|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler'in Açıklaması
<< İ >>
İbret almak (bir şeyden): Ondan gereken dersi çıkarmak; ders almak
İbreti âlem için: “Herkese ders olsun , herkes ders alsın diye ” anlamında 
İbret olmak (bir şey birine): O şey ona ders olmak
İcabına bakmak (bir şeyin, birinin): -1 Gereğini yerine getirmek, gerekeni yapmak -2 Onu yok etmek, ortadan kaldırmak
İcat çıkarmak: -1 Herkes tarafından yadırganan, garip karşılanan
davranışta bulunmak -2 Ortaya gereği olmayan bir sorun atmak
İç açmak: Neşelendirin şeylerle sıkıntıları gidermek, ferahlatmak
İçeri atmak (almak, tıkmak) (birini): Onu hapsetmek, tutuklamak; hapse atmak •
İçeri düşmek: Hapse düşmek, tutuklanmak
İçeri girmek: -1 Zarar uğramak -2 Hapse girmek
İç etmek (bir şayi) : Başkasına ait bir şeyi kendisine mal etmek, ortadan kaldırmak, saklamak
İç geçirmek : Derin bir soluk alıp vererek üzüntüsünü belirtmek
İç güveysinden hallice : “Nasılsın?” sorusuna karşılık olarak söylenen ve “İyiyim, sıkıntılı birine göre daha iyi durumdayım” anlamına gelen söz
İçi açılmak: İç sıkıntısı ortadan kalkıp neşelenmek, ferahlamak
İçi almamak (bir şeyi) : -1 Onu midesi kaldırmamak, kabul etmemek -2 Hoşlanmadığı bir şeyi yapmak istememek
İçi bayılmak : -1 Çok acıkmak, -2 Fazla tatlı ya da yağlı bir yiyecek midesinde tuhaflık yaratmak, su içmek isteği duymak
İçi beni yakar dışı eli (yakar): “Beni ilgilendiren bu konu başkalarına çekici görünür, ancak benim için oldukça sıkıntı vericidir ” anlamında
İçi bulanmak : Midesi bulandığı için kusacak gibi olmak
İçi burkulmak : Çok üzülmek (Kars Ciğeri sızlamak )
İçi cız etmek: Çok üzülmek; yüreği cız etmek
İçi çekmek (bir şeyi) : Bir şeye karşı içinde istek duymak (Kars Canı çekmek, gönlü çekmek )
İçi dar : Sıkıntılı, beklemeye tahammülü olmayan (kimse)
İçi daralmak : İçi sıkılmak, sıkıntı nedeniyle bunalmak
İçi dayanmamak: bk İçi götürmemek
İçi dışı bir: Gizlisi saklısı olmayan, düşündüklerini açıkça söyleyen (kimse) (Kars Özü sözü bir )
İçi dışına çıkmak : -1 Bindiği taşıtın bozuk yoldan geçmesi sırasında ya da çok sallanmasından dolayı vücudu çok sarsılmak -2 Midesi bulanıp kusmak
İçi erimek: Çok üzülmek, tedirgin olmak
İçi ezilmek: Acıkmaktan dolayı midesi rahatsız olmak; içi kazınmak, kıyılmak
İçi geçmek : -1 Uykuya dalmak -2 Yaşlılık ve zayıflık nedeniyle gücü azalmak
İçi geniş : Tasasız, gamsız (kimse); yüreği geniş
İçi gitmek : Bir şeyi yapmayı ya da elde etmeyi çok istemek -2 İshal olmak, sürgün gitmek
İçi götürmemek (dayanmamak) (bir şeyi) : -1 Aaklı bir duruma da-yanamamak; yüreği dayanmamak -2 Onu kıskanmak -3 Vicdanı el vermemek
İçi hop etmek : Birdenbire heyecanlanmak; yüreği hop etmek
İçi ısınmak (birine, bir şeye) : Ondan hoşlanmak, onu sevmek
İçi içini yemek : İstedikleri olmuyor diye sürekli üzüntü içinde olmak
İçi kalkmak (kabarmak) : -1 Midesi bulanmak, tiksinmek -2 Ağlama ihtiyacı duymak -3 Çok heyecanlanmak
İçi kan ağlamak : Kimseye sezdirmeden üzülmek, çok kederlenmek
İçi kararmak : Hiçbir şeyden zevk almaz duruma gelmek, umutsuzluğa düşmek
İçi kazınmak (kıyılmak) : Çok acıkmak; içi eritmek
İçinden çıkmak : Zor bir işi başarıyla bitirmek
İçinden doğmak: bk İçinden gelmek
İçinden geçirmek (bir şeyi) : Onu düşünmek, tasarlamak
İçinden gelmek (doğmak): 0 şeyi yapmak isteği duymak
İçinden (içten) pazarlıklı: Sinsi, yapacağı kötülükleri sezdirmeyen (kimse)
İçine atmak (bir şeyi) : -1 Üzüntüsünü kimseye bildirmemek -2 Kendisine yapılan kötüKiklere belli bir tepki göstermemekle birlikte bunları unutmamak
İçine çekilmek: Kimse ile görüşmez olmak, kendi kendine kalmayı tercin etmek; kabuğuna çekilmek
İçine dert olmak : Yapılabilecek nitelikte olan bir şeyi yapamamış olduğu için üzülmek
İçine doğmak : Bir şeylerin olacağını sezinlemek; gönlüne doğmak
İçine dokunmak : Dertlenmek, kederlenmek, hüzünlenme^
İçine etmek (sıçmak) (bir şeyin) : Onu kötü bir duruma getirmek
İçine işlemek : Bir söz, davranış, durum bir kimseye çok dokunmak, derinden etkilemek; yüreğine işlemek
İçine kapanmak : -1 Çevresiyle sıkı, yakın ilişki kurmamak -2 Durumunu, duygularını kimseye açmamak
İçine korku düşmek: Kötü bir şeyin olabileceğinden kaygılanmak
İçine kurt düşmek : Kötü bir şey olacağı kuşkusu içinde olmak
İçine oturmak : Çok etkilenmek, çok üzülmek
İçine sinmemek: -1 Yalanlan da bulunmadığı için güzel bir şeyden tat alamamak -2 Bir şey istediği gibi olmadığı İçin rahatsız olmak, o şeyi beğenmemek
İçini açmak (birine): Derdini, sırrını ona anlatmak
İçini bayıltmak: Fazla şekerli ve yağlı gıdalar yediği jçin artık hiçbir şey yiyemeyecek duruma gelmek
İçini boşaltmak: -1 Kızdığı için bir kimseye içinden geçenleri söyleyip rahatlamak -2 Derdini anlatmak
İçini çekmek: Üzüntüsünden derin derin nefes almak (Kars Göğüs girmek, iç geçirmek )*
İçini kemirmek : Onu sürekli rahatsız, tedirgin etmek
İçini kurt yemek (kemirmek) : Sürekli kaygı içinde olmak
İçinin yağı erimek : Kötü bir şey olacak diye üzüntü çekmek
İçi parçalanmak (paralanmak): Bir kimsenin kötü durumuna aayıp üzülmek; yüreği parçalanmak
İçi rahat etmek: Kötü bir şey olmadığını görerek, öğrenerek ferahlamak
İçi sıkılmak : Bunalmak, sıkıntı duymak
İçi sızlamak : Kötü durumda olan bir şey ya da kimse için üzülmek
İçi tez: Aceleci, sabırsız (kimse) (Kars Canı tez, tez canlı )
İçi titremek: -1 Çok üşümek -2 Özen göstermek, zarar gelecek diye tasalanmak
İçi yanmak : -1 Çok üzülmek -2 Susamak
İçler acısı: Çok aaklı, hüzün verici
İçli dışlı olmak (biriyle): Onunla çok samimi ilişkiler içinde bulunmak; senli benli olmak
İçtikleri su ayrı gitmemek: Çok yakın arkadaş olmak İdare etmek (bir şeyi) (birini): -1 Onu yönetmek -2 Onu tutumlu kullanmak -3 Yetmek, yetişmek -4 Onu hoşgörüyle karşılamak -5 Onu görmezlikten gelmek, örtbas etmek İdaresini bilmek: Tutumlu davranmak
İddiaya tutuşmakfgirmek, girişmek) : Birbirine karşıt iddialar ile bahse girişmek
İfadesini almak (birinin) : -1 Onu sorguya çekmek -2 Onu dövmek, hırpalamak -3 Onu yenmek, ona üstün gelmek
İflahım kesmek : İş yapamaz duruma getirmek
İflas bayrağını çekmek: İflas etmek, her şeyini yitirmek, batmak
İfrata kaçmak: Düşüncelerinde, davranışlarında çok ileri, aşırı gitmek
İfrata vardırmak (bir şeyi): Onu aşırı ölçüye vardırmak
İfrit etmek (bîrini) : Onu ç$k öfkelendirmek, kızdırmak (Kars Çileden çıkarmak )
İfrit olmak (kesilmek) (birine, bir şeye): Ona çok kızmak, öfkelenmek (Kars Çileden çıkmak )
İftihara geçmek : Derslerinde başarılı, davranışlarında beğenilir olup üstün öğrenci seçilmek
İftira atmak (etmek) (birine): On asılsız ve kasıtlı bir suç yüklemek (Kars Kara çalmak )
İftiraya uğramak : Kendisine asılsız bir iftira yüklenmiş olmak
İğne atsan yere düşmez: Bir yerin çok kalabalık olduğunu belirtmek İÇtn kullandır
İğne ile kuyu kazmak : Zor bir işi yetersiz araç ve gereçlerle büyük bir çaba harcayarak başarmaya çalışmak
İğne ipliğe dönmek (iğne İplik kalmak): Çok zayıflamak
İhtilafa düşmek: Bozuşmak, uyuşamamak; aralarında anlaşmazlık doğmak
İhtimal vermemek (bir şeye) : Onun gerçekleşebileceğini düşünmemek, sanmamak
İhtimam göstermek (birine, bir şeye): Onajyi bakmak, onunla yakından ilgilenmek; özen göstermek
İhtiyaç duymak (hissetmek) (bir şeye, birine): Ona gereksinme duymak
İki ahbap çavuş(lar): Birbirlerinden hiç ayrılmayan, hep beraber dolaşan iki arkadaş
İki arada bir derede : Sıkışık durumda bile bir fırsat bularak, olanak yaratarak -
İki arada bir derede kalmak: Çok güç bir durumla karşı karşıya gelmek
İki ateş arasında kalmak: Tehlikeli bir durum karşısında ne yapacağını şaşırmak, bir türiü karar verememek
İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi bir işi hemen yapıp bitirmesi için sıkıştırmak, zorlamak
İki çift laf etmek : Bir İki söz söylemek, biraz konuşmak
İkide bir, ikide birde : Sık sık
İki dirhem bir çekirdek: özenli giyinmiş (kimse)
İki eli yakasında olmak: Ondan hesap sormak
İki eli kanda olsa : “Hangi işi yaparsa yapsın, hangi durumda olursa olsun ” anlamında
İki gözü iki çeşme : Durmadan ağlayarak, gözyaşı dökerek
İki gözüm : Sevilen, değer verilen kimse için söylenen sevgi sözü
İki gözüm önüme aksın : Birini bir şeye inandırmak için ‘Dediklerim doğru değilse, kör olayım” anlamında yemin sözü
İki lafı bir araya getirememek : bk İki sözü bir araya getirememek
İkili oynamak : Birbirine karşıt olan her iki yanı destekler bir tavır takınmak
İkindi üstü (üzeri) : İkindi vaktinde
İki paralık etmek (birin) : Söz ya da davranışlarıyla bir kimsenin değerini, itibarını düşürmek
İki paralık olmak : kibarı azalmak, utanılacak bir duruma düşmek
İki rahmetten biri: (Çok ağır hastalar için) “Ya sağlığına kavuşsun, ya da ölüp kurtulsun’ anlamında söylenir
İki seksen uzanmak : -1 Boylu boyunca yere serilmek -2 Keyiflenmek, neşelenmek
İki seksen uzatmak (birini) : Onu sert bir vuruşla yere sermek
İkisi de bir (aynı) kapıya çıkar: (Söz ve davranışlar için) “Her ikisi de aynı sonuca varır ” anlamında
İki sözü (lafı) bir araya getirememek: Söylemek istediklerini düzenli bir biçimde dile getirememek
İki ucu boklu deynek: “Bir sorunun çözülmesi için hangi yolu denersen dene hepsi sakıncalı 11 anlamında 
|