Prof. Dr. Sinsi
|
Tarihte Kurulan Türk Devletleri
Gazneliler
Gazne’de 962-1187 yılları arasında hüküm süren Türk-İslâm devleti
Sâmânî Devletinin (819-1005) en parlak devirlerinde çok sayıda Türk, gruplar hâlinde Mâverâünnehir yoluyla İslâm dünyasına getirilmekteydi 912 yılından itibaren ise Sâmânî Devletinin vali ve komutan kadrolarında, Türk isimleri de görülmeye başlandı İşte bu Türk komutanlardan biri de Gazne Devletini kuracak olan Alptegin’dir Alptegin, 961 senesinde vezir Ebû Ali Muhammed Belâmî ile birleşerek, Sâmânî Şehzâdesi Nasr’ı tahta oturtmak istediyse de bu arzusunu gerçekleştiremedi Bunun üzerine kendisine bağlı birliklerle Afganistan’daki Gazne’ye çekildi ve burada bulunan Levik Hânedânını bölgeden uzaklaştırarak, şehre hakim oldu Böylece Gazne Devletinin temelini attı (962)
Alptegin’in, 963’te ölümü üzerine yerine geçen oğlu Ebû İshak İbrahim, dört yıla yakın süren saltanatında Sâmânîlerle dost geçinme yolunu tercih etti Ölümünden sonra 966’da yerine Bilge Tegin geçti Bilge Tegin, Buhara’da Sâmânî komutanlarından Fâik’in, üzerine gönderdiği bir orduyu bozguna uğrattı Bu mağlûbiyetten sonra bir daha Buhara’dan Gazne’ye ordu gönderilmedi Bilge Tegin, 975’te Hindistan üzerine yaptığı seferde Gerdiz Kalesini kuşatırken şehid düştü Gazne’de ilk sikke bunun zamanında kesildi Yerine geçen Pîrî Tegin, devleti yönetecek hususiyetlere sahip olmadığından, beş yıllık saltanattan sonra, tahtı Sebük Tegin’e bıraktı
Devletin asıl kurucusu olan Sebük Tegin, Isık Göl civarında Barsgan’da doğmuş, 960’a doğru Müslüman olmuş, köle olarak satıldığı Alptegin tarafından terbiye edilip, manevî evlât edinilmiş ve mühim mevkilere getirilmişti Hükümdar olunca, “Nâsırüddin Sebük Tegin Kara Beçkem” adını aldı İyi bir idareci ve komutan olan Sebük Tegin, Toharistan ve Zabülistan’la Zemindaver eyaletini, Gor bölgesini ve Belucistan’ın bazı yerlerini ülkesine kattı 979’da Hindistan’ın kuzeybatısında yerli hükümdarların en güçlülerinden Caypal’ı yenilgiye uğratarak, Hindistan hakimiyetine ilk adımı atmış oldu Kâbil Nehri boyunca Peşâver’e kadar ilerleyerek, bu bölgelerde İslâmiyet'in yayılmasını sağladı
Sebük Tegin’in 997’de ölümünden sonra, yerine oğlu İsmail geçti Ancak, kısa bir süre sonra, tahtı ağabeyi Mahmud’a bırakmak zorunda kaldı
Mart 997’de tahta çıkan Sultan Mahmud, Gazneli Devletinin kurucusu, Hindistan’a İslâm dinini yayan ve burada yüzyıllarca sürecek olan Türk hakimiyetinin temellerini atan, tarihin büyük cihangirlerinden ve hükümdarlarındandır Sâmânoğullarının yıkılışına rastlayan bir zamanda tahta çıkan Sultan Mahmud, ilk iş olarak Horasan’da hakimiyetini tesis etti Zaman zaman Karahanlılar'la rakip duruma düşmekle beraber, güneydeki (Hindistan) ve batıdaki (İran) fetihleri için müsait bir zemin ve elverişli şartlar buldu Şiîlere karşı halifeyi şiddetle savundu ve Sünnî mezheplerin koruyucusu oldu
Sultan Mahmud, İran, Irak ve Harezm’i ülkesine kattıktan sonra, Hindistan üzerine on yedi sefer düzenledi 1000 yılında Peşâver şehrini aldı Ertesi yıl Hindistan ordusunu yenip, Hindistan’ın en zengin eyaletlerinden biri olan Pencab’ı ele geçirerek, Hindistan’ın kuzeyine tamamen hakim oldu Çok büyük ganimetlerle Gazne’ye dönüp “Gâzi” unvanını aldı Beşinci seferinde, Ganj Vadisini ele geçirdi
Sekizinci Seferinde ise, 150 000 kişilik Hindu ordusunu imha etti En meşhur seferi olan 11 Seferinde ise Gucerat’a girdi ve büyük ganimetle geri döndü Sultan Mahmud, 1030’da öldüğü zaman, Gazneli Devleti, batıda Âzerbaycan hudutlarından, doğuda Hindistan’ın Yukarı Ganj Vadisine, Orta Asya’da Harezm’den Hint Okyanusu sahillerine kadar uzanan çok geniş bir sahaya yayılmıştı
Sultan Mahmud’dan sonra yerine oğlu Muhammed geçti ise de, bu sırada Isfahan ve Rey umumî valisi bulunan kardeşi Mesud tarafından tahttan indirildi Ekim 1030’da tahta çıkan Sultan Mesud, iyi bir asker olmakla beraber, babasının komşularla iyi geçinme siyasetini devam ettiremedi Özellikle, Selçuklular'la olan geçimsizlikleri, uzun ve kanlı savaşların çıkmasına sebep oldu Horasan’ın bir kısmını alma başarısını gösteren Selçuklulara karşı, Dandanakan Meydan Savaşı'ında (1040) Sultan Mesud büyük bir mağlûbiyete uğradı İran, Harezm ve Mâverâünnehir’e Selçukluların hakim olmaları, Gaznelileri Afganistan ve Hindistan toprakları üzerinde yaşamaya mahkûm etti
Bu mağlûbiyetten sonra, Gazne’ye dönerek ailesini ve hazinelerini toplayan Sultan Mesud, Lahor’a gitmek üzere yola çıktı Ancak, yolda muarızları tarafından yakalanıp hapsedildi ve Girî hapishanesinde yeğeni tarafından 1041’de öldürüldü Yerine, daha önce tahttan indirilip kör edilen kardeşi Muhammed çıkarıldı Babasının öldürüldüğünü duyan Mevdûd, Belh’den Gazne’ye yürüyerek, Muhammed’i tahttan indirip hükümdar oldu
Mevdûd’un saltanatı (1041-1049), dış mücadelelerle geçti Zamanında, Selçuklular önce Toharistan’ı, ardından Zemindaver’i ele geçirdiler Diğer taraftan Delhi Racası da, bazı kaleleri almaya muvaffak oldu Bunun yanısıra, Gazneli hakimiyetinden kurtulmak istiyen Gurlular da harekete geçtiler
Mevdûd’un 1049’da ölümü ile Gazneli Devleti karışıklık içinde kaldı Tahta İkinci Mesud çıktı ise de, oğlu karşı çıktı İkinci Mesud’un tahttan indirilmesi üzerine Bahâüddevle Ali tahta çıktı Fakat bunun saltanatı da çok kısa sürdü
İki yıl geçmeden Mahmud’un oğlu Abdürreşîd tahta çıktı Ancak tahtta gözü olan komutanlardan Tuğrul Bey, onu öldürüp tahtı elde etti 1040’tan beri artan Selçuklu baskısı, Tuğrul Bey zamanında durduruldu Ülkede de eski asayiş yeniden sağlandı 1059’da ölümü ile yerine çıkan kardeşi İbrahim, ilk iş olarak, Selçuklularla sulh yaptı Oğlu Mesud’u, Selçuklu Sultanı Melikşah’ın kızı ile evlendirip dostluk tesis etti Kuzey ve batıda bir kısım toprakların kaybedilmesine karşılık, Hindistan’da bazı kaleler ele geçirildi ve devletin sınırları Ganj Nehrine kadar uzandı
Sultan İbrahim’in 1099’da ölümünden sonra, yerine geçen oğlu Üçüncü Mesud, babasının Hindistan fütuhatı ve damadı bulunduğu Selçuklularla dostluğu devam ettirme politikasını iyi yürüttü Ancak, 1115’te vefatı ile devlet yeniden asayişsizlik içine düştü Kardeşler arasında taht rekabeti başladı Tahta çıkan Şîrzâd’ı, kardeşi Arslan öldürttü Arslan, diğer kardeşi Behram Şah üzerine yürüyünce Behram Şah, Selçuklu Sultanı Sencer’e iltica etti Bu durum, yarım asırdan beri devam eden Selçuklu dostluğunu bozdu Sultan Sencer, Gazne üzerine iki sefer düzenleyerek Arslan’ı yakalayıp öldürttü Böylece Behram Şah 1117’de Gazne tahtını elde etti Ancak bu tarihten itibaren Gazneliler, Büyük Selçuklu Devletine bağlı bir duruma geldiler Bu devrin en önemli hadisesi Gurluların harekete geçmeleridir 1128’de, Gur Melikü’l-Mülûk’u Kutbeddin’in Behram Şah tarafından öldürülmesi, Gurluların ayaklanmasına sebep oldu Melik’in kardeşi Suri’nin Gazne’ye girmesi ile büyüyen isyan kısa sürdü Fakat bir müddet sonra Alâeddin Hüseyin önce Gazne’yi, ardından Bust’u tahrip edip, Gaznelilerin kuzeydeki hakimiyetlerine son verdi Oğuzların, 1152’de Gazne üzerine yürümeleri üzerine Behram Şah, burasını kesin olarak bırakıp Lahor’a çekildi
Behram Şah, 1160’da ölünce, yerine oğlu Hüsrev Melik geçti Bu sırada Gazne’de ikamet etmekte olan Gurlu emir Muizzeddin, 1173’ten itibaren Hindistan seferlerine başladı Gur akınları karşısında yerli Khokharlarla anlaşmaya çalışan Hüsrev Melik, bunların hıyanetini anlayınca Muizzeddin’le anlaşmak için çare aradı Ancak bir netice elde edemedi ve 1187’de esir düştü Böylece Gazneli Devleti, Gurlu İmparatorluğuna ilhakla tarih sahnesinden çekildi Son Gazneli Sultanı Hüsrev Melik ile oğlu Behram Şah, önce Gazne’ye oradan Firizkuh’a ve nihayet Belervan Kalesine götürülerek hapsedildi, birkaç yıl sonra, 1191’de, öldürüldüler
Büyük Türk Hakanlığı, yani Karahanlılar'dan sonraki Müslüman Türk Devleti, Gazneli Devletidir Sünnî-Hanefî mezhebinde olan Gazneliler, sarayda Türkçe, edebiyâtta Farsça, fakat resmî yazışmada Arapça'yı resmî dil olarak kullanmışlardır
|