Yalnız Mesajı Göster

Bir Yabancının Dilinden Osmanlı Ordusu

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Yabancının Dilinden Osmanlı Ordusu







Şarlken adıyla bilinen Alman İmparatoru ve İspanya Kralı Charles-Quint?in elçisi olarak yedi yıl boyunca Türkiye?de kalan Oger Ghislain de Busbecg, Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Türk Ordusu ile ilgili gözlemlerini şöyle anlatıyordu:

?Türk ordusu ile kendi ordumuzu karşılaştırdığım zaman gelecekte başımıza gelebilecek olan şeyleri düşünüyor ve irkiliyorum"

Türkler, tarih boyunca düşünülebilecek en kudretliorduya sahipler İmparatorluğun bitmek- tükenmek bilmeyen bütün kaynakları bu ordunun emrinde Zafere alışkanlık, kazanılan sürekli zaferlerin tecrübesi, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık ve uyanıklılık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını oluşturuyor

Bizim ordularımız ise fakir, savurgan, yenilgiler yüzünden maneviyatını yitirmiş,

disiplinsiz, başıboş, sarhoş ve tamahkâr bir halde Şuna eminim ki, İran sürekli olarak doğudan Türkiye?yi tehdit etmese, Avrupa?nın işi çoktan bitmiş olacaktı

Türkler İran?ın işini bitirdikten sonra bütün ağırlıklarıyla bize yöneleceklerdir Böyle bir durum karşısında ne yapacağımızı ve buna ne derece hazırlıklı olduğumuzu düşünüyorum da, korkuyorum

Türk ordusunda ilk dikkatimi çeken, çeşitli sınıflara mensup askerlerin kendi karargâhlarından dışarı çıkmamaları oldu Bizim karargâhlarda olup-bitenleri bilenler buna inanmayacaklardır Onbinlerce askerin bulunduğu Amasya ordugâhında büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu Orada kavgadan, tartışmadan, şiddetten ve zorlamadan eser yoktu Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım Her taraf tertemiz, pırıl pırıldı Türkler artıkları derhal yakıyor ya da uzağa götürüp gömüyorlar Onlar hiç kumar bilmiyorlar Bizim ordugâhlarımızda ise zar ve kâğıt oynanmayan, içki içilmeyen, kavga çıkmayan çadır yoktur

Türk ordusunda en küçük bir disiplinsizlik hemen cezalandırılıyor ve hiç bir suça göz yumulmuyor Ordugâhta bir bayram namazının kılındığına şahid oldum Saflar şaşılacak derecede düzgündü

Uçsuz bucaksız bir kalabalık; türlü türlü, renk renk üniformalar, altın, gümüş, lâl, ipek ve saten pırıltıları içinde alabildiğince uzayıp gidiyordu Yalnız, bu servet ve ihtişam içinde herkes mütevazi idi Bu kudret ve zenginlik onlar için alışılmış, benimsenmiş şeylerdi Uzakta tımarlı süvarilerin binlerce atı görünüyordu Bu atlar da gayret yüksek ve bakımlı hayvanlardı

Türk toplumunun manzarası da Türk ordusunun manzarasından farksızdır Aynı sessizlik, servet içindeki sadelik, kendine güvenenlere mahsus tevazu halk tabakalarına kadar yayılmış durumda Kısacası, Türklerden alacağımız dersler sonsuzdur?

Alıntı Yaparak Cevapla