10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Organ Naklinin Psikolojik Boyutları
Hayati bir organın işlevinin kaybı ve tanının söylenmesi
Nakil hakkında bilgi verilmesi
Nakil beklenmesi
Nakil operasyonu
Operasyon sonrası nekahat dönemi
Böbreğin yeniden işlevine başlaması
Hastaneden çıkış ve hastane dışı hayatın yeniden başlaması
Perhiz ve ilaç tedavisine uyum
Nakil sonrası kontrol muayeneleri
Nakil olmadan önce hastalar diyalize bağlı bir hayat sürmek zorunda kaldıkları için, nakil sonrasında böbrek kişiyi ?bağımsız kılan? bir organ olarak görülebilir Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmesi gerektiğinde hasta yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda kalır Diyaliz hastalarının yaşadığı sorunlar maddi ve mesleki kayıplardan, sosyal etkinliklerde bozulmaya, aile ve arkadaşlardan uzaklaşmaya ve sağlığın belirsizliğine kadar uzanmaktadır Bedensel belirtilerle birlikte görülen kaygılar diyalize giren bazı hastalarda inkar davranışının oluşmasına neden olmaktadır Örneğin böbrek yetmezliği olan bir hastanın sıvı alımıyla ilgili yasakları görmezden gelmesi ve diyaliz saatlerine önem vermemesi inkar davranışları arasında sayılabilir
Böbrek nakli adayları için nakil öncesi süreç birçok sıkıntılı durumu içermektedir Organ bağışı oldukça kısıtlı olduğundan böbrek nakli için uzun bekleme süreleri olmaktadır Ayrıca, ciddi bir cerrahi prosedür geçirmek, hayat boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmak ve organ reddi ya da naklin başarısızlığı gibi olasılıklar böbrek nakli adaylarının ruhsal durumları için önemli konulardır
Kadavradan nakil bekleyen hastalar için organ nakli hastanın yaşam ve ölüm arasındaki sınırları sorgulamasına ve ikili duygulara neden olur: vericinin beyin ölümünün gerçekleşmesi ve bunun sonucunda yapılan bağış alıcının hayatına devam etmesini sağlayacaktır
Organ nakliyle birlikte gündeme gelen konular başlıca olarak şöyle sıralanabilir:
Yaşam ve Ölüm
Bedenin Sınırları
Kimlik Duygusu
Aile içi İlişkiler
Borçlanmışlık duygusu
Suçluluk duygusu
Bazı organ nakli olmuş hastalarda görülen suçluluk duygusunun başlıca çıkış noktası, özellikle kadavradan nakil olmuş hastalar için, hayatını bir başkasının ölümüne borçlu olmanın getirdiği suçluluk duygusudur Kişi, nakil sonrasında bağış yapmış ailenin üzüntüsünün onun mutluluğu haline gelmiş olması karşısında suçluluk hissi duyabilir
Organ naklinin, diyalize kıyasla ruhsal açıdan daha olumlu etkilere sahip olduğu ve hastaların yaşam kalitesini arttırdığı görülmektedir Ancak hastaların bir kısmında, fiziksel ve ruhsal sorunlar ile yeni duruma uyum sağlama güçlükleri ortaya çıkabilmektedir Ayrıca, nakil hastaları için nakilden sonraki ilk aylar ve hatta nakilden sonraki ilk sene bir diyaliz yılı kadar zorlayıcı olabilir Ancak birinci sene sonunda diyaliz dönemine göre psikolojik ve fiziksel farklar daha belirgin hale gelmektedir: hasta kendi gücünü yeniden kazanır, sosyal ve fiziksel etkinlikleri iyileşir
|
|
|