Yalnız Mesajı Göster

21.Yüzyılda Türkiye'de Zirai İşletmeciliği'nin Konumu Ve Gelişmesi İçin Yapılanlar

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

21.Yüzyılda Türkiye'de Zirai İşletmeciliği'nin Konumu Ve Gelişmesi İçin Yapılanlar



21 YÜZYILDA TÜRK
İYE’DE ZİRAİ İŞLETMECİLİĞİ’NİN KONUMU VE GELİŞMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Dünya üzerindeki her ülkenin kendi je-opolitik ve stratejik konumu, sahip olduğu işgücü ve vasıflı-vasıfsız eleman kapasitesi, yabancı ülkelerle arasında bulunan ticari ve ekonmik ilişkiler, yeraltı ve yerüstü kay-nakları ve zenginlikleri, kullandığı ya da kullanabileceği teknolojik gelişmeler ve olanaklar, ülkenin ekonomik olarak en faz-la hangi kaynaklardan yararlanacağı ve ülkenin (bireylerinin) refah düzeyinin daha fazla nasıl arttırılabileciğini ortaya koyan önemli faktörlerdir

İnsanlık tarihinde, yeterli tarımsal ü-retimi gerçekleştiremeyen toplumların geli-şemediği bilinmektedir Bugün de tarımsal üretimin yeterliliği tüm ülkeler açısından önemlidir Özellikle gelişmekte olan ülke-lerde tarımsal üretim, en önemli üretim sektörünü oluşturduğu için önemli, geliş-miş olan ülkelerde ise tarım, ülkenin kendi kendine yeterliliği ve sanayi sektörüne des-tek olma açısından önemlidir Bu nedenle her ülkede tarım kesimi üretim artışı için; yapılan büyük yatırımlarla, bilimsel ve tek-nolojik kaynaklarca desteklenmektedir

Dünya üzerindeki neredeyse tüm ülke-ler, refah düzeylerini ve milli hasılanın art-masıyla yaşam standartlarını yükseltmek ve geliştirmek için, yukarıda sayılan özel-likleri, kendine uyduracak şekilde bir yol izleyerek başarmak amacındadır

Türkiye’nin sahip olduğu tüm özellik-ler, ülkenin kalkınma hareketlerinin, tarım-sal kaynaklardan kazanılacağını işaret et-mektedir Yılın her mevsimi dengeli bir bi-çimde geçerken, sahip olduğu akarsu po-tansiyeli, toprak suluması açısından kolay-lık sağlamaktadır

Bu ve bunun gibi avantajlar, Tür-kiye’nin gelişmesi için sahip olduğu ziraat potansiyelini en üst düzeyde kullanmasına ve tüm yenilikleri yakından takip ederek, çağın koşullarına ve referans alınan diğer devletlerle yarışacak hatta onları geride bırakacak düzeye ulaşmasında en büyük kolaylığı sağlamaktadır

Ancak ülkemizde mevcut teknolojik, iş-gücü, ekonomik ve bu tür faktörler nede-niyle duraklama sürecine giren ziraat sek-törü, elde olan tüm kaynaklar kullanılarak düzeltilmeye ve ülke lehine çevirilmesi son derece önemlidir Bu durumda; ülkenin kalkınması için bireyler ve kurumlar tüm güçleriyle çalışmalı, ülke bilinci bireysel kavramların ve kazançların önüne geçerek hareket edilmelidir

Tarım sektörü gelişmekte olan tüm ül-kelerde olduğu gibi ülkemizde de ulusal e-konominin temelini oluşturmaktadır Aktif nüfusumuzun yaklaşık %40’ı hala tarımsal üretim için çalışmaktadır

Bu sektörün önemi ve geleceği;
Hızla artan ülke ve Dünya nüfusuna
Daha az işgücü ile (sanayiye ka-yan işgücünden dolayı),
Sabit alanlarda (tarım alanlarının genişlemesi ve son sınırlarına u-laşmasından dolayı),
Hergün daha bol ve kaliteli; bes-lenme, barınma ve giyim için ham-madde sağlama, sorumluluk ve zorlukları ile açıklanabilir

Hızla çoğalan insan topluluklarının gereksimini karşılamak için, birim alandan daha bol ve kaliteli üretim, günümüz tarım-sal üretiminin temel amaçlarındandır Bu amaç yeni teknolojilerden yararlanarak gerçekleştirilir

Yapılan bu araştırma ve proje çalışması, ülkemizin bu sektörde karşılaştığı sorunları dile getirerek, kısa ve orta vadede alınması gereken önlemleri ve çözüm önerilerini barındırmaktadır

=========

Sektörün Tanımı ve Sınırlandırılması

Tarım Alet ve Makineleri Sanayii, tarımsal üretimin tohum, gübre, su vb girdileri arasında yer alan ve uygulanan üretim teknolojisinin düzeyi oranında önemi artan tarımsal mekanizasyon için gerekli güç kaynağı, makine ve ekipmanların üretildiği sektördür

Tarı
m Alet ve Makine Sektörü’nünTarım Sektörü İle İlişkisi

Tarım sektörü, Tarım Alet ve Makineleri İmalat Sanayii sektörünce üretilen ürünlerin pazarı durumundadırDolayısıyla, tarım sektöründe ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz gelişmeler doğrudan bu sektöre yansımakta, bu sektördeki olgular da dolaylı biçimde tarım sektörünü etkilemektedir

Türkiye tarımında sağlanmış olan onca gelişmeye karşın arzulanan düzeye ulaşılamadığı açıktır Ülkemiz tarımı, gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmasına rağmen bu ülkeler düzeyine erişecek potansiyele sahiptir Tarım ürünlerinin stratejik önemini de dikkate alarak Türkiye tarımında gerekli gelişmenin sağlanması kaçınılmazdır

Türkiye’de gelir bölüşümü konusu her zaman gündemde olan ve tartışma konusu yapılan bir özelliğe sahiptir ancak özellikle gelir dağılımının 1980 yılı öncesi ve sonrasında gözle yapıldığında ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır 1980’li yıllarda giderek daha eşitsiz bir duruma gelinmiş olması dikkat çekici bir durumdur Türkiye, tarımda emek ve küçük sermaye ile çalışanlarla, salt emekle çalışanlar yani işçiler ve memurla aleyhine gelir bölüşümünün giderek bozulduğu bir sürece girmiştir

Gelir bölüşümünün giderek daha eşitsiz bir özellik göstermesi nedeniyle, hazırlanan kalkınma planlarında gelirin dengesiz dağılımının önlenmesi konusunda çeşitli politikalar uygulanmış olmasına rağmen, tamin edici gelişmeler gözlenememiştir

Tar
ım ve Köyişleri Bakanlığı

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, kuruluşundan bugüne kadar bir çok kez ihtiyaçlar ve politik tercihler dikkate alınarak muhtelif reorganizasyon adı altında yapısal değişiklikler uğramıştır
Çeşitli tarihlerde yapılan değişikliklere rağmen Bakanlık yapısında sorunlar tümüyle çözülememiş ve buna ek olarak yeni sorunlar gündeme gelmiştir Bakanlık’ın karşılaştığı sorunlar tarıma daha iyi hizmet verilmesini engellemektedir Merkez ve taşra kuruluşları arasında dikey ve yatay iletişim ile bütünlük istenilen boyutta sağlanamamıştır

Ana hizmet birimi genel müdürlüklerin taşra teşkilatı üzerindeki etkileri ve yetkileri, yapılan düzenlemelerden günümüze kadar çok uzun bir zaman geçmesine rağmen, netlik kazanamamış ve belirsizlik zaman zaman sürmüştür

Taşradaki asıl hizmet birimleri olan şube müdürlüklerinin merkezdeki uzantılarının birden fazla olması ilişkilerin kurulmasını zorlaştırmıştır Taşra kuruluşlarının etkin hizmetleri için gerekli mali kaynaklar taşraya aktarılamamış, taşranın hareket ve hizmet etkinliği kısıtlanmıştır

İl müdürlerinin kişisel değerlendirmeleri sonucunda belli bir hizmet, farklı illerde farklı şube müdürlükleri tarafından yürütülmüştür Şube müdürleri arasında görev alanı bakımından da koordinasyon sağlanamamıştır

Uzmanlık gerektiren çeşitli konuların tek elde toplanması bazı konulara gereği gibi önem verilmemesine yol açmış, böylece yönetimi zorlaştırmış, bazı hizmetlerin ikinci ve üçüncü derecede konular haline gelmesine ve dolayısı ile ihmal edilmelerine sebep olmuştur

Tarımsal yayım konusundaki çalışmaların birden fazla merkez birimince yapılması, hizmette bütünlüğün bozulmasına, yetki kargaşasına ve dolayısıyla verimsizliğe yol açmıştır Çukurova Üniversitesi’nin yaptığı "Çiftçinin Teknik Bilgi Edinim Kaynaklan" araştırmasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın bu konudaki payının %4 oranında çıkmasının temelinde de bu neden yatmaktadır

Fonksiyonel esasa göre hizmet veren Bakanlık yapısında zaman içinde uzman personelin özellikleri kaybolmuş ve sayısı giderek azalmıştır Diğer taraftan Araştırma Enstitülerinde de gerek yönetim gerekse personel politikası sonucu benzer sorunlarla karşılaşılmıştır

Toprak Mahsulleri Ofisi

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO); devlet sermayesi ile 1938 yılında, buğday ve diğer yemlik hububatın ve sorumlu olduğu diğer ürünlerin destekleme alımlarını yapmak ve bu ürünleri iç piyasalarda satmak amacıyla kurulmuştur Gerektiğinde TMO, hükümet tarafından iç üretimi takviye etmek için, ithalat yapmakla veya üretim fazlasını ihraç etmekle görevlendirilir

TMO'nun as
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ

Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (TŞFAŞ), karlılık ve verimlilik prensiplerine göre şeker üretimi, satışı, ihracat ve ithalatı ve yan ürün fiyatlarının tespitinden sorumludur TŞFAŞ; şeker pancarı üretimi ve işlenmesi faaliyetleri dışında, kendi fabrikaları için gerekli alet ve araçların yapımı imkanına da sahiptir Şeker pancarı üreticilerinin gübre, tohum ve ilaç ihtiyaçları TŞFAŞ tarafından karşılanmakta, çiftçiler pancar sökümünde ve makine bakımında daTŞFAŞ'dan yardım almaktadır

TEKEL Genel Müdürlüğü

Türkiye; tütün üretimi bakımından elverişli ekolojik şartlara sahiptir Tütün tarımı özellikle Ege, Karadeniz, Marmara, ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yoğun bir şekilde, aile işletmeciliği halinde yapılmaktadır

TEKEL'e üreticileri desteklemek ve gerektiğinde ürün kalite ve verimini artırıcı çalışmalar yapmak için gerekli kaynakları sağlamak görevi de verilmiştir TEKEL, üreticilere dağıtmak üzere tohum satın almakta ve eğitim imkanları sağlamaktadır TEKEL, kendi sigara imalatı için aldığı tütünü kendi bütçesinden finanse etmekte, diğer amaçlar için alınan tütünün finansmanı ayrı bir destekleme alımı bütçesinden karşılanmaktadır

Tütün destekleme alım fiyatları ürünün kalitesine ve bölgelere göre değişmektedir Tütün destekleme alım fiyatları, ilk önce Ege Bölgesi olmak üzere, genellikle Şubat ayı içerisinde ilan edilerek alımlara başlanmaktadır

Tekel, kendi sigara fabrikalarının ihtiyacı olan tütüne ek olarak, özel sektöre satılmayan bütün tütünleri de, her iki durumda da destekleme fiyatını ödeyerek almak zorundadır
Çay
İşletmeleri Kurumu

Çay İşletmeleri Kurumu (ÇAYKUR); çay sektörü ile ilgili politikaların belirlenmesi ve uygulanması, hizmetlerin daha iyi bir şekilde yerine getirilmesi, iç talebi karşılamak, çay fabrikaları kurmak, çay ekiminde üreticilere yol göstermek, çayın işlenmesinde ileri teknolojileri getirmek ve işlenmiş çay kalitesini yükseltmek amacıyla 1971 yılında kurulmuştur ÇAYKUR, halen çay piyasasının % 60'ına sahip olup; 45 çay işleme ve üç paketleme tesisi bulunmaktadır

Tar
ım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri

Bugün Türkiye'de yaklaşık 713384 dolayındaki üretici toplam 330 Tarım Satış kooperatifi bünyesinde örgütlenmiş bulunmaktadır 3186 sayılı Kanunun 5 maddesinde Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin çalışma konulan ise şu şekilde belirtilmiştir
Ortakların ürünlerinin daha iyi şartlarda değerlendirilmesine çalışmak, bu konuda gerekli her türlü tedbiri almak,
Ortakların ve ortak olmayan üreticilerin tarımsal üretim faaliyeti ile ilgili İhtiyacını karşılamak
Bakanlar Kurulu veya yetki vereceği Bakanlık ya da kurullarca görevlendirildiğinde, üreticilerden devlet adına destekleme adına alımında bulunmak

Tar
ım sektöründeki Hükümet Dışı Örgütler ve Fonksiyonları

Ülkemizde üreticiler örgütlenmede en zayıf kitledir Diğer taraftan örgütler istenilen düzeyde olmadığı gibi kendilerinden beklenen hizmetleri gereği gibi yerine getirememektedirler Ülkemizde ilgili kanunlarda yer almasına rağmen gerek desteklerden yararlanma gerekse örgütsel yapı içinde yer alma konusunda kişilerin çiftçilik faaliyetlerini devamlı olarak yaptıkları dikkate alınmamaktadır Bu durum örgütlerin verimsiz ve zayıf kalmasına yol açmakta, örgütleri belirli grup ve kişilerin etkisinde, hizmetten çok siyasi olarak kullanılan yerler haline getirmektedir

Tarımda hedef ve yapıları itibariyle farklı özellikler gösteren kurumsal örgütlenmeler vardır Resmi ve sivil örgütlenme şeklinde oldukça çeşitli ve birbiriyle karşılıklı etkilere sahip olan bu teşkilatların kesin sınırlarla birbirlerinden ayrılmaları kolay değildir Ülkemizde gerçek anlamda bir sivil toplum örgütünden bahsetmek güçtür Bu görev mesleki kamu kuruluşları tarafından bir ölçüde yerine getirilmeye çalışılmaktadır Fakat bunun tam anlamıyla yerine getirildiğini söylememiz güçtür Devletten destek alan bu kuruluşlar bağımsız hareket etmekte zaman zaman zorlanmaktadırlar Ülkemizde tarım kesiminin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar ve üreticilerin eğitim düzeyleri, örgütlenmede en büyük engel olarak ortaya çıkmaktadır

Tarıma hizmet veren hükümet dışı kuruluşları örgütlenme yapısına göre 4 grup altında toplayabiliriz:

Ekonomik amaçlı kuruluşlar (Tarımsal Kooperatifler, İhracatçı Birlikleri, Şirketler)
Çiftçilerin politika oluşturan mesleki kuruluşları (Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği)
Tarımda politika oluşturan baskı grubu niteliğindeki sosyal amaçlı mesleki kuruluşlar (Türk Ziraat Mühendisleri Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimler Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Ziraatciler Birliği, Ziraatciler Derneği, Veteriner Sağlık Teknisyenleri Derneği, Tanm-Iş Sendikası gibi eğitim araştırma ve mesleki dayanışma örgütleri)
Baskı Grubu oluşturan gönüllü kuruluşlar (Vakıflar ve Demekler)

Ziraat Odalar
ı

Çiftçilerin meslek kuruluşu olan Ziraat Odaları, mesleki hizmetleri görmek, tarım sektörünün her alanda genel menfaatlere uygun olarak gelişmesine ve Devletin tarımsal plan ve programlarının gerçekleştirilmesine yardımcı olmak, çiftçilerin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, tarımda iş, meslek, disiplin ve ahlakı ile birliğini korumak, çiftçilerin birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak amacıyla kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur

Ziraat Odalarının kuruluş kanununda yer aian görevleri şunlardır:

Ziraat ve ziraat ile uğraşan çiftçi ve işçiyi alakadar eden bilumum bilgileri, haberleri toplamak ve bu mevzularda her türlü incelemeler, endeksler, kendi çevrelerine mahsus istatistikler yapmak ve alakalılarca istenilen bilgi ve kayıtları vermek,
Vekaletlere veya bunlara bağlı müesseselere, idari makamlara, Belediyelere, Bankalara ve diğer Mesleki Odalara faaliyet mevzularma müteallik tekliflerde bulunmak, Ticaret ve Sanayi Odalarına, borsa, hal ve mezbahalara, umumi sergilere ve lüzum gördüğü diğer yerlere temsilci göndermek
Tarımın gelişmesi için gerekli gördüğü mevzuat değişikliklerinin yapılabilmesi veya yeni mevzuatın tedvini maksadıyla Odalar Birliğine teklifte bulunmak
Köylerin içtimai ve iktisadi kalkınmasına dair plan ve programların hazırlanmasında ilgili idare ve teşekküllerle işbirliği yapmak ve yardımcı olmak,
Çiftçiye pratik bilgiler vermek üzere ziraat kursları, kış dershaneleri, tesis ve konferanslar tertip etmek, ziraat tahsilini teşvik etmek, ziraat öğretim ve eğitim sistemi hakkında müşahede ve mütalaalarını İlgililere bildirmek,
Bölgelerindeki ormanların korunması, çıplak yerlerin ağaçlandırılması, elverişli yerlerde kavaklık, söğütlük vs ağaçlıkların tesis edilmesi hususlarında halkı teşvik etmek ve gerekli telkinlerde bulunmak, ağaç ve orman sevgisini yaymak,
Çiftçi kütüklerini tutmak, çiftçilere açılacak kredilere ve verilecek tohumluklara esas olmak üzere gerekli malumatı, krediyi ve tohumluğu verecek teşekküllere bildirmek ve bunların yerlerine sarf edilip edilmediğini mahallinde tetkik ve takip etmek, neticelerini ilgili teşekküllere haber vermek,
Fenni ve modern ziraat İşletmesi kurmak İsteyenlere yol göstermek, bunların plan ve hesaplarını yaptırmak, kredi imkanlarını hazırlamak, çiftçilerin her türlü ziraat faaliyetleriyle ilgili ihtiyaçlarının giderilmesi ve odaca temin edilen mütehassıs ve ustalardan parasız faydalanmasını sağlamak,
Sergiler, panayırlar açmak, müsabakalar tertip etmek, mahsullerin standartlaşmasına çalışmak
İlgililerin ve resmi makamların talebi üzerine meslek İhtilaflarında hakem olmak, mahkemelere ehlivukuf listesi göndermek
Diğer meslek odaları ve teşekkülleriyle kendi sahası dahilînde işbirliği yapmak

Çiftçi Mallarını Koruma Teşkilatı

Kır bekçisi olarak tanımlanan ve ekili tarım alanlarının hayvanlar tarafından tahrip edilmesini önleyen ve maaşını köy sandığından alan köy bekçileri bu yasa ile görevlendirilmektedirler

Sendikalar

Kırsal kesimde çalışanların bîr bölümünü tarım işçileri teşkil etmektedir Tarımsal İşletmelerin daha ziyade aile İş gücüne dayalı çalışması, yabancı işçi çalıştırılmasının çoğunlukla geçici işçi şeklinde mevsimlik olması, sendikal faaliyetin ancak Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı Tarım İşletmeleri ve nadiren büyük özel ziraat işletmelerinde söz konusu olmasına yol açmaktadır Özellikle Tarım İşletmeleri, Haralar, Zirai Araştırma Kuruluşlarında çalışan tarım işçilerinin sendikalaşma yoluyla dayanışma sağladıkları görülmektedir

Di
ğerleri

KıAyrıca Önder Çiftçi Danışmanlık Dernekleri, Sürdürülebilir Tarım Çİftçi Yardımlaşma Derneği, Damızlık Yetiştiricileri Birliği, Köye Hizmet Götürme Birlikleri, Ege Çiftçiler Birliği ve Adana Çiftçiler Birliği gibi üretici dernekleri mevcuttur

İktisadi Örgütlenmeler

Çeşitli ülkeler tarımda iktisadi örgütlenme ile ilgili bîr çok mode! geliştirmiştir Bu modellerin en başarılı olanlarından biri kooperatifleşmedir

Ortakların belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan teşekküllere kooperatif denir

Tar
ımsal Kalkınma Kooperatifleri

Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri çok amaçlı kooperatiflerden olup, muhtelif konularda faaliyet göstermektedir Çok amaçlı kooperatiflerin kurulmasının temel nedeni ülkemiz tarımında polikültür bir yapının hakim olmasıdır Çiftçi geçimini çok çeşitli tarımsal faaliyetlerde bulunarak sağlanmaktadır Dolayısıyla çiftçilerin girdi ihtiyacı farklı olmakta, bu ürünlerin değerlendirilmesi ya da pazarlanması değişik faaliyetleri gerektirmektedir

Kalkınma Kooperatiflerinin özelliklerini şu başlıklar aîtında toplamak mümkündür

Halk ve Devletin İşbirliği yapmasını sağlaması
Çok amaçlı olması,
Hizmetler ile bazı kurumsal yapıları (kredi, pazarlama, tedarik, işleme, yayım vb) kooperatif bünyesi içinde toplaması,
"Aile-Tar

Tar
ım Kredi Kooperatifleri

Tarım Kredi Kooperatiflerinin amaçları ve çalışma konulan şunlardır
Ortakların kısa ve orta vadeli kredi ihtiyaçlarım karşılama,
Ürünleri değerlendirmek,
ştereken faydalanabilecekleri her çeşit makine, ekipman ve tesisleri temin etmek,
Üretim ve zaruri tüketim maddeleri ile üretim araçlarını toptan sağlamak, bu amaçla diğer kuruluşlara iştirak etmek,
Çiftçinin mesleki ve teknik yönden bilgilerini artırmak, sosyal ve kültürel konularla ilgili faaliyetlerde bulunmak, kurslar açmak ve seminerler tertip etmek
Mevduat toplamak, bankacılık hizmetleri ve sigorta acenteliği yapmak veya bu gibi kuruluşlara iştirak etmek
Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarına kısa vadeli işletme ve orta vadeli yatırım kredileri vermektedir Ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri son yıllarda orta vadeli donatım kredisi de açmaya başlamıştır

TARIM POLITAKALARI

Tarım sektörünün toplam milli gelirden aldığı pay gittikçe azalmaktadır Bunun birinci nedeni; sanayileşme ile birlikte tarımsal ürünlerin üretici ile tüketici arasındaki işlenme zincirinin giderek gelişmesidir İkinci neden ise iç ticaret hadlerinin tarım ürünleri aleyhine gelişmesidir Dolayısıyla tarım politikaları kadar tarım dışı politikalar da tarım sektörünün gelirden aldığı payı etkilemektedir

Tarım politikaları genel olarak ürünün fiyatını destekleme politikaları, girdi sübvansiyonları ve dolaylı destekler şeklinde sınıflandırılabilir Son yıllarda Türkiye’de de genel olarak tarım sübvansiyonları söz konusu olmakla birlikte, belirli maddeler için yapılan sübvansiyonlar sadece belli grup üreticileri ve belirli girdileri kullanan kesimi desteklediğinden, tarım sektörünün kendi içindeki gelir dağılımı da olumsuz etkilenebilmektedir Ayrıca ticaret marjlarının artması ve iç ticaret hadlerinin tarım aleyhine gelişmesi sonucunda çeşitli ürünler arasındaki göreli fiyatlar değişmediğinden gelir dağılımı, tarım sektörü aleyhine seyretmektedir

Döviz kurları ve dış ticaret politikaları son dönemlerde tarımsal ihracatı olumsuz etkilemiş, ithalatı ise ucuz hale getirmiştir Bu durumun da kaynak dağılımını tarım sektörü aleyhine etkilediği görülmektedir Ayrıca tarım sektöründe toprak ve doğal kaynak dağılımındaki dengesizlikler nedeniyle, uygulanan tarım politikaları da gelir dağılımını düzeltici olamamaktadır

Genel Tar
ımsal Destek Politikaları

Üretimin yönlendirilmesi ve ekonomik dengelerin korunması amacıyla üreticinin üretime devam etmesini sağlayarak, üretimin arttırılmasını ve yeni ürünlerin üretime katılmasını özendirmek yoluyla yürütülmesi, Türkiye’nin izlediği destekleme politikasıdır Ülkemizde, bu destekleme politikaları, tarıım sektöründe şu şekilde belirtilebilir:
Pazar Fiyatı Desteği
Doğrudan Ödemeler
Girdi Fiyatlarında İndirimler
Araştırma, yayım, kontrol ve altyapı hizmetleri gibi genel hizmetlerin sağlanması

Bu politikalar, Türkiye’de hali hazırda uygulanan uygulamalardır Ülke genelinde nasıl ve hangi şekillerde yapıldığını aşağı kısımda belirtmeye çalışacağım:

Pazar Fiyatı Desteği:

Destekleme Alım kapsamına alınan ürünlerin fiyatları Bakanlar Kurulu’nca belirlenmekte ve Resmi Gazete’de yayınlanmaktadır Alımlarda görevli kuruluşlar yine Bakanlar Kurulu’nca belirlenmekte ve kurumların bu alımlardan dolayı oluşan zararları görev zararı kabul edilerek Hazine’ce karşılanmaktadır

Doğrudan Ödemeler (prim ödemesi, doğal afet ödemesi):

Ürütimin ve üretici gelirinin teşviki amacıyla, kütlü pamuk, soya, ayçiçeği tohumu gibi Türkiye için önemli besin maddelerinde ayrıca yaş ipek böceği kozası ve tiftik gibi ekonomiye büyük katkı sağlayan maddelerde, ürünün kalitesine veya sınıfına göre, gramaj başına primler ödenmektedir

Ayrıca, doğal afetler nedeniyle mağdur olan üreticilere çeşitli kredi ve girdi kolaylıkları sağlanmaktadır

Girdi Fiyatlarında İndirimler (girdi sübvansiyonları):

Kimyevi Gübre Desteklemesi:

1994 yılında, destekleme sisteminde yapılan değişikle, fatura bedeli üzerinden çiftçilere gübre destekleri ödenmeye başlanmıştırAncak bu uygulamadan 1997 yılından itibaren vazgeçilerek gübre desteklemesi, gübre cinslerine göre belirlenen miktarlar üzerinden doğrudan gübre üretimi yapan fabrikalara, ithalatçılara ve dağıtıcı kuruluşlara yapılmaya başlanmıştır

Türkiye’de ürünlerin özelliklerine göre değişmekle birlikte ürün maliyeti içinde gübre bedeli %10-20 arasında pay almaktadır İlginç bir not olarak belirtmek gerekirse; Türkiye’de tüketilen gübrenin yaklaşık %45’lik bölümü, buğday üretiminde kullanılmaktadır

Tohum Desteklemesi:

1985 yılından itibaren, sertifikalı tohum, tohum desteklemesi kapsamına alınmış, daha sonra bu kapsama fidan da dahil edilmiştir Bugüne kadar tohum ve fidan destekleme sisteminde değişme olmamıştırBelirlenen tohum cinsleri, yine belirlenen kg veya fidan başına destekleme miktarları ölçüsünde üretici kuruluşlara destekleme yapılmaktadır

Karma Yem Desteği:

1985 tarihinden itibaren, tescile tabi karma yem satın alan hayvan yetiştiricilerine fatura karşılığında, sanayi yemi desteklemesi (karma yem desteği) ödenmeye başlanmıştır Bu uygulama 1989 yılından itibaren kalkmıştır

Tarımsal İlaç Desteği (Zirai Mücadele ve Veteriner İlaçları):

Bitki ve hayvan hastalıklarına karşı kullanılan tarımsal ilaçlara 1987 yılından itibaren sübvansiyon uygulanmaktadır Sübvansiyon uygulaması, veteriner sağlık ilaçlarında, fatura bedelinin %20’si üreticilere iade edilmektedir Benzer durum zirai mücadele ilaçlarında da söz konusu olup, 1998 yılı ortalarında çıkartılan tebliğ ile bu oran, ilaçların içerdiği zehirli maddeye göre %0-30 arasında değiştirilmiştir

Sulama Yardımları:

İlgili yasalar gereğince, bütün su hakları (bazı istisnalar hariç) devlete verilmiştir Çiftçiler, kamu veya özel sulama şebekelerinden gelen su için ücret ödemezler Sulanan alanlarda üretim yapan çiftçiler, işletme ve bakım masrafları karşılığı belli bir katkıda bulunurlar

Elektrik Desteği:

Tarımsal sulama için kullanılan elektrik fiyatları diğer amaçlar için kullanılan elektrik fiyatlarına göre daha düşük olarak kullandırılmaktadır

Faiz Kolaylıkları (Tavizli Krediler):

Tarım sektöründe verilen desteklerin büyük bölümünü tavizli kredilerden (faiz kolaylıkları) oluşan faiz farkları oluşturmaktadır TC Ziraat Bankası tarafından tarım sektörüne değişik kalemlerde ve değişik faiz oranlarında (normal ticari faiz oranları %120-130’lar seviyesindeyken banka üreticiye %50-70 faiz oranlarında) kredi verilmektedir

Diğer yandan Tarım Satış Kooperatifleri’ne üreticilerin ürünü alabilmesi için Hazine’ce %50 basit faizli kredi kullandırılmaktadır 1993-1995 yılları arasında “sıfır faizli besicilik işletme kredisi” uygulaması da hayvancılık sektörüne verilen destekler arasındadır

Taırma yönelik kredi mekanizmasında çok sayıda banka ve finans kurumu yer almakla birlikte bu işlev ağırlıklı olarak TC Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla yerine getirilmektedir

Bu kuruluşlar dışında tarımsal nitelikli KİT’ler ve benzeri kamu kuruluşlarına verilen plansmanlar da çıkarılınca sektöre tarım kredisi olarak ayrılan kaynağın daha da azaldığı görülmektedir

Kredi kullanımında görülen en önemli olumsuzluk toplam kredi hacminde orta ve uzun vadeli kredi paylarının azlığıdır Zira, orta ve uzun vadeli krediler tarım işletmelerinin gelişim ve dönüşümlerine yöneliktir

İthal Damızlık Süt Sığırı Teşviği:
Ülkemiz sığırcılığım geliştirmek, mevcut sığır populasyonundaki yüksek verimli kültür ırklarının oranını artırmak, birim hayvan başına et ve süt verimini yükseltmek, girdi, üretim ve pazarlama maliyetlerini düşürmek suretiyle karlılığı artırmak, süt hayvancılığı işletmelerinin devamını sağlamak amacıyla 1987 yılı Temmuz ayında damızlık süt sığırı ithalatına başlanmıştır

Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu:

Ülkemiz tarımında modern işletmelerin kurulmasını teşvik amacıyla 1986 yılında açılan bu fondan başta hayvancılığın tüm alt kolları olmak üzere, bağ bahçe tesislerine, çilek tesislerine yapılan sabit yatırım üzerinden belirli oranlarda iade primi ödenmiştir Bu uygulamaya daha sonra seracılık da eklenmiştir Söz konusu uygulama, 1995 tarihinden itibaren uygulamadan kaldırılmıştır

Diğer Teşvik ve Destekler

Tarım Ürünleri İhracat Desteği:

Ülkemizin de taraf olduğu Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması çerçevesinde bazı tarımsan ürünler ile işlenmiş ürünlerin ihracatına, belli miktarlarda ihracat desteği verilmektedir

Tütün Üretiminde Kota ve Çayda Islaha Yönelik Budama Tazminatları:

Ülkemizde üretim fazlası olan çay ve tütünde üretim planlaması ve kaliteyi arttırma amacıyla 1993 yılında bazı kararlar alınarak uygulamaya koyulmuştur Kararlara göre çaylıkların beş yıl boyunca her yıl 1/5 oranında budanması uygulaması başlatılmış, daha sonra ikinci bir beş yıl için uzatılmıştır Ayrıca tütünde kota uygulaması başlamıştır Ancak kotanın üzerinde gerçekleşen üretim nedeniyle stoklarda artış meydana gelmiştir

Yatırımları Destekleyici Yardımlar:

Tarım yatırımlarında uygulanan teşvikler, gümrük vergi indirimleri, bazı diğer vergi indirimleri, tercihli krediler ve 1995 yılında uygulamasına son verilen Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’ndan yapılan yardım ve desteklerdir

Genel Hizmetler

Çiftçinin desteklenmesine büyük ölçüde katkıda bulunan genel hizmetler de tarımsal politikalar arasına girmektedir Türkiye’de tarımın üretim yapısını geliştirmek için sektörde uygulanan çeşitli hizmetler şunlardır:
Araştırma, eğitim ve yayım hizmetleri
Denetim ve kontrol hizmetleri
Hastalık ve zararlılara karşı korunma hizmeti
Altyapı ve yapısal hizmetler

Genel hizmetler bölümünde yeralan faaliyetler, uzun dönemde maliyetleri düşürücü etki yaratan fakat doğrudan üreticilerin eline geçmeyen harcamalardır

IMF & DUNYA BANKASI ILE ORTAK POLITIKALAR

Tarımda reform paketi çerçevesinde 1999 eylül ayından itibaren bazı çalışmalar yapılmıştır Çalışmalar devam ederken Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile IMF (International Money Foundation-Uluslar arası Para Fonu) arasında Stand-by anlaşması imzalanmıştır Bu anlaşmada tarımsal reform da yeralmaktadır Reform programının amacı halen uygulanmakta olan destekleme politikalarını safhalar halinde ortadan kaldırmak ve tarım üreticilerini hedef alan doğrudan gelir desteği sistemi ile değiştirmektir

IMF Stand-by anlaşmasının tarımla ilgili bölümü özet olarak şu konuları içermektedir

2000 yılı hububat destekleme fiyatları, tahmin edilen Dünya piyasa fiyatlarının %35’inden fazla olmayacak şekilde belirlenecek ve 2001 yılında bu fark daha da azaltılacaktır
2000 yılında şekerpancarı destekleme fiyatı hedeflenen enflasyon oranına göre arttırılacak, ancak artış destekleme fiyatının açıklanacağı 2000 yılı Ağustos ayına kadar gerçekleşen 12 aylık TÜFE enflasyon oranının %75’inden az olmayacaktır
Hükümet adına bazı tarımsal ürünlerde destekleme alımı yapan Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri’nin özerk yapıya kavuşturulması doğrultusunda yasa çıkartılacaktır
Hükümet çiftçilere verilen kredi sübvansiyonunu aşamalı olarak ortadan kaldıracaktır
Gübre ve diğer girdi sübvansiyonları 2000 ve 2001’de nominal olarak sabit tutulacaktır

Diğer taraftan Dünya Bankası’nın, yukarıda özet halinde verilen Tarımsal Destekleme’ye ilişkin politika değişikliklerine ilave olarak bazı talepleri olmuş ve bunların belirli zaman dilimine yayılarak hükümetten uygulamaya konmasını istemiştir

Dünya Bankası’nın tarımsal reformla ilgili önerileri ve hükümet tarafından IMF’ye verilen niyet mektubunda yeralan reform taahhütleri, özet olarak şu şekildedir:

Doğrudan Gelir Desteği Sistemi

Türkiye’de uygulanmakta olan destekleme politikalarının tamamen uygulama dışı bırakılarak, daha etkin, üreticileri hedefleyen ve doğrudan çiftçi gelirini arttırmaya dönük olduğu savunulan bu sistemin uygulanması önerilmektedir
Dünya Bankası, Türkiye’de uygulanacak DGD Sistemi’nin tamamen üretimden bağımsız, tapu-kadastro kayıtlarına dayanılarak oluşturulacak çiftçi kayıt sistemine göre yapılmasını önermektedir

Hububat – TMO

Hububat fiyatları Dünya fiyatlarına endekslenecek, Hükümet tarafından açıklanan hububat destekleme fiyatı ile Dünya fiyatı arasındaki farkın 2000 yılında en çok %35 olması, devam eden yılda is bu farkın azaltılması
Navlun miktarı olarak 15-18 ABD doları/ton olarak alınması
2001 yılında hububat fiyatlarının CIF fiyatının en fazla %5 üzerinde olması
2002 yılında destekleme alım fiyatının açıklanmaması
TMO’nun 2001 yılında küçülerek sadece olağanüstü hal stoku ve stratejik stok tutacak yapıda olması
TMO’nun 2002 yılı ve sonrasında borsada oluşan fiyatlardan ve borsadan alım yapması

Şeker Pancarı – Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi (TŞFAŞ)

2000 yılında şekerpancarı destekleme fiyatı hedeflenen enflasyon oranına göre arttırılarak, 2000 yılında TŞFAŞ’nin görev zararının 42 trilyon TL’yi aşmaması
Şeker Kanunu’nun 2000 yılında yasalaşması, yasa çıkınca destekleme alım fiyatı uygulamasına son verilmesi ve fabrikaların üreticilerle yapacağıanlaşmalarla fiyat belirlemesi
2000 yılında Şeker Fabrikaları’nın envanterinin çıkartılması, 2001 yılından itibaren fabrikaların özelleştirilmeye başlanması ve 2002 yılında TŞFAŞ’ne bütçeden yapılan yardımlara son verilmesi

Tütün – TEKEL

2000 yılında açıklanacak tütün fiyatlarının hedeflenen enflasyona göre arttırılması
2000 yılında Tekel ile ilgili üç yasanın çıkartılması
2001 yılında, 2000 yılından kalan tütünün açık arttırmada satılması
Satılamayan tütünlerin Tütün Ofisi tarafından belli bir oranın altında satın alınması ve Tütün Ofisi’nin yapacağı alımlar için bütçeye para konması
Tekel Fabrikaları’nın 2001 yılından başlamak üzere 2002 yılı itibariyle özelleştirilmesi
Tütün ekimi yapılan alanlarda alternatif ürün projesinin uygulanması

Yaş Çay Yaprağı – ÇAYKUR

2000 yılında alımın budanmış çaylıklardan yapılması ve alım miktarının 600,000 tonu geçmemesi
2000 yılı alım fiyatlarının en fazla hedeflenen enflasyon düzeyinde arttırılması
Gümrük ve sınır kontrolleri arttırılarak ülkeye ucuz çay girişinin önlenmesi ve özel sektörün çay alımlarına girmesinin sağlanması
Çay budama tazminatlarının Ziraat Bankası’nca değil, bütçeye konulacak ödenekle sağlanması
2001 yılında özelleştirmeye başlanması ve 2002 yılında tamamlanması
2001 yılında çay budama tazminat ödemelerinin azaltılması

Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri

Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri’nin özerk yapıya kavuşturularak, devlet müdahalesinin kaldırılması bu doğrultuda yasanın çıkarılması
Her bir Birlik için ayrı yapılandırma planının hazırlanması
Birliklerin mevcut borçlarının ödenmesi için birliklere kaynak ayrılması
Birliklerin faaliyet gösterdiği ürünlerden arz fazlası olanlara yönelik alternatif ürün projesi uygulanması

Kredi Sübvansiyonları

Kredi sübvansiyonlarının zaman içinde ortadan kaldırılması ve sübvansiyonlu kredinin kullandırılmaması Ziraat Bankası’nın çiftçilere basit faizli kredi kullandırmaya devam etmesi

Girdi Desteği (Gübre-Zirai İlaç-Tohum)

Gübre ve diğer girdi desteklerinin 2001 yılında nominal olarak aynı düzeyde kalması ve 2002 yılında ise kaldırılması

Prim Uygulaması (Kütlü Pamuk-Soya-Yağlık Ayçiçeği)

2001yılında prim miktarının düşürülmesi
Prim ödemesi yerine, orta vadede doğrudan gelir desteğine geçilmesi
Doğrudan Gelir Desteği Sistemi’nin başarılı olması halinde, 2002 yılında prim sisteminin kaldırılması

GIDA URETIMINDE TARIMIN YERI

Gıda güvencesi, bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan erişmeleri ve sürdürmeleri durumudur

İnsanların gıda güvencesine sahip olma haklarının en uygun şekilde sahip olmalarını sağlayabilmek ve devamını koruyabilmek amacıyla tarım sektörünün üzere çok fazla iş düşmektedir Gıda üretiminin olmadığı bir yerde, bu hakların bırakın savunulmasını, düşünülmesi bile söz konusu olamaz

Türkiye, toplam 77,9 milyon hektar alana sahip olup, bu alanın yaklaşık %35’ini (27 milyon hektar) tarım alanları oluşturmaktadır Ancak toplam alanın neredeyse %42’si (32 milyon hektar) ormanlar ve çayır, mera gibi ekimi ve dikimi mümkün olmayan alanlardan oluşmaktadır

Ülke topraklarının %60’tan fazlası kamuya (devlet, belediye ve özel idareler) aittir Bunun büyük bir kısmı ise mera ve orman arazisidir 1940 yılında 14 milyon 800 bin hektar olan ekili ve dikili alan, 1999 yılında 26,7 milyon hektara ulaşmıştır Ekili ve dikili alanların yaklaşık 8,5 milyon hektarı ekonomik olarak sulanabilir özellikte olup, bunun ancak 4,4 milyon hektarı sulanabilmektedir Diğer bir anlatımla Türkiye’deki toplam ekili ve dikili alanların %16,5’inde sulu tarım yapılırken, %83,5’inde kuru tarım yapılmaktadır

Ülkemizde özellikle İç Anadolu Bölgesi başta olmak üzere bazı bölgelerimizde yağış eksikliğinden dolayı nadas uygulamalı tarım yapılmaktadır İşlenen yaklaşık 24 milyon hektar tarla alanının 5 milyon hektarı her yıl nadasa bırakılmaktadır (Dolayısıyla her yıl yaklaşık 19 milyon hektar alanda tarla tarımı yapılmaktadır) Diğer taraftan 1999 yılı itibariyle 790 bin hektar alanda sebze, 1,404 bin hektar alanda meyve, 530 bin hektar alanda bağ ve 600 bin hektar alanda da zeytin üretimi yapılmaktadır

Ülkemizdeki mevcut tarımsal yapı ve işletme büyüklüğü ile tarımda istenilen ölçüde teknoloji kullanılamamakta ve kullanılan girdilerden de istenilen verimlilik sağlanamamaktadır

1991 yılında yapılan son tarım sayımına göre ülkemizde 3,966,800 tarımsal işletme bulunmaktadır Bu işletmelerin 993,685 tanesinde yalnız bitkisel üretim, 139,692 tanesinde yalnız hayvansal üretim, kalan tüm işletmelerde ise karma üretim yapılmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla