Prof. Dr. Sinsi
|
Zati Sungur
Zati Sungur
(10 Mart 1898, İstanbul - 6 Temmuz 1984), Türk sihirbaz, illüzyonist
1916 yılında Gedikli Çarkçı Mektebi'ni bitirdi Denizaltı eğitimi için Almanya'ya gönderildi I Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da illüzyonla ilgilenmeye başladı 1922 yılında Latin Amerika'ya gitti ve orada çeşitli gösteriler düzenledi Önceleri Kont Sati von Richmond takma adıyla sonraları Zati Bey adıyla sahne aldı 1936'da Türkiye'ye döndükten sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerini gezdi 1938 yılında sahne asistanı Necla Hanım'la evlendi 1966'da aktif sahne çalışmalarına son verdi
Zati Sungur kendisini ve sanatını geliştiren bir sanatçıydı Çekoslovakya'nın Karlovy Vary şehrinde düzenlenen uluslararası bir illüzyon yarışmasında birinci seçildi ve 1981 yılında da aynı kentte düzenlenen Uluslararası İllüzyonistler Kongresi'nde kendisine "Sihirbazlar Kralı" ünvanı verildi
Çağdaş Türk Sihirbazlık Sanatının Önderi The Innovator of the Modern Art of Magic in Turkey Le Précurseur de l'Illusionnisme Moderne en Turquie      
Yaşam Öyküsü
10 Mart 1898 tarihinde Bursa'da doğan Zati Sungur'un sihirbazlık sanatına merakı ilkokul yıllarında başlar; küçük sihirbazlık oyunları öğrenip okulda arkadaşlarına sunar, ancak sonraki yıllarda, giriş sınavını birincilikle kazandığı deniz astsubay okuluna başlayana kadar geçen sürede sihirbazlıkla pek ilgilenmez, orada ise tekrar küçük manipülasyon oyunları yapmaya başlar İstanbul'daki Deniz Gedikli Okulu'nun Makine Bölümü'nde okurken, I Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında, denizaltı stajı için Almanya'ya gönderilir
Savaştan sonra Almanya'nın Türkiye ile bağlantısı kesilince orada kalır, önce ortopedi atölyelerinde sonra da Köln'deki Humboldt makina fabrikasında çalışır, bu arada sihirbazlığa olan ilgisi artmıştır, sürekli bu konuda kitaplar okumaya, başka sanatçıları izlemeye ve gösteriler yapmaya başlar Bir süre sonra profesyonel bir illüzyonist olarak çalışmaya başlar, 1920'de Berlin WinterGarten'deki gösterisi ile büyük üne kavuşur Bir grup sanatçıyla birlikte turneye çıkar; Fransa, İtalya, İspanya, Kuzey Amerika ve sonra da 1922 yılında Güney Amerika'ya gider Orada kendi kadrosunu oluşturup, iki saat süren gösterisi, yaklaşık 10-12 yardımcısı ve iki kamyonu dolduracak miktarda zengin malzeme ile Güney Amerika'nın değişik ülkelerinde, Şili, Paraguay, Brezilya ve Arjantin'de sahneye çıkar Önce Kont Sati Von Richmond sonra da Zati Bey adı ile büyük ün kazanır 1924 yılından itibaren geliştirmeye başladığı "İnce Model Kız Kesme" oyununa son şeklini 1930'da verir; bu, sihirbazlık sanatına dünya çapındaki bir katkısı olacaktır
7 Mayıs 1936 tarihinde Türkiye'ye döner, ülkesindeki ilk gösterilerini Fransız Tiyatrosunda (Ses Tiyatrosu) gerçekleştirir, ünü hemen yayılır, bir gece Atatürk ve maiyeti için de gösteri yapar; çok övgü alır, ayrıca ömür boyu belediye rüsumu muafiyeti hakkıyla da ödüllendirilir Zati Sungur hem Anadolu'da, hem Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde, hem de Kıbrıs ve Ortadoğu'da turnelere çıkar 1938 yılında, sahnede asistanlığını yapan Necla Hanım'la evlenir, bu evlilikten iki kız çocuk sahibi olur 1966 yılında, Dormen Tiyatrosundaki gösterilerinin ardından aktif sahne yaşamına son verir Kurduğu Universal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosu'nda ürettiği sihirbazlık araçlarını halkının kullanımına arz eder ve bu stüdyoyu da Doğu Avrupa ve Ortadoğu'nun en büyük illüzyon imalat ve dağıtım merkezi haline getirir Stüdyosunun sihirbazlık araçlarını tanıtan zengin içerikli Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu'ndan başka Salon Oyun ve Eğlenceleri adında bir "yakın sihirbazlık" kitabını da yayımlar
1975 yılında, Avrupa'nın en saygın illüzyon kongrelerinden biri olan Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde (Çekoslovakya), geliştirmiş olduğu "Sihirli Zarlar" oyununu sunar ve büyük ödüle hak kazanır 1981 yılında da yine Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde "Sihirbazlar Kralı" ünvanına layık görülür
Sanatı ve kişiliği ile Türk halkının çok sevip saydığı ve 6 Temmuz 1984 gecesinde aramızdan ebediyen ayrılan Zati Sungur'un özel olarak yetiştirdiği bir talebesi olmamıştır Ya da bir başka deyişle tüm Türk illüzyonistleri onun talebesidirler 
Söz Üstadımızda:  "Bir çok dostlarım ve vatandaşlarım bana müteaddit defalar sanatımı devretmek için neden bir genci yetiştirmediğimi sordular Ben onlara ancak şimdi, düşüncemi fiiliyata çevirdikten sonra cevap verebiliyorum Bir tek genci yetiştirmek, eski Mısır'daki büyücülerin sırlarını tek bir insana devretmelerinden başka bir değer taşıyamazdı Geceli gündüzlü çalışarak 50 senede tekamül ettirdiğim sanatımı halkıma devretmek istedim İstedim ki her yaştan, her meslekten herkes faydalanabilsin, hiç kimse bu zevkten mahrum kalmasın; sonra onlar ellerindeki oyunları geliştirsinler, kendileri yenilerini bulsunlar ve bu böyle sürüp gitsin Bunun gerçekleştiğini gördüğüm anda kendimi yurduma karşı borcumu ödemiş hissedeceğim Bu mesleğin tekamülü için bütün hayatım boyunca çalışacağımı vatandaşlarımın bilmelerini isterim " (1 Ekim 1965, Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu'nun önsözünden )
Alıntı:
The innovator of the modern art of magic in Turkey, inventor of the "Thin model sawing a woman in half", he became a famed master magician while touring in South America in his youth He toured in Turkey, in Europe and in the Middle East Countries with his full-evening illusion show, with great success He was, also, the owner of the "Universal Magic and Illusion Tricks Studio" in Istanbul, teaching the art of magic to a full generation of magicians in Turkey
Bilbay EMİNOĞLU
İnsanların konuşacak bir şey bulamamış gibi göz bağcılığından, büyüden söz edecek hali yok ama böyle bir konu açılınca benim aklıma hep ünlü sihirbaz Zati Sungur gelir
Ve hemen, onun bir polis memuruna oynadığı oyunu anlatırım
Ben tanık olmadım ama o zamanlar Lefkoşa'nın Türk kesiminde herkesin dilindeydi bu hikaye  
Sihirbazlık malzemesinin yüklü olduğu kamyonunu, Silihtar'ın oralarda bir polis memuru kontrol için durdurmuş
Rapor etmek istemiş ünlü sihirbazı
Kamyonu çok yüklüymüş, tehlike yaratıyormuş diye
Zati Sungur, memura "Ne yapalım? Rapor edeceksen et" demiş ve uzanıp kamyonundan bir şeyler almış eline
El çabukluğuyla cebine atmış, sonra da polis memuruna kazaen olmuş gibi şöyle bir çarpmış
Memurun elindeki deftercik ve kalem bir anda ortadan kaybolmaz mı
Bu kadarla kalsa bir şey değil
Defterciğin yerini küçük bir tabak, kalemin yerini de bir salatalık (hıyar) almış
Ne olduğunu anlayamayan, olanlara bir anlam veremeyen polis memuru elinde tutuğu tabakla salatalığı savurarak oradan nasıl kaçacağını şaşırmış
Zati Sungur, nasıl olduysa kırılmayan tabakla, parçalanmayan salatalığı almış, şöyle bir incelemiş ve kamyondaki yerine koymuş
(Herhalde sihirbazlık malzemesinin önemli materyallerindendi bunlar )
Polisin arkasından bağırmış; "Note Book"unu (Not defterciğini) ve kalemini unuttun" diye
Siyah paltosunun yeninden çıkarıp vermiş ona
İnanılmaz ama oldu işte!
Çok kişiden dinledim; Rumlar da anlatırdı buna benzer hikayeler
Bu yazıyı yazarken bir ara sevgili Omaç Başat geldi odama  "Zati Sungur'u hatırlar mısın?" diye sordum
"Hatırlarım ya " dedi ve karpuz hikayesini anımsattı bana
Haliyle o da çocuktu o zamanlar, o da ondan bundan duyardı Zati Sungur'un yaptıklarını
Ünlü sihirbaz Bandabuliya'ya gitmiş bir gün, karpuz almaya
Şakasına pazarlık yapmış manavla, sonra "çok pahalı, istemem" diye yürümüş, arkasından da üç beş karpuz yuvarlana yuvarlana gelmeye başlamış!
Bu kadarına da "yok deve" denir ama böyle söylentiler de çıkarılırdı ortaya
Zati Sungur'un inanılmaz sihirbazlıklar yaptığına bakarak, belki de birileri milletle dalga geçmek için böyle şeyler de uyduruyordu
"Çağdaş Türk sihirbazlık sanatının önderi" olarak tanımlanan dünyaca ünlü bu sihirbaz, sanırım 1950'li yıllarda gelmişti Kıbrıs'a; İngiliz döneminde
Yer yerinden oynamıştı!
O zamanlar her şey normaldi buralarda Kıbrıslı Türklerle Rumlar bir arada yaşardı
Zati Sungur, Türk tarafında o dönemde sinema salonu olmadığı için gösterilerini, Magic Palace Sineması'nda yapmıştı
Bu sinemada ve Lukudi Sineması'nda Türk filmleri de gösterilirdi
Çocuktum, Haydarpaşa İlkokulu'ndaydım Annemle birlikte on beş günde ya da ayda bir Lukudi Sineması'na giderdik İleriki yıllarda Lukudi'ye yalnız gittiğimi, Tarzan filmleri seyrettiğimi çok iyi anımsıyorum
Zati Sungur'un Magic Palace'daki gösterilerini izleyemedim herhalde, belleğimde bir anı yok
Hayal meyal, Metaksas Meydanı'nın az ilerisindeki Magic Palace'a gittiğimi ve oralara asılan Zati Sungur afişlerini seyrettiğimi anımsıyorum Çok kalabalık vardı Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, ünlü sihirbazın numaralarını görmek için gişenin önünde birbirlerini itip kakıyordu
Büyüklerimizden dinlediğimize göre, Zati Sungur'un en etkileyici gösterisi, "kız kesme"ydi
Sahnede, asistanını "kesmeye" başlarken, bazı kadınlar çığlıklar atarak salonu terk etmiş
Bir defasında salondakilerden bir grubu uyutmuş; öyle bir uykuya dalmışlar ki, bazılarını uyandırmakta zorlanmış!
Internete girdim Zati Sungur'la ilgili yığınla bilgiye ulaştım
10 Mart 1898 yılında dünyaya gelen ve 6 Temmuz 1984'te yaşama gözlerini yumduğunda 86 yaşında olan Zati Sungur'un aşağıda özetle aktardığım yaşam öyküsünden, onun nasıl olup da Türk sihirbazlık sanatının önderi haline geldiğini daha iyi anlayacaksınız
10 Mart 1898 tarihinde Bursa'da doğan Zati Sungur'un sihirbazlık sanatına merakı ilkokul yıllarında başlar; küçük sihirbazlık oyunları öğrenip okulda arkadaşlarına sunar, ancak sonraki yıllarda, giriş sınavını birincilikle kazandığı deniz astsubay okuluna başlayana kadar geçen sürede sihirbazlıkla pek ilgilenmez, orada ise tekrar küçük manipülasyon oyunları yapmaya başlar İstanbul'daki Deniz Gedikli Okulu'nun
Makine Bölümü'nde okurken, I Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında, denizaltı stajı için Almanya'ya gönderilir
Savaştan sonra Almanya'nın Türkiye ile bağlantısı kesilince orada kalır, önce ortopedi atölyelerinde sonra da Köln'deki Humboldt makina fabrikasında çalışır, bu arada sihirbazlığa olan ilgisi artmıştır, sürekli bu konuda kitaplar okumaya, başka sanatçıları izlemeye ve gösteriler yapmaya başlar Bir süre sonra profesyonel bir illüzyonist olarak çalışmaya başlar, 1920'de Berlin WinterGarten'deki gösterisi ile büyük üne kavuşur
Bir grup sanatçıyla birlikte turneye çıkar; Fransa, İtalya, İspanya, Kuzey Amerika ve oradan da 1922 yılında Güney Amerika'ya gider Orada kendi kadrosunu oluşturup, iki saat süren gösterisi, yaklaşık 10-12 yardımcısı, iki kamyonu dolduran 10 ton malzemesi ile Güney Amerika'nın değişik ülkelerinde, Şili, Paraguay, Brezilya ve Arjantin'de sahneye çıkar Önce Kont Sati Von Richmond sonra da Zati Bey adı ile büyük ün kazanır
1924 yılından itibaren geliştirmeye başladığı "İnce Model Kız Kesme" oyununa son şeklini 1930'da verir; bu, sihirbazlık sanatına dünya çapındaki bir katkısı olacaktır
7 Mayıs 1936 tarihinde Türkiye'ye döner, ülkesindeki ilk gösterilerini Fransız Tiyatrosunda (Ses Tiyatrosu) gerçekleştirir, ünü hemen yayılır, bir gece Atatürk ve maiyeti için de gösteri yapar; çok övgü alır, ayrıca ömür boyu belediye rüsumu muafiyeti hakkıyla da ödüllendirilir
Zati Sungur hem Anadolu'da, hem Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde, hem de Kıbrıs ve Ortadoğu'da turnelere çıkar
1938 yılında, sahnede asistanlığını yapan Necla Hanım'la evlenir, bu evlilikten iki kız çocuk sahibi olur
1966 yılında, Dormen Tiyatrosundaki gösterilerinin ardından aktif sahne yaşamına son verir Kurduğu Universal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosu'nda ürettiği sihirbazlık araçlarını halkının kullanımına arz eder ve bu stüdyoyu da Doğu Avrupa ve Ortadoğu'nun en büyük illüzyon imalat ve dağıtım merkezi haline getirir
Stüdyosunun sihirbazlık araçlarını tanıtan zengin içerikli Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu'ndan başka Salon Oyun ve Eğlenceleri adında bir "yakın sihirbazlık" kitabını da yayımlar
1975 yılında, Avrupa'nın en saygın illüzyon kongrelerinden biri olan Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde (Çekoslovakya), geliştirmiş olduğu "Sihirli Zarlar" oyununu sunar ve büyük ödüle hak kazanır
1981 yılında da yine Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde "Sihirbazlar Kralı" unvanına layık görülür
Sanatı ve kişiliği ile Türk halkının çok sevip saydığı, 6 Temmuz 1984 gecesinde aramızdan ebediyen ayrılan Zati Sungur'un, özel olarak yetiştirdiği bir talebesi olmamıştır
Ya da bir başka deyişle tüm Türk illüzyonistleri onun talebesidirler
***
Çağdaş Türk sihirbazlık sanatının önderi Zati Sungur'un yaşam öyküsü işte böyle  
Onu saygıyla ve rahmetle anıyoruz
|