Konu
:
Kurtuluş Savaşında Öğrencilerin Rolü Nedir
Yalnız Mesajı Göster
Kurtuluş Savaşında Öğrencilerin Rolü Nedir
10-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Kurtuluş Savaşında Öğrencilerin Rolü Nedir
Kurtuluş Savaşı'nda Öğrencilerin Katkısı Ne Oldu
kurtuluş savaşı sırasında öğrencilerin rolü ne olmuştur
kurtuluş savaşında öğrencilerin rolü
II Meşrutiyet ilanının ardından gençlik hareketi ve örgütleri üzerinde İttihat Terakki’nin etkisi yayıldı ve İstanbul’da çeşitli fakülteleri kapsayarak Darülfünun (Üniversite) Talebe Cemiyeti’nin kurulmasının (1910) ardından
1912 Mart’ında pan-Türkçülüğün gelişmesine paralel olarak –aralarında M Emin Yurdakul ve Yusuf Akçura’nın da bulunduğu– ağırlıklı olarak askeri tıbbiyeden 200’den fazla öğrenci tarafından Türk Ocağı kuruldu
Osmanlı’nın Almanya’nın müttefiki olarak katıldığı I Emperyalist Savaş
yenilgiyi kayda geçiren 1918 Mondros Mütarekesi ve işgalle sonuçlanınca
gençler ve örgütlerinin de katılımıyla Kurtuluş Savaşı başladı Henüz savaş başlamadan İstanbul’da 52 örgütün bir araya gelmesiyle kurulan Milli Kongre’de öğrenci örgütleri de vardı; sonradan bu örgütlerin çoğunluğu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ne katıldılar
Gençler
gençliklerinin hakkını vererek
yalnızca Kurtuluş Savaşı’na yoğun bir katılım göstermekle kalmadılar
köylü gençler de düşünüldüğünde
bu savaşın asıl yükünü omuzladılar Bunda şaşılacak şey yoktur Özellikle bütün tarihsel dönüm noktalarında
gençlerin bir yandan kendi sorun ve taleplerini
diğer yandan da ülke sorunları ve geleceğini sorumlulukla sahiplendikleri
fazla zorlanmadan birleşip örgütler kurdukları ve ilk elde mücadeleye atılanların başında geldikleri inkar edilemeyecek bir gerçektir Gençlik
düzen yanlısı akımlardan hiç etkilenmemiş değildir; ancak her şeye rağmen yüzünün kendisi ve ülkesinin geleceğine
ileriye dönük olduğu ve her kritik dönemde sorumluluk üstlenmekten kaçınmadığı kesindir
İşgale Karşı Öğrenci Gösterileri
İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine İstanbul Üniversite’sinde toplantı yapan öğrenci gençlik
işgali protesto etmek üzere okulları tatil kararı alarak
işgalin ertesi günü Fatih’te miting düzenlediler “Bu ülke bizim” içerikli manifestolarını Padişah’a götürmek üzere Halide Edip’i görevlendirdiler 20 Mayıs’ta Üsküdar’da ve 23 Mayıs’ta ise Sultanahmet’te mitingler tekrarlandı Bir hafta sonra yine Sultanahmet’te “Hak ve Adalet
Osmanlı Toprağı Yunanistan Olamaz” pankartı taşıyan öğrencilerin ağırlıklı katılımıyla bu kez daha büyük bir gösteri düzenlendi
Sadece mitingler düzenlemekle kalınmadı Gençler
Sivas Kongresi’ne
aralarında Askeri Tıbbiye öğrencisi Hikmet Kıvılcımlı’nın da olduğu delegeler yollayarak
Kongre’de o zaman moda olan Amerikan mandasına karşı tutum aldı
bu doğrultuda konuşmalar yaptılar İstanbul’dan Anadolu’ya silah kaçırılmasında ve katıldıkları cephelerde Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesi ve sürdürülmesinde etkin rol oynadılar
İşgal altındaki İstanbul’da da gençlerin işgal karşıtı çalışma ve eylemleri devam etti Bunların en önemlilerinden biri ‘Darülfünun Grevi’dir
İlk Boykot Eylemi
“Darülfünun Grevi” olarak bilinen bu boykot
1922 Nisan’ı başında
Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği de yapan
İngiliz işbirlikçisi ve vatan haini Padişah Vahdeddin yanlısı yayın yapan Peyam-ı Sabah ve Alemdar gazeteleri yazarlarından Ali Kemal ve Cenap Şehabettin gibi kişileri ve Kurtuluşu Savaşı’nı karalayan propagandalarını hedef alarak başladı Öğrenciler bağımsızlık ruhuyla doluydular ve “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla davranıyorlardı Edebiyat Fakültesi Kongresi’nde kabul ettikleri bir bildiriyi dekana verip tramvay direklerine astılar Ali Kemal gibi kişileri fakültelerinde görmekten utanç duyduklarını açıklayan gençler
bu işbirlikçilere karşı duydukları “nefret ve tiksinti”lerini bildiriyor
istifalarını istiyor ve “bir vatandaş sıfatıyla dahi kendileriyle ilişkide bulunmayacaklarını” duyuruyorlardı
Fakülte profesörler kurulunun beş öğretim üyesi hakkındaki suçlamaları yersiz bulduğunu açıklaması üzerine gençler
bu kez hazırladıkları suçlama yazısını Üniversite Senatosu’na verdiler Yazıları sansürlenerek basında yer aldı İşbirlikçi gazetelerde yayınlanan karşı yazılar ise
gençlerin öfkelerini biliyordu
Suçlamalarına yanıt alamayan Edebiyat Fakültesi öğrencileri
yanlarına Fen
Tıp ve Hukuk fakültesi öğrencilerini de alarak
Türkiye üniversiteleri tarihinin ilk boykotunu gerçekleştirdiler 4 öğrenci derneğinin aldığı boykot kararının yürütülmesi için dört fakülteden birer temsilcinin oluşturduğu bir boykot komitesi kuruldu
Başlayan boykota
İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Orman
Siyasal Bilgiler
Veteriner fakülteleriyle
Ziraat
Eczacılık ve Dişçilik ve Deniz Ticaret yüksek okulları da katıldı 12 Nisan 1922’de
bu eylemli birliğe dayanan Üniversite ve Yüksek Okullar Öğrenci Birliği kuruldu
Boykot genelleşmişti ve Eğitim Bakanlığı
yapacak başka şey bulamayarak üniversiteyi kapatmak zorunda kaldı Eğitim bir aydan fazla bir süre durdu Bakanlığın kararıyla üniversite 20 Mayıs’ta açıldığında
gençler Sultanahmet’te toplanıp
müdahale ederek talepleri karşılanıncaya kadar boykotun devamına karar aldılar
Sonradan
özellikle ’60’lı yıllarda
öğrencilerin sık sık karşılaşacakları
boykot
işgal ve hemen her tür eylemlerine gerici
işbirlikçi besleme grupların saldırısının ilk örneğine de
bu boykot sırasında tanık oldular Eczacılık ve Dişçilik öğrencileri Kadırga’da saldırıya uğradılar Hukuk’ta da bir grup boykotu kırmaya çalıştı Haydarpaşa’dan yardıma gelen Tıbbiyelilerin katılımıyla önce Kadırga’daki saldırı püskürtüldü ve ardından Üniversite’ye yürüyüş düzenlendi Hukuk’ta boykot kırıcıları da püskürtülerek derse giren iki hocanın kendiliklerinden derse ara vermeleri sağlandı Üniversite’de öğrencilerin müdahalesiyle boykot sürdürüldü Ali Kemal ve arkadaşları çürük yumurta yağmuruna tutuldu Boykot
Haziran ayında da devam etti ve sonunda
Üniversite’nin yönetmelikte değişiklik yapmaya zorlanmasının ardından
Üniversite Senatosu
işbirlikçi hainlere süresiz izin verilmesi kararını açıkladı ve ilk üniversite boykotu başarıyla sona erdi Öğrenciler
birkaç ay sonra
önce 30 Ağustos Zaferi’ni
sonra da Yunanlıların İzmir’i boşaltmak zorunda kalmalarını
kendi katkılarının da gururuyla sevinçle izlediler
Bu dönemde
ilk kez
gençler sosyalist örgütler içinde birleşmeye de yöneldiler Mustafa Suphi önderliğinde örgütlenen TKP’nin yol göstericiliğinde kurulan Türkiye Komünist Gençler Birliği
özellikle Askeri Tıbbiye ve Sanayi Mektebi’nde ve genç işçiler arasında
gençliğin ileri kesimleri içinde örgütlenme çalışması yürüttü
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul