Konu
:
Yeniden Doğan Bir İstanbul Klasiği....Haliç
Yalnız Mesajı Göster
Yeniden Doğan Bir İstanbul Klasiği....Haliç
10-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yeniden Doğan Bir İstanbul Klasiği....Haliç
Haliç eşsiz estetik
kültürel
dinsel ve tarihsel değerlere sahip bir İstanbul klasiği
Bugünlerde yeniden canlandırılan eski yapıları
yeni kültür ve eğlence merkezleri ile çağdaş yaşama katkıda bulunmaya hazırlanıyor
Bir on sekizinci yüzyıl düşüdür Haliç… Çoğu yangınlarda yok olan
gravürlerden bildiğimiz saraylar
bahçeler
kitaplarda kalan Sadabad gezileri
Lale Devri ihtişamı… Semtlerin en manevilerinden Eyüp’te her köşe başında bir türbe
bir cami dualarla yıkanır
servili mezarlıklardan kutsal bir sessizlik yükselirken
Pierre Loti tepelerden platonik
aşk
ı Aziyade’ye seslenir
III
Selim bestelerini yapar
kayıklar süzülür
feraceli hanımlar göz süzer
çocukların kahkahaları çayırlarda yankı bulur
Fener’in seçkin Rum beyleri gururla semtlerini
evlerini güzelleştirir
Balat’ta b
aşk
a bir hava eser
Antik devirlerden bu yana Haliç’in bir b
aşk
a adı
kaynağı kesin olarak bilinmeyen Altın Boynuz’dur
Bazıları
yalnızca Tarihi Yarımada’yı Pera’dan (Beyoğlu) ayırarak Boğaz’ın güneyinden batısına uzanan bu iç suyun boynuza benzeyen şeklinden ve bunun güneş ışınlarında altın gibi yıkanmasından ileri geldiğine inanıyor
Bazı tarihçiler boynuza benzer palamut balığının burada bol olmasından ötürü böyle adlandırıldığını söylüyor
Kimilerine göre ise Altın Boynuz adı şu bildik Boğaz efsanesiyle bağlantılı: Hera tarafından ineğe çevrilen genç İo
Boğaz’ı baştan başa koşarak kat eder ve İnek Geçidi (Bosphorus) adını yaratırken bir de sinekten korunmak için boynuzlarını kıyılara çarpa çarpa yarıklar oluşturmasıyla Haliç’e de adını verir
Gerçek efsane hangisi olursa olsun Haliç korunaklı konumuyla çağlar boyu hep İstanbul’un gözbebeği olarak kaldı
Ama 20
yüzyılda kaderi değişti
Nazım planında öngörüldüğü gibi sanayiye tahsis edilerek bir darbe aldı
80’li yıllarda yeni bir hamleyle temizlendi
yeşil alanlara sahip oldu
Ama asıl rönesansını şimdilerde yaşayarak
bir anka kuşu misali küllerinden doğuyor
Üstelik yepyeni bir misyona da sahip: Eskilerden kalanlar olabildiğince korunmaya çalışılırken
burası artık yalnızca geçmişin yâd edildiği nostaljik bir yer değil
geleceğe bakan yeni bir kültür ve eğlence merkezi olmaya hazırlanıyor
HALİÇ’İN İNCİLERİ
Haliç’te iki kıyıyı birbirine bağlayan üç köprü var: Unkapanı
Eminönü ve Haliç köprüleri
Her ne kadar bunların en eskisi Unkapanı Köprüsü ise de
eski Galata Köprüsü
üstündeki balıkçılarıyla veya altındaki bohem kahvehaneleriyle olsun
İstanbulluların belleğinde unutulmaz izler bırakmış bir yapı
Yeni köprü eskisi kadar şiirsel değilse de balıkçılar hâlâ burada gün boyu balık tutmayı sürdürüyor
Derme çatma kayıklar denizin temizlenmesiyle yine burada arz-ı endam ediyorlar
Sisler arasından bir akşamüstü Galata’dan Haliç’i seyrederken manzaranızdaki bu kayıkları bir kıyıdan ötekine geçmek için de kullanabilirsiniz
Ayrıca Eyüp’te eski günleri yâd edecek müşterilerini bekleyen bir Saltanat Kayığı da sizleri bekliyor
Tarihi Yarımada’dan Haliç’e girdiğinizde önce Cibali semti geliyor karşınıza
Denizden rahatlıkla fark edebileceğiniz eski tütün fabrikası ışıltılı bir üniversite şimdi
Kadir Has Üniversitesi semte ihtiyacı olduğu yaşam soluğunu üflemiş bile
1880’lerde inşa edilen bina
Haliç Kültürleri Müzesi’ni de barındırıyor
Biraz yukarıda ise Aya Theodosia adlı bir kiliseyken fetihten sonra camiye çevrilen Gül Camii yer alıyor
Haliç’in Rum aristokrasisinin merkezi olarak tanınan semti Fener ve Bayezid zamanında Musevi cemaatine kucak açmış Balat’ta hummalı bir restorasyon projesi sürdürülüyor
Fener’in dik bir yokuşla sonlandığı tepede
Çarşamba’daki Yavuz Sultan Selim Camii görülüyor
Biraz aşağıda
görkemli mimarisiyle
çoğu zaman Patrikhane ile karıştırılan Barok etkili kırmızı Rum Okulu görünüyor
1601’de buraya taşınan ve 1941’deki yangından sonra yeniden inşa edilen patrikhane ve kilisesi Aya Yorgi de Rum Ortodoksların merkezi olarak içinde birçok değerli ikonayı ve diğer kutsal eşyaları barındırıyor
Denizden bakıldığında göreceğiniz enlemesine mütevazı yapılar bunlar
ihtişamları yoksa da topografyanın sadeliğine uyum sağlıyorlar
Semtte bulunan çok ilginç b
aşk
a bir yapı da
deniz kenarında 1870’ten kalma demir döküm gotik Stevi Stefan Bulgar kilisesi
Kıyıda İpsilanti ailesinin kabartmalarla süslü evi ve Balat Yahudi Hastanesi var
Semtte ayrıca farklı dinlerden kişilerce de ziyaret edilen Ermeni
Rum kiliseleri
bir dizi sinagog ve Mimar Sinan imzalı Ferruh Kethüda Camii dinsel mozaiğin kanıtları olarak yer alıyorlar
Balat’ta daha geçen ay Tasarım Haftası’na ev sahipliği yapan eski Galata Köprüsü eksantrik yeşiliyle gözlerimizi alıyor
EYÜP’TE TEFEKKÜRE DALMAK
Yine bir Sinan camisi olan Defterdar Camii’ni görebileceğiniz aynı adlı semtten geçerek maneviyatın merkezi Eyüp’e varıyoruz
Önce
yeni bir kültür ve kongre merkezine dönüşmüş olan
en eski Osmanlı sanayi kuruluşlarından pembe kırmızı Feshane binasını
ardından Cezeri Kasımpaşa Camii’ni ve Sinan imzalı Zal Mahmut Paşa Camii’ni görüyoruz
Karşıda ise semtin başlıca anıtı Eyüp Sultan Camii
Hazreti Muhammed’in arkadaşı ve sancaktarı Eyüb-el Ensari’nin mezarı üstüne yapılan
19
yüzyılda yenilenen Barok yapı
şifa arayan ziyaretçilerle dolup taşan
yeni sünnet olan çocukların mutlaka götürüldüğü kutsal bir yer
Biraz ilerleyince de semtin mistik görünümüne en büyük katkıyı sağlayan mezarlıklar geliyor
Bu tepenin sonunda
Pierre Loti’nin adıyla anılan turistik kahve
diğer kafe ve oteller yer alıyor
Birkaç yıl önce inşa edilen
kıyıdan tepeye çıkan teleferik hiç boş kalmıyor
Çünkü burası nefis bir İstanbul manzarası sunuyor
HALİÇ ADALARINDAN YENİ KÜLTÜR MERKEZLERİNE
Haliç Eyüp’te sonlanırken iki adacıkla taçlanıyor
Bahariye Adaları da denilen bu adalar İstanbullulara hoş bir sürpriz yaparak martılar
karabataklar ve tavşanlarıyla yeniden doğal hayata kucak açtılar
Şimdilerde ise bu adaları turizme açmak için yeni bir peyzaj projesi başlatılıyor
Haliç’in sonlandığı bu nokta yeni kültür merkezlerinin de mekânı
Eyüp Sultan Türbesi’nin yakınına inşa edilen Yunus Gösteri Merkezi tamamlanmak üzere
Kısa bir süre sonra Haliç’te canlı yunus gösterileri başlayacak
Alibeyköy eteklerinde bulunan Silahtarağa Elektrik Santralı’ndaki hummalı çalışma sonucunda Bilgi Üniversitesi’nin kente armağanı çağdaş sanatlar müzesi yeni açıldı
Yine Sütlüce’de
Haliç’in diğer kıyısında yer alan Miniatürk ziyaretçi akınına uğruyor
Miniatürk’ün yakınındaki Sütlüce Kültür Sarayı inşaatı da devam ediyor
Bitirildiğinde
Haliç’in deniz trafiği kadar kültür trafiğini de artıracağa benziyor
Sütlüce Kültür Sarayı’yla arasından Haliç Köprüsü geçen Rahmi Koç Sanayi Müzesi’nin denizaltısı Haliç’in artık temiz olan sularından başını çıkarmış
ziyaretçilerini bekliyor
Kısacası Boğaziçi’yle yarışacak bir Haliç var artık
Tıpkı eski günlerdeki gibi
ama yeniliklerle donanmış
daha da güzelleşmiş
zenginleşmiş haliyle…
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul