Prof. Dr. Sinsi
|
Entomoloji Ders Notları
Gasterophilus larvaları özellikle midenin pyloris bölgesi mukozasına tutunurlar Bu larvalar çok sayıda olduklarında midenin bağırsaklara geçiş yolunu tıkarlar Bunun sonucunda da hayvanlarda mide yırtılmaları meydana gelebilir Larvalar midede gastritise ve ülserlere yol açabilir Hatta bazen mideyi delerek yada mide yırtılmaları sonucu septik peritonitise neden olabilirler Yine larvaları göç esnasında yanakta, ağızda, dilde ve farenkste bir takım bozukluklara sebep olurlar Ağız mukozasında stomatitise ve dilde yaralara yol açabilirler Enfekte tektırnaklılar anemik olur ve genç hayvanlarda öldürücü kaşeksi görülebilir
Gastricol myiasisin tanısı, eğer yaz aylarında ise atların kılları üzerine bakılır ve gasterophilus yumurtaları aranır Şayet yumurta varsa hayvanların larvaları almış oldukları kabul edilir Ancak yumurtalar mevcut ise ve yumurta kapakları açılmamışsa yapılan tımar işlemleri ile bu yumurtalar uzaklaştırılır Tanıda diğer bir yolda ağız, farenks mukozasında larva göçlerini görerek yapılır Sonbahar sonları ve kış aylarında ise gasterophilus larvaları midede bulunacaklarından teşhis için düşük dozda tedavi edici ilaçlar uygulayıp, dışkı ile çıkan larvaları görerek konulur Bunun için CS2 (karbon disülfid) 5 cc / 100 kg dozunda atlara burun meri sondası ile ve bol suyla beraber içirilir Böylece midede larvalar varsa bunlar dökülürler Bu durum tedaviden teşhistir
Bu hastalığın kontrolünde kışın yapılacak bir ilaçlama ile biyolojik çember kırılır Bunun için neguvon, dichlorvos ve ivermectin gibi ilaçlar kullanılır Yaz ve sonbahar mevsiminde atlar üzerinde yumurtaların görülmesi durumunda insektisitli sıcak suyla hayvanların tüyleri iyice silinir Sıcak yumurtadan larvaların çıkmasına sebep olur, kullanılan insektisit ise yumurtalardan çıkan larvaları öldürür
Familya: Cuterebridae
Bu ailedeki türler deri altında,furuncular miasis'e neden olular Bilinen cinsler şunlardır
Genus: Dermatobia
Genus: Cuterebra
Genusermatobia
Konakları insanlardır Ancak sığır, köpek, kedi, koyun, tavşan ve diğer hayvanlar insanlar aracılığı ile enfeste olabilirler Başta Mexica" ve Arjantin olmak üzere tropical America' da yaygındır Hayvanlarda et ve süt kaybına neden olurlar Erişkin dişileri 12 mm uzunluğundadır Thorax koyu mavi, abdomen kısa ve geniş yapılı olup, parlak mavi renktedir
Bu cinse bağlı önemli tür, Dermatobia hominis'dir Olgun sinekler beslenmezler Bunlar larva döneminde aldıkları gıdalarla yaşamlarını sürdürürler Dermatobia türlerinin önemi, bu sineğin dişilerinin yumurtalarının sivrisineklerin, kenelerin abdomenlerine toplu halde yapıştırmaları sonucu, transport konak olan kan emici sinek ve keneler tarafından, bunların konaktan kan emmeleri esnasında bırakılan yumurtalardan çıkan larvaların (Dermatobia larvaları) aktif olarak deriden girerek myiasise neden olmalarıdır Ayrıca D hominis yumurtalarını üzerine bırakacak böcek bulamazsa o zaman yumurtalarını nemli elbiselerin üzerine depo ederler Yumurtalardan 6 gün sonra larvalar çıkar 5 -10 hafta içinde gelişmelerini tamamlayarak pupa safhasına girerler Bunlardan da erişkin sinekler oluşur Olgun larvaları 25 mm büyüklüğünde ve tipik görünümlü olup lobut şeklindedirler İlk halkadan sonra genişleyen larva orta kısmına doğru en geniş şeklini alır ve arkaya doğru tekrar daralır Vücudun daha dar olan arka kısmındaki segmentlerde diken yoktur
Dermatobia hominis ormanlık alanlarda bulunan evcil ve yabani hayvanlarda yaygın olarak parazitlik yapar İnsanları ise insan ile evcil hayvan ilişkisi içerisinde enfeste ederler Bunların larvaları deri altında bulunduğunda ısırarak büyük acı verirler Özellikle sığırlarda ekonomik kayıplara yol açarlar Enfestasyonun tanısı, deri üzerinde bulunan ve yüzeysel olarak yerleşen şişliklerin görülmesiyle ve hatta bunların açılarak içlerindeki larvaların görülmesiyle konulur Tedavide cerrahi müdahalelerle parazitler çıkarılır yada lokal olarak % 1 'lik trichlorophon uygulamaları yapılır
Genus: Cuterebra
Bunlar 20 mm büyüklükte veya daha büyüktürler Arılara benzerler Parazit olan larvaları 25 mm uzunlukta olup, oldukça büyüktürler Konakları olan rodentlerin deri altında yerleşirler Erişkin sinekler yumurtalarını tavşan, fare ve sincapların yuvalarının ön kısımlarına bırakırlar Yumurtalardan çıkan larvalar konaklarının derilerine penetrasyonla girerler Deri altında kist benzeri lezyonlar meydana getirerek bunların içinde olgunlaşırlar Sonra larvalar konağı terkederek toprağa düşer, pupa evresine geçerler ve erişkinler oluşur
Cuterebra türlerinin patojen etkileri larvalarının deri altında büyükçe kistler oluşturmalarıdır Bu oluşumlar genellikle rodentlerde görülür Ancak köpek, kedi ve insanlarda da meydana gelebilir İnsanlarda nasal ve dermal enfeksiyonlar ile köpek ve kedilerde parasitik orşitis şekillenebilir En önemli etkileri scrotumu yıkımlayarak testisleri etkilemeleridir Bu son duruma neden olan Cuterebra emasculator türü konaklarında paraziter kastrasyona sebep olur
Familya: Hippoboscidae (Atsinekleri, Bitsinekleri, Pupipar sinekler)
Bu ailedeki ektoparazitler pupipar sineklerdir Memelilerde ve kuşlarda ektoparazit olarak yaşarlar Kanatlı veya kanatsız sineklerdir Bunlar parazitik yaşamlarından dolayı tipik sinek görünümlerini kaybetmiş ve bitlere ve kenelere benzer bir hal almışlardır Bunun içinde geçici parazitizmden daimi parazitizme geçmiş olan türleri içerirler Bu ailedeki sinekler dorso-ventral olarak basık olup, yassılaşmışlardır Vücutları genişcedir ve segmentleri kaynaşmıştır Bacakları kuvvetli yapıdadır ve yanlara doğru çıkar Ayaklarında konaklarına tutunmaya yarayan iyi gelişmiş pençeleri bulunur Vücutlarının ön kısmının kitinize olması ve abdomenlerinin ise deri şeklinde olması tipik özellikleridir Ağız organelleri sokmaya-emmeye elverişlidir Bulunan türlerin hepsi parazittir ve paraziter hayata ve kan emmeye adapte olmuşlardır
Pupipar sinekler olan bu ailedeki türlerin dişileri larva doğurur Ancak bu larva vücudu hemen terketmez ve uterus içinde yuvarlak bir şekil alırki buna pupa adı verilir Bu pupanın içinde larva gelişmesini sürdürmeye devam eder Şekillenen bu pupa dişi artropot tarafından yere veya üzerinde bulunduğu konağın tüyleri arasına bırakılır Bu pupalar elma çekirdeği şeklinde oval veya yuvarlak olur Büyüklükleride elma çekirdeği kadar veya biraz daha büyüktür Pupanın içinde gelişen larva erişkin şeklini alır ve pupanın bir tarafını açarak dışarı çıkar Olgun dişilerin yukarıda anlatıldığı gibi pupa yada kısa sürede pupa dönemine geçen olgun larva doğurdukları için bu ailedeki sineklere de pupipar sinekler adı verilmektedir Bu ailede bulunan önemli cinsler;
Genus: Hippobosca Genus: Pseudolynchia
Genus: Melophagus Genus: Lipoptena
Genus: Hippobosca
Bu cinse bağlı olarak bulunan türler;
Hippobosca equina ( at sineği), H rufipes ve H maculata'dır
Konakları at ve sığırlardır Ancak köpek, deve, koyun, keçi ve kuşlarda da görülür Bunlardan en yaygın ve kozmopolitan olanı H equina'dır H rufipes Afrika' da, H maculata ise tropik ve subtropik bölgelerde görülür Erişkin Hippobosca türleri 1 cm kadar uzunlukta ve açık kırmızı renktedirler Abdomenleri üzerinde hafif sarı noktalar bulunur Kanatları vardır Ancak kolay kolay uçmazlar Uçtukları zaman ise hızlı; fakat çok kısa mesafeye uçarlar Yaz aylarında sıkça görülen bu ektoparazitler konaklarının perineum bölgelerine; anüs civarına; arka bacakların iç kısımlarına; inguinal kısma ve daha az olarakta vücudun diğer kısımlarına tutunurlar Konakları üzerinde uzun süre yaşarlar ve kan emerler Konaklarını terkeden dişi sinekler gelişmiş olan larvalarını bitki diplerindeki humuslu topraklara bırakırlar Bu larvalar hemen pupaya dönüşür ve bunlardanda erişkin sinekler çıkar Her dişi sinek hayatı boyunca 5-6 larva doğurur
Yapışkan ve arsız sinekler olan Hippobosca equina türleri, tektırnaklılar başta olmak üzere sığırlar ve diğer evcil hayvanları ve insanları irrite ederek rahatsız ederler Ayrıca sığırlara kamçılı protozoonlardan olan Trypanosoma theileria'yı mekanik olarak naklederler Yine Hippoboscalar hayvanlar arasında mekaniksel olarak anthrax etkenini taşırlar
Genus: Melophagus
Bu cinsde bulunan ve dünyada yaygın olarak rastlanan tür, Melophagus ovinus'dur Konakları koyunlar olup, tüylü ve kanatsızdır Bu türe koyun bitsineği yada koyun sinekbiti adı verilmektedir Diğer türlere göre ileri parazitizme adapte olmuşlardır Koyunlarda daimi olarak parazitlenirler Kanatları redüksiyona uğradığı için uçamazlar Baş kısa, thorax ve abdomen geniştir Thorax kahverenginde, abdomen ise kurşuni esmer renktedir Ayakları kuvvetli yapılışta ve uçlarında tırnaklar vardır
Erişkin dişi Melophagus ovinus 'lar larvalarını koyun yünlerine yapıştırırlar ve bunlar hareketsiz olup hemen pupaya dönüşürler Kahverenkli ve 3-4 mm büyüklüğünde olan pupalar yünlerin arasında gözle görülebilir Pupalardan yazın 20 günde, kışın ise 35 günde erişkinler çıkar Erişkinlerin ömrü birkaç aydır Hayvanların üzerindeki böcek popülasyonu çok yavaştır Çünkü her dişi 10-12 günde ancak bir larva bırakır Her dişi 15 larva bırakabilir, bunun sonunda doğurma işlemi son bulur
Melophagus ovinus türleri konaktan konağa yakın temas ile geçtiğinden, kışın ağıllarda hayvanlar arasında hızla yayılırlar Bunun içinde ağır enfestasyonlara özellikle hayvanların birarada bulunduğu sonbahar ve kış aylarında rastlanılır Koyun yünleri arasında yaşayan bu parazitler, kan emerek hayvanlarda anemi ve kondüsyon düşüklüğüne neden olurlar Ayrıca hayvanları irrite ederek huzursuz ederler Dışkıları ile de yünleri kirletir ve yünün kalitesini bozarlar Parazitler tarafından oluşturulan irritasyon sonucu koyunlar yünlerini ısırırlar ve derilerini etrafa sürterler Bunun sonucunda da çeşitli yaralanmalara ve yünün pul pul dökülmesine neden olurlar Yünlerin dip kısmına inerek yünleri koparırlar ve yünler dökülür Yün dökülmesi ve yapağı kalitesinin bozulması sonucu ekonomik kayıplara yol açarlar Önemli etkilerinden biriside koyunlarda apatojen olan Trypanosoma melophagium'a vektörlük yapmalarıdır
Genus: Pseudolynchia
Bu genustaki en önemli tür; Pseudolynchia canariensis (=Pseudolynchia maura)'dir Koyu kahverenginde, 6 mm uzunluğunda olup, Melophagus ovinus'lara benzerler Fakat bu türün kanatları vardır Esas konakçıları güvercinlerdir Ancak bazı yabani kuşlarda da parazitlenirler Güvercin sineği olarakta adlandırılan P canariensis türüde pupipar sineklerdir Bunların dişileri kısa sürede pupa dönemine geçen larvalarını, güvercin yuvalarındaki çatlak veya tozlara yada konak üzerine bırakırlar Ancak konak üzerine bırakılan larvalarda tekrar toprağa düşerek pupa evresine geçerler 23-31 gün süren pupa döneminden sonra erişkinler oluşur P canariensis'in hekimlik yönünden önemi, güvercinlerin tüyleri arasına girerek kan emmeleridir Özellikle 2-3 haftalığa kadar olan gençlerde anemi ve zayıflamaya neden olurlar Ayrıca güvercinlerde görülen ve bir protozoon olan Haemoproteus columbae'nin vektörlüğünü yaparlar
Genus: Lipoptena
Bu artropodların kanatları vardır ve uçarak konaklarını bulurlar Ancak konaklarının üzerinde iken kanatlarını kırarak atarlar Lipoptena cinsinde bulunan türler; Lipoptena cervi ve Lipoptena caprina'dır
L cervi geyiklerin yaygın parazitleridir ve geyik bit sineği adını alırlar Ayrıca bu tür yabani domuz ve porsuklarda da parazitlenir İnsanlarda deri lezyonlarına da yol açabilmektedir L caprina ise keçilerde görülür
Familya: Braulidae
Bu ailedeki türler arıbitleri olup, bal arılarının üzerinde bulunan toplu iğne başı büyüklüğünde, parlak kahverengi ve akarlara benzer artropodlardır Bilinen en önemli tür Braula coeca' dır Vücutlara 1-1 5 mm uzunlukta; 1 mm enindedir Büyük başlı, kanatsız, haltersizdir Bileşik gözleri körelmiş ve rudimenterdir Ayak uçlarında tarak benzeri organlar bulunur Bal arılarının paraziti olup, arıbiti olarak adlandırılırlar Ergin bitler kırmızımsı kahverengindedirler Üç kısımdan oluşan vücutta caput ayrı, thorax ve abdomen bitişik gibi görünür Abdomen şiş ve 5 segmentden oluşmuştur Bacakların üzeride 1 5 mm uzunluğunda tarağa benzer kıllarla örtülüdür
Braula coeca işçi ve ana arının göğüs ve baş kısmına yerleşir Erkek arılarda pek rastlanmaz Enfestasyon ilkbahar ve sonbahar aylarında daha yaygındır ve bir ana an üzerinde 75 taneye kadar bit bulunabilir Bu ektoparazitler arıların yediği gıda maddeleri olan; çiçek tozu, bal ve arı sütü ile beslenirler Arılara doğrudan bir zararları yoktur Fakat ergin dönemde arının göğüs ve ağız kısmında bulunarak arının ağzından yiyeceklerini çalarlar ve arının gıdalarına ortak olurlar
Ergin Braula coeca 'lar yumurtalarını peteklerde balın sır kısmına, bal sır kapaklarının üst kenarlarına yada kapakların birleştikleri yerlerin iç yüzeylerine bırakırlar Yumurtadan larvalar 5 gün içinde çıkarlar Yumurta, larva, pupa ve erişkin dönemlerine sahip olan bu insectler her dönemde ekonomik kayıplara yol açarlar Yumurtadan çıkan larvalar peteğin mum tabakasına girerler ve buralarda çeşitli yönlere doğru tüneller açarlar Bu tüneller tıpkı bir ağ görünümündedir Bu esnada balın değerini ve görünümünü bozarlar Larvalardan 45- 50 gün sonra pupalar oluşur Pupa dönemi 12-16 gün sürer ve bunlardanda ergin bitler oluşur Biyolojik gelişme için en uygun sıcaklık 32-35 derece ve % 50-60 oranındaki nemli ortamlardır Arıbiti kış aylarında yumurtlamaz Nisan ayından sonra ergin döllenmiş dişi yumurtlamaya başlar Bal hasatında yumurta ve larvalar balla birlikte gittiğinden, kovandaki bit yoğunluğu önemli ölçüde azalır Ergin dişi bitler Eylül ve Ekim aylarında tekrar yumurtlamaya başlarlar
Braula coeca'lann en çok sevdikleri gıda maddesi arı sütüdür Braula coeca türleri en fazla ana arı üzerinde bulunurlar Genellikle 15-20 tane bir arı üzerinde bulunur, ancak ağır enfestasyonlarda 150'ye varan parazit bulunabilir Bu durumlarda ana arı huzursuzdur ve yumurtlamayı kesebilir ve hatda ölebilir Yada besinine ortak olduğu için ana arı zayıf ve güçsüz kalır İşçi arıların üzerinde bulunan Braula türleri ise yavru gıdasına ve bal üretimine engel oldukları için hem yavruların aç kalarak zayıflamasına, dolayısı ile koloninin zayıflamasına ve bal veriminin azalmasına neden olurlar Enfestasyonun çok yaygın olduğu durumlarda erkek arılar üzerinde de bulunabilirler Arı biti kış aylarında çoğalmaz ve kışı ergin böçek olarak geçirir İlkbaharda havaların ısınmaya başlaması ile çoğalmaya başlarlar Yaz aylarında sayıları iyice artar ve sonbaharda arı sayısının azalması sonucu arılar üzerindeki bit yoğunluğu en yüksek düzeye ulaşır
Enfestasyonun bulaşması, her türlü yağmacılık ve oğul verme ile olduğu gibi, kovanlar arası çerçeve değişimi ve arı ailelerinin nakli ile de bulaşma olmaktadır
Hastalığın teşhisi arılar üzerinde görülen parazitlerin toplanması ve mikroskobik incelemesi sonucu yapılır Ayrıca ana arıların aç kalmaları ve iyi besin almamaları sonucu yumurtlamayı kesmeleri, yavru arıların gözler içinde ölmesi ve kovanın kısa sürede sönmesi gibi belirtiler teşhise yardımcı olur
Arılarda braula enfestasyonlarının mücadelesinde dikkat edilecek husus; erken ilkbahar ve sonbaharda kovanda parazitler tespit edilir edilmez koruyucu ilaçlamanın yapılmasıdır Bunun ıçın;
a-) Tütün dumanı uygulaması: Önce kovan dip tahtası üzerine beyaz bir kağıt serilir Sonra yanan bir körük içerisine bir miktar tütün konulup elde edilen duman kovan uçuş deliğinden ve üstden yemleme deliğinden bolca kovana verilir 15- 20 dakika soma uyuşup bayılarak dip tahtasına düşen bitler toplanıp yakılırlar Bu uygulama haftada bir kez takrarlanmalıdır
b-) Tymol ve fenodiyazin uygulaması: Yanan körüğe 3- 4 adet tymol kristali yada 2- 3 gr fenodiyazin konularak elde edilen duman uçuş deliğinden içeri pompalanır Yumurtadan yeni çıkacak lavra ve bitlerin öldürülmesi için uygulama 8- 10 günde bir tekrarlanır
c-) Diğer uygulamalar: Arıların akar enfestayonu olan varroatosis' e karşı kullanılan Folbex -VA, malathion, tedion ve naftalin gibi ilaçlar arı bitinin erginleri içinde öldürücüdür Bu nedenle Varroa jacobsini için mücadele yapıldığında ayrıca Braulalara karşıda bir uygulamaya gerek kalmamaktadır
|