Yalnız Mesajı Göster

Kemotaksonomi – Karşilaştirmali Fitokimya Ve Biyokimya

Eski 10-10-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kemotaksonomi – Karşilaştirmali Fitokimya Ve Biyokimya



b - 1, 3 - BAĞLI GLUKANLAR
Sitoplazmik glukanlardan vaküoler yapılar oluşturanlara kadar olmak üzere çeşitli formlarda hemen hemen tüm bitkilerde bulunurlar Yanlızca b - 1, 3 - bağlı glükozlardan oluşan glukanlar vaküoler yapılar, hücre çeperlerindeki polisakkaritler, membran protein ve lipidlerine b - 1, 4 ve b - 1, 6 bağları ile bağlanırlar
En yüksek oranda bulundukları bitki grubu Phaeophyceae’dir ve bu grupta laminarin adı verilen madde olarak görülürler Genelde düz zincirli olup bazı C - 6’ lara bağlı değişik boylardaki glükoz yan dal zincirleri içerir Örneğin Euglena gracilis’de paramilon b - 1, 3 - bağlı glükanı bulunur
Redüktan potansiyeli olan zincir uçlarında ise mannitol yer alır Zincir boyuna göre de bazı laminarinler çözünür, diğerleri çözünmez özelliktedir
Mannitol içermeyen b - 1, 3 - bağlı glukanlar ise çok farklı bitki dokularında görülür Yüksek bitkilerde kalburlu borular ve genç trakeleidlerdeki kallusu, Chrysophyta’nın karakteristik maddesi olup, pollenler ve ilgili yapılardaki birçok birimi oluşturan krisolaminarin ve lökozini, Euglenophyta ve diğer kamçılılarda ise sitoplazmik granülleri meydana getirirler
Temelde düz zincirli bir glukan olan likenin maddesi çeşitli likenlerin tallusunda bulunur ve b - 1, 3 - ile b - 1, 4 - glükozidik bağlar içeren sellotriozdan oluşur
Likenin benzeri glukanlar yulaf ve arpada da bulunmuştur Arpa varyetelerinin glukanları arasında 1, 4 - bağlı ünite sayılarının farklı olduğu saptanmıştır

FRUKTOZANLAR
Compositae için karakteristik olan bu gruptan inülin polisakkaritleri niþastanýn depo iþlevini üstlenmiþlerdir Bir sakkaroz ünitesi ile sonlanan 35 adet 2, 1 - baðlý b - fruktofuranozlardan oluþur Farklý bir fruktan tipi ise levandýr Birçok monokotiledonun yaprak ve gövdelerindeki depo polisakkaritii olup, sakkaroz terminal grubu ile sonlanan 20 - 50 adet 6, 2 - baðlý b - fruktofuranoz ünitesinden oluºur
Triticum repens’in yer altý gövdesi, Agava vera cruz, Cordyline terminalis ve diðer birçok tahýlýn gövdesinde bulunan bu fruktanýn temel yapýsý tipikse de ayrýntýlarda türler ve varyeteler arasý farklýlýklar bulunabilmektedir
Dahlia, Helianthus ve Cichorum gibi Compositae üyelerinin kök ve tüberlerinde, Campanulaceae’de b - ( 2 - 1), Monocotyledonae’de ve özellikle Graminae’de, örneðin buðday ve pirinçte ise b - ( 2 - 6) baðlý tipler bulunur
Ýnülinler yerelmasý, Dahlia yumrularýnýn taze aðýn % 50’den fazlasýný oluþturur
Alglerde fruktozan bulunmayýþýna karþýn Acetobactor levanicum ve Streptococcus salivarius gibi birçok bakterinin 6, 2 - baðlý ve 1 C’ da birçok dal içeren fruktozanlar sentezlemesi filogenetik açýdan ilginçtir

MANNANLAR, GALAKTO- VE GLÜKOMANNANLAR
Mannanlar
Phytelephelas macrocarpa, Phoenix canarensis ve Pdactylifera, Iriartea ventricosa ile Cocos nucifera gibi deðiþik türlerde yanlýzca b-1,4 – baðlý mannoz ünitelerinden oluþan mannanlar bulunmuºtur
Galaktomannanlar
Birçok legüminozlarýn tohumlarýnýn endosperminde bulunmuþlardýr, örneðin Ceratonia siliqua, Cyamopsis türlerinde, kahve danesi tohum kabuðunun içyüzündeki vitröz tabakada tipiktirler Galaktoz / mannoz oraný türlerde 45 / 55 – 14 / 86 gibi geniþ aralýklarda deðiþebildiðinden taksonomik oarak deðerli bilgi verebilmektedir
b - 1, 4 - baðlý mannopiranoz iskelete 6 C’ da baðlanmýþ olan tek bir a - D - galaktopiranoz ünitesi içerir Dallanma oraný galaktoz / mannoz oranýný da belirler Örneðin Trifolium repens L tohumlarýnda bu oran yaklaþýk yarý yarýyadýr
Glükomannanlar
Örneðin tüberli Amorphophallus tuberosus ve diðer bazý türleri, Liliaceae’den Iris türlerinin tohumlarý, Cremastra orkid yumrularýnda bulunan bu müsilajlar düz zincirli glükomannan moleküllerdir
Amorphaphallus tuberosus’da b - D - 1, 4 – baðlý olan ve tipik olarak 5 / 1 5 oranýndaki tek glükoz ve mannoz rezidülerinden oluþurken fransýz Orchis yumrularýnda bu oran 3 / 1’dir ve yumuþak odun dokularýndaki gibi redüktan olmayan manno- veya glükopiranoz üniteleri vardýr, bazý Orchis türlerinde C-6 glükozdan dallanma görülmüºtür Lilium candimum ve Lhenryii ile Scilla nonscripta tohumlarýnýn glükomannanlarý ise 1 / 2 oranýnda glükoz e mannoza sahiptir ve düz b - 1, 4 – baðlý ünitelerin redüktan olmayan uçlarýnda ise D - glükopiranoz üniteleri vardýr
Plantago Müsilajlarý: Plantago tohumlarýnýn müsilajlarý D - ksiloz, L – arabinoz, D- galakturonik asitten ve bazen de L – ramnoz veya D – galaktozdan oluþur Örneðin P ovata ve P arenaria’da galakturonik asitle ramnoz bulunurken P psyllum ve P fastiaca’da galakturonik asitle arabinoz bulunur

ASPERULOZÝDLER ve OKUBÝNLER

18 asýrda baþlayan tibbi bitkiler üzerindeki araþtýrmalar birçok maddenin kristallerinin elde edilmesini saðlamýþ ise de ancak 20 asrýn ortalarýndan itibaren bu maddelerden bazýlarýnýn moleküler yapýlarý aydýnlanmaya baþlamýþtýr Gerek bitki türlerinin belirlenmesindeki hatalar, gerekse de bu maddelerin büyük çoðunluðunun moleküler yapýlarýnýn karmaþýk, bazýlarýnýn kendileri veya türevleri ile hidroolizat ürünlerinin labil oluþu nedeniyle analiz teknikerinin yetersiz kalýþý bu gecikmeye neden olmuþtur Örneðin striknin kristalleri 1818 yýlýnda elde edilmiþ, yapýsý ise ancak 1945’de belirlenebilmiºtir Farklý zamanlarda deðiþik kaynaklardan elde edilmiþ olan ayný maddeye farklý isimler de verilmiþ ve en sonunda bunlrdan biri yerleþmiþtir
Bazı maddeler veya türevlerinin labilite sorunu olması ise konu üzerindeki çalışmaların çok uzun süre tümüyle durmasına ve unutulmalarına neden olmuştur Glükozitler grubundan olan asperulozidler ve okibinler bunlardandır, hafif hidroliz koşullarında bile hidrolizatları katranlaşarak bozunur Ancak bu sorunu gideren türevlendirme işlemleri sonucunda incelenmeleri başarılabilmiştir
Örneğin aserulozit 1851 yılında Rubia tinctorum kökünden izole edilmiş, daha sonra Asperula odorata, Galium aparine ve G Verum, G Mollugo, Gardenia grandiflora, Morinda umbellata ve Asperula odorata’ dan da elde edilmiş ve bu son araştırıcı grubunca asperulozid adı verilmiştir
Benzeri bir tarihçe okubin için de geçerlidir İlk olarak Rhinanthus alectorolophus, R crista-galli ve Anthirrinum majus’ dan 1868’de izole edilmiş, sonra Melanpyrum silvaticum ve Mcristatum, Aucuba japonica’da elde edilmiştir

Bu iki madde grubunun diğer glükozitlerden farklı ve dikkat çekici özellikleri zayıf asit hidrolizi sırasında önce mavi yeşil renkte olup, hidrolizin ilerlemesi ile kararan bir çökelek yapmalarıdır
Aynı gruptan olup ilk olarak Strychnos vomica meyvalarında bulunan loganin kuru ağırlığın %25’ini oluşturduğundan hidrolizinde bu renklenmeyi göstermemiş ve aynı gruptan olduğu anlaşılamamıştır: Bu maddenin Strychnos vomica meyvasının yaralanmasıda kararmasına neden olan etmen olduğu anlaşılmıştır
Ancak kağıt ve sonra ince tabaka kromatografilerinin gelişmesi ile farklı renklenmelerini sağlayan reaktifler sayesinde bitki ekstraktlarında birbirlerinden ayırt edilmişlerdir Bulundukları bitkilerin de tıbbi etkileri yanında bu maddelerin bulundukları bitki organına acı bir tad verdikleri bilindiğinden incelenmeleri sürdürülmüştür

Zamanla aynı ekstraktta bulunan bu maddelerden mavi yeşil çökelek verenler ayırılarak diğerleri iridoidler olarak adlandırılmıştır Grubun en basit bileşiği olan irodial’e bu adın verilmesine neden olan kaynak bitki Iridomyrmex detectus’tan gelen iridoid adı altında toplanan bu bileşikler aşağıda incelenmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla