Yalnız Mesajı Göster

İran Mitolojisinin Kaynakları

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İran Mitolojisinin Kaynakları



İran Mitolojisinin Kaynakları

Sâsânîler ve daha önceki dönemlerden miras kalan kitaplar, resmî belgeler ve birtakım eserlerin Pehlevî dilinden Arapça'ya çevrilmesi, Pers yazılı kültürünün daha sonraki devirlere aktarılması, bazı İranlı çevrelerin geçmişten kalan kültürel miraslarını koruma ve daha sonraki nesillere aktarmada izledikleri yollardan biriydi Bu dalda, yeni müslüman olmuş İbn Mukaffa ve çalışmaları en iyi örnek olarak kabul edilir İran kültür ve medeniyetinin sonraki kuşaklara aktarılmasında son derece önemli çalışmalar olan bu tercüme faaliyetleri yanında yine İranlı bilginlerin çoğu zaman millî duyguları göz önünde bulundurarak İran efsaneleri ve mitolojik değerleriyle Kur'ân'ın özellikle tarihî anlatımları ve eski dünya milletleri, onların gelenekleri, kültürleri, tarihî ve dinî kişilikleri konusundaki kıssaları arasında bir uzlaşma, bir uyum sağlama çabaları da oldukça önemli rol oynamıştır O dönemler mitoloji, tarihin bir parçası olarak algılanıyor “niçin?, nasıl?” sorularına gerek duyulmaksızın kabul ediliyor, böylece İran mitolojik unsurları İslâmî çevrelerde bir ehliyet elde etmiş oluyordu İslâm'a inananlar eski değerlerini de böylelikle korumuş ve yeni inançlarıyla bağdaştırarak kalıcı bir kimliğe kavuşturmuş oluyorlardı Sonuçta yeni İran kültüründe; “Zerdüşt ile İbrâhîm” ya da “Cemşîd ile Süleymân” yan yana yer alabiliyordu Bütün bunlara kanıt olarak Arapça şaheser yapıtlar kaleme almış iki büyük tarihçi örnek verilebilir: Târîh-i Taberî ile Mucmelu't-tevârîh ve'l-kısas gibi çok önemli tarihî kaynaklarda söz konusu uyum açıkça görülmektedir Bu konuda İranlıların kültür ve medeniyetleriyle millî benliklerini devam ettirmek için oldukça önemsedikleri köklü faaliyetleri Şuûbiyye, Şiîlik, tasavvuf ve İsmâiliyye gibi yaygın dinî, sosyal ve manevî kalkışlarından söz etmek gerekir

Bu hareketler içerisinde Pers millî tarihi, kültür ve mirasının aktarılmasında da etken olan bağımsızlık hareketlerinin başlangıcı olarak kabul edilen Şuûbiyye hareketi çok önemlidir Emevî çağının sonlarında Şuûbiliğini ilan eden ilk şairlerden Fars asıllı Ebû Fâîz İsmâîl b Yesâr en-Nisâî, I/VII yüzyılın sonlarında dünyaya gelmiş, Medîne’de büyümüş, daha sonra Azerbaycân’da yaşamış, çok uzun bir ömür sürmüş, rivayete göre son Emevî halifesini bile görmüş, Emevî devrinin sonuna doğru ölmüştür Aşırı Fars taraftarı olan şair, şiirlerinde Araplara karşı Farslarla övünen bir kişiliktir Şairliğinden önce bu özelliğiyle tanınır Halifenin huzurunda bile kavminin şan ve şöhretini, nesebinin asaletini dile getirdiği birkaç kasidesi günümüze kadar gelmiştir Bu tutumu, işkenceye uğramasına ve sürgün edilmesine de yol açmıştır40 Ailesinden Arapça şiirler söyleyen birkaç şairin de çıktığı Ebu’l-Fâîz İsmâîl b Yesâr en-Nisâî, Hişâm b Abdulmelik (105-125/724-743) için yazmış olduğu kasidelerinden birinde onu övmek yerine ataların övmüştür

Siyasî, sosyal ve kültürel bir başkaldırı olarak tarihe geçen Şuûbiyye hareketinin öncüleri ve taraftarları İranlılardı Aralarında şairler, mütercimler ve yazarlar da bulunan bu çevrelerin asıl amaçları, bütün benlikleri ve değerleriyle İran milletini tanıtmak, İran’ın bağımsızlığını kazanmasını sağlamak, bölgedeki Arap egemenliğini ortadan kaldırarak onların gücünü kırmaktı Bu çevreler, belirledikleri hedeflerine önemli ölçüde de ulaştılar Bu amaçlarına erişmede kullandıkları yollardan biri de İran tarihi ve millî rivayetleriyle ilgili kitapları Arapça'ya çevirmek, İranlıların göstermiş oldukları kahramanlıkları ve öne çıkan özelliklerini konu alan eserler yazmaktı

İran değerleri ve Pers milletinin üstün özelliklerinden söz eden Şuûbî yazarların eserleri arasında; Saîd b Hamîd'in İnsâfu'l-‘Acem mine'l-‘Arab, Kitâbu Fazli'l-‘Acem ‘alâ'l-‘Arab, Beytu'l-hikme'nin reisi Haysem b Adiyy'in Ahbâru'l-Furs, Sehl b Hârûn'un birkaç eseri, Ebû Ubeyde Muammer b Musennâ'nın Fezâ’ilu'l-Furs adlı eserleri ve ilk İslâmî dönemlerde kaleme alınmış kaynaklarda isimlerine rastlanan daha birçok örnek verilebilir Birtakım ektenler nedeniyle daha sonraki dönemlerde söz konusu eserler ortadan kaybolmuş, ancak bu eserlerin de etkisiyle İranlılar, birtakım hareketleri başlatma ve yürütme heyecanı kazanmış, bağımsızlıklarını elde etme yolunda bunlardan da güç almışlardır Diğer taraftan İran kökenli Şuûbî şairlerin Arapça kaleme almış oldukları kahramanlık içerikli dizeleri de, o çağların İranlı şairlerinin milliyetçilik duyguları, heyecanları, ülkelerine olan sevgilerini dile getirmektedir Beşşâr b Bord, Hureymî-yi Soğdî, Ebû Nuvâs-i Ahvâzî, Mehyâr-i Deylemî, el-Mutevekkil-i İsfahânî gibi ünlü kalemlerin bu hareketler içerisindeki etkin ve derinlikli rolleri de unutulmamalıdır

Şuûbiyye düşüncesinin önemli ve etkili sonuçlarından biri de, tarihî ve kültürel içerikli çok sayıda eserin Pehlevî dilinden Arapça'ya çevrilmesi konusunda başlattığı seferberliktir Bu faaliyet, o dönem İran düşüncesi ve edebî gücünün açık göstergesidir Bunlar arasında; o dönemler tarih ve daha özel bir değerlendirmeyle “millî tarih” özelliği taşıyan İran millî rivayetleriyle tarihî gelişmelerine yer veren çok sayıda eser bulunmaktaydı Bunlardan İbn Nedîm'in el-Fihrist, Hamza-yi İsfahânî'nin Sinî-yi Mulûki'l-‘arz ve'l-enbiyâ, Mes'ûdî'nin Murûcu'z-zeheb, İbn Kuteybe Dîneverî'nin et-Tenbîh ve'l-İşrâf, İbn Kuteybe'nin Uyûnu'l-ahbâr ve Mucmelu't-tevârîh ve'l-kısas gibi klasik kaynaklarda söz edilmektedir Bunlar arasında; Dâstân-i Behrâm-i Çûbîn, Rustem u İsfendiyâr, Pîrân-i Vîse, Kitâb-i Peykâr, Mezdeknâme, Kitâbu't-tâc, Dârâ ve Bot-i Zerrîn, Lohrâspnâme, Husrev u Şîrîn, Enderznâmehâ-yi Pehlevî, Ahbâr-i İskender, Ahd-i Erdeşîr, Veys u Râmîn, Pîrûznâme, Ahbâr-i Behmen, Bahtiyârname ve daha başka eserler yer almaktadır

Bütün bu edebî ve tarihî amaçlı millî uzun süreli seferberliğin en önemli meyvesi, İran milletinin resmi yazışmalarda, şiirde ve çeşitli konularda eserlerin yazılmasında kullanılmaya başlanan Pârsî, Pârsî-yi Derî, ya da Derî adıyla resimleştirilen dilinin ortaya çıkmasıdır Burada dikkat çeken önemli bir nokta da bu yeni resmi dil ile kaleme alınan ilk eserlerin önemli bir kısmının İran millî kahramanlık rivayetlerine yer veren çalışmalar olmasıdır Horasân dihkânları sınıfından ve soyları Sâsânîler dönemi önemli kişilikleri ve ünlü komutan Behrâm-i Çûbîn'e dayanan asîl İranlı bir hanedan olan Sâmânîler, diğer hanedanlar gibi İran geleneklerini ve millî değerlerini korumada çok titiz davranmışlar, yönetime geldiklerinde bütün güçleriyle eski İran'ın bütün geleneklerine sarılmış, her şeyi İranlılaştırma politikası izleyerek önemli çalışmalar yürütmüşlerdir Bu amaçla İranlıların yeni kabul ettikleri dinin kutsal kitabı Kur'ân-ı Kerîm'i de Farsça'ya çevirmişlerdir

Bütün bu millîleştirme faaliyetlerinden hız alan millî çabalar IV/X yüzyıl boyunca Horasân'da eski dönemlere ait İran rivayetlerini toplayarak bir araya getirme ve İran tarihini, millî rivayetlerini kitaplaştırma çalışmaları yoğun olarak devam etti Bu çalışmalarda İran rivayetlerini sözlü olarak aktaran “nakkâl”lar özellikle Sâsânîler döneminden itibaren yaygın olarak faaliyet gösteren kesimin gayretleri ve bu derlemelerdeki büyük payları göz ardı edilemez Daha sonraki dönemlerde bu anlatımcılara “kıssehân”, “defterhân” ve eğer Şâhnâme ve kahramanlık destanları okuyorlarsa “şâhnâmehân” adları da verilmiştir Araştırmacılar V/XI yüzyılda etkin olan söz konusu anlatımcılar ve rivayetçilerin İran millî tarihi, mitolojisi ve efsanelerinin derlenmesinde temel etken olduğu kanısındadırlar

Alıntı Yaparak Cevapla