Yalnız Mesajı Göster

Tarihte Kurulan Türk Devletleri

Eski 10-06-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihte Kurulan Türk Devletleri



Medeniyet

Bazı kaynaklara göre Göktürk, bazı kaynaklara göre Rus veya İbranî yazısı kullandıkları söylenen Hazarlardan günümüze kadar, ancak iki adet yazılı belge kaldı Bunlardan birisi, Hazar hakanı Yusuf bin Harun tarafından, Endülüslü Musevî devlet ve bilim adamı Hasday bin İshak bin Şaprût'a gönderilen mektuptur (960) Öteki ise bilinmeyen Hazarlı bir Musevî tarafından, hakan Yusuf zamanında (931-965) yazılan bir mektubun, Mısır'da Keniset-el-Şâmi'de bulunan parçalarıdır Birinci mektupta, hakan Yusuf, şeceresini saymakta, Musevî dinine girmekle ilgili bilgiler vermektedir Mektupta ayrıca, Hazar ülkesinde yaşayan boyları, bunların yaşayış tarzını anlatan cümleler vardır Mektuptan anlaşıldığına göre Hazarlar, yarı göçebe, yarı şehir hayatı yaşarlardı Nitekim, bu bilgileri bazı Arap kaynakları da doğrular Genellikle yazın çadırlarda, kışın şehirlerde oturuyorlardı En ünlü şehirleri, Etil, Saksın, Belencer, Sarkil ve Semender'di Başkent Etil'in, İdil ırmağı kıyısında kurulduğu sanılır Şehrin batı kesimine Etil (Sarığşın da denir), doğu kısmına Hazarân (Hanbalığ da denir) deniliyordu Irmağın ortasında, şehrin iki yakasına dubalı köprülerle bağlı bir ada vardı Şehrin batı bölümü, doğu bölümüne göre daha genişti Burada hakanın tuğladan yapılmış sarayı vardı Şehrin uzunluğu 25 km idi ve dört kapılı bir surla çevrilmişti Şehir, dağınıktı Evler, Türklerin derme evleri (hargâh, büyük çadır da denir) denen, ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi Onlar, bu evlere odâde adını veriyorlardı Pek azı kerpiçten yapılırdı Hakandan başka hiç kimse tuğla ev yapamazdı Şehirde ayrıca çarşı ve hamamlar vardı Sarkil şehrinde yapılan son kazılardan, şehrin dikdörtgen biçimli; ev yapımında kullanılan tuğlaların, Asya kaynaklı olduğu anlaşıldı

Hazar hakanları, savaşlarda, odâde denilen, çadırlı bir arabaya binerlerdi Arabanın her tarafı halılarla döşenir, üzerinde sırmalarla örtülü bir kubbe yükselirdi Kubbenin üstünde, altından yapılmış bir armut bulunurdu Gelinlerin çeyiz arabaları da, hakanın savaş arabasını andırırdı Bu arabaların on tanesinin kapıları altın ve gümüş levhalarla kaplı olurdu Arkadan gelen 20 araba ile her türlü çeyiz eşyası, altın ve gümüş kaplar taşınırdı Hazarlar, ölülerini suya atarlardı Bazı söylentilere göre sonraları, ölüleri yakmağa başladılar Bir hakan öldüğünde her birinde birer kabir bulunan 20 odalı bir ev yapılırdı Kabirler, ufalanmış taş tozu ile döşenir, içine kireç veya mine konulurdu Gömme işi bittikten sonra, hakanı gömenler de öldürülerek, öteki odalara gömülürlerdi Bu iş, hakanın hangi odaya gömüldüğünün bilinmemesi için yapılırdı Bu geleneğin, Hunlar'da da sürdürüldüğünü gösteren belgeler vardır Hakanın kabir odası, baştan başa, altınla işlenmiş kumaşla örtülür; bütün işler bittikten sonra suyun altında kalacak şekilde, nehrin suyu kabir eve boşaltılır ve yapı iyice su altında kalır; böylelikle artık, hakanın cesedine insan, şeytan, kurt ve böceklerin zarar veremeyeceğine inanılırdı Hazar hakanlarından hiçbirinin mezarının bulunamayışı, kendilerinin bu gömme geleneği yüzündendir

Ekonomi

Etil şehri, Güneydoğu Avrupa ile Asya arasındaki bir alışveriş merkeziydi Bu şehirde, çeşitli dinlere bağlı yerli halktan başka, ticaret için gelmiş yabancılar da otururlardı Şehir pazarlarında, çeşitli ülkelerden, çeşitli yerlerden gelen mallar değiş-tokuş edilir, satılırdı Saksın şehrinde alışveriş, kurşun paralarla yapılırdı Ayrıca, ekin denilen kumaş paralar (kâğıt para benzeri) da kullanılırdı Hazarların başlıca ihraç malı, bir çeşit tutkaldı, öteki ticaret mallarının çoğu, Rus ve Bulgar ülkelerinden gelen maddelerdi Büyük şehirlerin çevrelerinde geniş bahçe ve bağlar vardı Yerli halk, yazın çadırlarda şehir dışına çıkar, tarımla uğraşırdı Hazarların, milletlerarası ihraç malları arasında, Hazar süngüleri, Hazar eğerleri, Hazar zırhları önemli yer tutardı Hazar kılıçları, Ruslar arasında da biliniyordu Hakanlar, Bulgar ilteberliğinden her evden, her yıl bir samur vergisi alırlardı Ayrıca, ticaret kervanları ve gemileri, onda bir oranında vergi öderlerdi Hazar Denizinden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı

Alıntı Yaparak Cevapla