Yalnız Mesajı Göster

Tekstil Terbiyesi İşlemleri

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tekstil Terbiyesi İşlemleri



413 Hidrofilleşme

Pamuk liflerinde bulunan yağ, mum, pektin, hemiselüloz… gibi maddelerle, liflere toplanmaları veya çırçırlanmaları sırasında karışan yaprak, koza, çiğit kabuğu… gibi yabancı maddelerin uzaklaştırılması, ham pamuklu mamulleri kuvvetli bazik çözeltilerle muamele ederek sağlanmaktadır Liflerin birincil çeperinde bulunan yağ, mum… gibi hidrofob maddeler uzaklaştırılınca, selülozun hidrofil karakteri ortaya çıktığı için, bu işleme hidrofilleşme denir
Sıcak derişik baz çözeltileriyle muamele sırasında, liflerde bulunan yağlar sabunlaşmakta ve oluşan bu sabunlar da işlemin devamı sırasında sabunlaşmayan pamuk mumu kısmının emülsiyon haline geçmesini desteklemektedir Pamukta bulunan pektin ve proteinler ise, bazik kaynatma sırasında parçalanıp sodyum tuzu halinde çözerek yıkama suyuna geçmektedir
Bazik işlem sırasında kumaştaki çöpellerde iyice de gevşeyerek, yıkama sırasında kumaştan dökülecek hale gelmektedirDökülmeyen az miktardaki çöpel de en geç ağartma sırasında dökülmektedir
Pamuklu kumaş ve ipliklerin hidrofilleştirme işlemi , eskiden yalnız kaynatma ve pişirme şeklinde yapılırdı Bu her iki işlemde de mal , sud kostik çözeltisiyle sıcakta uzun süre muamele edilmektedir Aralarındaki fark , kaynatmanın atmosfer basıncında (dolayısıyla 95-100°C’ da) pişirmenin ise , 2,5-3 bar basınç altında (dolayısıyla 110-125°C’ da) yapılmasıdır Sıcaklık arttıkça reaksiyon hızı arttığı için , aynı sürede yapılan pişirme işlemiyle, kaynatmaya nazaran daha yoğun, daha iyi hidrofilleştirme etkileri sağlanabilmektedir
Pişirme için basınca dayanıklı büyük (500-3000 kg mal , 2500-20000 1 flotte alabilecek ) kazanlar (otoklavlar) kullanılmaktadır Bu büyüklükteki otoklavların paslanmaz çelikten yapılması çok pahlı olduğundan , genellikle dökme demirden otoklavlar kullanıp, paslanmayı önlemek için içerisi özel mağnezyumoksid, kireç ,çimento karışımıyla kaplanıp, cam suyu ve sud kostikle sertleştirilmektedir

Normal bir pişirme reçetesi şöyle olabilir:
% 1-3 Pul Sud kostik + % 1-3 Soda
veya
% 3-8 Pul Sud kostik
2-3 g/l Pişirme yardımcı maddesi
% 0,1- 0,3 İndirgen madde
10g/l Cam suyu
Pişirme süresi : 4-8 saat
Pişirme basıncı: 2,5-3 bar (sıcaklık 110-125°C)
Flotte oranı : 1:4 – 1:8
Halat halinde kumaşın otoklavın içerisine düzgün bir şekilde yerleştirilmesi ve otovlar içerisinde hava kalmaması çok dikkat edilmesi gereken hususlardır Flotteye ilave edilen indirgen maddenin görevi, flottede kalabilecek kabarcıklarındaki ve suda çözülmüş olarak bulunan oksijeni etkisiz hale getirmektedirPişirme yardımcı maddesi olarak, iyi ısıtıcı ve dispergatör özelliği olan tensidler kullanılmaktadır Flottedeki cam suyunun görevi ise, otoklav kaplamasının ömrünü uzatmak ve pas lekesi meydana gelmesini önlemektedir
Pişirme : Uzun süreli, emek-yoğun, enerji tüketimi yüksek, yalnız halat çalışmaya uygun, ağır bir işlemdir Gerekenden daha fazla bir ekstraksiyon sağladığı için bazen, malın kalitesinde bozulma da söz konusu olabilir Bu nedenlerle son yıllarda önemi iyice azalmıştır
Kaynatma daha düşük sıcaklıklarda yapılabildiği için, daha ılıman bir işlemdir, ama uzun süre, emek-yoğun oluş, halat çalışma mecburiyeti… gibi sakıncalar burada aynen söz konusudur
-Soğuk besleme yöntemi
Yöntemin esasını, kumaşın sud kostik flottesiyle emdirilmesi, bir levende düzgün şekilde sarılması, üzerinin hava geçirmeyecek şekilde polietilen folyoyla örtülüp oda sıcaklığında beklemeye bırakılması oluşturmaktadır
Sıcaklık düşük olduğu için, NaOH konsantrasyonunun yüksek, sürenin ise çok uzun olması gerekmektedir Özel bir reaktör gerektirmeyen ve enine açık kumaşla yarı kesintili çalışan bir yöntemdir
-Pad-roll
Yöntemin esasını, sud kostik ile emdirilen ve buharla ısıtılan kumaşın,sıcak termo-bekletme odacıklarında levende sarılarak bekletilmesi oluşturmaktadır Bu yöntemde sıcaklık ve süre oldukça yüksek olduğundan, NaOH konsantrasyonu diğer yöntemlere nazaran biraz daha düşük tutabilmektedir
Enine açık kumaşla yarı kesintili çalışan bir yöntemdir Ancak 3-4 tane termo- bekletme odacığına sahip olunduğunda, odacıklardan birine yeni emdirilen kumaş sarılırken, 1-2 tanesi bekletme istasyonunda bekleme sürelerine doldururlar ve bekletme süresi dolmuş bir tanesi de açık en kesintisiz yıkama makinesinin önünde sağılır Böylece bu makinelerde en az el emeği ile çok yüksek üretim miktarlarına ulaşabilmek mümkündür
-J-box
Yöntemin esasını, sud kostik ile emdirilen ve buharla ısıtılan kumaşın, iyi izole edilmiş büyük J harfi şeklindeki bir reaktörden geçirilmesi oluşturmaktadır İstenirse J-box’ın alt kıvrımına da sıcak NaOH flottesi konulabilmektedir J-box’l çalışırken de, aynı pad-roll’de olduğu gibi sıcaklık ve süre oldukça yüksek olduğundan, NaOH konsantrasyonu nispeten düşük tutulabilmektedir Halat halindeki kumaşla kesintisiz çalışan bir yöntemdir
-U-box, konveyörlü buharlıyıcı, kombine buharlayıcı
Sud kostik flottesi emdirilen kumaş U-box ve konveyörlü buharlıyıcılardan enine açık ve yığılı vaziyette, kombine buharlıyıcılardan ise önce gergin sonra yığılı vaziyette geçmektedir Bunlarda sıcaklık 100°C olup, pad-roll ile yaklaşık aynıdır Fakat süre 8¢ -30¢ ile oldukça kısadır Dolayısıyla NaOH konsantrasyonunun daha yüksek olması gerekmektedir
Bu yöntemlerde kesintisiz olarak enine açık ama yığılı vaziyette çalışıldığı için, çok hassas kumaşlarda yine de kırık tehlikesi söz konusu olabilmektedir
- Normal gergin geçişli buharlıyıcı
Gergin geçişli buharlıyıcılarda, kumaş, rulolu teknelerdeki veya hot-fluelardaki gibi buharlayıcının altında ve üstünde bulunan birer sıra sevk ruloları yardımıyla buharlıyıcı içerisinden gergin bir şekilde aşağı yukarı hareket ederekten geçmektedir Bu enine açık ve gergin geçiş nedeniyle en hassas kumaşlarda bile kırık tehlikesi yoktur Yalnız alabildiği kumaş miktarı az olduğundan bunlarla çalışırken, süre 1-3 dakikayı pek geçmemektedir ve dolayısıyla NaOH konsantrasyonunun iyice yükseltilmesi gerekmektedir
-HT Buharlayıcı
Doymuş basınçlı buharla çalışmaya uygun HT buharlıyıcılarda da reaksiyon süresi 1¢-2¢ olmakla beraber, sıcaklık 130°C-140°C olduğundan NaOH konsantrasyonu biraz daha düşük tutulabilmektedir Ancak içerisinde basınçlı buhar bulunan buharlıyıcının bir tarafından kumaş girer,diğer tarafından çıkarken dışarıya buhar çıkmaması için gerekli özen giriş- çıkış dudaklarının hassas olması ve bu tip buharlayıcıların pahalı olması nedeniyle, pek yaygın uygulama alanı bulamayan bir yöntemdir
414 Pamuklu Mamullerin Ağartılması

Pamuk lifleri kendisine açık sarımtırak –kahverengi bir renk veren doğal boya pigmentleri içermektedir Ağartmanın amacı bu boyarmaddeleri bozuşturup, parçalayarak liflerin temiz, beyaz bir görünüm kazanmasını sağlamaktır Ağartma sırasında ayrıca hidrofilleştirme işlemi sırasında şişmiş fakat dökülmemiş olan çöpellerin uzaklaştırılması da sağlanmaktadır
Pamuk liflerinin ağartılması genel olarak yükseltken maddelerle yapılamaktadır Yün liflerinin ağartılmasından farklı olarak, indirgen maddelerle ağartma pamuk kasarında önem kazanamamıştır

4141Hipokloritlerle yapılan ağartmalar
Eskiden çok kullanılan kireç kaymağı ile ağartma, bugün önemini tamamen kaybetmiştir Onun yerine sodyumhipoklorit kullanılmaktadır NaOCI piyasada litresinde 120-150 gr aktif klor içeren çözeltiler halinde satılmaktadır
Sodyumhipokloritin aktifleşme enerjisi düşük, redoks potansiyeli ise yüksek olduğundan, selüloz liflerine zarar verme tehlikesi fazladır Bu nedenle hipoklorit ağartmasının hızını frenlenmesi ve böylece yalnızca bozuşturulmak istenen doğal boya pigmentleriyle reaksiyona girmesi sağlanmalıdır
Bilindiği gibi sıcaklık arttıkça organik reaksiyonların hızı da artar Bu nedenle hipokloritlerin reaksiyon hızını frenlemek için en kolay yol, ağartmanın mümkün derece düşük sıcaklıklarda yapılmasıdır
Hipokloritlerle ağartma yaparken, ağartma etkisini sağlayan sodyumhipoklorit değil, bunun suyla hidrolizi sırasında oluşan hipokloröz asittir:
NaOCl + H2O HOCl + NaOH
HOCl HCl + O
4142Sodyumklorit ağartması
Sodyumhipokloritin tam tersine, sodyumkloritin aktifleşme enerjisi yüksek ve redoks potansiyeli düşüktür Dolayısıyla sodyumkloritin pamuk liflerine arar verme tehlikesi yoktur ve yeterli bir ağarma etkisi sağlanabilmesi için, reaksiyonun desteklenmesi gerekmektedir
Sodyumkloritin suyla klorit asidi oluşturma reaksiyonu çift yönlü bir denge reaksiyonu olup etki - zır tepki prensibi uyarınca bazik ortamda denge sodyumklorit tarafına kayar Dengenin klorit asidi tarafına kaydırılıp, yeterli klorit asidi konsantrasyonlarına ulaşabilmek için, ortamın asidik olması gerekmektedir

42 Keten Mamullerin Ön Terbiyesi

Kimyasal yapıları bakımından selüloz lifleri olan keten liflerinin terbiye işlemleri genellikle pamuktakilere benzemektedir Yalnız içerdikleri yabancı madde miktarının fazla olması nedeniyle liflerinin ön terbiyesi, pamuktakine nazaran teferruatlıdır
Ketenin terbiye işlemleri sırasında göz önünde bulundurulması gereken bir husus da, uzun keten liflerinin, lif demetlerinden oluşmasıdır Lif demetlerindeki lif hücrelerini birbirine bağlayan iç pektin kuvvetli bazik çözeltilerde çözülmektedir Eskiden iç pektin çözülünce, uzun keten liflerinin dayanımlarının da düşeceği kabul edilirdi Halbuki hava oksijenine karşı koruyaraktan, yani selüloz mikro moleküllerinin zarar görmesini önleyerek çalıştığında, iç pektin çözülse de lif hücrelerinin ipler içerisindeki başlangıç pozisyonları değişmediği sürece, ipliğin, kumaşın dayanımlarında bir azalma meydana gelmemektedir
Bu bilgilerin ışığı altında ve lifleri hava oksijeninden koruyan Lufibrol KB cinsi yardımcı maddelerin piyasaya çıkarılması sayesinde, artık keten mamullerde sud kostik ile mümkün olmaktadır
421 Sert Tutum Kazandıran Keten Ön Terbiyesi

Bu şekilde yapılan keten ön terbiyesinde, iç pektinin çözülmesini önlemek için malın kuvvetli bazlarda muamelesinden sakınılmakta ve işlemlerin ağırlığı yükseltgen ağartmalara verilmektedir Böyle bir ön terbiyeden geçen malın tutumu sertçedir, fakat birçok keten kumaşta bu sertçe tutum özellikle istenmektedir
422 Yumuşak Tutum Kazandıran Keten Ön Terbiyesi

ön terbiyenin kuvvetli bazlarla muamele ve yükseltgen ağartma kombinasyon ile yapıldığı bu tip çalışmalar sonucu, keten liflerindeki yabancı maddeler tamamen uzaklaştırıldığından, mamulde % 20- 30‘luk bir kütle kaybı meydana gelmektedir Malın tutumunun yumuşak olduğu bu çalışma şekli, özellikle giyim eşyalarında kullanılacak keten kumaşlarda tercih edilmektedir

Yüksek konsantrasyondaki NaOH çözeltileriyle çalışırken flotteye Lufibrol KB cinsinden bir yardımcı madde ilave ederek, hava oksijeninin selüloz liflerine zarar vermesini önlemek gerekir Bu tip yardımca maddeler, indirgen maddenin yanında kompleks oluşturucu da içerdiklerinden, keten liflerindeki pektinin Ca ve Mg ionlarını bağlayarak, bunun liflerden uzaklaştırılmasını da kolaylaştırmaktadırlar
44 Yünlü Mamullerin Ön Terbiyesi

Yün liflerinin yaklaşık yarısını yün yağı ve yün teri başta olmak üzere yabancı maddeler oluşturmaktadır Bu nedenle yağıltılı yapaktan iplik yapmak mümkün olmadığından, yün lifleri daha elyaf halindeyken bir yıkamadan geçirilir Yapak yıkaması genellikle leviatan denilen 3-6 tekneli özel yapak yıkama makinelerinde kesintisiz olarak yapılır
Yün teri suda çözüldüğünden, suyla uzaklaştırılabilir Yün yağının uzaklaştırılması için ise, sabun veya deterjan kullanılması gerekmektedir Yün liflerinde makro moleküller arasındaki tuz köprülerinin sayısı iso-ionik noktada en fazla olduğundan, yıkamalar pH 5 civarında yapılırsa, liflerin zarar görme ve keçeleşme tehlikesi en az olmaktadır Fakat bu şekilde yıkanan yünler sert olduğundan, asidik ortamda yıkama pek yaygın bir uygulama alanı bulmamaktadır
Yaygın olan yıkama şekli, zayıf bazik ortamda yapılan soda-sabun yıkamasıdıryün lifleri bazik ortamlara karşı hassas olduğundan, gerek yıkamalar gerekse diğer bazik işlemler sırasında dikkat edilmesi gereken husus, flotte pH’ının 10, 5’u sıcaklığının da 55° C’ aşmamasıdır
441Yünlü Mamullerin Ağartılması

Dünyada tüketilen yünün büyük bir kısmı koyu ve donuk renkte boyanmış mamullerin yapımda kullanıldığında, ağartılmalarına gerek yoktur Ağartma daha ziyade beyaz ve açık tonlarda boyanacak mallar ile basılacak yünlü kumaşlar için gereklidir Bunlarında miktarı çok fazla değildir
Yünlü mamuller indirgenerek, yükseltgenerek veya birçok durumlarda da indirgen ve yükseltgen ağartmayı kombine ederek ağartılabilmektedir
BASF firması tarafından 1980’li yılların başında piyasaya çıkarılan Blankit B ürünün esasını da aktifleştirilmiş sülfin asidin türevleri (çinkohidroksimetansülfon) oluşturmaktadır Bu ürünlerle hem uzun flottede çektirme yöntemine göre, hem de emdirme yöntemine göre çalışılabilmektedir
442 Karbonizasyon

Kirli yün liflerinde kütlesinin %5-30’u kadar bitkisel artık bulunmaktadır Pıtrak, diken, ot, yaprak ve yem artıklarından oluşan bu bitkisel maddelerin büyük kısmı yapak yıkaması sırasında uzaklaştırılabilmektedir Fakat başta pıtrak, diken gibi liflere iyi tutunmuş maddeler olmak üzere az bir kısmı da, yıkama ile ve hatta tarama gibi mekaniksel yöntemlerden faydalanma yoluna gidilir ki, yünlerdeki bitkisel artıkları uzaklaştırmak için yapılan kimyasal işleme “karbonizasyon” denir
Karbonizasyon, yıkamış yapağıya, tarama bantlarına veya kumaşlara uygulana-bilmektedir Karışım, özellikle viskon ile karışım söz konusu ise, yapak halindeyken uygulanması şarttır
Kömürleşmiş olan bitkisel artıklar, mamul öğütme merdaneleri arasından geçirilirken ufalanmakta ve oluşan kömür tozları da dişli tamburlu veya benzeri makinelerde maldan uzaklaştırılmaktadır Kumaşlarda istenirse, kömürleşmiş bitkisel artıkların ufalanması ve dökülmesi kuru kumaşı, silindirli dinkleme makinesinde 5-15 dakika muamele ederek de sağlanabilmektedir
45 Sentetik Mamullerin Terbiyesi

1960’yıllardan sonra yaygınlaşmaya başlayan liflerin önemi her geçen yıl biraz daha artmaktadır En önemli sentetik lif polyester olup, dünyada tüketilen sentetik liflerin yarısından fazlasını tek başına polyester oluşturmaktadır
Sentetik liflerden eğrilen çözgü ipliklerinin haşıllanmasında genellikle suda çözülen yapay haşıl maddeleri kullanıldığından, terbiye dairesinde yapılan iyi bir yıkama sonucunda kolaylıkla uzaklaştırılabilmektedirler Liflerde bulunan preperasyon ve avivaj maddeleri de aynı yıkamayla uzaklaştırılabilirler Dolayısıyla boyanacak veya basılacak sentetik kumaşların, boyama veya basmadan önce yalnızca bir yıkamadan geçirilmeleri yeterli olmaktadır Kırık tehlikesi nedeniyle yıkamanın mümkün derece enine açık durumda yapılmasında ve halat yıkama yapılacak ise yıkama sıcaklığının 50-70°C’u geçmemesinde fayda vardır Özellikle polyester kumaşların enine açık yıkmalarında sıcaklık 95°C’a kadar çıkarılabilir Polyester mamullerin yıkamalarının zayıf bazik ortamda non-iyonik veya anyon aktif bir deterjanla yapılmasında fayda vardır Poliamid ve poliakrilnitrik mamuller ise zayıf asidik, nötr veya zayıf bazik ortamda yıkanabilmektedirler
Sentetik kumaşların yıkanması sırasında kırık oluşma tehlikesinin yanında, dikkat edilmesi gereken bir husus da, yıkama sonucu kumaşın çekme isteğinde meydana gelen değişmelerdir Gerdirilerek yapılan yıkamalar sonucu kumaşın çekme eğilimi artarken, gerilimsiz veya boyut kontrollü yıkamalar soncunda azalabilir de Gerek kırık tehlikesi, gerekse çekme durumunu etkileyen önemli bir husus da, kumaşın yıkamadan önce bir stabilizasyon işlemi görüp görmediği ve eğer gördüyse şartlarıdır Ağartma pamuklularda olduğu gibi ortamda ve yüksek sıcaklıklarda yapılmakta olup, pamuk ağartması sırasında belirtilen hususlara burada da dikkat etmek ve önlem almak gerekmektedir
Optik beyazlatma işlemi, söz konusu lifin boyanmasına benzer şartlarda yapılabilmektedir Örneğin polyester malların optik beyazlatmalarında 95-100 °C ‘da yapılması isteniyorsa flotteye boyamada olduğu gibi carrier denilen yardımcı maddelerin konulması gerekmektedir Polyester mamullerin optik beyazlatması 4-5 bar basınç altındaki flotteye 130- 140°C veya flotteyle emdirme ve kurutmadan sonra 180- 230° sıcaklıkta da yapılabilmektedir
5TEKSTİL MAMULLERİNİN BİTİM İŞLEMLERİ
51 Pamuklu Kumaşların Bitim İşlemleri

511 Pamuklu Kumaşların Kimyasal Bitim İşlemleri

Eskiden pamuklu kumaşlar terbiye dairesini terk etmeden kimyasal bitim işlemi olarak, bir tutum apresinden geçirilirlerdi Daha sonra mamulün kullanma özelliklerini geliştirme amaçlı bitim işlemleri önem kazanmaya başladı
Bugün için önemli olan bir husus ise, ister tutum apresi olsun, ister kullanılma özelliklerini geliştirmek için tapılmış kimyasal bitim işlemleri olsun, sağlanana etkilerin kullanma şartlarına ve yıkamaya karşı dayanıklı olması, yani kalıcı olmasıdır Kimyasal bitim işlemlerinde kullanılan terbiye maddelerinin çoğunlukla liflere substantifliği olmadığından, bu işlemlerde çektirme yöntemi pek uygulanmaz Klasik aplikasyon yöntemi emdirmedir Ancak tek yüze aplikasyon veya izleyen kurutma sırasında migrasyonunun önlenmesi isteniyorsa, aktarma, püskürtme, köpükle aplikasyon…gibi az flotte aldırma esaslı aplikasyon yöntemleri de uygulanabilmektedir
5111 Tutum apresi

Malın kullanılacağı yere bağlı olarak istenilen tutum büyük farklılıklar gösterebilmektedir Dolayısıyla aşağıda sayılacak maddelerin hepsi, tüm tutum aprelerinde kullanılacaktır diye bir kural yoktur İstenilen tutuma göre bunlardan bir veya birkaçı flotteye konulabilir Aplikasyon genellikle emdirme yöntemine göre yapılır Eğer malın bir yüzüne aplikasyon isteniyorsa, aktarma yöntemi tercih edilir
a)Sertlik kazandıran maddeler : Bu gruba, düşük konsantrasyonlarda bile kıvamlı çözeltiler oluşturan, makro moleküllü doğal ve yapay maddeler dahildirler Bu amaçla en fazla kullanılan madde nişastadır Uzun nişasta makro moleküllerinin liflerin, içerisine nüfuz edemeyip yüzeyde kalmasının yarattığı sakıncaları gidermek için, piyasada parçalanmış nişastada satılmaktadır Fakat dekstrin suda çözüldüğünden, ilk yıkamada tamamen aktarmaktadır
Yapay tutum apresi maddeleri, doğal ve doğal kaynaklı apre maddelerine nazaran daha pahalı olmalarına rağmen, yıkamaya dayanıklı olmaları ve diğer özelliklerinin ayarlanabilmeleri nedeniyle, gittikçe artan bir önem kazanmaktadırlar Piyasada sulu dispersiyon halinde bulunan yapay apre maddeleri arasında: Poliakrilik asit esterleri, polimetakrilik asit esterleri, polivinilalkol… gibi makro moleküllü maddeler sayılabilir
b)Ağırlaştırma ve doldurma maddeleri : Bunlar kumaşın daha ağır ve dolgun bir tutum kazandırmasını sağlamak için apre flottesine ilave edilen maddelerdir Ağırlaştırma maddelerinin bir kısmı Sodyum sülfat gibi suda çözülen tuzlarsa da, bir kısmı da Baryum sülfat, Kalsiyum sülfat gibi suda çözülmeyen tuzlardır

Doldurma maddesi olarak en çok kullanılan kaolin ucuzdur, fakat kumaşın görünümünde hafif bir sararmaya neden olmaktadır Kaolin yerine talk kullanıldığında hem sararma görülmemektedir, hem de daha yumuşak ve kibar bir tutum sağlanmaktadır
Ağırlaştırma ve doldurma maddelerinin kumaşa bağlanması, birlikte kullanıldıkları sertlik kazandırıcı polimerler tarafından sağlanmaktadır Dolayısıyla apre flottesinde çok bulunursa, bağlanma iyi olmaz ve bunlar kullanma sırasında beyaz toz olarak dökülebileceği gibi, böyle bir kumaş tırnakla veya benzeri bir şeyle çizildiğinden kumaşta çizgi izi kalır, yani kumaş yazar
c)Hidroskopik maddeler : Genellikle nem, kumaşın yumuşaklığını arttırdığından, apre flottesine kalsiyum klorür, magnezyum klorür, çinko klorür, gliserin vs hidroskopik maddeler ilave ederek de, kumaşın tutumunu geliştirmek mümkündür
d)Yumuşatıcı maddeler : Piyasada bulunan yumuşatıcılar, genellikle liflerin şişirilmesini ve kayganlaştırılmasını destekleyerek etki gösteren maddelerdir Yumuşatıcı olarak sıvı ve katı yağ, mum, parafin dispersiyonları yerine, bugün kapillaraktif bileşiklerin kullanılması daha fazla tercih edilmektedir Yumuşak ve diri bir tutum için ise silikon elastomarlerin kullanılması tavsiye edilmektedir
e)Antiseptik maddeler : Nişasta, mantarların üremesi için çok uygun bir ortam yarattığından, nişastalı apre maddesi uzunca bir süre bekletildiğinde veya bununla aprelenmiş kumaşın depolanması sırasında küflenme meydana gelebilmektedir Bunu önlemek için nişastalı aprelerde flotteye salisilik asit, sodyumsalisilat… gibi antiseptik maddelerin ilavesi gerekmektedir Sağlığa zararları nedeniyle pentaklorfnol ve formaldehikli antiseptik maddelerin kullanılmasından ise kaçınılmaktadır
f)Koku güzelleştirici maddeler : Kumaşlarda terbiyeleri sırasında rahatsız adici kokular oluşabilir Bunları örtmek için apre flottesine hoş kokulu madde kompozisyonları ilave edilebilir Ancak çevre dostu tekstil ürünlerinde hiçbir kokunun olmaması gerekir

g)Boyarmadde, çivit ve optik beyazlatma : Özellikle ağır aprelerde kumaşın rengi hafifi donuklaşır Bunu telafi etmek için bazen apre flottesine kumaşın rengine uygun bir pigment boyası ilave edilebilir İlk yıkamada akmaya başlayacak olan bu ilavenin, esas boyamanın yıkama ve sürtme haslıklarını düşürdüğü unutulmamalıdır
5112 Su iticilik bitim işlemi
Bu işlemde esas, kumaştaki iplikleri oluşturan liflerin yüzeyinde çok ince bir hidrofob zar oluşturmaktadır Bu zar liflere çekim kuvvetleriyle veya kimyasal bağlarla bağlanabilmektedir Su geçirilmezlik bitim işleminden farklı olarak, bu şekildeki bir bitim işlemi sonucu, kumaşın görünümü değişikliğe uğramadığı gibi, kumaşın gözenekleri kapanmadığından, deri solunumu ve ter naklide olumsuz şekilde etkilenmemektedir Bu avantajlara karşılık, böyle sağlanabilen su iticilik etkisi sınırlıdır Özellikle kuvvetli ve uzun süreli bir yağmur sonucu, zamanla su açık olan gözeneklerden yine de kumaşın içerisine girebilmekte, arkasına geçebilmektedir
Bir tekstil mamulünün su iticilik özelliklerini arttırmak için, tekstil mamulü ile hava arasındaki yüzey gerilimini azaltmak, tekstil mamulü ile su arasındaki yüzey gerilimini ise yükseltmek gerekmektedir Liflerin yüzeyinde oluşan hidrofob zarın etkisi de bu şekilde olmaktadır
Sı iticilik bitim işlemleri çok çeşitli yöntemlere göre yapılabilmekte olup, aşağıda önce yıkamaya dayanıksız etkiler sağlayan yöntemler, sonra da yıkamaya dayanıklı etkiler sağlayan yöntemler kısaca anlatılacaktır
a)İki banyolu yöntem
Yöntemin esası, kumaşı birbiri ardınca sabun ve metal tuzu çözeltilerinden geçirmeye dayanmaktadır Bunun sonucunda liflerin yüzeyinde su itici etkisi olan , ve suda çözülmeyen bir metal sabunu oluşmaktadır Tuz olarak genellikle alüminyum formiyat ve alüminyum asetat kullanılmaktadır Nadiren alüminyum tuzu yerine bakır tuzları da kullanılabilmektedir ki, bunların su iticilik etkisi yanında, bakterisin etkisi de vardır

b)Tek banyolu yöntem
Bu yöntemde kumaş, parafin veya mum emülsiyonu ile emdirilmektedir Emülsiyonun hazırlanması için emülgatör kullanılmadığından, emülsiyonlar hafif asidik ortamda alüminyum tuzu ve koruyucu kolloid ilave ederek hazırlanmalarına rağmen, problemler çıkabilmektedir Emülsiyonların dayanıklılığı kısıtlıdır Çadır, branda ve yelken bezi gibi çok etkili şekilde su itici yapılması gereken mallarda, pahalı parafin emülsiyonları yerine, kumaşı doğrudan parafin eriyiği ile emdirmek daha iyi sonuçlar sağlayabilmektedir
c)Zirkonyum içeren parafin emülsiyonları
Parafin emülsiyonlarına bazik zirkonyum tuzları ilave edildiğinde, bunların liflere adsorpsiyonu iyi olduğu için, parafinin liflere tutunmasını da, yani sağlayan su iticilik etkisinin kuvvetli yağmur veya yıkamalara dayanıklılığını da arttırmaktadır
d)Yağ asidi – krom klorür kompleks bileşikleri
Hazır satılan ürün içerisinde, CrCl3 + C17H35COOH bileşikleri hidroliz sonucu bazik bir kompleks oluşturmuş durum da bulunmaktadır Emdirmeden sonra yapılan kurutma sırasında bu bazik kompleksler bir polikondenzasyon sonucu, hidrofob yağ asidi kökleri dışarıya bakacak şekilde makro moleküller oluşturmaktadır Bu şekilde oluşan ve suda çözülmeyen yüksek moleküllü bileşik aynı zamanda krom iyonları üzerinden koordinatif bağlarla liflere bağlandığından, elde edilen etki yıkamaya ve kuru temizlemeye karşı dayanıklıdır
Yünlü ve sentetik kumaşlar için de çok uygun olan yağ asidi-krom klorür komplekslerinin tek sakıncası, kumaşı hafif yeşile boyamalarıdır Bu nedenle, bu sakıncanın rahatsız etmediği kara kuvvetleri giysi ve malzemeleri su iticilik bitim işlemlerinde tercih edilirler
e)Ester ve eter oluşturma reaksiyonları
Yıkamaya dayanıklı bitim işlemi etkileri elde etmek için en uygun yöntemler, liflere bu özelliği kazandıran terbiye maddelerinin selüloz makro moleküllerine doğrudan kovalent olarak bağlanmasını sağlayan yöntemlerdir
Selüloz makro moleküllerinde reaksiyona girebilecek grup olarak bol miktarda alkol grubu bulunduğundan, alkollerle reaksiyona girerek eter veya ester bileşikleri oluşturan asit klorür,isosiyanat, kloralkil eter… gibi bileşikler, selülozla da reaksiyona girip, selüloz makro moleküllerine ester veya eter bağlarıyla kovalent olarak bağlanabilmektedir
f)Reçine oluşturan hidrofobluk maddeleri
Burada esas, lifleri uzun hidrofob bir alkil grubu içeren ve polikondenzasyon sonucu yapay reçineler oluşturabilen monomerlerle emdirmek ve ısıtılarak liflerin yüzeyinde hidrofob yapay reçine makro moleküllerinin oluşmasını sağlamaktır Bu iş için en fazla kullanılan bileşikler, buruşmazlık yüksek terbiyesinde yüksek olduğu gibi üre ve melamin metilol ürünleridir İyi bir hidrofobluk etkisi için alkil gruplarının R>C12H25’den uzun olmaları gerekmektedir
g)Silikonlar
Silikonlar, organo-silanollerin kondenzasyonu sonucu oluşan bileşiklerdir Su iticilik bitim işlemlerinde kullanılan silikonlarda alkil gruplarından biri (Monometil-silikon) veya ikisi (Dimetil-silikon) metil grubudurlar
Silikonlarla yapılan su iticilik bitim işleminde, kumaş kısmen kondanze olmuş polisilioksanların emülsiyonlarıyla emdirilip ısıtılmaktadırBu esnada liflerin yüzeyinde polikondenzasyon ilerlemekte ve suda çözülmeyen hidrofob bir zar oluşmaktadır
Silikon emülsiyonuna ilave edilen zirkonil tuzlarının da yardımıyla silikon makro molekülleri lif yüzeyine metil grupları yüzeyden dışarı bakacak şekilde yerleşmektedirler Aksi taktirde ise , iyi bir su iticilik sağlamaktadır
Diğer yöntemlere nazaran biraz daha pahalı olması nedeniyle , trençkot ve elbiselik kumaş gibi değerli kumaşların terbiyesinde kullanılan silikonların:İyi bir su iticilik etkisi sağlama , etkinin yıkama ve kuru temizlemeye dayanıklı olması , kumaşın kibar ve yumuşak tutum kazanması… gibi avantajları vardır

5113 Su geçirmezlik Bitim İşlemleri

Bu işlemin esasını , kumaşın yüzeyini su geçirmez bir tabakayla kaplamak oluşturmaktır Bu şekilde bir kaplama uzun süreli ve şiddetli yağmurlarda bile arka yüze su geçirmemektedir Bu avantajına karşılık , bu yöntemde kaplama, kumaşın yüzeyini tamamen örttüğü, bu arada bütün gözeneklerini kapattığı için, deri solunumunun ve ter naklinin zorlaşması sakıncası vardır Kaplama nedeniyle kumaş yüzeyinin görünmemesi ise, duruma göre avantaj sağlamakta veya sakınca oluşturabilmektedir
Kaplama işlemi, esnasında suni deri yapımına benzemektedir ve aplikasyon yöntemi olarak, sürme(kaplama) konusunda anlatıldığı şekilde uygulanmaktadır
Su geçirmezlik bitim işlemi (yağmurluk muşamba üretimi ) için eskiden yalnız doğal veya yapay kauçuk kullanılırdı Ancak kauçuğun diğer polimerlerden farklı olarak, fazladan bir vulkanizasyon işlemi gerektirmesi ve ışık , hava ve ısının etkisiyle zamanla ihtiyarlaması gibi sakıncaları nedeniyle, kauçuk yerine başka sentetik polimerler tercih edilmeye başlamıştır
Muşamba ve yapa deri üretiminde halen en çok kullanılan polimerler polivinilklorür ve poliüretandır Poliakrilik asit esterleri, polimetakrilik asit esterleri, polivinilasetat, polisobütile… gibi polimerler de kullanılabilmektedirler
Gerek su geçirmez muşamba ve gerekse sun’i deri üretiminde, kumaşın yüzeyine birkaç kerede sürülen kaplama, üç tabakadan oluşmaktadır:
a)Zemin Tabakası:bu tabakanın görevi kumaşla kaplamanın birbirine iyi bir şekilde yapışmasını (tutunmasını) sağlamaktır Bu nedenle çok yumuşak ve elastiki olması gerekmektedir ki, kumaşta meydana gelecek herhangi bir değişikliğe (örneğin çekme veya esnemeye )bu da aynen uyabilsin Yumuşaklık ve elastikiyeti bozacağından, bu tabakaya dolgu maddesi veya boya ilave edilmez
b)Boya Tabakası: Kaplamanın büyük kısmını oluşturan bu esas tabakada dolgu maddesi ve boyalar da bulunmaktadır Bu tabakanın da sert olmaması gerekir, yoksa muşamba veya sun’i deri çok sert bir tutum kazanır

c)Yüzey Tabakası: En dıştaki bu ince tabakanın koruyucu görevi vardır Bütün kaplamayı mekanik etkilere karşı koruyacağından, bu tabakanın belirli bir sertliğe sahip olması gerekir Bu tabakaya ilave edilen yumuşatıcı ve dolgu maddesi miktarı, boya tabakasındakinden daha az olmalıdır
5114 Pamuklu Kumaşların Buruşmazlık Bitim İşlemleri

Sentetik liflerin rekabetiyle önemi artan buruşmazlık bitim işlemleri sonucu, liflerin şişmesi ve kumaşın çekmesi de azalmaktadır Bu sonuçları anlayabilmek için, kumaşların niçin buruştuğunu ve ısınınca niçin çektiğini bilmek gerekir
Su ve kimyasal maddeler liflerin içerisinde yalnızca kolay nüfuz edebilen bölgelere girebilmektedir Kristalitlerin, fibriller lif eksenine oldukça paralel bir şekilde bulunduklarından, bunların arasında kalan gevşek kısımlara giren su molekülleri, liflerin ve dolayısıyla iplerin enine kesitlerinin şişmesine yol açmaktadır İpliklerin kesitlerinin şişmesi ise, kumaşların çekmesi sonucunu doğurmaktadır
Kumaşların buruşmasının nedenine gelince: Kumaşı oluşturan tekstil liflerinin içerisindeki lif elementleri, yani kristalitler ve fibriller bir denge halinde bulunmaktadır Dışarıdan herhangi bir kuvvet etki ettiğinde, lif elementleri bu kuvvetin etkisiyle birbirine göre kayarak yeni bir denge oluşturmaktadır Etki eden kuvvet kalktığında, yeni oluşmuş olan denge tamamen eski haline dönemediğinden de, lifler ve dolayısıyla kumaş buruşmuş olmaktadır Demek ki su moleküllerinin kristalitler arasına girmesi ve bunları birbirinden uzaklaştırması zorlaştırılırsa, liflerin şişmesi ve dolayısıyla kumaşların çekmesi; kristalitlerin birbirine göre çözümü ise aynıdır ve iki imkan vardır
a) Lif elementleri arasındaki boşluklar, yani amorf bölgeler herhangi bir maddeyle doldurulduğunda, buralara su girmesi zorlaştığı gibi, bir kuvvet etkisi altında lif elementlerinin birbirine göre kayması da zorlaşmaktadır Reçine oluşturan buruşmazlık sağlayıcı ürünlerin etki prensibi buna dayanmaktadır
b) Kumaş, selüloz makro molekülleriyle reaksiyona girebilen bifonksiyonel bileşiklerle muamele edilirse, lif elementleri arasında köprü bağları oluşmaktadır Böylece hareketlilikleri kısıtlanmış olan lif elementleri, ne araya su girince birbirinden uzaklaşabilmekse, ne de kuvvet etki ettiğinde birbirlerine göre kayabilmektedir
Buruşmazlık bitim işlemlerinde kullanılan maddeleri üç ana gruba ayırarak incelemek mümkündür
A-Reçine oluşturan maddeler
Bunlar genellikle açık zincirli Azot-Metilol bileşikleridir Bu bileşikler, buruşmazlık bitim işlemi sırasında ve asidik katalizatörün de etkisiyle, liflerin içerinde uğradıkları polikondenzasyon sonucu suda çözülmeyen aminoplast reçinelerini oluşturmaktadırlar
B-Reaktant tip maddeler
Bunlar genellikle heteroçiklik N-Metilol bileşikleridir Bunların molekülleri de kısmen birbiriyle birleşerek oligomerler oluşturabilmekteyseler de, daha ziyade selüloz makro moleküllerinin hidroksil gruplarıyla reaksiyona girmeyi tercih etmektedirler
C-Formaldehid açığa çıkarmayan ürünler
Önemleri artmakta olan bu gruptaki ürünler, selüloz makro moleküllerinin hidrosil gruplarıyla tepkimeye girerek, bunlar arasında köprü bağları oluşturabilen poli fonksiyonel bileşiklerdir Daildehidler v dikarboksilli asitlerin yanında, özellikle yaş buruşmazlık yöntemine göre çalışmalarda 1,3 diklorpropanol-2, epiklorhidrin ve sülfonyumbetainler gibi ürünler de belirli bir kullanma alanı bulmaktadırlar
Buruşmazlık bitim işlemleri genellikle kondenzasyon yöntemine göre yapılmaktadır Bu yöntem:
- Fuladda, katalizatör de içeren buruşmazlık bitim işlemi flottesiyle emdirme
- Kurutma
- Kondenzasyon
adımlarından oluşmaktadır
Normal bir pamuk lifi boyuna gerdirildiğinde içerisindeki lif elementleri hareketli olduklarından, önce lif eksenine paralel konuma geçmekte ve bu esnada lif esnemektedir
Sonunda dışarıdan etki eden kuvvet lif kesitindeki tüm lif elementlerinin dayanımını aştığında da kopmaktadırhalbuki buruşmazlık bitim işlemi görmüş lifler , boyuna gerdirildiklerinde, kısmen hareketli olan lif elementleri lif eksenine paralel konuma geçerlerken , hareketliliği tamamen kısıtlanmış olan lif elementleri kopmaya başlamaktadırlar Daha sonra da lif eksenine paralel konuma geçmiş olanlar kopmaktadırlarYani kesitteki bütün lif elementleri aynı anda kopmayıp, birbiri ardınca koptuklarından, gösterdikleri toplam dayanım daha düşük olmaktadır
Bu sakıncayı gidermek için kondenzasyon yöntemi yerine, yaş buruşmazlık yöntemiyle, lifler yaş iken, yani şişmiş durumda iken yapılan buruşmazlık işlemi sonucu, oluşan köprü bağları daha uzun olduğundan ve dolayısıyla lif elementlerinin hareketliliğini fazla kısıtlamadığından, gerçekten de kopma dayanımı azalımı fazla olmaktadır Ancak aynı nedenle kumaşın kuru buruşmazlığı iyi olmamaktadır, yalnızca yaş buruşmazlık gelişmektedir
5115 Permament-pres Yöntemi

Konfeksiyoncuların, buruşmazlık bitim işlemi görmüş kumaşlara şekil vermeleri zor olmaktadırHem bu sakıncayı gidermek, hem de verilen şeklin kalıcılığını sağlamak için, permament-pres yöntemi geliştirilmiştir
Bu yöntemde terbiye dairesinde kumaş buruşmazlık bitim işlemi flottesiyle emdirilip kurutulmaktadır
Bu kumaşı satın alan konfeksiyoncu, kumaşı kesip, dikip şekil verdikten sonra, mamul özel fırınlarda 150-170°C’a 4-12 dakika muamele edilerek, kondenzasyonun tamamlanması sağlanmaktadırYani köprü bağlarının oluşumu, dolayısıyla buruşmazlık bitim işlemi konfeksiyoncu tarafından yapılmaktadır Böylece reaksiyondan önce verilen şeklin kalıcılığının da çok iyi olması sağlanabilmektedir
Termoplastik sentetik liflerden yapılmış kumaşlardan dikilen giysilerin permament-presi ise, presleme işleminin efektif sıcaklığı, kumaşın son olarak gördüğü termofiksaj işleminin efektif sıcaklığından daha yüksek tutularak sağlanabilmektedir

5116 Yağ İticilik Bitim İşlemi

Bir sıvı katı bir yüzeyi, sıvının üst yüzey gerilimi katı maddelerin kritik üst yüzey geriliminden daha düşük ise ıslatır Normalde yağların üst yüzey gerilimi, liflerin kritik üst yüzeyinden daha yüksek olduğundan, yağlar doğal veya sentetik lifleri rahatlıkla ıslatabilirler, bunu önlemek için, liflerin kritik üst yüzey geriliminin, yağların üst yüzey geriliminden daha düşük hale gelmesinin sağlanması gerekmektedir
İyi bir yağ iticilik etkisi sağlanabilmesi için, perfloralkil gruplarının liflerin yüzeyine bir fırçanın kılları gibi yerleşip, yağın life temasını önlemeleri gerekmektedirperfloralkil bileşikleriyle birlikte, reçine oluşturan tipteki su iticilik sağlayıcı bir madde de flotteye konulursa, hem daha iyi bir yağ iticilik etkisi sağlanmakta, hem de aynı zamanda su iticilik etkisi elde edilmiş olmaktadır
Perfloralkil bileşiklerinin kıymetli döşemelikler , masa örtüleri ve halılar dışında pek yaygın bir uygulama alanı bulamamalarının nedeni:
- Bunların pahalı olmaları;
- Bu şekilde işlem görmüş mamullerin yaş ve kuru kirlenmelerinin, normal işlem görmemiş mamullere nazaran daha fazla olması;
- Yıkarken bunlardan kirin uzaklaştırılmasının daha zor olması;
- Yıkamaya dayanıklılıklarının kısıtlı olmasıdır
5117 Güç Tutuşurluk Bitim İşlemleri

Karbon atomları içeren tüm organik lifler, kolay veya zor, sonuçta yanabilmektedirlerdolayısıyla tekstil liflerinin yanmasını zorlaştırmak için yapılan işleme yanmazlık bitim işlemi demek yanlıştırbu işleme, bütün Dünyada “Alev alması geciktirilmiş” veya muadili bir isim verilmektedir 1975 yılında beri tarafımızdan Türkçe”de bu işleme “Güç tutuşurluk Bitim İşlemi”denilmesi savunulmaktadır
Bir lif ısıtıldığında, önce lifleri oluşturan makro moleküller kopmaya başlamakta ve sıcaklık arttıkça parçalanma hızı da artmaktadırOrganik liflerin pirolizi sonucu oluşan ürünlerden yalnızca “Yanıcı gazlar” hava oksijeniyle reaksiyona girerek yanabilmektedir
Piroliz sonucu ortamda yeterli miktarda yanıcı gaz oluştuğunda, yanma başlamakta ve yanma sonucu açığa çıkan enerji, liflerin hızlı pirolizi için gerekli enerjiden büyük ise, yanma devam etmektedir Buna göre organik liflerin yanmasını güçleştirmek için alınabilecek en etkili önlemlerden birisi, “yanma sonucu açığa çıkan enerjiyi azaltmaktır” Yanma sonucu açığa çıkan enerjinin miktarı ise, liflerin pirolizi sonucu oluşan “Yanıcı gazların” miktarına bağlıdırYani liflerin piroliz mekanizması, yanıcı gaz oluşumu azalacak şekilde değiştirildiğinde, liflerin tutuşması zorlaşmaktadır
Sentetik liflerin pirolizinin hızlı olmasında ve dolayısıyla birim zamanda yanma için yeterli miktarda yanıcı gaz oluşmasında, piroliz sırasında oluşan radikallerin, radikal zincir mekanizmasına göre reaksiyona girmelerinin rolü büyüktür Bu nedenle oluşan radikalleri etkisiz hale getiren maddeler, bu liflerin tutuşmasını güçleştirmektedirlerP-halojen ve halojen-antimuan sinerjik etkilerinden faydalanılan güç tutuşurluk bitim işlemlerinde, kullanılabilecek yıkamaya dayanıklı ve sağlığa zarar vermeyen maddelerin sayısı iyice kısıtlıdırbu nedenle sentetik liflerin sonradan terbiye dairesinde bir güç tutuşurluk bitim işleminden geçirilmesi yerine,baştan özel güç tutuşur sentetik liflerin kullanılması daha iyi sonuçlar sağlamaktadır
İtfaiyeci, yüksek fırın işçisi, pilot, astronot… gibi meslek sahiplerinin özel iş giysilerinin de güç tutuşur olması gerekmektedirbuna ilaveten ABD ve İngiltere’de çocuk gecelik ve pijamaların güç tutuşur olması istenmektedir Bazı ülkelerde huzur evlerindeki çarşafların güç tutuşur olması gibi özel zorunluluklarda mevcuttur Ancak 1970’lı yıllarda çok güncel olan güç tutuşur tekstil ürünleri konusu, özellikle bu amaç içim kullanılan bazı ürünlerin sağlık ve çevre açısından zararlı olduğu anlaşıldıktan sonra, hızını kaybetmiştir
52 Yünlü Kumaşların Bitim İşlemleri

Bitim işlemleri, yünlü kumaş terbiyesinde pamuklu kumaş terbiyesindekinden daha önemli bir rol oynamaktadır Hatta yıkama sırasında da kumaşın tutumu ve görünümü önemli ölçüde değişikliğe uğradığından ve ağartma işlemi yün terbiyesinde fazla uygulanmadığından, yünlü işletmelerinde yıkama, dikleme, krablama, karbonizasyon ve uygulanıyorsa ağartmanın yapıldığı daireye Kasar veya Ön terbiye dairesi yarine yaş apre dairesi, şarbonlama, makaslama, presleme, dekatür… gibi mekaniksel işlemlerin uygulandığı daireye de kuru apre dairesidenilmektedir
DOĞAL DİKENLİ ŞARBONLAMA MAKİNELERİ
Halk ağzında çoban tarağı, fesçi tarağı, veya baldırgan olarak isimlendirilen bitkinin çiçek kısmının kesilip kurutmasıyla elde edilen diken koçanları, eskiden beri yünlü kumaşların şarbonlaşmasında kullanılmaktadır
Sopalı doğal dikenli şarbonlama makinelerinde bu diken koçanları 2 veya 3 sıra halinde sopalara ve bu dikenli sopalar da bir döner tambur eksenine paralele yönde yerleştirmektedir Yatık tüylü şarbonlama için en uygun makine tipi bu olup, kumaşın yaş olması ve şarbonlamanın ardından fırçalı yatırma silindirinden geçirilmesi, yatık tüylü şarbonlama etkisini arttırmaktadır
Döner doğal dikenli şarbon makinelerinde diken koçanları tambur üzerinde sabit durumda bulunmayıp, kumaşın temasıyla dönebilecek bir konumda bulunmaktadır Bunun için diken koçanlarının ortasındaki ilik kanalları delindikten sonra 2 veya 3 tane koçan, demir çubuklara takılmakta ve bu şekilde hazırlana dikenli çubuklar da büyük bir tamburun üzerindeki yataklara yerleştirilmektedir
METALİK KANCALI ŞARBONLAMA MAKİNELERİ
Bugün için her türlü liften yapılmış kumaşların şarbonlanmasında en fazla kullanılan makine tipi bunlardır Makinenin esasını büyük bir tambur ve bu tambur üzerine yerleştirilmiş 24-36 tane döner silindir oluşturmaktadır Bu silindirlerin üzerinde garnitür tellerine benzeyen metalik kancalar bulunmakta olup, iki tipleri vardır “Yatırma silindiri” ve “Kaldırma silindiri” olarak nitelendirilen bu silindirler, normal makinelere münavebeli bir şekilde yerleştirilmektedir
Kaldırma silindirlerindeki kancaların ucu kumaş hareket yönüne ters yöne bakmaktadır ve kancanın üst ve alt kolları arasındaki açı 60° olup, üst kol yatırma kancalarına nazaran daha kısadır
Yatırma silindirlerindeki kancaların ucu kumaş hareket yönüne bakmaktadır ve kancanın üst ve alt kolları arasındaki açı daha dardır Çeşitli çalışma şekilleri mümkün olup, normal çalışma şeklinde kumaş tambur ile aynı yönde hareket etmekte, şarbonlama silindirleri ise kumaş hareketine ters yönde dönmek

Alıntı Yaparak Cevapla