Konu
:
Rölativizm (Görecilik)
Yalnız Mesajı Göster
Rölativizm (Görecilik)
10-09-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Rölativizm (Görecilik)
?
Herkesin kendine ait bir yıldızı var
Herkesin kendine ait bir de inancı
Bense yalnızca tek bir şeye inanıyorum: Çöküşe
Uçuruma doğru giden bir arabadayız ve arabayı çeken atlarsa alabildiğine ürkmüş
Bizler çöküyoruz; hepimiz ölmeliyiz ve böylelikle yeniden doğmak zorundayız da
Büyük dönüm noktası geldi çattı bizler için
Bu her alanda yaşanıyor: Büyük savaş sanattaki büyük değişim batı devletlerinin büyük yıkılışı
Köhne Avrupa?da yaşayan bizlere iyi olan bize özgü olan her şey öldü
O güzelim aklımız çıldırıyor
Paramız kağıt parçası artık
Makinelerimiz ise yalnızca kurşun atmakta
Sanatımız bir intihar
Çöküyoruz dostlar bu apaçık ortada
?
Herman Hesse?nin ?Klingsor?un Son yazı? adlı anlatısının kendinidışavurumcu (ekspresyonist) olarak tanımlayan kahramanı 20
yüzyılın başındaki çalkantılı atmosferi böyle değerlendiriyordu
Ortada acıları olan bir kuşak vardı
Bir tepki kuşağıydı bu bazılarına göre ise bir çığlık
19
yüzyılın getirdiği düşünsel çekişmeleri göğüslemeye çalışan bu kuşak diğer yandan 1
Dünya Savaşı ile yüzyüze gelmişti
Yeni İnsan?ın 24
sayısında incelemeye çalıştığımız 20
yüzyılın başındaki İtalya ve Rusya?nın bulunduğu duruma paralel olarak gelişen bu akım farklı bir coğrafyada farklı bir radikalleşme içinde ancakdiğer bölgelerdeki gibi tarihin dayattığı değişimin kaçınılmazlığı ile yeni dünya yeni toplum ve yeni insan arayışı konusunda ortak bir düşünceye sahipti
Bu yazımızda Almanya?nın içinde bulunduğu konjonktürel durumu ve yükselen dışavurumcu (Ekspresyonizm) sanat akımını incelemeden önce 19
yüzyıla ve özellikle modernizm kavramına kaba bir bakış yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum
Hugo Von Hofmannsthal 1893?te modernliği şöyle tanımlıyordu; ?Günümüzde iki şey modern hissini uyandırıyor: Hayatın çözümlenmesi ve hayattan kaçış
Eski mobilyalar da modern olabilir şimdiki nevrozlar da
Atomları parçalamak kozmosla top oynamak bütün bunların hepsi modern olabilir
Modernlik bir ruh halini bir iç çekişi bir tereddütü didiklemek ve güzelliklerin açığa vuruşunarenklerin uyumuna benzetmelerin çarpıcılığına dokundurmaların parlaklığına içgüdüsel olarak uykudaymışcasına boyun eğmektir
?
Modernizmi çoğunlukla edebiyatçılar felsefeciler iki zıt noktayı birbiri ile yanyana getirme çabası olarak yorumluyorlardı
Örneğin mekanikçilikle sezgiciliğin veya gelenekçilikle yenilikçiliğin şemsiyesi olarak görüyorlardı
19
yüzyıl karşıt inceleme tarzlarının birbiri ile çekişmesinin yaşandığı bir dönemdi
Modernizm aklı ısrarla bu iki uç arasındaki bir gerilimin oluşmasına doğru hareketlendiriyordu
Bu diyalektik bağı oluşturma çabası 19
yüzyıl boyunca insanları bir sürü felsefi spekülasyonlara doğru itmişti
Bütün bu çakışmalar hiçbir şekilde doğal bilimin ve bilimsel yöntemin prestijini tehdit edemiyordu
Ancak güncelliği arayanlar felsefenin olguculuğunun ve edebiyatın doğalcılığının değişmesinin kaçınılmazlığından dem vuruyorlardı
Kimileri için ise felsefi sistemlerin dayandığı düşünsel varsayımların ve zihniyetin dokunulmazlığı geçerliliğini hala sürdürüyordu
Comte?un doğrudan deneyim verilerine bakması onun ve yandaşlarının toplumu inceleme uğraşının bilim olması gerekliliğini vurguluyordu
Taine ise soyutu geneli sınıflandırılmışı yüceltiyor ve romantizme savaş açıyordu
Bilimin somut ve göz kamaştırıcı başarılarına rağmen 1882?de kurulan Psişik Araştırmalar Cemiyeti?nin büyük bir ciddiyetle ?müphem? diye sınıflandırdığı olaylara gösterilen ilgi 19
yüzyılın son çeyreğinde dikkati çekecek ölçüde artmıştı
1875?te Amerikan Teosofi Cemiyeti?nin örgütlenmesi vurgunun toplumsaldan bireysele kaymasının resmi başlangıcı olmuştur
Olguculuk istatistiklerin etkisi altındayken tinsel idmanla farklılaşıp insanın parlak geleceğine katkıda bulunacak bir egonun varlığına inanan örgütlenmeler egonun doğasına duyulan merakı kurumsallaştırmıştı bile
Diğer yandan Max Stirner anarşizmi ve kişisel özgürlüğü alkışlıyor bireyin öznelliğini ve yeteneklerini istediği gibi kullanmasını söylüyordu
Paul Bourget ?bilimin iflası? sloganını tiz bir sesle tekrarlayarak?sağ olgucu kanıt? yerini ?saf hayalci sezgi?ye bıraksın diye haykırıyordu
İletişim arttıkça ulusal sınırları aşan düşünceler daha çabuk çakışıyorlardı
Avrupa karşıtlıkların sarsma devirme ihtiyacının kıtası haline gelmişti
Kültürel hava en belirgin olarak Almanya?da bir devrimi işaret ediyordu
Sanatçılar ve aydınlar yeni bir dünya isteklerini hissettirmeye başlamışlardı
Tarihsel sıçramanın zamanı gelip çatmıştı artık
Birden Nietzche?nin sesi duyuldu kahince sezgileri ile tarihin bitişine uygarlığın kaderine boyun eğmek zorunda olduğuna bütün değerlerin gözden geçirilmesi gerektiğine dair bağırışları ile ortalığı kasıp kavuruyordu
19
yüzyılın insan değerlerinin gerçek koruyucusu birey değil toplumdur söylemiyle ortaya çıkan liberallerin birden bire karşılarında 1882?de Ibsen?in ?Halk Düşmanı? adlı oyunundaki bir karakter olan Dr
Stockmann?ın ?Çoğunluk hiçbir zaman haklı değildir haklı olan benim ben ve benim gibi bir iki kişi
? demesi ortalığı daha fazla karıştırmıştı
Bu farklılaşmalar ?mutlaklar?a yapılan saldırılar genel yasalar doğal bulunan düşüncenin yıkılma aşaması olmuştu
Bilim şiirsel fantazilere teslim olup bütün alanlarında sezgi ve imgelemin seyircisi haline gelmişti
Bilim artık doğanın karşısında gözlemci konumunda duramıyor insanla doğanın arasındaki etkileşimin bir parçası olduğu fikriyle yüzyüze geliyordu
Dışavurumculuk bütün bu felsefi spekülasyonların üstüne doğuyordu
Bu incelememizde üstünde fazla durulmayan dışavurumcu edebiyatı ele almaya çalışacağız
Kendini hep resim alanında duyuran dışavurumculuk edebiyat alanında dünyaya karşı iki farklı tavır geliştirmiştir
Kaynağını aynı tarihsel süreçten alan bu iki tavır bir çok dışavurumcu edebiyat eserlerinde yan yana durabilmiştir
Batı kültürünün köklü değişimler geçirmesinin bir sonucu olan bu akımı eserlerinin çoğunluğunu Almanya?da vermesinden dolayı o coğrafyadaki çalkantılarla birlikte gözden geçireceğiz
İnsanoğlu Uyanıyor
Lanetlenmiş çağ! Karmakarışık! Şarkısız!
Ve sen insanoğlu çekiciliği en zayıf olan
sergileniyorsun
İşkence veren duman ve deli şimşek
arasında
Kör olmuş
Bir uşak
Dehşet içinde
Öfkeden çıldırmış
Cüzzam ve acı
Kanlı gözler
Kuduz dişler
Hastalıklar
korosu
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul