Konu
:
Görebildiğimiz Dünyadan Farklı Bir Alem: Mikrodünyalar
Yalnız Mesajı Göster
Görebildiğimiz Dünyadan Farklı Bir Alem: Mikrodünyalar
10-09-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Görebildiğimiz Dünyadan Farklı Bir Alem: Mikrodünyalar
Evinizde tek başınıza oturuyorsunuz
Acaba gerçekten yalnız mısınız?
"Evet yalnızım dediğiniz anda aslında oldukça fazla sayıda canlı ile berabersiniz
Vücudunuzda sizinle birlikte yaşayan ve sizi sürekli olarak koruyan kimi zaman da hastalanmanıza neden olan bakteriler oturduğunuz koltuktan halınıza soluduğunuz havaya kadar her yere yayılmış durumdaki akarlar mutfağınızda birkaç gündür dışarıda beklettiğiniz yiyeceklerde üremeye başlayan küf ve mantarlar Bunların hepsi kendi yaşam şekilleri beslenme sistemleri ve çeşitli özellikleri ile apayrı bir alem oluştururlar
Mikro dünyadaki canlıların Allah'ın yaratmasındaki üstün akıl sanat ve kudreti nasıl yansıttığını canlılığın şuursuz tesadüflerle oluştuğunu açıklamaya çalışan evrim taraftarlarının ise nasıl büyük bir çıkmaza düştüğünü çarpıcı örnekleriyle birlikte inceleyeceğiz
Bakterilerdeki Tasarım
Bakteriler gözle görülmezler ama özel hücre yapıları sayesinde her türlü koşula dayanıklıdırlar
Bakteriler bitkilerden ve hayvanlardan farklı olarak hızlı çoğalan ve biyokimyasal etkileri bakımından canlılar aleminin dengesini sağlamada çok büyük önem taşıyan bir grubu oluştururlar
Hemen hemen her yerde yaşayabilirler bu nedenle de herhangi bir tür organizmadan çok daha fazla sayıdadırlar
Bu canlılar dünyanın en fazla sayıdaki üyeleridir
Tüm ekosistem bakterilerin faaliyetlerine bağlıdır ve bakteriler insan yaşamını da pek çok şekilde etkilemektedirler
Günümüz teknolojisini bile çaresiz bırakan bir çeşitlilikleri vardır
Kimi zaman oksijeni bol ortamları tercih ederler kimi zaman da oksijensiz toprak altında yaşayabilirler
Bir kısmı besinini fotosentez yolu ile sağlarken bir kısmı da organik maddeleri ayrıştırarak enerji elde ederler
Birbirlerinin aynı olduğu düşünülen bakterilerin bile metabolizmaları incelendiğinde bunların aslında birbirlerinden farklı türler oldukları anlaşılmaktadır
Bakteriler canlılar aleminde "prokaryotlar" olarak adlandırılırlar
Sahip oldukları tek hücre içinde bir çekirdek ve serbest şekilde dolaşan bilgi bankaları -DNA- bulunmaktadır
Oldukça kompleks bir yapıda hücre zarına ve ribozoma sahiptirler
Yeryüzündeki tüm canlıların yaşamsal işlevlerinin birçoğu bu prokaryotik hücrelerin etkinliklerine bağlı olarak gerçekleşir
Bakteriler oldukça yüksek veya düşük sıcaklıklara uyum sağlayabilmekte toprak altına girebilmekte havada uçabilmekte kimyasalların içinde ve okyanusun dibinde yaşayabilmekte ve hatta radyasyona karşı dayanıklı hale gelebilmektedirler
Bakterinin hücre çeperi çok hassas bir yapıdan meydana gelmiştir
Bu çeper genellikle lipid + polisakkarit ve şekerle birleşmiş amino asitlerden oluşmuştur
Bu kompleks polimer madde "peptidoglycan" olarak adlandırılır ve iki çeşit şekerden oluşmuştur
Bu yapının ince kompleks örgüsü cinslere göre değişim gösterir
Bu yapı o kadar incedir ki bazen mikroskop altında bile görmek mümkün değildir çünkü 45 nanometre (1 nanometre=0000000001 m) çapında ipliksi yapıların örülmesinden meydana gelmiştir
Bakterilerin sahip oldukları özelliklerin büyük bir kısmı halen bilinmemektedir
Bu canlılar o kadar küçüktürler ki (0001 mm
civarı) iç yapılarını gerektiği gibi incelemek mümkün olmamaktadır
Uygun koşullarda bakteriler her 10�30 dakika içinde sayılarını iki misli arttırırlar
Tek bir bakterinin sayısı önce ikiye sonra dörde daha sonra sekize çıkarak çoğalır ve bu işlem bu şekilde devam eder
Bakterilerin bazı çeşitleri 271oC soğuktan ve birkaç saat içinde -190oC dereceden artı 25oC'a geçiş yapan hızlı sıcaklık değişimlerinden etkilenmezler
Bazı türler ise insan için öldürücü olan dozun 2000 kat üzerinde olan bir atom radyasyonuna bile dayanabilmektedir
Bazıları çeşitli hastalıklara neden olurken bazıları insan ve bitki metabolizmasının yararlı bir üyesi olarak bulunmak zorundadır
(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi 3
Cilt sf
1237�1238 2000 Katradyasyon)
Evrimcilerin iddia ettikleri gibi tesadüfi bir oluşumun gerçekleşmesi bakteriler için de imkansızdır
Tek bir bakteri sahip olduğu yapısı ve özellikleri ile tesadüfen kendi kendine oluşma iddiasının yalnızca bir aldatmacadan ibaret olduğunu açıkça ortaya koymaktadır
Darwinistlerin basit olarak tanımladıkları bu canlı İngiliz Zoolog Sir James Gray ' in ifadesi ile bir laboratuarın faaliyetlerinden çok daha fazlasını gerçekleştirmektedir: (Sir James Gray The Science of Life chapter in Science Today (1961) sf
21- Sir James Gray) Bir bakteri insanın bildiği herhangi bir cansız sistemden çok daha karmaşıktır
Dünyada en küçük canlı organizmanın biyokimyasal faaliyetiyle rekabet edecek bir laboratuar yoktur
Oksijen Sağlayan Mucizevi Tek Hücreliler Algler (Su Yosunları)
Bazı canlılar içlerinde porfirinli halkalar bulunan pigmentlere sahiptirler
Bu halkanın özelliği etrafındaki elektronların serbestçe hareket edebiliyor olmasıdır
İşte bu nedenle söz konusu halka kolaylıkla elektron kazanabilir veya kaybedebilir
Dolayısıyla bu halka etrafındaki ışığı ve enerjiyi hemen yakalayabilir
Yeryüzüne gelen güneş ışığı da bu pigmentin kendisine çekebildiği enerjilerden biridir
Güneşin enerjisini yakalayan ve kendi bünyesine alabilen bu pigmente klorofil deriz
Eğer bir canlı klorofile sahipse bu canlı fotosentez yapabilir
Fotosentezi ne insanlar ne de hayvanlar gerçekleştirebilirler
Bu canlılar klorofilden yoksundurlar
Bu işlem laboratuarlarda da yapay olarak gerçekleştirilemez
Klorofilde meydana gelen işlemler ve bu pigmentin mekanizması henüz tam olarak anlaşılamamıştır
Bu mikroskobik canlılar fotosentez işlemi ile kendi enerjilerini karşılarken yeryüzünün de büyük bir gereksinimine cevap verirler
%30 oranında karbondioksit gazını içlerine çeker ve gezegenin %70 ' lik oksijen ihtiyacını karşılarlar
Ayrıca canlı türlerinin %70 ' i için besin sağlarlar
Bu canlılar sadece fotosentez yapabilecekleri bir mekanizmaya değil bedenlerine aldıkları güneş ışığını vücutlarının ışık göremeyen kısımlarına taşımalarını sağlayan özel bölmelere ve mekanizmalara da sahiptirler
Bu mikro canlılar kendileri için yaratılmış olan mikroskobik bir fabrika ile ekolojik sistemin en önemli gereksinimlerini karşılarlar; oksijen ve besin
Şimdi mikro dünyanın bu kapsamlı işlevlere sahip elemanlarından en önemlisini yani algleri daha yakından inceleyelim:
Algler sığ sularda yaygın olarak bulunan organizmalardır ve güneş ışığı gören her su yüzeyinde yaşayabilirler
Alg hücresi renkli ve renksiz kısım olarak iki bölümden oluşur
Renksiz kısımda DNA ve bazı alglerde çekirdek bulunurken bu bölümü çevreleyen renkli kısımda RNA ve renk veren çeşitli pigmentler bulunmaktadır
Algler ince ve katı bir hücre zarına sahiptirler
Bazı algler flagella adı verilen tüycüklerle hareket ederler
Hücrenin içinde kompleks bir çekirdek bulunmaktadır
Klorofil ise fotosentezin ışık reaksiyonlarını gerçekleştiren özel bir zar ile çevrilmiş daha doğrusu korunmuş durumdadır
Algler içinde bulundukları suyun organik maddelerini büyük miktarda arttırırlar
Bu yolla suda yaşayan organizmaların besinlerini artırmaktadırlar
Dolayısıyla alglerin bulunduğu sular son derece verimli ve diğer canlıların yaşaması için oldukça elverişlidir
Algler aynı zamanda suların yenilenmesi açısından da temizleyici bir rol oynarlar
Suda yaşayan hayvanlara besin olur onlar için besin üretirler
Bazı algler temel enerji olarak ışık ve CO2 kullanırlar
Kimileri ise organik maddeler üreterek bunlarla beslenirler
Alglerin kullandıkları ve ürettikleri enerjinin miktarını anlayabilmek için şu örneği verebiliriz
Atlantik Okyanusu'ndaki günlük enerji zincirinde bir yaz gününde okyanus yüzeyine güneşten ulaşan enerji miktarı 2 milyar kaloridir
Bu enerjinin %995 kısmı yansıtılır ve dağıtılırken sadece %05'lik bir oran 1
670
000 gr
besin üretmek amacıyla tek hücreli algler tarafından kullanılır
Algler bunun %32'sini karbondioksit olarak alır %8'ini ise organik madde olarak eritir ve dışarı atarlar
%8'lik oran gezegenin ihtiyacı olan organik madde miktarıdır
Söz konusu döngü ile bu organik madde diğer canlılara iletilmiş olur
Algler özellikleri bakımından çeşitli yiyeceklerin ilaçların ve endüstriyel ürünlerin kullanımında doğrudan kullanıldıkları gibi bu canlılar sayesinde meydana gelen bazı ürünler çeşitli yiyeceklerin tıbbi ve kozmetik ürünlerinin yapımında da kullanılmaktadır
Virüsler
Mikroskobik canlılar olan virüsler insan vücudunun en büyük düşmanlarıdır
Virüs insan vücudundaki herhangi bir hücreyi seçer ve onu kendisi için bir sığınak olarak kullanır burada çoğalır ve kimi zaman ölüme yol açan tahribatta bulunabilir
Bir virüs proteinden bir kabuk ve kabuğun içinde kendisine ait bilgileri içeren genetik şifrelerden (DNA ve/veya RNA) ibarettir
Tek başına hayat belirtisi gösteren bir fonksiyonu veya organeli yoktur
Enerji üretebilecek veya protein sentezleyebilecek bir sistemi yoktur
Dolayısıyla bu önemli işlevleri yerine getirebilecek canlı bir hücrenin varlığına muhtaçtır
İşte bu nedenle bir virüs milyonlarca yıl hiç bozulmadan ve hiçbir hayat belirtisi göstermeden olduğu yerde kalabilir
Uzun süre bekledikten sonra bir organizma ile karşılaştığında hemen canlanır ve hareketlenir
Virüsü harekete geçirmek için tek gereken şey içine girip enfeksiyona uğratabileceği savunmasız bir hücrenin sıcaklığı ve nemidir
Bu hücrenin içine yerleştiğinde bazen bir saat içinde kendini 100 kez çoğaltabilir
Bazen bir yıl içinde 20 milyon insanı öldürecek şekilde yeni bir şekle bürünebilir
Böylesine güçlü ve ölümcül etkilere sahip olan virüsler o kadar küçüktürler ki 1018 tanesi bir pinpon topunun içini ancak doldurur
Eğer evrenin başlangıcından beri saniyede bir virüs pinpon topunun içine atılıyor olsa idi şu an ancak topun yarısı dolmuş olurdu
Her virüsün büyüklüğü aynı değildir
Bazıları büyüktür ama yine de bir pinpon topunu doldurmaları 30 milyon yıl gerektirir diğerleri ise küçüktürler ve topu 2 trilyon yılda bile dolduramazlar
Virüslerin yapılarını yakından incelediğimizde mükemmel tasarımlara sahip olduklarını görürüz
Virüs kabuğunu oluşturan moleküller virüse adeta bir mücevher görünümü verirler
Her bir tür virüs kendine has geometrik dizaynıyla hayranlık uyandırıcı şekiller meydana getirir
Virüslerin sahip olduğu tasarımın kuralları kübik simetriyle belirlenmiştir
Çeşitli bilim adamları bu mimari tasarımın kurallarını ve yapısını çözmek için uzun yıllar boyunca araştırmalar yapmışlardır
Bu geometri kuralları sonucu ortaya çıkan şekillere ikosahedron adı verilmektedir
Böyle örnek bir yapıda eşkenar üçgenden oluşmuş 20 yüzey olacaktır
Yeni keşfedilen virüsleri x ışını analiziyle ve diğer karmaşık metodlarla mikroskop altında incelemek bilimin 30 yılını almıştır
Bir başka deyişle kendi yöntemleri ile tüm canlılığı etkisi altına alan insanların kitle halinde ölümlerine yol açan ama aslında yalnızca bir hücre zarı ve DNA'dan oluşan bu canlı henüz geçtiğimiz yüzyılda keşfedilebilmiş ve o dönemden itibaren 30 yıl boyunca anlaşılmaya çalışılmıştır
Bu mikro canlılar insanların onların varlıklarından bile haberi olmadığı milyonlarca sene boyunca aynı inanılmaz yöntemleri kullanmışlar ve aynı işbölümü ile hareket etmişlerdir
İşte bu Allah'ın sonsuz ilminin bir tezahürüdür
Mantarlar
Mantarlar içlerinde klorofil taşımayan canlılardır
Bünyesine girdiği canlılarda genellikle enfeksiyon meydana getirerek hastalık yaparlar
Ama aynı zamanda yeryüzündeki canlıların besin ve mineral ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü karşılamaktadırlar
Mantarlar genellikle karanlıkta nemli ortamlarda ve organik maddelerin bulunduğu her yerde ürerler
Sıcak ortamları tercih ederler
Soğukta pek fazla üreyemeseler de onları dondurarak öldürme imkanı yoktur
Soğukta bir çeşit kış uykusuna yatarlar ve hareketsiz olarak sıcak havaların gelmesini beklerler
İnsan vücudunda asa lak yaşayan doksana yakın türde mantar sayılmıştır
Bunların bir kısmı hastalık yapmazlar
Mantar üstlendiği göreve ve özelliklerine göre küf ve maya şeklini alır
Fermantasyon işleminde kullanılan mayalar ilaç ve yiyecek yapımında kullanılan küfler aslında hastalık yaparak bitki veya hayvanların ölümüne sebep olan mantarların farklı versiyonlarından başka bir şey değildir
Mantar yeryüzünün oldukça geniş bir alanına hakim olan bir canlıdır
Öyle ki Oregon Eyalet Üniversitesinden Elaine Ingham bir ormandan alınan bir çay kaşığı topraktaki bütün mantar liflerinin uç uca eklendiklerinde 15 mil (yaklaşık 25 km) kadar yayılabildiklerini ve aynı kaşıkta bulunan bakterilerden dört bin kat daha ağır geldiklerini hesaplamıştır
Nemli ormanlarda ise bir çay kaşığındaki mantar öbeği nem oranına göre 65 km hatta 650 km kadar uzayabilmektedir
Mantarın yeryüzündeki bu istilası canlılığın varlığı için son derece önemlidir
(
Belgeseller
NET | Harun Yahya
)
Akarlar (Maytlar)
Şimdiye kadar özelliklerini incelediğimiz mikro canlılar içimizde dışımızda çevremizde kısacası bulunduğumuz her yerde oldukça fazla sayıda varolan geniş bir alemi temsil eder
Akar ya da mayt olarak adlandırdığımız canlı herhangi bir böcekten daha farklı özellikler taşımayan son derece detaylı ve kompleks bir yapıya sahip olan ama buna rağmen yine de ancak mikroskopla fark edilebilen bir mikro canlıdır
Yaşadığımız evin her yanında yattığımız yatakta yerdeki halıda soluduğumuz havada kısacası yaşamımızı geçirdiğimiz her yerde bulunmaktadır
5 ile 50 mikron arası boyutlarında olan bu canlıları çıplak gözle göremeyiz
Bu canlılar ölü deri hücreleri ve kabukları ile beslenirler
Bu nedenle insanların yaşadığı ortamlarda bulunur ve insan aktiviteleri ile çevreye yayılır hareket ederler
Beslenme malzemelerinin toplandığı yerler ise genellikle yataklar minderler mobilyalar ve halılardır
Normal şartlarda bu ilginç görünüşlü varlıkları görüp fark edebilmeyi istemezsiniz
Çevrenizde o kadar fazla sayıdadırlar ki yattığınız yatakta bile ne kadar temiz olursa olsun ortalama 10000 tane akar bulunmaktadır
Bu canlılar ürettikleri proteine karşı alerjiniz olmadığınız sürece size zarar vermezler; ısırmaz sokmaz hastalık bulaştırmazlar
Ancak bazı canlılar için zararlıdırlar
Öyle ki parazit olarak içinde yaşadığı bir arı topluluğunu arıların üstteki ölü derilerini delerek ve vücut sularını emerek ortadan kaldırabilirler
Bunun gibi pek çok böcek hayvan ve bitkiye zarar verebilirler
Böcek akarları böceğin ölümüne veya hastalanmasına sebep olurlar ama aynı zamanda meydana getirdikleri atıklarla toprağın verimini büyük ölçüde artırırlar
Bazıları ise birtakım canlıların a*****larıdır
Bazı hayvanların kulak kanallarında akciğerlerinde ve bağırsaklarında yaşarlar
Dolayısıyla akarlar farklı ortamlarda ve insan dışında farklı canlılarla da yaşayabilirler
Everest Dağı'nın 5000 metre yükseklikteki yamaçlarında yaşayabildikleri gibi Kuzey Pasifik Okyanusunun 5200 metre derinliklerinde de yaşayabilmektedirler
Bunun dışında akarlar kaplıcalar mağaralar çöller ve tundralar da dahil olmak üzere pek çok yerde bulunabilirler
10 metre derinlikteki madenlerde soğuk ve termik kaynaklarda 500oC kadar yüksek ısıya sahip olan yer altı sularında havuz ve göllerde yaşayabilirler
Farklı ortamlarda yaşayabilen bu farklı türlerinin sayısının 500000'den fazla olduğu hesaplanmıştır
Akarlar su içmezler ama havadan ve ortamdan aldıkları nemi emerler
Bu nedenle bulundukları çevredeki nem onlar için önemlidir
%70�80 gibi oldukça yüksek orandaki nemden yaklaşık 27oC sıcaklıktan hoşlanırlar
Böylesine uygun bir ortam bulduklarında sayılarını oldukça artırabilirler
Örneğin yarım hektarlık bir otlak toprağında 6
000
000 kadar üyeleri bulunabilmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul