Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıya Atılan İftiralar

Eski 10-06-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıya Atılan İftiralar



Abdülaziz İntihar mı Etti?

Mesele incelendiğinde görülmektedir ki, olay intihar değil, açıkça Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa ve arkadaşlarının işledikleri bir cinayettir Zirâ, Ahmed Cevdet Paşa’nın ifadesiyle, “makasla sol kolunun damarlarını kestikten sonra, yaralı kol ile sağ kolunun damarlarını kesmesi inanılmaz bir durumdur” Diğer taraftan, koskoca Osmanlı Padişahının bu şekilde ölümü üzerine, şer’ân ve kânunen her çeşit soruşturma ve tıbbî incelemenin yapılması gerekirken, aslâ bu yola gidilmemiş ve sadece Fahri Bey denen birinden sorularak alel acele sahte ölüm raporu hazırlanmıştır Hüseyin Avni paşa, muayene taleplerini şiddetle reddetmiştir O dönemi ve bizzat olay günlerini yaşayan muteber tarihçilerin (A Cevdet Paşa ve Mahmud Kemal gibi) ve olay sırasında yayınlanan Avrupa basınının kanaati de olayın cinâyet olduğu yönündedir Kısaca, İngilizlerin kuklası olan Mithat Paşa, Hüseyin Avni Paşa ve avâneleri, kendi emellerine ters gördükleri Abdülaziz’i, İngilizlerin tahrikiyle şehit etmişlerdir
II Abdülhamid Kızıl Sultan mı?

Doğuda Ermeni terörünün şiddetlenmesi üzerine Sultan II Abdülhamid, merkezi Erzincan’da bulunan IV Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa’yı, bunu durdurmak üzere görevlendirmiş ve teröristlere aman vermeyen paşanın bu hareketi Avrupa basınının pâdişah aleyhine kampanya başlatmasına sebep olmuştu ki; Fransız Akademisi üyesi Tarihçi Kont Albert Vandal’ın, onun hakkında ilk defa "Le Sultan Rouge” lakabını kullanması sürpriz sayılmamıştı Maalesef, İttihatçılar bu tâbiri “Kızıl Sultan” diye tercüme ederek, Ermenilerle birlikte Abdülhamid’i kötülemeye başlayacaklardı İttihatçıların, Ermeni kâtili diye Abdülhamid’i ithâm etmeleri ve onu Kızıl Sultan diye karalamaları, ne yazık ki sonraki devrin ders kitaplarına kadar yansıyacaktı Oysa Abdülhamid, saltanatı boyunca, bazı tarihçilerin iddiâlarının aksine, Çırağan Baskını gibi fiili durumlar hâriç, muhaliflerine aslâ îdam cezası (Mithat Paşa gibi) vermemiştir 31 Mart olayında 1 Orduya, Rumeli’den gelen çapulcuları durdurmak için, kardeş kanı akar korkusuyla tâlimat dâhi vermekten kaçınmıştır

Vahidüddin Vatan Hâini mi?

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ve Sultan Vahidüddin’in şahsiyetiyle ilgili yapılan değerlendirmelerin tek taraflı olduğu hemen göze çarpmaktadır Düşman toplarının Saraya çevrildiğini gören Vahidüddin ve Osmanlı kurmayları, bütün gayretlerini, Anadolu’ya gönderilecek bir komutan vâsıtasıyla, bağımsızlık tohumlarının yeniden yeşertilmesi için harcamışlardır Sadrazam Damad Ferid, Mustafa Kemal Paşa’yı padişaha götürmüş ve askerlerin istediği insan olarak takdim etmiştir Harbiye Nâzırı Şâkir Paşa, Mustafa Kemal’in cumhuriyetçi olduğunu ve hânedânı devre dışı bırakabileceğini hatırlatmışlarsa da; pâdişah önemli olanın vatan ve devlet olduğunu ifade etmiştir İşte bu şartlar altında, 9 Ordu Müfettişi kisvesiyle Anadolu’ya gönderilmesi kararlaştırılan Mustafa Kemal ile Sultan Vahidüddin defalarca özel olarak görüşmüşlerdir Bandırma vapuruna, Mustafa Kemal ile birlikte kimlerin bineceği tespit edilmiş ve bunların vizeleri temin edilmiştir Bütün bunlar, Vahidüddin’in emriyle olmuştur Her türlü masraf, pâdişahın özel imkânları ve gizli ödenekten karşılanmıştır 1920-1922 tarihleri arasında, fiilen idâre TBMM’inde olmasına rağmen, Vahidüddin, Kuvâ-yı Milliye ve TBMM aleyhine bir tek şey yapmamıştır Aksine, işgâl kuvvetlerini yatıştıracak bazı tasarruflar dışında, gizlice ve imkânları nisbetinde, onların işlerini kolaylaştıracak desteklerde bulunmuştur Dolayısıyla, Sultan Vahidüddin vatan hâini değil; vatanın istiklâli için tâcını ve tahtını terk eden bir vatanperverdir Bütün gayretlerine rağmen İstanbul’u işgâlden kurtaramayınca, Kuvâ-yı Milliye’ye de köstek olmamıştır İstanbul’u terk ettikten sonra, İngilizler ve İtalyanlar, onun taşıdığı hilâfet sıfatını Anadolu aleyhine kullanmak istemişlerse de, Sultan Vahidüddin’in iman kuvveti ve vatan sevgisi buna mâni olabilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla