|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler'in Açıklaması
İki ucunu bir araya getirememek (bir şeyin): -1 Gelirle gideri denk-leştirememek -2 İşleri yoluna koyamamak
İki yakası bir araya gelememek: Geçim sıkıntısından bir türiü kurîula-mamak
İktisat etmek (yapmak):Tutumlu davranmak, tasarruf etmek haç gibi gelmek (bir şey): O şey umulmayan bir anda gelerek işe yaramak
İlaç için yok : “Söz konusu şey hiç yok” anlamında
İleri almak (bir şeyi) : -1 Öne almak -2 Daha üstün bir yere geçirmek
İleri geçmek : Öne geçmek, üstün bir duruma geçmek
İleri gelenler: Bir toplulukta sözü geçer durumda olanlar
İleri gelmek (bir şeyden) : O şeyden meydana gelmek, o şeyin etkisiyle oluşmak
İleri geri konuşmak (laf etmek, söylenmek): Yersiz ve kına sözler söylemek
İleri gitmek (varmak) : Söz ve davranışlarda aşırıya kaçmak
İlerisini gerisini düşünmemek (hesaplamamak) : Söylenen bir sözün, yapılan bir davranışın ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünmemek
İleri sürmek (bir şeyi) : -1 Onu öne doğru yürütmek -2 Bir görüş ortaya atmak, önermek
İleriyi görmek: İleride neler olacağını kestirebilmek; tahmin etmek,
sezmek; uzağı görmek
İler tutar yanı olmamak (kalmamak) : Bozuk, kötü, kullanıimaz bir duruma gelmek
İlgi beslemek (bir şeye, bîrine) : Ona karşı içinde merak duymak; alaka beslemek
İlgi çekici: İlginç, enteresan, merak uyandırıcı
İlgi çekmek (bir şey, bir kimse): İlgiyi üzerinde toplamak; alaka çekmek
İlgi duymak (bir şeye, birine) :Onunla ilgilenmek; alaka duymak
İlgi görmek: -1 Çok önemsenmek -2 Çok sevilmek; alaka görmek
İlgi toplamak: Pekçok kimsenin önem verdiği şey, kimse durumuna gelmek 
İliğine kemiğine işlemek : -1 Yağmur suları giyiminden geçip bedent-ni iyice ıslatmak -2 O şey bütün benliğini kaplamak, ondan çok etkilenmek
İliğini kurutmak : Canından bezdirecek duruma getirmek; kanım kurutmak
İlişki kurmak: Bir yer ya da kimseyle bağlantı sağlamak; münasebet
kurmak, temas kurmak İlk adım : Başlangıç İlk ağızda : İlkin, İlk önce
İlk elden : -1 Baştan beri -2 Dolaysız, aracısız olarak İlk göz ağrısı: -1 İlk sevgüi; eski göz ağrısı -2 İlk doğan çocuk ya
da torun
İllallah demek (bir şeyden, birinden): Ondan iyice bıkmak, ona katlanamaz duruma gelmek
İlmini almak (bir şeyin) : Bir işin en ince yönlerini bile öğrenmek
İltimas geçmek (birine): Onu kayırmak, ona hakkından fazlasını vermek
İmamın dört çiftesine (kayığına) binmek : Ölmek
İmam kayığı: Tabut
İmam suyu: Rakı
İmana gelmek: -1 Önce karşı çıktığı bir şeyi kabul edip istenileni yapmak -2 Sonunda doğruyu söylemek -3 İslamlığı benimsemek
İmanı gevremek : Bir işi gerçekleştirirken çok yorulmak
İmiğine sarılmak : Bir kimseyi bir İş için çok sıkıştırmak; ümüğüne sarılmak
İmlaya gelmemek : Düzeltilmeyecek durumda olmak
İmlaya getirmek (bir şeyi) : Onu yola getirmek, düzeltmek
İmtihana çekmek (birini) : Bilgisini ölçmek, onu sınamak, denemek
İmza atmak (etmek), imzayı basmak (çakmak): İmzalamak, imzasını koymak
İnan olsun!: “Bana inan, inanın ki ” anlamında
İnceden inceye : Titizce, en küçük ayrıntılarına kadar
İnce eleyip sık dokumak : Bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar gözden geçirmek
İnce hastalık: Verem
İnce iş : Dikkatli, hesaplı iş
İn cin top oynuyor (in cin yok): Issız, sessiz yer
İncir çekirdeğini doldurmaz: Çok küçük, az ya da önemsiz (şey)
İnfial uyandırmak : Öfke yaratmak, tepkiye yol açmak
İnim inim inlemek: -1 Sürekli olarak inlemek -2 Çok büyük sıkıntıda (olmak, yoksulluk çekmek, baskı altında yaşamak
İniş aşağı: Bayırdan aşağı doğru
İnme inmek (birine): O felç olmak, ona felç gelmek
İn misin, cin misin? : Teklifsiz konuşmada “İnsan mısın, cin misin?” anlamında söylenir
İnsafa gelmek: Haksız tutumundan vazgeçip adalet ve merhametle davranmak
İnsafına kalmak (bir şey, birinin): Bir şeyin istenilen biçimde olabilmesi o şeyi yapacak’kimsenin doğruluk duygusuna ve isteğine bağlı olmak (Kars Sütün» kalmak )
İnsan eti yemek: Bir kimseyi çekiştirmek, hakkında dedikodu yapmak
İnsan hali: Her insanın yapabileceği, hoş karşılanması gereken bir durum
İnsan içine çıkmak : Başka insanlarla itişki, yakınlık kurmak
İnsan kurusu : Çok zayıf (kimse)
İnsanlık hali: Hoşgörüyle karşılanması gereken durum
İnsanlıktan çıkmak : -1 Çok zayıflamak -2 Bir insana yakışır davranışlarda bulunmamak
İnsan sarrafı: İyi ve kötü insanları iyi tanıyabilen kimse
İnşallahla maşallahla : Her şeyi Tanrı’ya bırakmakla, hiçbir çaba göstermeden
İntikam almak (birinden): Yapılan kötülüğün acısını çıkarmak; öç almak
İnzivaya çekilmek : Dünyadan elini eteğini çekmek, hiçbir şeyle ilgilenmemek; bir köşeye çekilmek, dünyadan elini eteğini çekmek
İpe çekmek (birini): Onu asarak öldürmek
İpe sapa gelmez : Tutarsız, mantıkdışı, saçma (söz, konuşma)
İpe un sermek: Birtakım bahaneler ileri sürerek istenilen bir işi yapmaktan kaçınmak
İpi koparmak : Bağlı bulunduğu yer ya da kişiyle ilişkisini kesmek
İpini koparmak : Başıboş kalmak, haylazlaşmak
İpin ucunu kaçırmak: Bir işi yürütemez duruma gelmek, düzensizlik, yöntemsizlik yüzünden bir işi çıkmaza sokmak
İp iputtah sivri külah : Hiçbir malı, mülkü, çoluğu çocuğu olmayan (kimse) * 
İple çekmek (bir şeyi) : O şeyin zamanının gelmesini sabırsızlıkla
beklemek
İpler birini elinde olmak : -1 İşi el altından yönetmek -2 Yönetimde perde arkasında söz sahibi olmak
İpliğini pazara çıkarmak:Bir kimsenin kötü niteliğini ortaya çıkarmak
İpsiz sapsız : -1 Serseri, hayta (kimse) -2 Yersiz, saçma (söz)
İpucu vermek (birine) : Ona öğrenmek istediği, aradığı şeyi bulmaya yarayan bir işaret göstermek
İsabet almak : Vurulmak, yaralanmak
İsabet buyurdunuz: “Tam dediğiniz gibi, gerçekten efe Öyle ” anlamında destekleyici söz, - ,,
İsabet ki: İyi ki
İsabet oldu : “Tam isteğe uygun, yerinde oldu ” anlamında
İsim yapmak : Ünlenmek, herkesçe tanınır duruma gelmek İsim takmak (birine): Ona niteliklerine uygun bir isim vermek ; ad takmak
İskele babası: -1 Eviyle, çoluk çocuğuyla ilgilenmeyen erkek için alay yollu söylenir -2 Iriyah adam
İskeleti çıkmak: Çok zayıflamak
İsmi geçmek: Adından söz edilmek; adı geçmek
İsmiyle cismiyle : Adı ve varlığıyla, adıyla sanryla
İsrafa kaçmak : Gereksiz yere aşırı harcamalarda bulunmak
İstediği gibi at koşturmak (oynatmak): Keyfince, istediği gibi davranmak
İstemem yan cebime koy : Kendisine verilen bahşiş, hediye, rüşvet vb’yi aimak istemediğini belirttiği halde verilmesinden memnun olanların durumu îçjn söylenir
İster istemez: Elinde olmadan, zorunlu olarak
İstifayı basmak : Herhangi bir nedenle, ani bir kararla görevinden çekilmek
İstifini bozmamak: Bir oîay karşısında hiçbir tepki göstermemek, aldırış etmemek
İstikamet vermek: bk Yön vermek
İsyan bayrağını açmak (çekmek): Karşı gelmek, baş kaldırmak
İş başa düşmek : Kendi işini başkasından hiç yardım görmeden kendisi yapmak zorunda kalmak
İş çevirmek : Gizli, dolambaçlı bir iş yapmak
İş çığrından çıkmak: Bir konu düzeltilmesi güç bir duruma gelmek
İş çıkarmak : -t Çok iş yapmak -2 Sorun yaratmak
İş edinmek (bir şeyi) : Onu görev olarak kabul etmek, onunla sürekli ilgilenmek
İşe koşmak (birini): Ona iş yüklemek, onu bir işle görevlendirmek
İş etmek: Aldatmak, zarar sokmak (Kars Oyun etmek, oyun oynamak )
İşe yaramak: -1 Elverişli nitelikte bulunmak -2 İş yapabilecek durumda olmak
İş görmek: -1 İş yapmak -2 Bir iş için elverişli olmak
İş güç : Görev, meslek
İşi aksi gitmek: İstediği sonucu elde edememek
İşi-başından aşmak (işi başından aşkın olmak) : Yapacak pekçok işi bulunmak
İşi bitmek: -1 Yaptığı iş sona ermek -2 İş yapacak durumu, kuvveti kalmamak
İşi bozulmak : Geçimini sağladığı işinde zarar etmeye başlamak
İşi ciddiye almak : Konuya, soruna önem vermek
İşi düşmek (biri yere) (birine): Bir yerde yapılacak işi bulunmak -2
Bir kimsenin yardımıyla bitirilebilecek bir işi olmak
İşi (bir şeye) vurmak (dökmek) : Başka bir biçimde davranmak, …gibi görünmek
İşi İş olmak :Sevinç yaratan bir duruma kavuşmak
İş inada binmek: Bir işi yapmakta, (ya da yapmamakta) direnmek,inatlaşmak
İşin alayında olmak: O işe gereken önemi, değeri vermemek
İşinden olmak: İşini kaybetmek İ
İşi ne? : “Ne işi var?” anlamında
İşine gelmek : Çıkarına uygun düşmek
İşini bilmek : Nereden, nasıl çıkar sağlanacağını bilmek
İşini bHirmek : -1 Birini artık iş yapamaz duruma getirmek -2 Onu öldürmek
İşin içinde iş var : Bir konunun arkasında onunla doğrudan İlgili olmayan durumların da bulunduğunu belirtmek için söylenir
İşini görmek : -1 Kendi işini ya da başkasının İşini yapmak -2 Başka bir şeyin yapacağı işi yapacak nitelikte olmak -3 Dövmek -4 öldürmek
İşini uydurmak : Kurnazlıkla işlerini istediği gibi yürütmek
İşin mi yok: “Önemli deği, boş ver!” anlamında İşin kötüsü (fenası) : Üst üste gelen tersliklerde kullanılır
İşin rengi değişmek : İş, konu başka bir biçime bürünmek, nitelik bazanmak
İşin ucu birine dokunmak : Söz konusu işten dolaylı olarak zarar görmek
İşi oluruna bırakmak: Yapmakta olduğu bir İşte gerekli titizliği göstermemek,
İşi raslantılara, doğal akışına bırakmak
İşi pişirmek: -1 Bir işi sonuca ulaştıracak gerekli hazırlıkları yapmak -2 Kadın erkek aralarında gizlice anlaşmak (Kars Mercimeği fırına vermek )
işi rast gitmek : Şansının da yardımıyla işleri istediği gibi olmak; rast gitmek
İşi resmiyete dökmek : O işe resmi bir nitelik vermek
İşi sağlama bağlamak : Bir İşin tam olarak yapılması için gerekli önlemleri almak
İş işten geçmek : Bir iş için uygun olan fırsatı kaçırmak
İş tatlıya bağlamak:Konuyu, sorunu iyi, memnun edici bir çözüme ulaştırmak
işi tıkırında (yolunda) olmak: İşi istediği biçimde yürümek
İşitmezlikten gelmek: İşitmemiş gibi davranmak
İşi yokuşa sürmek: Herhangi bir konuda engellemede bulunmak, güçlük çıkarmak
İş karıştırmak: -1 Araya fesat sokmak -2 Zararlı bir iş yapmak
İşkembeden atmak (söylemek): Herhangi bir kaynağa dayanmayan ve inandırıcılığı olmayan sözler söylemek
İster açılmak: Alışverişe canlılık gelmek
İş olsun diye : Herhangi bir amaç gütmeden, iş yapyor görünerek
İşporta mal: Değeri, niteliği düşük mal
İşportaya düşmek : Değerini yitirip daha ucuza satılmaya başlamak
İş sarpa sarmak : İş birtakım zorlu engellerle karşılaşmak
İştah açmak : Yemek yeme isteğini artırmak
İştahı açılmak : Yemek yeme İsteği artmak
İştahı kapanmak: Yemek yeme İsteği azalmak
İşten atmak (birini): Onun görevine son vermek
İşten bile değil: Çok kolay
İşten el çektirmek (birine) : Bir suçu ya da ihmali bulunduğu gerekçesiyle bir kimsenin İşine son vermek
İşten güçten kalmak : Herhangi bir nedenle çalışamamak, işini yapamamak
İş tutmak : Bir işte çalışmak (Kars Ekmeğini eline almak )
İş var (bunda, bu kimsede) : -1 “Bu şey daha işe yarar ” -2 *Bu kişi iyi işler yapabilir ” anlamında
İş yapmak : İyi kazanç getirmek
İş yok (bunda, bu kimsede): -1 ‘Bu şey işe yaramaz ” -2 “Bu kişi çalışamaz, verimli işler yapamaz ” anlamında
İtibardan düşmek : -1 Bir kimse saygınlığını yitirmek -2 Bir şey önemini, değerini yitirmek
İtibar etmek (birine) (bir şeye) : -1 Ona saygı göstermek -2 Onu dikkate almak önemsemek
İtibar kazanmak : Saygınlığını yeniden elde etmek
İtimadı sarsılmak (birine): Artık ona güvenmemek
İtimat beslemek (birine) : öna güvenmek; güven beslemek
İtimat telkin etmek: Güven duygusu uyandırmak; güven vermek
İtin ****** (kıçına) sokmak (birini) : Onu ağır sözler söyleyerek rezil etmek
İt ite (buyurur), it de kuyruğuna : “Tembel kimseler kendilerine buy-rulan bir işi başkalarına yüklerler, böylece iş sürüncemede kalır ”
İt kopuk: Serseri, aşağılık, terbiyesiz (kimseler)
İyiden iyiye : Gereken biçimde
İyi etmek : -1, Tedavi etmek, sağlığına kavuşturmak -2 Yaptığı iş uygun olmak -3- Zarar vermek, zarara sokmak -4 Parasını, malını çalmak
İyi gelmek: -1 Uymak -2 Sağlığına kavuşmasına yaramak
İyi gözle bakmamak : Hakkında iyi şeyler düşünmemek
İyi gün dostu : Dostlarına iyi günlerinde yakınlık gösteren, kötü günlerinde onlardan uzaklaşan kimse için alay yollu söylenir
İyi iş (doğrusu): Beğenilmeyen bir durum, olay karşısında şaşkınlığı belirtmek için söylenir
İyi kalpli (yürekli) : Herkes için iyi şeyler düşünen kimse için söylenir
İyi ki: Sevindirici bir durum, güzel bir rastlantı olarak
İyi kötü : -1 Uta iyi ne kötü, orta halli -2 Oldukça iyi
İyiliği dokunmak (birine) : Ona yardım etmek, faydası olmak
İyilik sağlık, (iyilik güzellik): “Nasılsınız?” sorusuna karşılık olarak söylenen ve sağlıklı, durumunun iyi olduğu bildiren söz
İyi olmak: -1 iyileşmek, sağlığına kavuşmak -2 Yerinde olmak -3 Uygun olmak
İyi saatte olsunlar : Cinler periler için kullanılır
İyisi mi: Yapıiacak en doğru şey
İyiye çakmek (yormak) (bir şeyi): Bir düşünceyi ya da olayı iyi (o-lumlu) yönden değerlendirmek
İyiye iyi, kötüye kötü demek: Gerçekleri olduğu gibi söylemek, kimsenin hatın için herhangi bir durumu olduğundan farklı göstermemek
İzin almak (koparmak) (birinden): İstediği bir şeyi yapabilmek ya da istediği bir yere gidebilmek için daha yetkili birinden serbest bırakılmasını sağlamak
İzinde yürümek (izine uymak) : Bir kimsenin başladığı bir işi aynı anlayış ve yöntemle yürütmek
İzine düşmek: İzlemek, peşi sıra gitmek
İz sürmek: -1 İnsan ya da hayvanların ayak izlerine bakarak nereye gittiklerini aniamak ve gittikleri yeri bulmaya çalışmak -2 İzlemek, ar-; kasından gitmek, takip etmek
İzzetinefsine dokunmak : bk Onuruna dokunmak
İzzetinefsine yedirememek : bk Onuruna yedirememek
|