Konu
:
Çanakkale Zaferi'nin Önemi Ve Sonuçları
Yalnız Mesajı Göster
Çanakkale Zaferi'nin Önemi Ve Sonuçları
10-07-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Çanakkale Zaferi'nin Önemi Ve Sonuçları
Çanakkale Cephesi’nin deniz harekatı (Boğaz’ın zorlanması) kuşkusuz sıradan bir askeri harekat ya da muharebe olayı değildir
Boğazlar konumu ve tarihi önemi itibariyle İstanbul Karadeniz kapısı Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir
Her iki boğaz klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz’i Karadeniz’e Avrupa’yı Asya’ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil Akdeniz’in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır
Bu nedenlerledir ki Türk Boğazları uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır
Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik ticari ve siyasi ilişkilerle askeri hareketler sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir
Başka bir deyişle Boğazlar dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur
Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır
Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa bir göz atılmasını gerektirir
Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya’nın “Drang Nach Osten (doğuya doğru) politikası” Rusya’nın ılık denizlere ulaşma emelleri; İngiltere’nin “denizlere egemen olan dünyaya hakim olur” teorisine dayanarak özellikle XIX
yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya’nın Akdeniz’e çıkmasını engelleme siyaseti hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir
Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon “İstanbul bir anahtardır
Istanbul’a egemen olan dünyaya hükmedecektir
Eğer Rusya Çanakkale Boğazı’nı ele geçirecek olursa Tulon Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır” [431) demekle Fransa’nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır
Rusya’nın görüşüyse Genelkurmay Başkanı Kropatki’nin bir raporunda; XX
yüzyılda Rusya’nın en önemli işinin Istanbul Boğazı’nı ele geçirmek olduğuna işaretle Osmanlı Devleti’ni Boğazı Rusya’ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır” şeklinde ifadesini bulmaktadır
Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir
Nitekim Rus Dışişleri Bakanı Sazanof Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi tüm Güney Rusya’nın ekonomik hayatının o devletin egemenliği altına girmesidir” demekte ve bu durumun önlenmesi için Istanbul’un alınmasını önermektedir
Öte yandan Kasım 1911’de Rusya’nın Osmanlı Hükümeti’ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen Ingiltere ve Fransa Rus isteklerini reddetmişlerdir
Keza Rusya’nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu
Işte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki Ingiliz ve Fransızlar’ı Istanbul’u almaya ve Ruslar’dan önce Karadeniz Boğazı’na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi’nin açılmasında başlıca etken olmuştur
Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur
Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken bu devletlerden Ingiltere’nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur
Nitekim Ingiliz Donanma Bakanı Churchill cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur
Gerçekten o bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü
En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz’da görünüvermesiyle Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı
Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı
Ingilizler Çanakkale’deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda önce denizde sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar
Böylece onlar zaferi Boğaz’da Türk top ve mayınlarına karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler
Anlaşma Devletleri’nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra yukarıdaki açıklamaların ışığı altında Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul