Konu
:
1912-1913 Balkan Savaşı Ve Dersler
Yalnız Mesajı Göster
1912-1913 Balkan Savaşı Ve Dersler
10-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
1912-1913 Balkan Savaşı Ve Dersler
Tarihîmiz bir çok zaferle doludur
Yeteri kadar önem verilmemesine rağmen bunların pek çoğu hepimizin hafızasında silinmeyecek izler bırakmıştır
Ancak bu zaferlerin sebepleri neticeleri kahramanları bu kahramanların hayatları kısacası "dersler" bizim için pek meçhûldür
1912-1913 Balkan Savaşı ve Dersler
Zaferlerimizi bilmeyen bizler elbette okuması da dinlemesi de anlaması da zor ve üzücü olan mağlubiyetlerimiz üzerinde belki de hiç durmayız
Halbuki getireceği tecrübe vereceği ders açısından mağlubiyetler zaferlerden pek de aşağı değildir
İşte Balkan Savaşı bunlardan birisidir
Artık bütün tarihçilerin kabul etmeye başladıkları gibi Balkan Savaşı II
Abdülhamid'in takip ettiği siyaset sayesinde -milletlerarasındaki ayrılıklardan faydalanma- uzun süre engellenmiştir
Mamafih onun 1909'da İngiltere'nin tertiplediği 31 Mart Vak'ası bahane edilerek tahttan indirilmesiyle devlet tecrübesiz her şeyin meşrutiyet ile hallolacağına inanan Avrupa'nın "din ve ekonomik" noktadan hareket ettiğini bilmeyen insanlara kalmıştır
İttihat ve Terakki Partisi'nin ülke yönetimini ele geçirmesinden sonra özellikle batı kültürünün eğitim ve sanat hayatımıza yansıtıldığını görüyoruz
Parti Batının gönlünün hoş tutulması ile onların Osmanlı'ya karşı daha makûl bir politika izleyeceklerine inanıyordu
Halbuki batı yeryüzünde "ayakta duran müslüman" görmek istemiyordu
İttihatçılar Balkan devletlerinin Osmanlı'ya karşı girdiği ittifakı göremedikleri gibi iş başına getirdikleri bazı gayr-i müslim devlet adamları sebebiyle de mevcut durumun da zayıflamasına sebep olmuştur
Meselâ Balkan Savaşı'ndan kısa bir süre önce Dışişleri Nâzırı Noradınkyan "Balkan Devletlerinin Osmanlı'ya saldırmayacaklarına dair meclise teminat verir" diyerek 70-80 bin tecrübeli askerin terhisine sebep olmuştur (1)
Balkan Savaşı öncesinde meydana gelen siyasî gelişmeler doğrudan bu savaşla alâkalı değildir
Çok mühim olan bu husus ayrı bir yazı olabilecek seviyede olduğu için biz hemen Balkan Savaşı'na girmek istiyoruz
Bu savaştan alınacak dersleri maddeleştirecek olursak;
1
Balkan Savaşı'na katılmış olup da hatıralarını yazanlar mağlubiyetimizin en mühim sebeplerinden birisi olarak orduya siyasetin bulaşmasını göstermektedirler
Bunlardan Rahmi Apak Kara Sait Paşa ve Albay Efe Kâzım'ın siyasî anlaşmazlık sebebiyle birbirlerine silah çektiğini anlatır (2)
Ordu siyasetle iştigal etmemeli vazifesinin ulvîliğinin şuuruyla kendisini geliştirmelidir
O günleri cephede gazeteci olarak yaşayan bir Fransız şunları anlatıyor;
"Bana bir albay gösterdiler
Bir binbaşıdan bahsettiler
Jön Türk Partisi'nin ümidiymiş (İttihat ve Terakki Partisi)
Bir yüzbaşı da ıslahatçılığıyla tanınıyormuş
Ben de elimde olmayarak eski Osmanlı ordusunu düşünüyordum
O ordunun subaylarını cemiyetler kulüpler şahsi tercih yapan komutanlar seçmezdi
Onlar sadece savaşı düşünüyor ülkeyi yönetmekle uğraşmıyorlardı
Bugünkü orduya gelince
Bu ordunun üzerine pek çok siyaset yağmuru yağmış demirleri paslanmıştı" (3)
Bir ordu ülkeyi idareye kalkışmış ise onun hatalarını engellemek çok zordur
Çünkü onda silah vardır
2
Bulabildiğimiz bir askerî kaynak savaş günlerinde ordunun durumunu anlatıyor:
"Subayların seçilmesi yükseltilmesi orduda kalmaları için sağlık ve ihtiyaca uygunlukları tesbit edecek usullerimiz yoktu
Avrupa ordularının acı deneyleri neticesinde terke mecbur oldukları köhne terfi usüllerinden biz bir türlü ayrılamadık
Takdirsizliğimizin daima cezasını çektik
Subaylar komutanlarına emirlerindeki birlikleri idareden mahrum olduklarını söyleyemiyorlardı" (4)
Orduda mevkiler ve rütbeler subayların bilgi ve becerilerine uygun verilmez ise savaşların kazanılması imkânsızdır
3
Balkan Savaşı'nda başarılı olan komutanların ittihatçılık fikrinden uzak dindar ve bu sebeple kendisini yenileyebilen kişiler oldukları açık
Sultan Vahdettin'in damadı İsmail Hakkı Bey bu özellikleri taşıyan general Cavid'in şehadetini şöyle anlatır;
"Cavid Paşa alaya cedlerimizin bir zamanlar Avrupa'yı titretmiş olduklarını anlattı
Makedonya'da lekelenmiş olan namusumuzun temizlenmesi gerektiğini belirtti
Devam etti -Pekâlâ evlatlarım
Siz bir alaysınız ben dahi bir alay sayılırım
Manolassa tepesinde iki Yunan alayı vardır
Onları tepeden aşağı atalım
İleri hücum!
Allahü Ekber! Allahü Ekber!
Cavid Paşa tepeye koşuyordu
Anadolu'nun genç ve imanlı askerleri "Allah Allah" sadâlarıyla dağa tırmanmaya başlamışlardı
Ak sakallı Cavid Paşa beş mermi ile yüzünden ve göğsünden yaralanarak yere düştü
"Allah Kerîm
" son sözleriyle şehidlerin cennetine kavuştu
Beyaz sakalı temiz kanıyla kıpkırmızı olmuştu" (5)
Alay tepeyi ele geçirir
Bunun yanında Alman subayları kırpık bıyıklı diye kendi bıyıklarını da bu şekilde kesen (6) taklidçi kendini tanımayan subaylar Balkan Savaşı'nda başarılı olamamıştır
Meselâ Taşlıca bölgesinde 5 bin askerimiz çok iyi silahlanmış olmasına rağmen yanında top ve makinalı tüfek dahi bulunmayan bin Karadağ askeri karşısında komutanları yüzünden kaçmak zorunda kalmışlardır
(7)
4
Orduda ikmal işlerinin iyi düzenlenememesi sebebiyle büyük bir açlık kendisini göstermiştir
Önce bu konudaki bilgileri arz edelim:
"Bulgarlara karşı yapılan savaş dört gün sürdü
Türkler kaybettiler
Çünkü askerlerin ekmeği ve başkumandanın telgrafı yoktu" (8)
"Bir çok askerimiz ölmüş at ve katırların gayet fena kokan cesetlerinden çıkardıkları derilerle ayak ve bacaklarını sarar ve bununla soğuğa karşı koymağa çalışırlardı
Bazıları -ise aç kalınca ot toplayıp yemişler ve maalesef zehirlenmiş müthiş acılarla kıvranarak ölmüşlerdi" (9)
"Açlıktan ölüme mahkûm olan askerlerin bazen vahşi kuşları kovmak için bir kolu kalkıyor fakat ölmekte olan bu askerin hareketi hiç bir işe yaramıyordu
Çünkü kuşlar bu insanların başından ayrılmıyordu" (10)
"Lüleburgaz komutanı ve Türk Ordusu Başkumandanı Abdullah Paşa dahi açlıktan ölmek üzeredir
Onu bir yabancı gazetecinin verdiği bir kaç konserve kurtarmıştır" (11)
Bu tür misâlleri çoğaltmak mümkündür
5
Bu yiyecek giyim ve cephane sıkıntısına rağmen "Anadolu'lu olma özelliğini devam ettirebilen askerlerimiz kahramanca savaşmışlar fakat yukarıda arz ettiğimiz sebeplerle galibiyete ulaşamamışlardır:
Journal gazetesi muhabiri anlatıyor: "Türkler Manastır'da Plevne savaşçılarının efsanevî cesaretini ve kahramanca inadını gösterdiler
Tam ve kesin yenilgilerine rağmen şan ve şeref tacına lâyık olabildiler" (12)
"Türk evlatları Sırp sınırından itibaren yürüye yürüye takatten düşerek neredeyse bir deri bir kemik olmuş tanınmayacak halde bugün Yunanistan'da bulunan Yanya'ya vardılar
Yolda hiç bir kapıdan bir dilim ekmek bile almadan Allah'ın bitirdiği otları yiye yiye Yanya'nın imdadına koştular" (13)
Askerlerimiz Yanya'da 12 bin kişidir
Altmış bin kişilik Yunan ordusuna 6 ay karşı koyarlar
Sonunda ayakta duramayacak hâle gelince Yunanlılar şehre girer
Askerlerimizin altı bini açlıktan vefat etmiştir
Gerisini bir Yunanlı subay şu şekilde anlatıyor:
"Cephane ve yiyecekleri kalmamış kâfî gelmeyen pek az miktarda çürümüş mısır ekmeğiyle şöyle böyle yaşayabilen bu insanlar inanılmaz bir manzara ortaya koydular
Türk askerleri soluyarak çığlıklarla âdeta yerde sürünüyorlardı
Bu iskelete benzeyen insanların gözlerinde ölüm görünüyor son nefesleriyle bir parça ekmek rica ediyorlardı" (14)
Balkan Savaşları'ndan alınacak dersler çoktur
1
Balkan Savaşı'nda bizimle beraber olan Arnavutlar'dan Hristiyan olanların ihanetleri (15) Osmanlı'ya sadık oldukiarı iddia edilen Yahudilerin Atina'daki Türkler'e yaptıkları (16) Bulgar'ların ve Yunanlıların Türklere katliam derecesine varan davranışları bazı askerlerimizin tüfek tutmayı dahi bilmemeleri (17) unutulmayacaktır
Osmanlı uzun süre askerine; Allah korkusunu itaati ve cesareti öğretmişti
Bunlardan uzakiaşıldıkça özellikle Balkan Savaşı'nda mağlubiyetimiz kendisini göstermiştir
Bütün bunların yanında; Osmanlı'nın asırlarca huzur ve müsamaha ile idare ettiği Balkanların Ortadoğu gibi Osmanlı sonrası içine düştüğü durum çok mühimdir
Asıl ders budur
Bu devletler Osmanlı'dan sonra kendi içlerinde uzun süre savaşmışlardır
Günümüzde ise Romanya'da Bulgaristan'da Yugoslavya'da yaşananları görüyoruz
Kimbilir belki de bunlar Osmanlı'yı Balkan savaşlarında katleden milletlere karşı ilâhi adaletin birtecellisidir
Balkan savaşlarında Edirne müdâfi Şükrü Paşa'dan Yanya kahramanı Esat Paşa'ya kadar yüzbinlerce şehidimize rahmet gönderiyoruz
□
DİPNOTLAR:
1)Artuç İbrahim; Balkan Savaşı İstanbul 1988
s: 74
2)Apak Rahmi; Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları Ank
1988 s: 70
3)Louzanne Stephan; Balkan Acıları İstanbul 1990 s: 34
4)Genelkurmay Başkanlığı; İşkodra Savunması ve Hasan Rıza Paşa Ankara 1986 s: 54-55
5)Okday ismail Hakkı; Yanya'dan Ankara'ya İstanbul 1975 s: 89-90
6)Apak a
g
e
s: 50
7) Genelkurmay a
g
e
s;73
8) Louzanne a
g
e
s: 73
9)Okdaya
g
e
s:113
10)Okdaya
g
e
s:150
11)Louzanne a
g
e
s:56
12)Artuça
g
es:234
13)Genelkurmay Başkanlığı; Yanya Savunması ve Esat Paşa Ankara 1984 s: 24
l4)Okdaya
g
e
s:34
15)Genelkurmay; İşkodra
s: 92
16)Artuç a
g
e
s: 225
17) Artuç a
g
e
s: 105
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul