Konu
:
Vehip Sinan ( 1929)
Yalnız Mesajı Göster
Vehip Sinan ( 1929)
10-07-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Vehip Sinan ( 1929)
Vehip Sinan ( 1929)
‘Karikatür abartma sanatıdır’
1929 yılında yayına başlayan Çocuk Sesi Dergisiyle, yaşıtım
Çizerliğe 3
5 yaşında elime geçen her kâğıda karalayıp çizim yaparak başladım diyebilirim
Çocukken Çocuk sesi ve Afacan’daki Mandrake, Kızıl Maske’yi ve kara bir kaplanları olan iki küçük çocuğun Afrika’daki maceralarının çizildiği iki izciyi sever ve takip ederdim
Velhasıl ne çıkarsa çok seviyordum
Bilhassa Batı kaynaklı gayet ciddi çalışılmış eserleri çok severdim
Abim ve ablamdan yürüttüğüm defter sayfalarını birbiri ardına çizimlerle doldururdum
Fakat bir süre sonra bu çizim merakım kesildi
Babıali’ye giriş
Doğan Kardeş’te 1944’te yayına başlamıştı
Ben de 1944-45 filandı
Lise birinci sınıftaydım
Liseden sonra Yüksek Mimari’de bir sene okudum
Askere gittim geldim
Felsefe bölümünde bir sene okudum
O yıllarda babam vefat etti
Abim askere gitti
Ailemin geçimini sağlamak bana kaldı
Bu yüzden biraz da zoraki olarak Bab-ı ali’ye girdim
Ve düzenli olarak ilk kez Erdoğan Ege’liyle birlikte Ceylan yayınlarında çalışmaya başladım
İllüstratif resimler yapıyordum
Sonrasında Topuz’a başladım
Topuz ilk kez Ceylan dergisinde başladı
Yeni İstanbul’da Cin Ali stripleri çizdim
Her biri başlı başına bir konuydu
Devamlı değildi yani
Tek tel amcayı örnek almıştım kendime
Cin Ali o kadar tutuldu ki çok hoşa gitmişti
Ondan sonra Yeni İstanbul’un son zamanlarına doğru bir iki karikatür denemesi yaptım
Hami Tezkan’la Gökhan Evliyaoğlu orada yöneticiydiler
Sonra gazete kapandı
Daha sonra yeniden Babıali’de Sabah gazetesini çıkarttılar
Çizgi Roman ressamı değildim
Ceylan dergisinde başlayan Topuz Serüveni Babıali’de Sabah’ta devam edip Can Kardeş’e kadar gelmişti
İki veya üç bant halinde çiziyordum
Nereye gittiysem onu da peşimden sürükledim
Yeni Asya’dan Türkiye Gazetesi’ne geçtim
Orada uzun zaman hem karikatür hem de Topuz çizdim
Ama tuhaftır hiçbir zaman kendimi çizgi roman ressamı olarak görmedim diyebilirim
Benim bürom hiç olmadı
Ben hiçbir zaman bir gazetenin eline kalem tutuşturulmuş robotu değildim
Kendi düşüncelerim ve görüşlerim vardı
Onun için zaman zaman yöneticilerle tartışmalarımız olurdu
Nitekim birkaç gazetede bu sebeple çalışmalarıma ara vererek ayrılmak durumunda kaldım
Ben bütün meslek hayatım boyunca her işi evde yaptım
Yapacağım işleri eve getirip götürürlerdi
Katiyyen bir masa başına gidip çalışmadım
Şu ana kadar hep böyle oldu
Hemen hemen çalıştığım bütün gazetelerde de bu durum eleştirildi
“Gel burada yaz çiz” dediler
Yapamıyorum
Tabiatıma aykırı
Her çizerin böyle tuhaf bir tarafı vardır belki
Benimki de böyle işte
En nefret ettiğim şey
Belki yaşadığımız hayat içinde olan hadiselerin bir tortusu olarak hayatımda en nefret ettiğim şey adaletsizliktir
Bugün dahi lehime olsun aleyhime olsun mutlaka doğruyu söylerim
Kabul edelim Türkiye’de Türk aydınları arasında, “Afedersiniz ben yanılmışım” sözünü hemen hemen hiç işitmemiş olmaktan da mustaribim
Tevazu sebebiyle
Bir gazetede bir kardeşimizi yazıişleri müdürü yapmışlardı
Artık çalışmalarımı alıp vermede onunla temasa geçiyorduk
Birgün yine götürdüm üçbeş tane karikatür verdim
Ama şimdi bende öyle birşey var ki nasıl anlatsam
Amatörlük denen o ruh var ya o ruh insanın içinden çıkmıyor
Ben hâlâ bu kadar sevilip sayılmama, çizgim kabul edilmesine rağmen bir çekingenlik bir amatörlük tutkusunu içimden atamadım
O benim içimden çıkmaz
O da şu, “Ben birisine karikatürü teslim ederken beğenecek mi beğenmeyecek mi?” diye gözüm üzerindedir
Şöyle bir gülümserse bir oh çekerim ama o zamana kadar da heyecan duyarım
Şimdi bu duygularla çizgilerimizi o kardeşimize getirdik
Bizim evladımız yerinde olmasına rağmen karikatürü eline veremedim
Heyecanımdan masanın üzerine bıraktım
Bu, benim bu hareketimden alınmış
Niye masaya bırakmışım
Yüzüme karşı söylemedi ama benim anladığım buydu
Nitekim ertesi gün benim karikatürler yok
İçlerinde bir tanesi çok kalite bir karikatürdü
Bu durum üzerine gazetenin sahibine gittim
Dedim ki “İnanın ben burada ters bir muamele görüyorum
Karikatürlerim yayınlanmıyor
” Patron, şöyle yapalım böyle yapalım dedi ve o konuşmadan sonra sonuç ne oldu bilmiyorum ama o görüşmemizde demişti ki:
-Yahu bir mecmuada bir karikatürün çıkmıştı
O ne kadar mükemmel bir karikatürdü
Diyemedim ki, “Yahu ben o karikatürü aslında size getirmiştim
Öylesine saçma sapan muhataplar karşısındayım ki işte onu yayınlamadılar” diyemedim
O diyemediğime yandım
Sonra bunu başkalarına anlatamadığım zaman da yandım
Üzüldüm
Velhasıl öyle oldu
Tommiks’in balonları
Size ilginç bir anımı anlatayım
Münir Hayli Egeli çok kültürlü bir insandı
Fransızca Almanca İtalyanca ve İngilizce bilirdi
Tommiks’i kendisi tercüme ederdi
İkinci veya üçüncü sayısıydı
Bana getirdi:
-Evladım bunu Türkçe’ye çevirmeye ben vakit bulamadım
Sen önceki sayfaları ve sayıları biliyorsun
Bir inceleyip, balonlarını sen tercümesiz yazıver
Benim gitmem gerekiyor
Ben “aman nasıl olur” filan diyemeden bırakıp gitti
Gel de çık işin içinden
Yapılır mı böyle birşey? Oturdu Vehip sinan onların başına ve sonuna baktı
Olayları takip etti
Sonra da uydurdu uydurdu yazdı
Aynı şey bir sonraki sayıda yine oldu
Velhasıl Teksas ve Tommiks’in iki sayısını olduğu gibi ben yazdım
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul