10-10-2012
|
#27
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kemotaksonomi – Karşilaştirmali Fitokimya Ve Biyokimya
DİĞER FLAVONOİDLER
Diğer 5 flavonoid sınıfının dicotyledonae’deki dağılımı konusund verilen örneklerde de görüleceği üzere ilksel bitkilerde görülen flavononlar, kalsonlar ve hidroksikalsonlara Dicotyledonae’de de rastlanabilmekte, ve Ranunculaceae ve Salicaceae gibi daha ilksel gruplar yanında Compositae gibi evrimleşmiş gruplarda da görülmektedirler İzoflavonlar ile oronlar ise ilksel bitkilerde bulunmayan ve Dicotyledonae’de de yayılımı sınırlı olanlardır İzoflavonlar özellikle Leguminosae’de görülür ve diğer izoflavon içeren Rosaceae gibi fam lar da Archichlamidae içinde yer alır ki bu grup ta Leguminosae’ye yakındır Benzer şekilde oronlar da dört simpetal fam da ve iki evrimleşmiş Archychlamydae fam sında görülür Yani bu flavonoidler evrimleşme göstergesidirler
FLAVONOİDLERİN EVRİMLEŞMESİ
Tüm basit flavonoidler müşterek bir kalson C-15 öncüsünden sentezlenir Yükseltgenme, indirgenme, halka kapanması, glikolizasyon, metillenme gibi tepkimelerle kimyasal yapıları ve evrimdeki konumları farklı flavonoidler oluşur
Trihidroksilasyonun mutasyonla eliminasyonu yanlýzca yapraklarda görülen ve flavonollerin yerinin flavonlarca alýnmasýnýn nedeni olan bir kayýp mutasyonudur Mirisetinin karþýlýðý olan 5, 7, 3’, 4’, 5’-pentahidroksiflavonun yani trisetinin hiçbir bitki grubunda bulunmayýþýnýn nedenini açýklar Petal antosiyanidinlerinde siyanidinin delfinidine trihidroksilasyonu ise bir kazanç mutasyonudur ve kendini mavi petalli çiçekler ile gösterir
Bazı modifikasyonlar ise ilksellik veya gelişmişlik göstergesi olarak değerlendirelememekte olduklarından “izole karakterler” olarak ele alınmaktadırlar Örneğin Archichlamidae’nin birkaç yakın fam ının tümünde bulunmakta fakat başka hiçbir taksonda görülmemektedirler Örneğin izoflavonun oluşumu ile 2’-hidroksilasyonu Leguminosae’nin bir karakteristiğidir ve bu iki maddenin birarada bulunuşu daha kompleks flavonoidlerin oluşumuna yol açar Bu kompleks flavonoidlerin bir kısmı olan rutenoidlerin insektisid etkilerinin oluşu dikkat çekicidir
Diğer bir izole karakter ise Rosales ve belli bir coğrafi dağılımı olan Archichlamydae ve Sympetalae içindeki Ericaceae için karakteristik olan, ilksel bitkilerde hiç görülmeyen ellagik asittir ki oronlar ile 6 – hidroksile flavonlar gibi Dicotyledonae’ye has olan birkaç polifenollerden biridir
Flavonoid sentezinin evrimleşme ile ilişkisi çok net değildir ve primer metabolik yollardaki değişimlerin bir sonucu olarak böcekleri çeken özellikte pigmentasyonun sonucu olabilir Antosiyanidin hidroksilasyon, O – glikozilasyon ve O – metilasyonu ile durağan bir mavi pigment haline gelmiştir Evrimleşme ile oron oluşumu da kalsona göre daha stabl ve parlak bir sarı pigmentasyonu sağlamıştır
Filojenetik açıdan ilksel 3 - deoksiantosiyanidinlerin evrimleşmiş Gesneriaceae’de bulunuşu bu turuncu pigmentin ilksel yosun ve eğrelti karakterlerinin evrimde elenmeden kalmasındandır Kırmızı renkleri ile kuşları çeken çiçeklerin evrim içinde mavi renkleri ile arıları çekenlerden polinasyonda daha etkin oldukları için kaldıkları şeklinde açıklama ise bu fam da polinasyonun kuşlarla olmaması nedeniyle geçersiz kalmaktadır Bu mantık ancak kuşlarla polinasyonun geçerli olduğu Gesnerioidae alt fam sı için açıklayıcıdır
Betasiyanin biyosentezi yanlýzca oldukça ilksel Centrospermae’de görülür Daha evrimleþmiþ gruplarda görülmeyiþinin nedeni ise antosiyaninlere göre renk açýlýmlarýnýn kýsýtlý oluþu ve gerçek bir mavi renk saðlayamayýþlarý, stabilitelerini düþüklüðü, sentezleri için amino azotu gerekmesi ve amino asit-protein metabolizmasý ile bu konuda rekabet edemeyiþi ile açýklanabilir
Leguminosae’de izoflavonsentezinin kısıtlı oluşu da flavon nukleusundaki B halkasının 2- pozisyonundan 3- pozisyonuna geçişi pigment oluşumunu tümüyle kısıtlar Bu yüzden birçok flavon soluk sarıdır
Flavonoid evrimini kısmen denetleyen diğer bir etken linyinleşmedir, çünkü kısmen aynı C9 öncüsünden sentezlenirler Bu ilişki nedeniyle yapraklardaki flavonoid birikiminin otsu odunsu karakter hakimiyeti ve dönüşümü devresine bağlı olarak değiştiği gözlenmiştir Lökoantosiyanidinler ve flavonoller yerlerini flavonlar ile metoksisinnamik asitlere bırakmaktadırlar Örneğin otsu Compositae türlerinde flavon sentezinin yüksek oluşu linyinleşme eğiliminin düşüklüğünü göstermektedir Otsu bitkilerin de hayvanlara karşı korunma mekanizması olarak alkaloid, saponin gibi tadı kötü bileşikler depolamaları gerekmektedir
DIHIDROKALSONLAR
Bu fenolik bileºikler kemotaksonomik karakter olarak deðerli bilgiler verebilecek düzeyde kýsýtlý daðýlýmý olan maddelerdir Örneðin Malus pumilla - elma aðaçlarýnýn meyvasý dýþýnda tüm organ ve dokularýnda bulunan floridzin yaprak taze aðýrlýðýnda %1 ve kök kabuðunda da %12 K Að gibi yüksek oranlarda bulunan ve 1830’larda varlýðý belirlenmiþ olan bir dihidrokalsondur ve çok geniþ bir coðrafi daðýlýmý olan Malus pumilla alttür ve var lerinin tümünde bulunur
Floridzin bir floroglusinol türevi ve aromatik o – hidroksifenilketondur ve yapraklardaki araþtýrmalar daima sieboldin ile beraber bulunduðunu göstermiþtir
Siboldin floridzinden glükoz molekülünün 2’ yerine 4’ konumuna baðlý oluþu ve C-3 de de ek bir fenolik hidroksilin bulunuþu ile farklýlaþan bir maddedir Müþterek yapýlarý ise x‘- hidroksi 3, 4, 2’, 6’ – tetrametoksidihidrokalsondur
Siboldin M floribunda, M zumi, M sieboldii ve M sargenti türlerinde bulunmuºtur
M trilobata türünde ise trilobatin bulunmuþtur ve diðer türlerde yoktur Bu türde de floridzin bulunmamaktadýr
Trilobatin M sieboldii arborescens’ te de bulunmakta ve bu türdeki tek dihidrokalson olmaktadýr
Siboldin içeren türlerin Japonya, M trilobata M prunifolia ve M sieboldii arborescens’in ise Batý Asya kaynaklý oluþlarý gen kaynaðý coðrafyasý açýsýndan ilginçtir
En yaygýn tarýmsal elma türü olan M pumila, floridzin yanýnda tümü floretin triglükozidi olan diðer üç dihidrokalson içerir: floretin 2’- ksilozil – glükozit bileþimindeki ve glükoza bir ksilozun baðlanmýþ olmasý ile floridzinden farklý olan, diðeri glükoza bir arabinozun baðlanmýþ olduðu dihidrokalson, üçüncüsü de üç þekerin baðlý olduðu floridzin türevidir
35 Ericaceae cins ve türlerinin yapraklarý üzerindeki araþtýrmalar yanlýzca Pieris ve Kalmia cinslerinde dihidrokalsonlarýn bulunduðunu göstermiþtir
Kalmia latifolia, K polifolia ve angustifolia türlerinden 2 sinin hiç dihidrokalson içermediði, 1 sinin floridzin, diðerinin de asebotin ile iz miktarda floretin poliglükoziti içermektedir
Pieris türlerinde ise gen kaynaðýna baðlý sonuçlar bulunmuþtur: Kuzey Amerika kaynaklý P floribunda’ da dihidrokakalson yoktur Uzakdoðu kaynaklý olan P formosa floridzin ve P taiwensis asebotin içerir
Bu konuda Liliaceae üzerindeki araþtýrmalar 1880’lere kadar uzanmaktadýr Ýncelenen cins ve türlerden bir tek Avustralya için endemik olan Smilax glyciphilla’ nýn Yeni Güney Galler bölgesinde yetiþen üyelerinde glisifillin bulunmuþ ve Queensland yerlisi olan örneklerde bile görülmemiþ ve morfolojik veya palinolojik bir deðiþime neden olmayan yerel bir mutasyon ürünü olduðuna karar verilmiþtir
Yukarýda sözü edilen glikozit formundaki dihidrokalsonlar dýþýnda kalan aglikon formunda olan iki madde Pityrogramma chrysophylla eðreltisinden elde edilmiþtir Metilfloretinin 4 - deoksi ve 4 – O – metilfloretin türevi olan bu maddelerden 1 sinin daha sonra Populus türlerinden balzam kavaðýnýn tomurcuklarýnda da bulunmuþ olmasý filojenetik açýdan ilginçtir
Sonuç olarak bu madde grubunun taksonomik ve filojenetik açýdan deðerlendirmesini yapmak zor gibi görünmektedir
Dihidrokalsonlar diðer flavonoid bileþikleri gibi C6 – C3 – C6 iskeletine sahiptir ve bunlardan da kalsonlar ile flavanonlar en yakýn gruplardýr Kalsonlardan tek farklarý doymuþ bir Ca - Cb çift baðý içermeleri, aralarýndaki iliþki ise hiçbir þekilde birarada bulunmamalarýdýr Eðreltilerde ya bir ya da diðer gruptan maddeler mutlaka bulunmaktadýr
Dihidrokalsonlarýn B halkasý diðer flavonoidlerde olduðu gibi þikimik asitten, fenilalanin ve sinnamik asidin floridzin B-halkasýna baðlanmasý ile oluþmaktadýr, A- halkasý ise asetatlardan oluþmaktadýr B- halkasýnýn
hidroksillenmesi özellikle fenilalanin ve tirozinin öncü madde olarak kullanýlmasý ile sentezin son basamaklarýnda olmaktadýr
Malus’ ta floridzin sentezinin yanlýzca genç yapraklarda olduðu ve olgunlaþma ile yaprakta floridzin yerine sinnamik ve p-kumarik asit glükoz esterleri biriktiði saptanmýþtýr
|
|
|