10-10-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlmiye Sınıfı - Ehl-İ Şer - Ulema
İlmiye Sınıfı - Ehl-i şer- Ulema
Selçuklu Dönemi
Anadolu'nun fethini müteakip bir taraftan iskân hareketleri vuku bulurken, diğer taraftan ele geçirilen veya yeni kurulan şehirlerde medreseler açılmaya başlamış ve böylece 13 ve 14 yüzyılda Orta Anadolu kentlerinde Selçuklu ve Karamanlı devlet adamlarınca çok sayıda medrese yaptırılmıştır
Selçuklular dönemine baktığımızda yükseköğretim kurumu olarak, bir Türk-İslam kurumu olarak medreseleri görmekteyiz Bu medreseler içerisinde Nizamiye Medreseleri ayrı bir öneme sahiptir Büyük Selçuklu İmparatorluğu Veziri Nizamülmülk'ün 1068 yılında Bağdat'ta açmış olduğu "Nizamiye Medresesi" Türk yükseköğretim tarihinde yükseköğretim kurumu olarak önemli bir kurumdur
Nizamülmülk daha sonra Belh, Herat, İsfahan, Basra, Merv, Musul, Amul, Harcird, Buçenc, Rey medreselerini yaptırmıştır Nizamülmülk medreselerinin başlıca amaçları; din adamı yetiştirmek, yoksul ve yetenekli öğrencileri okutup topluma kazandırmak, imparatorluğun yönetimi için memur yetiştirmek ve devlet adamlarını eğitmektir Nizamiye medreselerinin bir başka amacı da Nizamülmülk'ün de belirttiği gibi bilginleri bir görev ve maaşla medreselere bağlayıp denetim altında tutmak ve böylece devlete karşı gizli hareketlere katılmaları ihtimalini ortadan kaldırmaktır Nizamiye Medreseleri esas olarak din, hukuk, dil ve müspet bilim öğretimi yapmışlardır
Bu dönemde medreseler devlet girişimi ve devlet parası ile yaptırılmıştır "Nizamiye Medreseleri" adı genelde bu medreseleri anlatan bir ortak isimdir Nizamülmülk'ün sağlığında kendinin kurdurduğu medreselerin hepsi ona bağlıydı, onun ölümünden sonra Sultan ve Halife'ye bağlanmıştır
Nizamiye medreseleri, "eğitimde şans ve fırsat eşitliği" gerçekleştirmeye çalışmıştır O zamanlar yükseköğretim maddî problemi olmayan, kolayca kitap satın alabilen ve çeşitli yerlerde araştırma yapabilenlerin görebildiği bir eğitimdi Devlet, medreseleri "yatılı ve burslu" bir eğitim kuruluşu haline getirmekle öğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlama çalışmalarına girişmiş oluyordu Selçuklu medreseleri müderris-öğrenci ilişkilerinde bir yenilik getirmemişti ama "öğrenci statüsü"nde bazı yenilikler getirmişti Bu yenilikle, medrese öğrencilerinin büyük bir kısmının yatılı olması ve bu arada medrese vakfından burs alabilmeleridir
Gerek Selçuklular, gerekse bunun arkasından gelen Beylikler ve İlhanlılar zamanında Anadolu'da; Zengiler ve Eyyubiler devrinde Suriye ve Irak'ta olmak üzere Selçuklu geleneğinde bir çok medreseler kurulmuştur Bu sadece Anadolu'da olmamış; ayrıca Selçukluların yıkılmasından sonra hakim oldukları topraklarda yeni kurulan devletlerin hepsi, egemen oldukları yörelerde Selçuklu medrese geleneğini devam ettirmişlerdir
|
|
|