göstermek
Göz atmak (bir şeye, yere) : Ona, üzerinde pek durmadan şöyle bir bakmak
Göz aydına gitmek: Birinin sevindirici bir durumunu kutlamaya gitmek
Göz banyosu : -1 Göz hastalıklarının iyileştirilmesi İçin yapılan banyo -2 Kadınlara hoşlanarak bakma
Göz boyamak : Kötü bir şeyi iyi olarak gösterip aldatmak
Gözdağı vermek (birine) : Onu tehdit etmek, istediğini yaptırmak, kabul ettirmek için baskı yapmak (Kars Kafa tutmak, posta koymak )
Göz değmek (birine, bir şeye) : Uğursuzluk ya da kötülük getirdiğine inanılan kıskanç ya da hayran’ bakışlar nedeniyle kötü bir duruma düşmek; göze gelmek
Gözden çıkarmak (bir şeyi) : Bir şeyin elden gitmesine isteyerek ya da istemeyerek razı olmak, onu feda etmeye karar vermek
Gözden düşmek : Başkalarının sevgi, saygı ve güvenini söylediği sözler ya da yaptığı davranışlar nedeniyle yitirmek
Gözden geçirmek (bir şeyi) : -1 Ne olduğunu anlamak için ona iyice bakmak, incelemek -2 Onu okumak
Gözden kaçmak : Farkına varılmamak, görülmemek
Gözden kaybolmak: Görülmez olmak, yok olmak
Gözden uzaklaşmak: Ayrılıp görülmeyecek yere gitmek
Göz dikmek (bir şeye, birine) : Onu ne pahasına olursa olsun ele geçirmek istemek
Göz doldurmak: -1 Bir şey görünüşüyle umulan etkiyi yapmak -2 Bir kimse bir becerisi, başarısı vb’den ötürü beğenilmek
Göze almak (bir şeyi): Bir işi gerçekleştirmek için ortaya çıkabilecek bütün engelleri, tehlikeleri kabullenmek
Göze batmak: -1 Durumu, davranışları çevredekileri tedirgin etmek -2 Görünüşüyle dikkati çekmek: -3 Başkalarını kıskandıran bir mevki-ye yükselmek
Göze çarpmak: -1 Görünüşüyle dikkatleri üzerinde toplamak -2 Görülmek, fark edilmek
Göze gelmek: -1, bk Göz değmek -2 Görünüşüyle başkalarının dikkatini çekmek
Göze girmek : Yaptıktarıyla çevresindekilerin sevgi ve güvenini kazanmak
Göze görünmek: -1 Belli, açık olmak -2 Var olmadığı halde varmış gibi görünmek
Göze görünmemek: Ortalıkta dolaşmamak, saklanmak
Göze göz, dişe diş : Kötülüğe kötülükle karşılık verme yöntemi (Kars Kısasa kısas )
Göz etmek (birine): Ona göz ve kaşını oynatarak ne demek istediğini anlatmak; kaş göz etmek
Göz gezdirmek (bir şeye): Ona üstünkörü bakmak, şöyle bir bakmak, onu yüzeysel olarak okumak, incelemek
|