Yalnız Mesajı Göster

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...

Eski 10-09-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihindeki Bütün Savaşlar, Seferler Ve Antlaşmalar...



Bizans ilk korkuyu atlatınca âni bir gece baskınıyla Osmanlı donanmasını yakmayı plânladı Bu teklifi yapan ve icraya çok istekli olan Venedikli G Cocco’ya vazife verildi Buna göre hazırlanacak iki kadırga Kasımpaşa Koyundaki Osmanlı donanması üzerine geceleyin gizlice yanaşarak yakacaktı Bizans’ın bu kararını öğrenen Galata Belediye Başkanı Anzolo Zaciria Bizans liman reisi Diedo’ya haber göndererek; “Bu baskını bu gece yapmayınız başka geceye ertelerseniz Osmanlı gemilerini batırmak için bizim de geniş yardımlarımız olur” dedi Bunun üzerine Bizans baskını 24 Nisan yerine 28 Nisana ertelendi Aynı Galata Belediye Başkanı güvendiği bir adamını Osmanlı kumandanı Zağanos Paşaya göndererek durumu ihbar etti Bunun üzerine haberi gayet gizli tutan Zağanos Paşa Kasımpaşa’daki gemilere çok sayıda tüfekli asker ve kıyı topları koydurdu Bu baskını teklif eden Venedikli Cocco zaferden emin bir şekilde baskına en önde katılmak isteyip kendi kadırgası ile Türklerin üzerine saldırdı Hazırlıklı olan Türk gemileri derhal güllelerini atmaya başladılar ve neticede baskına gelenlerin başta Cocco olmak üzere hepsi kısa bir zamanda Haliç’in dibini boyladılar

23 Nisan günü Osmanlı kuvvetleri seri bir şekilde Haliç üzerine bir köprü kurmaya başladılar Galata tarafında Humbarahâne ile Bizans tarafında bugünkü Defterdar arasına kurulmaya başlanan bu köprünün genişliği beş buçuk metre kadardı Cenevizlilerden satın alınan boş şarap fıçıları ile bazı küçük kayıkların üzerine geniş kalaslar bağlanarak bir ucu serbest olarak inşa edildi Bu köprüyü akılları ermeyen Bizanslılar “Su üstünde yürüme sihri!” diye değerlendirmişlerdir Esasında bu kendilerinin içtikleri şaraplardan boşalan fıçıların yardımıyla yapılan bir köprüydü Bu köprü İstanbul’un fethine kadar asker ve malzeme naklinde kullanılarak yanlarına konan küçük toplarla zayıf Bizans surları dövüldü

18 Mayısa kadar kara ve denizde devam eden muharebeler yeni bir kuşatma silâhının surların kenarında kullanılması ile tekrar kızıştı Osmanlı kuvvetleri geceleyin ağaçtan yapılmış İstanbul surlarından daha yüksek yürüyen bir kuleyi surlara on adım mesafeye getirdiler Sabah güneşin ilk ışıkları ile ortalığı seçmeye başlayan Bizans müdafîleri bu yürüyen kuleden çok korktular Bir gecede yapılan bu kulenin iskeleti iki kat deve derisi ile kaplanıp ateşe karşı dayanıklı olması için arası toprakla doldurulmuştu Üst katlarına merdivenle çıkılan yürüyen kulenin gövdesinde ateş açma pencereleri vardı Sura yaklaşan kuledeki askerler yıkım yaparken etraftaki askerler de hendekleri dolduruyorlardı

23 Mayısta surlarda açılan gediklerde Bizans askerlerinin savunmada gösterdikleri yılgınlık üzerine Sultan Mehmed Han umumî taarruzdan evvel imparatora bir defa daha teslim teklifinde bulundu Bu maksatla İsfendiyaroğlu Kasım Beyi elçi gönderdi Osmanlı elçisi Bizans’ta imparator tarafından merasimle karşılandı Elçi Sultanın; “Umumî taarruzun doğuracağı felâket ve dehşeti takdir edersiniz Şehri sağ salim bırakmak isteriz İmparator bütün mal ve hazineleri ile istediği yere çekilip gidebilir İstanbul halkından da isteyenler her şeylerini alıp gidebilir Kalmak isteyenler de mal ve mülklerini muhafaza edebilmek hakkına sahiptirler İmparatora Mora Despotluğu verilecektir” şeklindeki isteklerini bildirdi Ayrıca ve dostça bunların kabulünü özellikle rica etti Bu istek uzun toplantılardan sonra reddedildi Bizans’ın cevabı; “Sultan barış istiyorsa muhasarayı kaldırsın ne kadar ağır olursa olsun istenen vergi verilecektir Şehri teslim etmek yetkim yoktur” şeklinde oldu

Osmanlı elçisinin ordugâha dönmesinden sonra 26 Mayıs günü Macar Kralı Vladislas’ın elçilik heyeti gelerek; “Bizans kuşatmasının kaldırılmasını eğer kaldırılmayacak olursa Macaristan’ın Bizans tarafında yer alacağını ayrıca batılı Hıristiyan devletlerinin gönderdiği büyük bir donanmanın İstanbul’a yaklaşmakta olduğunu” bildirdi Osmanlı karargâhında bazı bozguncu sözler dolaşmaya başladı Çandarlı Halil Paşa kuşatmanın kaldırılmasına taraftardı Sultan ve Zağanos Paşa ise umumî hücumun derhal yapılmasını istiyordu Toplanan harp meclislerinde tereddütler hâsıl oluyordu Sultan’ın hocası ve en büyük desteklerinden büyük âlim Akşemseddin Padişah’a yazdığı bir arzda “sert ve enerjik” davranılmasını öğütlüyordu Bunun üzerine toplanan son harp meclisinde “daha fazla beklemenin ordudaki bozguncu dedikoduları arttıracağı” düşüncesi ile derhal taarruz kararı alındı Bu arada Zağanos Paşa Hadım Şahabeddin Paşa Turhan Bey Akşemseddin ve Molla Gürânî bu kararı destekler mahiyette asker arasında maneviyatı yükseltici konuşmalar yaptılar

Böylece 26 Mayıstan itibaren Osmanlı ordugâhında büyük şenlikler başladı ve 28 Mayıs gecesi saat 2400’e kadar devam etti 28 Mayıs günü günün batması ile birlikte bütün Osmanlı birlik ve gemileri mum donanması yaptılar Sanki Bizans bir ışık çemberi ile çevrilmişti Her yerden tüyleri ürperten tekbir sesleri geliyordu Bizans halkı bu ışık ve seslerden dehşete düştü Sokaklar dua eden yalvaran insanlarla doluydu Bizans komutanı Justiniani gündüz göğsünden bir ok yarası aldı Ölüm korkusuna kapılan genç ve tecrübesiz Cenevizli yerine vekil bırakmadan komutanlık gemisine çekildi Justiniani’nin İstanbul savunmasını terk etmesi ve Bizanslılara herkesin başının çaresine bakıp kiliselerde dua etme tavsiyesi ahâlinin zaten zayıf olan maneviyatını iyice bozdu

Gece saat 2400’te mum donanmasının her tarafta birden bire sönmesi Bizanslılar üzerinde daha büyük bir yıkıntı meydana getirdi Osmanlı karargâhının sessizliği ürpertici idi Gece yarısından sonra Osmanlı topçusu hazırlık ateşine başladı Mehterler cenk havalarını çalıyordu Bizans imparatoru kilisede yapılan âyinden dönüp sarayında zırhını giydi Yakınları ile vedalaştı Surları son bir defa daha kontrol için Eğrikapı bölgesine geldi Vakit gece yarısını çoktan geçmişti Osmanlı ordugâhının sessizliği imparatoru şüpheye düşürdü Atından inerek surların üstüne çıkıp aşağıları dinledi Sur dibindeki insan uğultusu her şeyi anlatmaya yetti Çünkü bu Osmanlı askerinin sur dibine intikal etmekte olduğunu sabaha umumî taarruz yapılacağını anlatıyordu Atına binip süratle Topkapı bölgesine gitti Bizanslı Dolfin bu gece gördüklerini şöyle anlatıyor: “Son gece Bizans komutanları hiç kimsenin geceleyin savundukları mevzilerden ayrılıp gitmemesi için askerlerini tahkimatın içine kapattılar ve kapalı tahkimat kapılarının başına nöbetçi diktiler

Alıntı Yaparak Cevapla