|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Köşk Ve Konaklarında Bir Tur
Şehremini Operatör Cemil Paşa (İparlar) Köşkü (Kadıköy)

İstanbul ili Kadıköy ilçesi, Göztepe Mevkiinde, Çiftehavuzlar Cemil Topuzlu Sokağı’nda bulunan bu köşk XIX yüzyılın sonlarında yapılmıştır
Biblo kadar güzel ve son derece bakımlı bahçesi olan bu köşk Cemil Paşa’nın Şehremini olmasına neden olmuştur O dönemde Feneryolu’nda oturan Sadrazam Ahmet Muhtar Paşa bu zarif köşkü görmüş, yaptıranın zevk ve bilgisine dayanarak Cemil Paşa’yı Şehremini (Belediye Başkanı) yapmıştır
İparlar Köşkü olarak da tanınan üç katlı köşkün yapımında mermer, köfeki taş, tuğla ve ahşap malzeme kullanılmıştır Cephe görünümü son derece hareketli olup, üçüncü katın caddeye bakan cephesindeki dışa çıkıntı yapan bölümünün kenarları Neo-Klasik üslupta motiflerle bezenmiştir Ayrıca yan bölümün üzerinde de oldukça iri meandr motifleri bulunmaktadır Köşkün yan bölümleri birbirine bitişik çift sütunların taşıdığı bir revak ile çevrili olup, bunun üzeri bir balkon konumuna getirilmiştir Bu bölümlerdeki ikinci kat pencerelerinin üzerlerine dışa çıkmalı güneşlikler yapılmıştır
Tütüncü Mehmet Efendi (Müşir Gazi Osman Paşa) Köşkü (Kadıköy)
İstanbul ili Kadıköy ilçesi Göztepe’de yapılan ilk köşklerden birisidir Tütüncü Mehmet Efendi ölümünden önce bu köşkü bırakmış ve Büyükada’ya yerleşmiştir O sırada Gazi Osman Paşa ölmüş (1900) Beşiktaş Yıldız’daki konağı da yanmıştır Bunun üzerine kızı Zatıgül Hanım bu köşkü kiralamış, daha sonra da satın almıştır
Gazi Osman Paşa’nın büyük oğlu ve Sultan II Abdülhamit’in damadı Nurettin Paşa bu köşkü yıktırarak yerine harem ve selamlıklı bir köşk yaptırmıştır Bu köşk kesme taş, tuğla ve yer yer de ahşaptan olup, cephe görünümü yaldızlı oymalıdır Ayrıca köşkün mahalle hamamı büyüklüğünde bir de hamamı vardı Bu köşkün harem kısmı yıkılmış yerine Ticaret Bankası İkramiye Apartmanları yapılmıştır
Köçeoğlu Köşkü (Üsküdar)
İstanbul Üsküdar ilçesi, Çengelköy’de bulunan bu köşk, İstanbul’un Ermeni ailelerinden Köçeoğulları tarafından XIX yüzyılın başlarında yapılmıştır Köşk II Mahmut döneminde (1808–1839) Miri Emlâk’e katılmış, XX yüzyılın başlarında o yıllarda Şehzade olan VI Mehmet’in mülkiyetine geçmiştir Köşkün Çengelköy’deki Köçeoğlu Yalısı ile de bağlantısı bulunmaktadır VI Mehmet tarafından bir takım değişiklikler yapılmış, kuzey yönüne doğru genişletilmiş ve üzerinde yer aldığı setin güneyine de yeni bir köşk daha yapılmıştır VI Mehmet’in ölümünden sonra varislerine geçen köşk Cumhuriyet döneminde yıktırılmıştır
Köçeoğlu Köşkü iki katlı olup, zemin katı kâgir, üst katı ahşaptır Burada da Osmanlı mimarisinde geleneksel olan orta sofalı, eyvanlı plan tipi uygulanmıştır Zemin kat oldukça basık tavanlı olup burada köşeleri pahlı dikdörtgen planlı bir taşlık bulunuyordu Girişin önündeki sahanlık üst katta da kâgir sütunlar tarafından çevrelenmiştir Bu sütunların toskana üslubundaki başlıkları yapının dört cephesinde de kademeli çıkmaların köşelerinde uygulanmıştır Zemin kattaki taşlığın kuzeyindeki eyvandan üç kollu bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır Üst katın ortasında beyzi planlı bir sofa bulunmakta olup, bunu odalar kuşatmıştır Çatı altında gizlenen oldukça basık bir kubbenin örttüğü sofanın güneyinde merdivenlerin kuşattığı bir sahanlık bulunmaktadır Sofanın doğu ve batı yönlerine dışarıya taşan dikdörtgen planlı büyük bir oda ile eyvanlar arasında kalan yerlere de dört ayrı oda yerleştirilmiştir
Köşkün cephesi zemin katta üst kattakilere göre daha küçük boyutlu pencerelerle çepeçevre kuşatılmıştır Üst kattaki pencereler diğerlerinden daha büyüktür İlk yapımında demir parmaklıklı olan bu pencereler ahşap panjurlarla örtülmüştür
Köşkün girişinin önüne dikdörtgen planlı bir havuz, arkaya da suni kayalarla bezeli, üzeri köprülü küçük bir havuz yapılmıştır Köşkün kuzeydoğu yönünde bulunan Ağalar Dairesi ile Köçeoğlu Yalısı ile birlikte yıkılmıştır
Kavafyan Köşkü (Konağı) (Beşiktaş)
İstanbul Beşiktaş ilçesi Bebek, Yoğurtçu Zülfü Sokağı’nda bulunan bu köşk 1751 yılında yapılmış olup, İstanbul’da ayakta kalan en eski konaktır Yapım tarihi konağın bahçesindeki kuyu taşı üzerinde yazılıdır Günümüze konağın yalnızca harem bölümü gelebilmiştir Konağın ilk sahibinin kim olduğu bilinmemektedir Günümüzde bu yapı ve bahçesi iki yandan yol ile çevrilmiştir
Meyilli bir arazide bulunan yapının zemin katında taşlık ve cümle kapısı ile bahçe aynı seviyededir Son derece güzel ve kaliteli bir yapı tekniği ile yapılmış olup üç katlıdır Temelleri muntazam taş duvarlar üzerine oturtulmuştur Zemin katında büyük bir taşlık ve iki oda bulunmaktadır Bu taşlık köşkün altını tamamen kaplamaktadır Bu bölümde ilk yapılışında ahır, arabalık, seyis ve arabacı odalarının bulunduğu sanılmaktadır Taşlıktaki ahşap kemerler ve sütunlar üst katı taşımaktadır Buradan iki kollu ahşap bir merdiven üst kata çıkmaktadır Bu merdiven çıkıştan sonra duvarların içerisinde devam etmektedir Ayrıca zemin katındaki avlu bahçeden üst kata çıkan ikinci bir taş merdiven daha bulunmaktadır Bu merdiven sağdaki haremin önündeki sahanlığa ulaşmaktadır
Köşkün asıl girişi cadde üzerindedir Plan olarak sofa plan düzenindedir Sofalar köşeleri pahlı ve ikişer eyvanlıdır Dört köşeye köşe odaları yerleştirilmiştir Üçüncü katta ise sofanın iki ucundaki eyvanlar sokağa ve bahçeye çıkmalarla genişletilmiştir Bu katın güney tarafında Sultan II Mahmut (1808–1839) zamanında eklenmiş olduğu sanılan eli böğründelerle dışarı taşan, Gelin Odası denen bir bölüm daha bulunmaktadır
Köşkün Gelin Odası’nın üzerini örten bağdadi kubbe, duvar ve yüklükler çeşitli resim ve bezemelerle süslenmiştir Konağın tüm tavanları özgün kalem işleri ile günümüze kadar gelebilmiştir Gelin Odası’nın tavanı ve buradaki bir niş içerisindeki resimler XVIII yüzyıl özelliklerini taşımaktadır
Başhavuz Köşkü (Beyoğlu)
İstanbul Beyoğlu ilçesi Kâğıthane ve Kırkçeşme suyollarının birleştiği Başhavuz yanında bulunan bu köşkün yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Günümüze gelemeyen bu köşk kaynaklardan öğrenildiğine göre Sultan III Ahmet döneminde yapılmıştır Baron Philip Franz Gudenus’un gravürlerinde köşkün küçük bir krokisi ile dış görünümü bulunmaktadır Buna dayanılarak köşkün küçük ölçüde ve ahşaptan olduğu Başhavuz içerisindeki suları seyretmek ve sesini dinlemek için yapıldığı sanılmaktadır
Başhavuz’un yanındaki duvarlar üzerinde kâgir bir kaide üzerine oturtulmuş ve havuz yönüne doğru teraslarla genişletilmiştir Böylece havuz ile bütünlük sağlanmıştır Kasır kareye yakın dikdörtgen planlı olup, çevresi ahşap dikmelerle çevrelenmiştir Bunların arasındaki açıklıklara da pencereler yerleştirilmiştir Üzeri geniş saçaklı basık bir çatı ile örtülmüştür
Bayıldım (İftar) Köşkü (Beşiktaş)
İstanbul Beşiktaş ilçesinde, Dolmabahçe Sarayı’nın arkasında bugünkü Swiss Oteli’nin yakınında bulunan bu köşk günümüze gelememiştir Köşkü Sultan I Mahmut 1748 yılında yaptırmıştır Köşkü gören sultanların “Bayıldım” demesinden ötürü de köşke bu isim verilmiştir Sultan I Mahmut’un sevdiği ve sık sık uğradığı bu köşkte Ramazan aylarında iftar vermesinden ötürü de bazı kaynaklara İftar Köşkü olarak geçmiştir Sultan III Osman zamanında, 1755’te kısmen yanan köşk, daha sonra eski haline uygun olarak yeniden yapılmıştır
Bayıldım Köşkü’nden günümüze hiçbir iz gelmemiştir Onunla ilgili bilgiler, köşkü 1787 yıllarında gören d’Ohsonn’un XVIII yüzyılda yapmış olduğu bir gravürden edinilmiştir Buna dayanılarak köfeki taşından temeller üzerine ahşap malzeme ile doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir planı vardır İki katlı yapının doğu ucunda her iki katta da sedirli birer divanhanesi bulunuyordu İki kat arasında üst kat açıklıkları ile saçak arasında enli çıtalarla yapılmış yatay kuşaklara yer verilmiştir Üst kat sofasının güneyinde iki oda olduğu, güney ve kuzeyinde ikişer oda olduğu sanılmaktadır
Baltacı Köşkü (Konağı) (Eminönü)
İstanbul Eminönü ilçesi, Sultanahmet’te Yerebatan Sarnıcı’nın üzerinde bulunan bu köşk XVIII yüzyılın ortalarında yapılmıştır Osmanlı sivil mimari özelliklerini yansıtan bu köşk günümüze ulaşamamıştır
Zemin katın üzerinde iki katlıdır Zemin katın büyük bir bölümünü avluya açılan büyük bir taşlık meydana getirmiştir Bu taşlığın çevresinde servis birimleri ve üzerindeki hamamın alt yapısı bulunuyordu Buradan bir merdivenle de Yerebatan Sarnıcı’na iniliyordu Konak taşlık, harem ve selamlık bölümlerinden meydana gelmiştir Zemin katı kare kesitli ahşap dikmeler üzerine oturtulmuştur Bu bölüm dikdörtgen planlı sofalar ve bunların çevresindeki odalardan oluşmuştur Harem ve selamlık sofaları bir koridorla birbirine bağlanmıştır Selamlık merdiveninin tek yönlü olmasına karşılık harem merdiveni taşlıktan iki yönlü olarak başlamaktaydı Bu düzenleme konağın birinci ve ikinci katları arasındaki merdivenlerde de tekrarlanmıştır
Konağın ikinci katında karnıyarık plan düzeni kullanılmış, ortadaki salonun etrafına odalar sıralanmıştır İçerisi barok üslupta bezemelerle süslü idi Özellikle tavan göbeklerinin bezemelerinden kaynaklarda söz edilmektedir Bu konak bilinmeyen bir tarihte yanmış ve yok olmuştur
Abbas Halim Paşa Köşkleri (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Heybeliada’da Abbas Halim Paşa Mahallesi’nde bulunan bu köşkleri Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu, Prens Abbas Halim Paşa (1866–1935) 1897–1899 yıllarında yaptırmıştır
Paşaya ait olan yaklaşık 3 dönümlük arazi üzerinde üç ayrı köşk bulunmaktadır Bu köşklerin planları Hovsep Aznavur tarafından çizilmiştir Köşkler birbirlerinden farklı üsluplardadır Bunlar Harem Köşkü, Selamlık Köşkü ve Bendegân Köşkü’dür
Bu köşklerden Harem Köşkü Yeni İskele Yolu ile Abbas Paşa Sokağı’nın birleştiği yerde geniş bir bahçe içerisindedir Abbas Halim Paşa’nın ölümünden sonra köşk Prenses Zeynep Hanım’a geçmiş, 1945 yılında yıkılmıştır
Bu köşkün cephe tasarımı, mimari ayrıntıları ve süslemeleri Mimar Aznavur tarafından yapılmış ve eski Mısır mimarisinden esinlenilmiştir Köşk kâgir bir bodrum üzerinde iki kat ve bir de çatı katından meydana gelmiştir Kuzeybatıda denize bakan giriş cephesi ile yan cephelerdeki dışa taşkın bölümler eski Mısır mimarisi ile yakınlık gösterdiği gibi mabet cephelerinde kullanılmış pilonlara da burada yer verilmiştir Aşağıdan yukarıya doğru daralan kesik piramitlere benzeyen bu pilonlar kabartma ve şeritlerle bezenmiş ve bütünü silmeler içerisine alınmıştır Pilonların üzerinde hiyerogliflerle bezeli lotus biçiminde başlıklar bulunmaktadır Bunlar aynı zamanda üzerindeki balkonu da taşımaktadır
Girişten bir sahanlığa, oradan da köşkün holüne girilmektedir İç mekân tasarımında Osmanlı sivil mimarisinin ana hatlarının ağırlık kazandığı görülmektedir Zemin katta bulunan sofa yapıyı boydan boya kat etmekte, çevresine de salon ve odalar yerleştirilmiştir Üst katın da bunun bir benzeri olduğu sanılmaktadır
Abbas Halim Paşa Köşklerinden Selamlık Köşkü, Refah Şehitleri Caddesi ile Fettah Sokağı’nın köşesinde bulunmaktadır Selamlık olarak düzenlenen, meyilli bir arsada yer alan ahşap köşk iki katlıdır Refah Şehitleri Caddesi’nden içerisine girilen köşkün arazi konumu ile meydana getirilmiş bir bodrumu bulunmaktadır Zemin kat bahçe yönüne doğru ahşap dikmelere oturmaktadır Üst kat ise zemine göre biraz daha geriye çekilmiştir Ana girişten camekânlı bir taşlığa, oradan da yapıyı boydan boya kat eden bir sofaya geçilmektedir Büyük kemerli pencerelerle aydınlatılan, arka bahçeye yönelik sofanın iki yanına küçüklü büyüklü odalar sıralanmıştır Osmanlı ampir izlerinin ağırlık gösterdiği bu köşk, XIX yüzyılda Boğaz’da yapılan yalılarla benzerlik göstermektedir
Bu köşklerden Bendegân Köşkü Fettah Sokağı ile Yeni İskele Yolu’nun kavşağında bulunmaktadır Burada Abbas Halim Paşa’nın oldukça kalabalık olan maiyeti yaşamıştır Günümüze gelebilen bu yapı üç katlı ve ahşap olup, II Meşrutiyet döneminde bir süre Sebilürreşad Rüştiyesi olarak kullanılmış, Paşa’nın ölümünden sonra da Prenses Nimet Hanım’a geçmiş 1938 yılında da satılmıştır
Bu köşk plan olarak diğerlerine benzer şekilde ortada sofa ve çevresinde salon ile odalardan meydana gelmiştir
İlyasko Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada’da Çankaya (Nizam) Caddesi’nde bulunan bu köşk, Galata bankerlerinden Konstantinos İlyasko tarafından XIX yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır Köşk XX yüzyılın başlarında Sultan II Abdülhamit’in yakınlarından Arap İzzet Paşa’nın mülkiyetine geçmiş, 1976 yılında da satılmış ve 1978’de de yıktırılmıştır Bugün köşkün yerinde aynı ölçüde ve aynı plan ve cephe düzeninde yapılmış bir konut bulunmaktadır
Sovyet İhtilali’nin öncülerinden Leon Troçki (ölm 1940) Rusya’dan Stalin’in baskısı nedeni ile İstanbul’a kaçmış 1929–1933 yıllarında ailesi ve yardımcıları ile birlikte polis koruması altında bu köşkte yaşamıştır Hayatım isimli otobiyografisini de bu köşkte yazmıştır
Köşk bodrum katı üzerinde iki katlı kâgir bir yapı olup, ahşap döşemelidir Köşkün setler halinde denize kadar inen geniş bir bahçesi bulunuyordu Bu bahçenin içerisinde kuzey-güney doğrultusunda simetrik olarak düzenlenmiştir Güney cephesindeki zemin katı sofasına açılan giriş kapısı ortada ve geriye çekilmiş konumdadır Bunun üzerine bir balkon yerleştirilmiştir Bu cephede altlı üstlü dörder pencere bulunmaktadır Yapının bütününde Neo-Klasik üslubu yansıtan şekillere, Toskana tipi sütun başlıklarına rastlanmaktadır Köşkün iç tasarımında orta sofalı plan tipi uygulanmıştır Zemin katta salonlar, üst katta yatak odaları ve katların ekseninde de balkonlarla birleşen sofalar bulunmaktadır Ancak günümüzde yenilenen plan düzeninde kısmen bu mimari bozulmuştur
Hulusi Bey Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Heybeliada’da Lozan Zaferi Caddesi ile Bahriyeli Şükrü Bey Aralığı’nın kavşağında bulunan bu köşk dönemin tüccar ve bankerlerinden Kiryako Hacopulo tarafından kızı Eleni için 1870’lerin sonunda yaptırılmıştır Mimarının İtalyan olduğu söylenirse de kimliği konusunda bir bilgi edinilememiştir
Heybeliadalıların Köşk olarak isimlendirdiği bu yapı Selanik Şehremini ve Serez Mebusu Selamizâde Ahmet Bey tarafından Eleni Hacopulo’nun varislerinden 1920 yılında satın alınmıştır Ahmet Hulusi Bey’in eşi Rukiye Seniha Hanım’ın mülkiyetine geçmiştir Köşkte devrin ünlü kişileri dost toplantıları yapmışlar ve bu toplantılarla ilgili yorumlar o dönem basında yer almıştır Bu toplantılara katılanlar arasında Prens Abbas Halim Paşa, Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşazade, Doktor Rıfat Hüsamettin Paşa, Hacı Sami Bey, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Selahattin Pınar, Hafız Kemal Gürses, Hafız Sadedin Kaynak ve Osman Nihat Akın, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal Beyatlı gibi ünlü kişiler bulunuyordu
Hulusi Bey Köşkü eğimli bir arazide yapılmış bu nedenle de alçak bir istinat duvarı ile sınırlandırılmıştır Bu duvarın arkasında merdivenlerle çıkılan iki kapı bulunmaktadır Demir kanatlı ana girişin üzerinde Selamizâde Ahmet Hulusi Bey’in beyzi bir madalyonu yerleştirilmiştir Yapı arazi meylinden ötürü altta kalan sette bodrum ve çatı katından oluşmuştur Yığma tekniği ile inşa edilmiş köşkün taş örgülü duvarları demir gergilerle birbirine bağlanmıştır
Köşkün asıl yapısı dikdörtgen planlı olup, burada ampir Neo-Roma üslubunun hâkim olduğu görülmektedir Cadde üzerindeki doğu cephesi bodrum üzerine iki kat ve çekme katlıdır Buradaki ana girişin önünde eyvan niteliğinde bir terasa yer verilmiştir Bu terasın üzerindeki çıkma mermerden yontulmuş, yivli sütunlar üzerine oturtulmuştur Ana girişin açıldığı zemin katın sofasının diğer ucuna da buna benzer camekânlı ikinci bir kapı yapılmıştır
Köşk orta sofalı plan şeması şeklinde olup, zemin, üst ve çatı katındaki birimler dikdörtgen planlı sofaların etrafında sıralanmıştır Ayrıca zemin kat sofasının kuzeyinde birbirleri ile bağlantılı iki salona daha yer verilmiştir Zemin kat sofasının güneyinde küçük bir salon ile yemek salonu bulunmaktadır Bu salonun arkasında yerli dolaplarla donatılmış mutfak ve servis odası vardır Buradaki mutfak bahçeye açıldığı gibi aynı zamanda bir sarnıcın üzerine oturtulmuş ve üzeri arka bahçeye açılan bir teras olarak değerlendirilmiştir
Köşkün cephelerinde sıralanan pencereler ahşap panjurlu ve dikdörtgen şekildedir Bunlardan üst kattakilere üçgen alınlıklar yerleştirilmiştir Bu alınlıklar yivli ve korint başlıklı plasterler üzerine oturtulmuştur Köşkün içerisi Neo-Rönesans üslubunda bezemelerle kaplanmıştır Özellikle zemin kattaki mekânların tavanları yuvarlak madalyonlar içerisine alınmış manzara resimleri, çiçek demetleri, yemek salonunun tavanları da natürmortlarla bezelidir Üst kat sofasının tavanında bağdadi sıva üzerine kalem işi tekniği ile yapılmış yuvarlak çerçeveler içerisinde manzara resimleri bulunmaktadır
Köşk günümüzde özgün mimari yapısını ve bezemesini korumuştur
Agopyan Köşkü (Adalar)
İstanbul ili Adalar ilçesinde, Büyükada’da Çankaya Meydanı’nda bulunan bu köşk XIX yüzyılın sonlarında Neo-Klasik üslupta yapılmıştır
Köşk üç katlı olup, dıştan at nalı kemerleri ve Selçuklu sanatını yansıtan geçmeli yıldızlarla bezenmiştir Köşkün sol yan ve arka cephesi ana cepheye göre çok daha sadedir Simetrik bir plan düzeni olup, iç sofalı plan düzenindedir Ahşap sütunlu çıkmalı giriş cephesinin karşısına gelen merdivenlerle üst katlara çıkılmakta olup, buradaki sofanın iki yanına odalar sıralanmıştır Köşe odaları arasına da servis hücreleri yerleştirilmiştir
Günümüzde Çankaya Oteli olarak hizmet vermektedir
Çavuşoğlu Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada’da Çankaya (Nizam) Caddesi üzerinde bulunan bu köşk XX yüzyılın başlarında Kaptan Haralambos Çavuşoğlu tarafından yaptırılmıştır
Geniş bir bahçe içerisinde bulunan bu köşk, yaptıranın 1922’de Türkiye’yi terk etmesi üzerine Milli Emlak’e geçmiş satış yolu ile de çeşitli şahıslar arasında el değiştirmiştir Köşk üç katlı kâgir bir yapıdır Zemin katına çift kollu döküm parmaklıklı merdivenle çıkılmaktadır Buradan ulaşılan giriş sahanlığı ile bahçe arasında bulunan kot farkından ötürü yüzeyler XIX yüzyıl Avrupa mimarisinde etkili olan yapay kayalıklarla kaplanmıştır Köşkün cephe tasarımında ampir üslubu açıkça görülmektedir Kat araları silmelerle üçüz yivlerle bezenmiştir Ana girişin bulunduğu kuzey cephesinin ortasında her iki katta da geriye çekilmiş sütunların taşıdığı birer balkon bulunmaktadır Bu sütunlardan alt kattakiler dor, üst kattakiler de ion nizamındadır Üst kat balkonu akroterli bir alınlıkla tamamlanmıştır Giriş cephesinde ve balkonların arkasında sofalar bulunmaktadır Bunlardan zemin katta salonlar, üst katta ise yatak odaları bulunmaktadır Bodrum katı tümü ile servis birimlerine ayrılmıştır
Hacapulos Köşkü (Hükümet Konağı) (Adalar)

İstanbul ili Adalar ilçesi, Büyükada Çankaya Caddesi’nde bulunan bu köşkün XX yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır
Köşk 10527 m2’lik bir alanda üç katlı ahşap olarak yapılmıştır Yapımından bir süre sonra Emperyal Oteli olarak kullanılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra 1929’dan itibaren Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır
Büyük bir bahçe içerisinde olan köşke mermer döşeli bir köprü ile girilmektedir Orta sofalı plan tipinde olan köşkün sol yanına kâgir bir kule ile üzerine bir seyir balkonu yerleştirilmiştir Sofanın çevresinde odalar yer almaktadır Birinci katta dört büyük oda, ikinci katta on oda, üçüncü katta da dokuz oda bulunmaktadır Otel olarak kullanıldığı sırada üzerine bir de çatı katı eklenmiştir
Köşkün sekiz sütunlu girişinin üzeri balkon ve kapalı bir mekân olarak düzenlenmiştir Oda ve sofaların tavanları kabartma motifler ve kalem işleri ile bezelidir
Con Paşa Köşkü (John Avrimidis Evi) (Adalar)

İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada’da Çankaya (Nizam) Caddesi üzerinde bulunan bu köşk Osmanlı ricalinden Con Paşa ismi ile tanınan Trasivolos Yannaros tarafından 1880 yılında yaptırılmıştır Mimarı Ahileus Poliçiş’tir
Köşk Büyükada’nın en tanınmış köşklerinden olup, I Dünya Savaşı sırasında Milli Emlak’e geçmiş daha sonra çeşitli kişiler arasında el değiştirmiştir Günümüzde Borovalı ailesinin yazlık konutudur
Son dönem Osmanlı mimarisi üslubunda üç katlı olarak yapılan köşk, önündeki caddeye paralel, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır Mimarisinin yanı sıra mekân tasarımları, iç ve dış süslemeleri ile tanınan bu köşkün içerisinde, zemin katta birbirleri ile bağlantılı kabul salonlarının tavanlarında Neo-Rönesans üslubunda bezemeleri dikkat çekmektedir Buradaki tavanlar konsollu silmelerle çevrelenmiş, içerisindeki sekizgen kasetler daire veya elips biçiminde çeşitli resimlerle doldurulmuştur Bu resimlerin çoğu alegorik tasvirler olduğu gibi Mısır ile ilgili konulara da yer verilmiştir
Köşkün cephe görünümünde eklektik üslubun özellikleri görülmektedir Dikdörtgen çerçeveli pencereler ahşap panjurlarla örtülmüş olup, bunların tümü ampir üslubunu yansıtmaktadır Cephe görünümü balkon ve çıkmaların yanı sıra köşelere yerleştirilmiş yüksek, kesik piramit biçiminde külahlarla hareketlendirilmişti r Ayrıca çinko levhalarla örtülen bu külahların tepesine küçük akrotelli kubbecikler yerleştirilmiştir
Köşkün bahçesinde eski bir İstanbul konağından getirildiği sanılan mermer bir selsebil bulunmaktadır Bu selsebilin Lale Devri’nin sonlarına ait olduğu sanılmaktadır
Azaryan Köşkü (Adalar)
İstanbul ili Adalar ilçesi, Büyükada’da, Çankaya (Nizam) Caddesi’nde bulunan bu köşk Osmanlı hariciyecilerinden Manuk Azaryan Efendi tarafından 1885–1890 yılları arasında yaptırılmıştır Mimar Fotiadis’in planını çizip, tasarımını yaptığı köşkü Yorgo Simota Kalfa inşa ettirmiştir
Azaryan Efendi’den sonra köşk Tophane Müşiri Zeki Paşa’nın mülkiyetine geçmiş, daha sonra birçok sahip değiştirmiş, 1972’den sonra da Büyükada Tenis ve Su Sporları Kulübünün yönetim binası olmuştur
Oldukça geniş bahçe içerisinde bulunan köşkün kıyısında bir de plaj bulunmaktadır Kâgir bir bodrum üzerinde iki katlı ve çatı katından oluşan köşkün eğimli araziden ötürü güney yönünde bodrum katı dayanak duvarlarına bitişiktir Denize yönelik kuzeyi bir revakla açılmıştır Bodrum katında sarnıç, mutfak, kiler, çamaşırhane gibi servis birimleri bulunmaktadır Birinci ve ikinci katları yapının merkezini dik açı ile kesen iki eksene göre simetrik olarak yapılmıştır Bu bölümler iç sofalı (karnıyarık) plan düzenindedir
Köşkün zemin katı ile üst katında kuzey-güney doğrultusunda bir uçtan bir uca uzanan sofalar vardır Ana girişi zemin katta olup, güney cephesine geniş bir teras yerleştirilmiştir Buradaki terastan iki kollu mermer merdivenlerle bahçeye inilmektedir Bu terasları ve iki yandan kuşatan zemin kata ait mekânların köşeleri pahlanmış ve buraya yarım altıgen şeklinde kitleler oturtulmuştur Köşkün kuzeydoğu köşesinde Mehtabiye denilen Cihannüma niteliğinde bir de kulesi vardır Kulede çepeçevre balkonlarla kuşatılmış olan iki ayrı kat bulunmakta olup, bunların üzeri çinko kaplı konik bir külahla örtülmüştür
Prof Dr M Baha Tanman’a göre köşkün iç mimarisi ile dış mimarisi arasında üslup bakımından bir tezat gözlemlenmektedir Buradaki mekânların tasarımında sivil mimarinin köklü geleneklerine uyulmuş, buna karşılık cephelerin tasarım ve süslemelerinde Sultan II Abdülhamit devrinin eklektik zevki egemen olmuştur Küçük konsollarla desteklenen kat arası ve saçak altı silmelerinde, pencerelerin üzerindeki konsollu küçük saçaklardan ve bir takım başka ayrıntılarda ampir üslubunun etkileri görülmektedir
Mizzi Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada Çankaya (Nizam) Caddesi üzerinde bulunan bu köşk XIX yüzyılın ikinci yarısında George Mizzi tarafından yaptırılmıştır Köşk çeşitli kişiler arasında el değiştirmiş, 1930–1940 yıllarında San Remo Oteli olmuştur Günümüzde özel bir konuttur
Halk arasında Al Palas veya Kırmızı Kuleli Köşk olarak isimlendirilen bu yapı Orta Çağ Avrupa şatolarını andırmaktadır Bodrum ve iki katlı kâgir yapının duvarları kırmızı renkli prese tuğlalarla örülmüştür Dış cepheler sıvanmamış ve yapının tuğla örgüleri cepheye yansıtılmıştır Köşkün girişi ön cephede geriye çekilmiş bir verandanın arkasında yer almaktadır Bu veranda mermer sütunlara oturan üç basık kemerle ve sütunlarla hareketlendirilmişti r Verandaya açılan giriş ve bunların yanındaki pencereler yuvarlak kemerlidir Bunun üzerindeki katta basık kemerli ince uzun birer pencere görülmektedir Girişin solunda kare kesitli kule adeta bir burç görünümündedir Kulenin zemin kat hizasında basık kemerli bir penceresi, üst kat hizasında da önü balkonlu ve saçaklıklı bir penceresi daha bulunmaktadır Bu kulede köşkün sahiplerinden Giovanni Mizzi’nin bir teleskopla gökyüzünü izlediği söylenmektedir Camekânla kaplı olan bu bölümün özel bir rasathane olarak kullanıldığı sanılmaktadır
Köşkün içerisindeki holün iki yanında salonlar, ikinci katta da salon ve koridor çevresinde sıralanmış odalar bulunmaktadır
Kalvokeresis Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada’da Maden, Kumsal Caddesi’nde bulunan bu köşk Dimitri Kalvokeresis tarafından yaptırılmıştır Yapım tarihi ksein olarak bilinmemekle beraber yapı üslubundan XIX yüzyılın sonlarında İtalyan veya bir Rum mimar tarafından yapıldığı sanılmaktadır
Köşkün yapımında Batı üslubu egemen olup, iki katlıdır Kâgir köşkün duvarları yığma tekniğinde, döşeme ve çatısı ahşaptan yapılmıştır Cephe görünümü simetrik olup, çıkmalarla geri çekilmiş camekânlı balkonlar yapının bütününe hareket getirmiştir Belirli aralıklarla üçgen alınlıklı, dikdörtgen panjurlu pencereler sıralanmıştır Köşeleri taş örgülü olup, triglifli kısa saçaklı bir çatı ile de üzeri örtülmüştür
Bu yapı orta sofalı plan tipindedir İçerisinde dikdörtgen planlı sofalar, bunların iki yanında da odalar bulunmaktadır Alt kat daha çok salonlara, üst katlar da yatak odalarına ayrılmıştır Katlar birbirlerine çift kollu bir merdivenle bağlanmıştır Tavanlarda küçük konsollu silmeler çıtalarla yapılmış baklavalı motifler bulunmaktadır Ayrıca kalem işi ile tavanlar bezenmiştir Tavanlardaki yuvarlak, beyzi ve dikdörtgen kartuşlar içerisine de şehir manzaraları, alegorik insan figürleri ve çiçek motifleri yerleştirilmiştir
Ralli Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada Çankaya (Nizam) Caddesi’nde bulunan bu köşk halk arasında Yaldızlı Köşk veya Sedefli Köşk olarak tanınmıştır XIX yüzyılın sonlarında maden mühendisi olan Yorgo Ralli tarafından yaptırılmıştır Bu köşk prefabrik parçalar halinde Hindistan’da yapılmış ve buraya monte edilmiştir
Ralli Köşkü Yorgo Ralli’nin 1936 yılında ölümünden sonra birkaç kez el değiştirmiş, 1956 yılında yanmış ve yerine modern bir yapı yapılmıştır Ralli Köşkü’nün ahşap parçalardan oluşan mimari yapısı süsleme yönünden Hint-Moğol saray mimarisini yansıtmakta idi Köşkün XIX yüzyılda yaygın olan cihannüma veya mehtabiye kulesi de bulunuyordu Köşkün ana yapısından ayrı olarak yükselen bu kule sekizgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştü Sekizgenin önlerine kafesli pencereler ile küçük balkonlar yerleştirilmişti
Sabuncakis Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada Maden, Yılmaz Türk Caddesi’nde bulunan bu köşk Sultan II Abdülhamit (1876–1909) dönemi zenginlerinden Yorgi Sabuncakis Efendi tarafından 1904 yılında yaptırılmıştır Köşkün tasarımını Atina Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Fotiadis, yapımını da Simon Kalfa üstlenmiştir
Köşk bodrum ve iki kattan meydana gelmiştir Kâgir köşkün tasarımında Eski Yunan mimarisinin Neo-Klasik üslubu yansıtılmıştır Köşk üzerinde Masonluk simgeleri bulunmaktadır Başlangıçta bu köşkün Mason locası şeklinde düşünüldüğü sanılmaktadır Arazi eğiminden ötürü köşkün ana girişi üst kattadır Buraya caddeden bir köprü ile ulaşılmaktadır
Köşkün cephesinin ortasına ileriye doğru taşkın Klasik Yunan mabedi görünümü verilmiştir Köprünün bitimindeki terasa korint başlıklı iki kare kesitli paye ve iki sütun yerleştirilmiş, bunların üzeri de bir arşitrav ve üçgen alınlıkla sona erdirilmiştir Üçgen alınlığın iki yan ve tepe noktasına da akroterler yerleştirilmiştir Köşkün batı cephesindeki teras yanlara doğru balkonlarla uzatılmış ve bunlar kare kesitli payeler üzerine oturtulmuştur Kat araları silmelerle üç kesime ayrılmış, köşelerine de korint başlıklı plasterler yerleştirilmiştir Saçak silmesi damlalık frizi ve yumurta frizi ile çevrelenmiştir Ayrıca dikdörtgen söveli kapı ve pencerelerin üzerlerine de basık kemerli alınlıklar oturtulmuştur
Köşkün birinci katında girişin ekseni boyunca dikdörtgen planlı bir salon bulunmaktadır Bu salonun ortasına da sekizgen prizma şeklindeki kasnağın taşıdığı ahşap bir kubbe yerleştirilmiştir Bu kubbe içerisinde yönleri işaret eden yazılar ve kırlangıç resimleri bulunmaktadır Kubbe kasnağında eski Mısır, Hint, Asur, Yunan-Roma mitolojisinden esinlenilmiş resimler görülmektedir Ne var ki bu tonozlu kubbe 1971 yılında yanmıştır
Meziki Köşkü (Adalar)
İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada Maden, Malül Gazi Caddesi üzerinde bulunan bu köşk XIX yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır Levantenlere ait olan bu köşk XX yüzyılın başlarında Şahbaz ve daha sonra da Karayan ailelerinin mülkiyetine geçmiştir
Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen bu yapı caddeden geride, üç katlı ve bir de çatı katından meydana gelmiştir Kâgir köşkün dış görünümü kütlevi olup, dikdörtgen planlıdır İtalyan mimarisine benzeyen köşkün cephelerinde ampir ve neo-rönesans üslubu açıkça görülmektedir Cephesi basık kemerli profilli pencerelerle hareketlendirilmişti r Köşkün bir ve ikinci katların önlerinde balkonlar bulunmaktadır Zemin katın girişi yanlardaki ince, uzun pencerelerle kuşatılmıştır Kat aralarına silmeler yerleştirilmiş, iç mekânlarda eklektik süslemelere yer verilmiştir Bazı yerlerde de bitkisel motifler peyzajlar görülmektedir
Mavromatis Köşkü (İnönü Evi) (Adalar)

İstanbul ili Adalar ilçesi, Heybeliada’da, Refah Şehitleri Caddesi’nde bulunan bu köşk XIX yüzyılın sonlarında yapılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Büyük olasılıkla köşkü yaptıranın Mavromatis isimli bir Rum tarafından yaptırılmıştır
Köşk 1934 yılında İsmet İnönü’nün mülkiyetine geçmiştir Günümüzde İnönü Vakfı’nın mülkiyetinde olup İnönü Müze-Evi olarak hizmet vermektedir
Atatürk bu evde bir süre kalmış, Adalar’da ilk jeneratör de bu evde kullanılmıştır Köşk üç katlı orta sofa plan düzenindedir Taş bodrum kat üzerine ahşaptan yapılmıştır Köşke giriş arazi konumundan ötürü bodrum üzerindeki birinci kata dıştan merdivenlerle sağlanmıştır Cephe düzeni dikdörtgen söveli pencerelerle hareketlendirilmiş, ayrıca silmelerle de katlar birbirlerinden ayrılmıştır
Kırma çatı ile örtülü olan köşkün kısa kenarı ile asıl cephenin kenarı üçgen alınlıklı olarak sonlandırılmıştır İç plan düzeninde orta sofa şeması esas alınmıştır Her iki kattaki sofaların çevresine oturma ve yatak odaları yerleştirilmiştir
Reşat Nuri Güntekin Köşkü (Adalar )

İstanbul Adalar ilçesi, Büyükada’da Yılmaztürk Caddesi’nde bulunan bu köşk XIX yüzyılın sonlarına doğru yapılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Tarihi kaynaklardan Ruşen Eşref Ünaydın ve Hasan Ali Yücel’in zaman zaman buraya geldiği öğrenilmiştir
Köşk 998 m2’lik bir alanda üç katlı olarak yapılmıştır Dikdörtgen planlı köşk taş temeller üzerine kâgir olarak yapılmıştır Dört yönden dikdörtgen söveli pencerelerle aydınlatılan köşkün üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür
İç mekân orta sofa etrafında çevrelenmiş odalardan meydana gelmiştir Köşkün giriş merdivenleri dışarıdandır Mimari yönden herhangi bir bezeme unsuru bulunmamaktadır
Hüseyin Rahmi Gürpınar Köşkü (Adalar)

İstanbul ili Adalar ilçesi, Heybeliada Demirtaş Sokak’ta bulunan bu köşk 1918 yılında yapılmıştır Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı bu köşk İl Özel İdaresi tarafından Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiştir
Günümüzde Hüseyin Rahmi Gürpınar Müze-Evi olarak hizmet vermektedir
Köşk üç katlı T plan düzeninde olup, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür Taş temeller üzerine ahşap kaplamalı köşkün giriş avlusunun çevresinde ikişer oda bulunmaktadır Bu avludan oturma ve yatak odalarının bulunduğu ikinci ve üçüncü katlara çıkılmaktadır Bu katlarda ortadaki sofanın etrafında odalar sıralanmıştır
Abdülmecit Efendi Köşkü (Üsküdar)

İstanbul ili Üsküdar ilçesi, Bağlarbaşı’nda Kuşbakışı Sokağı’nda bulunan bu köşk Alexandre Vallaury tarafından 1901 yılında yaptırılmıştır Bu köşkün bulunduğu yer daha önce Hıdiv İsmail Paşa’nın mülkiyetinde idi Hıdiv İsmail Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa saraya damat olduktan sonra bu köşkün yerini ve tasarlanan projesini beğenen Halife Abdülmecit Efendi’ye 1895 yılında devredilmiştir
Günümüze gelen yapı köşkün selamlık bölümüdür Harem kısmı ve müştemilatı günümüze gelememiştir Küçük bir saray görünümündeki köşk, hafif meyilli bir arazide barok üslupta yapılmıştır Geniş saçakları, eliböğründeleri ve renkli bezemeleri ile dikkat çekici bir yapıdır Kâgir bir bodrum üzerine iki katlı ahşap olarak yapılmış ve simetrik bir plan burada uygulanmıştır Köşkün iki ana ekseninin kesiştiği noktada merkezi bir sofaya yer verilmiştir Daha önce burada bulunan havuz sökülerek sofa genişletilmiştir
Köşkün birinci katı yanlara doğru eyvanlarla açılmış ve haçvari bir plana dönüştürülmüştür Köşelerdeki dikdörtgen planlı odalar ikinci katta daha değişik şekildedir Her iki katta da eksenleri boyunca dışa uzanan orta mekânlar ile dört köşesindeki odalar düzgün bir geometrik plana uydurulmuştur Duvarların ileri veya geri alınması ile de cephe hareketli bir görünüme sokulmuştur
Köşkte kullanılan kapı, pencere, kolon ve kemerlerde doğuya özgü motiflere ve mimariye yer verilmiştir Günümüze gelen bezemesinin zamanla zarar gördüğü anlaşılmaktadır Bu bezemelerde çok renkler egemendir Dış cepheler geometrik bölümlere ayrılmış ve pencereler bunların içerisine yerleştirilmiştir Boşta kalan alanlar ise oryantalist motifli kalem işleri ile bezenmiştir Köşkün içerisinde altın nakışların, kalem işlerinin yanı sıra çini kaplamalara da yer verilmiştir Birinci kat merdiven holünde görüldüğü gibi bazı yerlere de tablolar yapılmıştır Özellikle burada Ressam Avni Lifij’in Aşk Çeşmesi isimli bir tablosu bulunmaktadır Köşkün bahçesinde de merdivenli bir kuyusu vardır
Köşk Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kazım Taşkent zamanında, banka tarafından satın alınarak restorasyonu orijinaline uygun olarak yapılmıştır
Altunizade Köşkü (Üsküdar)
İstanbul ili Üsküdar ilçesi, Altunizâde’de bulunan bu köşk, Altunizâde İsmail Zühdi Paşa tarafından 1868’de yaptırılmıştır Altunizâde İsmail Zühdi Paşa, bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı Validebağ Prevantoryumu içerisinde harem ve selamlık bölümlerinden meydana gelen bir köşk yaptırmıştı İlk Altunizade Köşkü olan bu köşkün güzelliğini duyan Sultan Abdülaziz Paşa’yı huzuruna çağırarak köşkün kendisine verilmesini ima etmiştir İsmail Zühdi Paşa da padişahın isteği üzerine köşkü Ona vermiştir Bundan sonra da Altunizâde Camisi’nin karşısında yeni bir köşk yaptırmıştır Yeni yapılan köşkün bezeme ve dış görünümü yönünden dikkati çeken bir güzelliği yoktur Ancak ilk köşkün içerisinde uyguladığı bezeme ve süslemeleri burada da tekrarlamıştır
Köşkün on sekiz odası, üç salonu, altı sandık odası ve altı helâsı vardır Bodrum katında iki mutfak bulunmaktadır Bunun üzerinde biri alçak tavanlı, ikisi yüksek tavanlı olmak üzere üç katlı bir yapıdır Yapının arazi konumundan ötürü ön cephede yüksekliği 18 m , arka cephede de 16 m dir Üst kat salonunun tavanı bir İtalyan ressam tarafından alçı üzerine yapılmış yağlı boya resimlerle süslenmiştir Ayrıca diğer odaların tavan bezemeleri, merdiven korkulukları da Osmanlı ahşap oyma sanatını yansıtmaktadır
Köşkün bahçesi içerisinde beş havuzu bulunmakta olup, bunlardan birinin içerisinde kayıkla gezilecek kadar büyüktü Havuzun ortasına da bir küçük adacık yapılmıştı
I Dünya Savaşı sonlarında İstanbul işgal altında iken Anadolu’ya kaçırılan silahlar bir süre burada gizlenmişti Köşk 1987 yılında İsmail Zühdi Paşa’nın varisleri tarafından STFA Firmasına satılmış, 1988 yılında yeniden yapılmak üzere yıkılmıştır
Şehzade Ömer Hilmi Efendi Köşkü (Üsküdar)
İstanbul ili, Üsküdar ilçesi Bağlarbaşı-Beylerbeyi arasında, Kuşbakışı Sokağı’nda Abdülmecit Efendi Köşkü’nün karşısında bulunan bu köşk Mısır Hıdivi İsmail Paşa tarafından 1870 yılında yaptırılmıştır Köşk 1910 yılında Şehzade Ömer Hilmi Efendi’nin mülkiyetine geçmiştir
Ömer Hilmi Efendi Sultan V Mehmet Reşat’ın oğlu olup, 1886 yılında doğmuş, 1935’te de ölmüştür
Köşk harem ve selamlık olmak üzere 50 dönümlük, içerisinde çam ve meyce ağaçlarının bulunduğu geniş bir bahçe içerisinde yapılmıştır Köşkün harem kısmı 1921 yılında yanmıştır Yanan bölümde 21 oda bulunuyordu Selamlık kısmı günümüze gelebilmiştir İki katlı köşk kâgir bir bodrum üzerine iki ahşap kattan meydana gelmiştir İçerisinde bir salon ve dokuz odası bulunmaktadır Selamlık kısmının sol tarafında hizmetli daireleri ile ahırlar bulunmaktadır Kuşbakışı Caddesi ile İcadiye-Bağlarbaşı yolun açılan iki kapısı vardır Bunlardan Kuşbakışı Caddesi’ndeki girişinin yanına yığma taştan bir su terazisi yapılmıştır
|