Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuk Hakları (Sosyal Bilgiler Dersi)
Madde 13 İfade Özgürlüğü
Sözleşmenin bu maddesine göre çocuk, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın görüşlerini ifade etme, bilgi edinme, sahip olduğu görüşleri ve edindiği bilgileri başkalarına aktarma hakkına sahiptir
Çocuk kendisini ilgilendiren her konuda söz ve karar sahibi olmalı, karar süreçlerine katılım hakkı olmalıdır Çocuk fikrini her aşamada ve her yaşta söyleyebilmelidir Katılmak veya aynen kabul mümkün olmasa dahi fikrini almak gerekir Çocuğa iyi-kötü ayrımı yapmadan, sınırlama olmadan özgür iradesine yer veren eğitim yapılmalıdır Çocuğun ifade hakkı yetişkinlerin ifade farkından farklı ve ayrı olmamalıdır Çocuğun ifade hakkı aileden başlayarak, çocukla ilgili tüm kişi ve kuruluşların davranışlarında olmalıdır
Anayasanın 25 maddesi herkesin düşünce ve görüşlerini açıklayabileceğini söylemektedir Ancak terörle mücadele kanununda (TMK) 8 maddesinde yaş ayrımı gözetmeksizin çocuklarda büyüklerle birlikte bu yasa kapsamında olup çocukların ifade özgürlüğüne bir takım kısıtlamalar getirmiştir
Çocukların görüşünün alınması ile ilgili uygulamalarda Almanya raporunda bu konuda bilinçlendirme kampanyalarının gerekliliğini vurgulamıştır Uruguay’da 400 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada çocukların % 75’i taşınma, ev işleri, TV programları gibi konuları tartıştıklarını, giyimleri, arkadaşları, dersleri ile ilgili görüşlerine de % 85 oranında çocuk değer verildiğini belirtmiş, sadece % 2’si görüşlerinin önemsenmediğini belirtmiştir Rusya’da raporunda çocukların yönettiği, tüm yazıları çocukların yazdığı YUNPRES ismini verdikleri bir basın ajansını anlatmaktadır Böylelikle çocuklar görüşlerini anlatabilecekleri bir kanala kavuşmuş olmaktadırlar
Bu maddeye Avusturya ve Belçika benzer sebeplerle çekince koymuşlar ve yapılacak yayınların kanunlarla çelişmemesi gerektiğini söylemişlerdir
Madde 16 Özel Yaşamın Dokunulmazlığı
Bu maddede çocukların özel, aile ve ev içi yaşamları ile kurdukları iletişime yönelik dış müdahalelerden, iftira ve haksız suçlamalardan korunma hakları olduğu anlatılmaktadır
Buradaki en önemli problem çocukların izinsiz olarak her türlü durumda kamuoyuna afişe olmaları ve kimliklerinin açıklanmasıdır 2253 sayılı yasanın 40 maddesi çocukların özellikle suç işlemiş küçüklerin suçları ve yargılanmaları ile ilgili yayın yapılmasını yasaklanmasına karşın medyada sürekli çocukların afişe olduğu izlenmektedir Yine aynı yasanın 34 maddesinde adli sicilde çocukla ilgili kayda geçen bilginin kimseye verilmemesi gerekirken pratikte herkesin bu bilgilere kolaylıkla ulaşabildiği görülmektedir
Çok önemli bir başka konu da kız çocuklarına yönelik uygulanan bekaret kontrolüdür Kızlık muayenesi polis, öğretmen, okul müdürü gibi kişilerin takibiyle yapılmakta ve asıl yapılabileceği tek durum olan cinsel saldırılar göz önüne alınmaksızın keyfi olarak uygulanmaktadır Bunun önüne geçilmelidir
Basın konusunda çocuklarla ilgili haber ve yorumlarda özellikle çocukların yargılanmalarında çocukların teşhirini önleyen yasal düzenlemeler bulunmasına karşın medyada sürekli olarak özellikle kurban, mağdur durumdaki çocuklara yer verildiği gözlenmektedir Özellikle televizyon programlarında bu durumun sürekli tekrarlandığı görülmektedir Bu durum teorik olarak basın yasasında yer almasına karşın pratikte günlük yaşamda yer aldığı gözlenmektedir Bu durum çocuk hakları yasasıyla çelişen bir durum olarak dikkati çekmektedir
Bu maddenin temelinde ailede özellikle okullarda ve yurtlarda özel yaşamın korunması yer almaktadır Disiplin yönetmeliklerinde örneğin; okullarda ani baskınlar, bekaret kontrolü, mektupların okunması gibi aykırı uygulamalar düzeltilmelidir
Norveç bu maddeyle ilgili olarak raporunda zorunlu din dersine girme ya da ebeveyn kararı ile din dersine girme kararının çocuğun özel yaşamına karışma olduğunu,devletlerin buna dikkat etmeleri gerektiğini söylemektedir Finlandiya raporunda ebeveynlerin çocukların mektuplarını açma ya da telefonlarını dinleme hakları olmadığını belirtmektedir Belçika belli meslek gruplarında meslek sırrı kavramı olduğunu, Sosyal hizmet uzmanlarının da buna dahil olduğunu ancak çocuklarla ilgili olan bilgileri saklamadığını çünkü taraf olarak çocuğu değil ebeveynleri gördüklerini söylemekte, bir ikileme dikkat çekmektedirler
Çocuk Hakları Komisyonu suça itilmiş çocuklarda özel yaşama dikkat kuralının çiğnendiğini belirtmekte, çocuğun isminin saklanması gerektiği ve fotoğrafının çekilmemesi gerektiğini söylemektedir Aynı şekilde istismara uğramış çocuğun da afişe edilmemesi gerekmektedir Kanada ‘da 14 yaşından büyük çocukların sağlık ve sosyal dosyalarının ebeveynlere gösterilmemesini isteme hakkı vardır
Madde 17 Doğru Bilinçlenme Hakkı
Bu madde çocukların doğru bilinçlenmesi, gerekli bilgilere ulaşması ile ilgilidir Devlet değişik kaynaklardan bilgilerin ve yayınların çocuklara ulaşmasını sağlayacak, kitle iletişim araçlarının çocuklar açısından sosyal ve kültürel yarar sağlayacak bilgiler yaymasını teşvik edecek, buna karşılık çocukları zararlı yayınlardan koruyacaktır
1117 sayılı küçükleri muzur neşriyattan koruma kanununda 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzur etki yapacak süreli ve süreli olmayan eserlere sınırlamalar getirilir
Radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında 3984 sayılı kanunun yayın ilkelerini kapsayan 2 bölümündeki 4m bendi çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimini olumsuz yönde etkileyecek yayın yapılmaması esasını içerir
Sinema, video ve müzik eserlerinin denetlenmesi ile ilgili yönetmelikte küçükleri korumaya yönelik 12 maddede komisyonlar ve kurumlarca çocukların ruh ve beden sağlığını, yetişmelerini olumsuz yönde etkileyebileceği tespit edilen film, video ve müzik eserlerinin 16 yaşından küçüklere gösterilmesine izin verilmez
Radyo ve televizyon kuruluşları reklam ve yayın ilkeleri ve şekilleri ile reklam gelirlerine ait paylarının ödenmesi hakkındaki yönetmeliğin 579 maddesi çocuklara kendilerinin doğrudan kullanılmayacakları veya yararlanmayacakları ürün ve hizmetlerin reklamlarında, reklam mesajı iletme görevi verilemez, onların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine zarar verecek hususlar bulunamaz
Reklamlarda çocuklar yetişkin dil, davranış, giysilerle makyaj ve görüntülerle yer alamazlar Aynı yönetmelikte çocuklara yönelik reklamlar 10 maddede düzenlenmiştir Buna göre 13 yaş ve daha küçük yaştaki kişilere yönelik ve bu kişilerin tüketebileceği ürün ve hizmetleri kapsayan reklamlar, çocuklara yönelik reklamdır Çocuklara yönelik veya içinde çocukların kullanıldığı reklamlarda onların fiziksel, duygusal zihinsel, toplumsal gelişme özelliklerini olumsuz etkileyebilecek unsurlar bulunmaz Aynı yönetmeliğin reklam yayın esaslarını düzenleyen 187c maddesinde; "Haber bültenleri, güncel programlar ve çocuk programları 30 dakikadan kısa oldukları takdirde reklamla kesilemez 18/d maddesinde ise "Çocuklara yönelik programlarda reklama ayrılan süre bir saatlik yayın süresinde 6 dakikayı geçemez
Haber bültenleri, güncel programlar ve çocuk programları alt yazı, logo ve çerçeveler kullanmak suretiyle reklam yerleştirilemez ifadesi yer almaktadır
Türkiye ayrıca sınır ötesi televizyon sözleşmesini 4 11 93 de onaylamıştır Bu sözleşmenin ilkeler doğrultusunca radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanun çocukları korumak açısından önemli düzenlemeler getirmiştir
Çocuk haklarının medyada yer alması ile ilgili olarak Portekiz özellikle kırsal kesimlerdeki çocukların medyadaki bilgilerden yeterli olarak yararlanamadığını raporunda belirtmektedir Medyanın çocuğa yönelik haberlerinde temel prensibin çocuğun kişiliğinin geliştiği, fiziksel ve mental kapasitesinin geliştiği, insan haklarına saygılı bir kişi yetiştirmek olduğunu vurgulamaktadır Yugoslavya raporunda medyanın çocukları AIDS gibi hastalıklar ve cinsel istismar gibi olgularda uyarıcı görev görmesi gerektiğini belirtmektedirler Aynı şekilde medyadaki şiddet içerikli programlardan çocukları koruması gerektiği de sürekli vurgulanan bir boyuttur Kanada; Panama; Jamaika raporlarında mutlaka çocukların bu şiddet dolu programlardan etkilenmelerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunmaktadır
Madde 19 İstismar Ve İhmal
Bu madde çocuk istismarı, ihmali ve önlenmesi ile ilgilidir Devlet çocuğu, ana-babanın ya da çocuğun bakımından sorumlu başka kişilerin her türlü kötü muamelesinden koruyacak, çocuk istismarını önleyecek ve bu tür davranışlara maruz kalan çocukların tedavisini amaçlayan sosyal programlar hazırlayacaktır
Çocuk istismarı ile ilgili ülke genelinde hiçbir verinin bulunmaması devletin bu konuya verdiği önemi göstermesi açısından önemli bir saptama olarak gözükmektedir Çocuğa yönelik şiddet ve diğer istismarların gerek ev gerekse okul ve toplumsal düzeyde var olduğu günlük yaşamdaki gözlemler ve medya kanalıyla bilinmesine karşın devletin bu konuya ilişkin hiçbir çalışmasının bulunmaması istismara bakış açısı açısından belirleyici bir boyuttadır
Özellikle geleneksel disiplin yöntemi olarak dayağın ülkemizde kabul görmesine bağlı olarak dayak günlük yaşamda sıklıkla çocuğa yönelik olan şiddet olarak vardır Bunun özellikle okullarda öğretmen - öğrenci ilişkisinde bulunduğu ve kanunlarımızda tedip hakkı olarak geçen ve memurin - muhakemat kanunu gereğince dayak atan öğretmenin suçunun öncelikle disiplin soruşturması yapılarak sonra ceza davası açılabilmesi çoğu olgunun cezasız kalmasına ve birçok çocuğun dayaktan zarar görmesine neden olmaktadır
Öğretmen ve Müdürlerin disiplin kurulu yerine geçerek çocuğu cezalandırmaları ve bu cezaları da şiddet yöntemleri kullanarak gerçekleştirdikleri görülmektedir Bu uygulama çocuğu arkadaşlarının karşısında küçük düşmesine neden olmaktadır
Tüm bunlar velayetin bir hak olmaktan çıkarılması ve İsviçre ve Alman Kanunlarında olduğu gibi bir görev haline dönüştürülmesi devletlerin sözleşme ile taahhüt ettikleri "çocuklar için yeni bir bakış açısı geliştirme" yükümlülüğünün de bir gereği olarak gerçekleştirilmesi gereken bir uygulamadır
Çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi çok boyutlu bir olay olarak gözükmektedir Hem kanunların düzenlenmesi hem toplum eğitimi yapılmasının gerekliliği Kosta Rika’nın raporunda belirtilmektedir Cinsiyet ayrımcılığının, ebeveynlerin rolünün ailede şiddetin önlenmesinin temel konular olarak işlenmesi gerektiği toplum eğitimindeki temel prensipler olarak belirlenmiştir Ürdün de raporunda aile şiddetin çocuklara yönelik temel bir sorun olduğunu ve bunun önlenmesi gerektiğini söylemektedir Sri Lanka ise raporunda istismarın özellikle de cinsel istismarın sayısında çok artış olduğunu, buna maruz kalan çocuklar için bir tedavi merkezi, rehabilitasyon merkezi olmadığını belirtmektedir Rapora göre okullarda dayak kabul gören bir kavram olup sıklıkla yaşanan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır Ülke kanunlarının çocuk hakları sözleşmesine göre düzenlenmesi gerektiğini de belirtmektedir Sri Lanka ile birlikte Fas, Moğolistan, Slovenya da aynı görüşleri raporlarında belirtmektedirler Jamaika raporunda geleneksel görüşlerinde istismarı körükleyici etkileri olduğunu belirtmektedir Raporda verilen örnekte kırsal kesimde bazı bölgelerde bakire kızla cinsel ilişkinin kişiyi hastalıktan koruduğuna inanıldığından çok küçük yaşta kız çocuklarıyla cinsel ilişki yaşanıldığına, annelerinin de bunu herkesten sakladıkları ve olayların gizli kaldığını belirtmektedir Burkino Faso raporunda istismar konusunun topluma politik liderler kanalıyla anlatılmasının etkili olacağını söylemektedir Avusturya İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkeler çocuklara dayağı hem aile içinde hem de kurumlarda kesin olarak kanunlarıyla yasaklamışken, İspanya gibi ülkelerde belli düzeyde, cezalandırıcı dayağı kabullenen yasalar olduğu görülmektedir
Çocuk hakları komisyonu görüşünde eşin karısını dövmesi yasak olduğu düşünüldüğünde neden çocuğun dövülmesi kavramında belli düzeye kadar onaylanabilir gibi yaklaşımlar olduğunu sorgulamakta ve dayağın cezalandırma amacıyla da olsa kesinlikle yasaklanması gerektiğini söylemektedir
Arjantin raporunda ülkelerin kanunlarında aile-içi dayağın kesin önlenmesine yönelik maddelerin yer alması gerektiğini belirtmektedir Almanya da bu görüşü raporunda dile getirmektedir Aynı şekilde Zimbabve , Fransa, Polonya, Honduras, Jamaika, Kanada, Belçika, Tunus, Sri Lanka, İtalya, Ukrayna, Senegal, Portekiz, Guetemala, Fas, Bulgaristan, Panama, Birleşik Arap Cumhuriyeti ve Yeni Zelanda da kanunlarla istismar olgusunun net olarak önlenmesinin gerektiği kanunlarda belirtilmiştir
Uruguay, Romanya, Hong-Kong, Ürdün raporlarında istismarı çocuklara yönelik şiddetin saptanmasında araştırmaların çok önemli olduğunu belirtmekte ve araştırma yapılmasının önemi vurgulanmaktadır Bu tip olguların araştırılması, rapor edilmesi, tedavi ve takibi konusunda da profesyonellerin görev yaptığı sistemlerin taraf devletlerce desteklenip geliştirilmesi gerekliliği çeşitli ülke raporlarında Filipinler, Arjantin, Lübnan, Pakistan, Çin gibi ülkelerin raporlarında belirtilmektedir Ayrıca istismarla ilgili konunun çalışanlarına, topluma, ailelere konuyla ilgili duyarlı kılma, bilgilendirme çalışmalarının mutlaka yapılması gerekliliği Pakistan, Şili; Mauritus adaları, Nikaragua ve Nijerya’nın raporlarında özellikle vurgulanmaktadır
Madde 24 Sağlık Ve Sağlık Hizmetleri
Bu madde çocuğun sağlık hakkı ile ilgilidir Çocuk, mümkün olan en üst düzeyde sağlık ve tıbbi bakım standardına ulaşma hakkına sahiptir Devletler, temel ve koruyucu sağlık bakımı, halk sağlığı eğitimi ve bebek ölümlerinin azaltılması konularına önem verecek, bu amaca yönelik uluslararası işbirliğini teşvik edecek ve etkin sağlık hizmetlerinden yoksun tek bir çocuk kalmaması için çaba göstereceklerdir
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her gün dünyada 40 000 çocuk malnutrisyon ve hastalıktan ölmekte, AIDS, temiz su olmayışı, yetersiz hijyen ve madde alımı problemlerine bağlı olarak ölümler görülmektedir Her yıl doğum sırasında 500 000 anne yaşamını kaybetmektedir
Çocuğun sağlık hakkı ile ilgili olan bu maddede ülkemiz için dikkati çeken boyut genel olarak ancak nüfusun % 50’sinin sosyal güvence altında olmaları nedeniyle çocukların hasta olmaları durumunda sağlık hizmetinden yararlanabilen kesiminde ancak bu oranda olduklarıdır Sağlık sektörünün özelleştirme kapsamında değerlendirilmesi de yakın gelecekte bu durumun daha da kötüleşeceğini göstermektedir Sağlığa ayrılan payın % 10-20 oranlarında olması gerekirken bizde ki durum %2-3 oranlarında olduğu şeklindedir Bu oranında ulusal gelir içindeki oranının %1olduğunu belirtelim Bu sağlık bütçesinin de ancak % 15’i temel sağlık hizmetlerinde kullanılmakta ve bu da ancak personelin maaşının ödenmesini sağlamaktadır
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bebek ölümlerinde düşüş görülmekte ama bu oranın kent ve kırsal kesim arasında çok farklı olduğu dikkati çekmektedir Kentte bu oran yaklaşık olarak binde 44’lerde seyrederken kırsal kesimde binde 65’lere çıkmaktadır Bebek ölüm hızı batı bölgelerimizde binde 43 doğu bölgelerimizde binde 60 oranındadır Temel sağlık hizmetleri açısından olayı incelediğimizde 5 yaş altı çocukları da düşük kilolu olma oranının % 10 3 olduğu görülmektedir Uygun olmayan tuvalet oranı ülke genelinde % 17 2 iken bu doğuda % 35 5, batıda % 8 2 oranındadır Güvenilir su kullanma oranı genel olarak % 49 4 dür İstanbul'da su istasyonlarının yaygın kullanımı nedeniyle bu oran çok daha fazla düşmektedir
Yeşil alanların azalmasına bağlı olarak çocuklarda hava kirliliği ve trafik yoğunluğundan kaynaklanan kurşun zehirlenmesi olguları hızla artış göstermektedir Anne sütü kullanımının ülkemizde yeterli düzeyde teşvik edilmediği dikkati çekmektedir Anne sütü yerine hazır mamaların alması çocuk gelişimin uzun dönemde olumsuz etkileyen bir durumdur İlk 6 ayda anne sütü ile beslenmenin çocuk gelişiminin en temel koşulu olarak tüm dünyada benimsenmişken bizde yapılan bir çalışma 4 aylık bebeklerde sadece anne sütü ile beslenen annelerin oranının sadece % 4 olduğunu göstermektedir
Aşılanma oranlarına baktığımızda 1 yaşından önce tüm aşılarını tamamlayan çocukların oranı % 60 2’dir Özellikle Hepatit B aşısı taşıyıcılığın yüksek olmasından dolayı çok önemli olmasına karşın bununla ilgili önlemlerin devlet tarafından alınmadığı görülmektedir
Panama raporunda istatistiklerin bölgelere göre değiştiğini söylemektedir Bebek ölümlerinin ulusal bazdaki oranı % 24 4 iken bu San Blo da % 71, Boca del Tor’da % 44, Darren’de % 40 olarak gözükmekte ve kırsal kesime gidildikçe bu aranlar yükselmektedir
Ülkeler raporlarında sağlık düzeylerinin toplumlardaki bölgeler ve belli kesimlerde örneğin özürlülerde, kız çocuklarında, mültecilerde, kırsal bölgelerde farklılıklar gösterdiklerini İngiltere, Portekiz; Çin Yugoslavya ve Nijerya raporlarında belirtmektedirler
Dünyada 5 yaş altı ölümlerin 1990’a göre 1/3 azaltılması yani 1000 canlı doğumda 50-70’e indirilmesi, 2015’de 1000’de 35‘e düşürülmesi Dünya sağlık Örgütü tarafından hedeflenmektedir 1995 verilerine göre bu oranların Nijerya’da 1000’de 320’den Finlandiya ve İsveç’te 1000’de 5’e kadar değiştiği görülmektedir UNICEF dünya ortalamasını1995’de 1000’de 89 olarak 5 yaş altı ölümler için vermektedir
Sağlık sisteminin iyileştirilmesi çocuklara yönelik hizmet verilmesi için doktorlar kadar diğer sağlık personeline de eğitim verilmesi gerektiği belirtilmekte, aile planlaması başta olmak üzere aile eğitimi ve diğer konulardaki eğitimin çok belirleyici olduğu Pakistan, Sudan, Honduras, Madagaskar, Jamaika ve Nikaragua’nın raporlarında anlatılmaktadır
Anne sütü ile beslenmede çok önemli bir kavramdır ve Çin 2000 yılına kadar anne sütü ile beslenmenin % 80’e ulaştırılması hedeflenmiştir Bunun için çocuk dostu hastaneleri ülke genelinde 947 adet kurulmuş ve bir haftalık programlarla anne sütünün önemi tüm ülkede anlatılmıştır
Kore’de kazalar çocuklar için ilk ölüm sebebidir Özellikle trafik kazalarına bağlı ölümlerde artış gözlenmektedir 1992-1996 arasında 5 yıllık kampanya ile % 30 oranında trafik kazalarına bağlı çocuk ölümleri azalmıştır Okullarda 500 metrelik mesafede çocuk korunma bölgesi ilan edilmiş ve bu alana araç girmesi yasaklanmıştır
Aile planlaması konusunda çok başarılı çalışmalar yapmış olan Finlandiya raporunda 18 yaş grubunda iki kat, 16 yaş grubunda 3 kat kontraseptif kullanımının arttığını belirtmektedir 1987’den beri 16 yaşındaki kızlara mektup yollanarak AIDS ve bulaşıcı cinsel hastalıklar ve kontrasepsiyon hakkında bilgi verilmektedir Ayrıca her mektupta içine bir prezervatif konulmaktadır Genç yaştaki hamileliklerin önlenmesi için korunmaya yönelik programların ve eğitimin verilmesinin önemi İngiltere, Kolombiya, Romanya, Burkino Faso, Jamaika ve Arjantin raporlarında anlatılmaktadır
Çocuk hakları komisyonu raporunda 28 Afrika ülkesinde kadınların, genç kızların sünnet ismi verilen genital organlarının kesilmesi işleminin yapıldığını anlatmaktadır Sudan ve Burkino Faso raporlarında bunun önlenmesi için yoğun çalışmaların hem hükümet hem din adamları hem de toplum liderleri tarafından yürütülmesi gerektiğini belirtmektedirler
Madde 32 Ekonomik İstismara Uğrayan Çocuklar
Bu maddede çocuğun sağlığı, eğitimi ve gelişmesi açısından tehlike teşkil eden işçilere karşı korunma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir Devletin, işe kabul için asgari bir yaş sınırı tespit etmek ve çalışma koşullarını düzenlemek zorunda olduğu belirtilmektedir
Ekonomik istismara uğrayan çocuklarla ilgili bu madde de çalışan çocuklarla ilgili sorunlar irdelenmektedir Her yaşın rolünün üstlenilmesi, gelişiminin birinci temel kuralı olduğundan çocuğun oyun ve eğitim çağında çalışması gelişimini engelleyen bir durumdur Bu durum tamamen engellenemediğinden en azından çalışan çocuklarla ilgili düzenleme yapılması amaçlanmış, koşulların düzeltilmesi de hedefler arasına konmuştur
Uluslararası çalışma örgütünün araştırmalarına göre 5-14 yaşları arasında en az 120 milyon çalışan çocuk ve 250 milyon kadar da ikinci aktivite olarak çalışan çocuk bulunmaktadır
Türkiye'de çalışan çocuklarla ilgili hukuksal düzenlemeler Anayasa, 1475 sayılı iş kanunu ve 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitim kanununda yer almaktadır Burada çocukların 15 yaşından küçük olmaları halinde çalıştırılmalarının yasak olduğu vurgulanmaktadır Ancak hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş çocukların yer alabileceği söylenmektedir Ayrıca maden ocakları, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltı ve sualtında olan işlerde çocukların çalışmasının yasak olduğu ve gece çalıştırılmalarının da yasaklar içinde olduğu vurgulanmaktadır
Türkiye ILO (Uluslararası Çalışanlar Sözleşmesi) taraf olmakla birlikte 7 maddeyi onaylamış, 19 tanesini ise onaylamamıştır ILO'nun tavsiye kararları da benimsenmemiştir Avrupa Sosyal Şartındaki 20312 sayılı Avrupa Sosyal Şartının 3-4-5-6-8 ve 9 fıkraları Türkiye tarafından onaylanmasına karşın çalışan çocuklarla ilgili bazı maddelere de çekince koymuştur
Pakistan raporunda 10-14 yaş arası çocukların % 12 si sağlıksız koşullardaki işyerlerinde çalışmakta olduğunu bildirmektedir En az 8 milyon çocuk çalıştığı için ilköğretim alamamaktadır 1981’de yapılan çalışmalar 10-14 arası 2 01 milyon çocuğun çalıştığını, 3 9 milyon kızın evde ev işlerini yaptığını göstermektedir 10 yaş altında tarlalarda çalıştırılan çocuklar bu kapsama dahil edilmemiştir
Nepal raporunda çalışan çocukların % 86 sının tarım ve ev işlerinde çalıştığını, % 6 sının servislerde, % 3 ünün tekstil sektöründe, % 2 4 ünün fabrikalarda, % 0 6 sının tamir ve % 2 sinin diğer sektörlerde çalıştığını belirtmektedir Özellikle kırsal kesimde çocukların çalıştırıldıklarını belirtmektedir
Madde 33 Uyuşturucu Kullanımı
Bu madde çocukların uyuşturucu ve psikotrop madde kullanımından; bu tür maddelerin üretimine ve kaçakçılığına alet olmaktan korunma hakları olduğundan bahsetmektedir
Uyuşturucu kullanımı ile ilgili bu maddede Türkiye'nin durumuna göz attığımızda ilk dikkati çeken boyut her geçen gün artan uyuşturucu kullanımıdır Ülkenin uyuşturucu aktarımı önemli rol oynayan durumu ve özellikle batı ülkelerine uyuşturucu pazarlamasında Türklerin aktif rol almalarında özellikle adolesan yaştaki çocukların madde kullanımıyla yakından ilişkilidir
Ayrıca bir başka konu uçucu madde bağımlığıdır Kamuoyunda uçucu madde bağımlılığı sokak çocukları ile birlikte anılmasına karşın çalışan çocuklar ile okullarda da kullanımının yaygın olduğu yapılan bazı çalışmalar sonucu ortaya konmuştur Bally ve tiner olarak anılan uçucu maddelerde en yaygın kullanımın lastik ve reçinelerde çözücü olarak kullanılan benzen olduğu görülmektedir Bu maddelere kolay ulaşırlığın yaygınlığı arttırıcı faktör olduğu göz önüne alındığında bunun için önlemler alınması gerekmektedir
|