Yalnız Mesajı Göster

Türkiye'de Ki Antik Kenlter

Eski 10-07-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Ki Antik Kenlter



Metropolis Kalıntıları:

Tiyatro

bir yamaç üzerindedir Yaklaşık 3 bin 600 seyirci kapasitesine sahip tiyatronun oturma yerleri (cavea) bir diazoma ile iki parçaya ayrılır

Metropolis tiyatrosu Romalı mimar Vitruvius tarafından belirlenen tiyatro mimarisi standardına özellikler göstermektedir Büyük çoğunluğu Geç Hellenistik devre ait tiyatronun sahne binasında Roma devri etkileri de görülmektedir Aynı şekilde orkestra düzlemi de Roma döneminde mermer döşeme ile kaplanmıştır Tiyatronun alt bölümü erozyon nedeniyle yoğun bir toprak örtüsü altında kaldığından iyi korunmuş durumdadır Bizans döneminde ise tiyatronun üzerine çiftlik yapıları ve konutlar inşa edilmiştir Ayrıca yakındaki bir cam atölyesinin atıkları için sahne binası kullanılır Tiyatronun 2000-2001 yılları arasında TC Kültür Bakanlığı tarafından onaylanan projeye uygun olarak Philip Morris - Sabancı Ortaklığı'nın sağladığı kaynaklarla Y Mimar Ali Kazım Öz idaresindeki bir ekip tarafından restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılmıştır

Teras Evler

Tiyatronun doğu kenarına bitişik Ephesos'taki Yamaç Evleri'ni anımsatan teraslar halinde inşa edildiği anlaşılan Roma devrine ait mekânlar bulunmuştur Bu mekânlardan duvarları fresklerle süslenmiş büyük bir salonda renkli taşlarla yapılmış mozaik taban döşemesi yer almaktadır

Mozaik panoları üzerinde başta tiyatro ve eğlence tanrısı Dionysos ile karısı Ariadne olmak üzere ilgili mitolojik karakterler betimlemeler komedya ve tragedya maskları görülür Bu yüzden yapının tiyatro gösterileri ile ilişkili bir resepsiyon salonu olduğu düşünülebilir

Akropol

Metropolis yerleşmesindeki en erken buluntular akropol kazılarında ele geçmiştir Sur duvarları İÖ 3 yüzyılda yapılan Metropolis Akropolü'nün ana giriş kapısı Torbalı Ovası'na bakar Yazıtlı sütun parçalarından anlaşıldığına göre akropolde İÖ 1 yüzyılda kentin koruyucu tanrısı Ares onuruna yapılmış bir tapınak bulunmaktaydı Tapınağa ait domuz avı sahnelerini betimleyen arşitrav (sütunların üzerindeki taş kiriş) frizi parçaları üzerinde tapınak görevlisi rahiplerin isimlerinin bulunduğu sütun tamburları ve bazı mimari parçalar ele geçmiştir

Stoa

Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan stoalar dinsel törenlerde siyasi ve felsefi toplantılarda ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılıyordu İÖ 2 yüzyılda inşa edilen Metropolis Stoası 67 metre uzunluğunda 105 metre genişliğinde ve Dor düzeninde iki sütun sırası bulunan bir yapıdır Kuzeydoğu yönüne bakan stoa konumu gereği aşağı kenti ve ovayı yüksek bir bakış noktasından tümüyle görebiliyordu Dıştaki sütunların üzerindeki yazıtlardan bu yapının halkın bağışları ile yapıldığı anlaşılır Stoada 1990 yılında bulunan bir sütun tamburu üzerinde `Demetrios oğlu Kharesios bu sütunu halkı için dikti' ibaresi yer almaktadır Bu aynı zamanda ele geçen ilk sponsorluk metnidir

Stoa kazılarında yüzey buluntusu olarak elde edilen ve İÖ 1 yüzyılın sonlarına tarihlenen bir yazıtta Yunan ve Roma takvimleri karşılaştırmalı olarak işlenmiştir Bu yazıtın bir duyuru şeklinde stoa duvarında yer aldığı düşünülebilir

Hamam-Gymnasium

Metropolis antik kentinde bulunan bu hamam MSII yüzyılda Roma döneminde yapılmıştır

Roma hamamlarının tipik özelliklerini yansıtan hamam sıcaklık (calderiım) ılıklık (tipidarium) ve soğukluktan (frigidarium) meydana gelmiştir Hamam döşeme altındaki bir metre yüksekliğinde olan ısıtma sistemi (hypocaust) ve duvarların içerisine yerleştirilmiş içleri boş tuğlalarla (tabuli) ısıtılmıştır Roma döneminde gymnasiumlar kubbeli ve tonozlu hamam yapılarıyla birleşerek hamam-gymnasium yapı kompleksini meydana getirirler İÖ 2 yüzyıla tarihlenen bir yazıta göre gymnasium yöneticisi olarak Alexandra Mirton isimli bir kadının adı geçer Yine aynı yazıtta bahsedilen üç tarafı mermer oturma banklarıyla çevrili triklinium denilen ziyafet odaları keşfedilmiştir

ProfDr Recep Meriç 1997 yılında hamamda yaptığı kazılarda Geç Roma Çağına tarihlenen çok sayıda gümüş sikke ortaya çıkarmıştır

Latrina

Hamam-gymnasium yapı kompleksinin güneydoğu köşesinde 2001 kazı sezonunda latrina (umumi tuvalet) yapısı saptandı 575x115 metre boyutlarındaki yapının aynı anda yaklaşık 25 kişiye birden hizmet verdiği düşünülmektedir Yapının hem alttaki caddeden hem de merdivenli Akropol sokağından birer girişi vardır Bir üst kottaki küçük odanın da latrina ile bağlantılı bir işleve sahip olduğu hatta kadınlar tuvaleti olabileceği düşünülmektedir Bu alan içinde 2002 yılında tüme yakın bir Asklepios (sağlık tanrısı) heykeli ele geçmiştir

Bouleuterion

şehir yaşamı ile ilgili önemli kararları veren kent meclisinin toplandığı yapı anlamına gelir Metropolis'te stoa'nın üst terasında Bizans surları tarafından ikiye bölünen Bouleuterion yapısı kareye yakın bir plana sahip Dairesel oturma sıralarının ortasındaki yarım daire alanda sunaklar bulunmuştur Yapı ele geçen mimari ve plastik buluntulara göre Geç Hellenistik devre tarihlenir Oturma sıralarının arasındaki kenarı aslan ayaklı üç merdivenden başka duvar kenarlarında üst platforma ulaşan iki merdiven daha var Üst kısma çıkmak isteyen meclis üyeleri bu merdivenleri kullanarak yapılan konuşmayı engellemiyorlardı Bizans sur duvarının içinden çıkarılan asker ve yönetici heykellerinin üst platformda nişlerin içine yer aldığı düşünülmektedir Yapı Atina Yeni Bouleuterion ile başlayan ve Miletos Bouleuterionu ile devam eden meclis binası geleneğinin önemli bir örneğidir

Atriumlu Ev - Ticarethane

Hamam kompleksinin alt terasında bulunan yapı ortada sütunlarla çevrili bir avlu (atrium) ve çevresindeki odalardan oluşur Avlunun ortasında ise yağmur sularının biriktiği bir havuz (impluvium) ve yanındaki mozaik döşeme koridor bulunmaktadır Mozaik döşemenin her iki ucunda 'iyi şanslar' anlamına gelen dilekler Yunanca (Agathe Tykhe) ve Latince (Bona Fortuna) olarak yer alır Bazı odalarda bulunan renkli duvar freskleri ve ağırlık ölçü taşları nedeniyle yapının konut işlevinin yanı sıra ticarethane olarak kullanıldığı da düşünülmektedir

Kale

Yeniköy ve Özbey köyleri arasında ovaya hâkim bir tepede bulunan Metropolis antik kentinde ilk yerleşim Helenistik dönemde başlamıştır

Roma ve Bizans döneminde daha da gelişen şehirdeki antik yapılar tiyatro ve kalesi günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir Buradaki kale Helenistik çağda yapılmış Bizans döneminde Arap akınlarına karşı önlem olarak daha güçlendirilmiş ve genişletilmiştir Kalede İzmir 9 Eylül Üniversitesi tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır

Kale kesme taş ve moloz taştan yapılmış olup yerleşim alanının büyük bir kısmını çevreleyen surlarla desteklenmiştir Duvar örgülerinde antik yapılara ait mimari parçalar ve heykeller kullanılmıştır

Kale dikdörtgen planlı olup burçlarla desteklenmiştir Büyük kulenin kuzeydoğu köşesinde büyük taş blokları ile savunma tesisleri kurulmuştur Buradan da anlaşılacağı gibi Bizans döneminde yapılan ilavelerle Bizans kalesi Helenistik surlarla birleştirilmiş ve kuzeye doğru yöneltilmiştir

Kale içerisinde çeşitli yapılara ait tonozlu galeriler bulunmaktadır Kale çevresinde çok sayıda seramik küpe sikke bronz eser cam toprak ve seramik eşya bulunmuştur

Kente adını veren Ana Tanrıça'ya ait kült mağarası üzerine yapılan araştırmalar ve Metropolis'teki kazı çalışmaları ProfDr Recep Meriç başkanlığında halen devam etmektedir





Alıntı Yaparak Cevapla