Yalnız Mesajı Göster

Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!

Eski 10-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!



Kara Fatma

(ORTADA OTURAN KARA FATMA)

1878 yılında Erzurum'da dünyaya gelir Balkan Harbi'nde eşi Derviş Erden'le birlikte Edirne'de, düşman işgali altında olan 'Yanık Kışla’da bulunur, askerlik hayatını birlikte paylaşır Cihan Harbi’nde kendi ailesinden 9- 10 kadınla birlikte Kafkas Cephesi'ne gider Mütareke yıllarında ise binbaşı eşi Derviş Bey’in ölümü üzerine Erzurum'a oradan da Sivas'a Mustafa Kemal’in yanına gider Burada bir müfreze kurar Daha sonra Mustafa Kemal tarafından görevli olarak 9 yaşındaki kızı Fatma ile birlikte İstanbul’a gönderilir Burada gizli teşkilatla birleşerek silah ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulunur

İSTİKLAL harbimizde çok sayıda kişisel kahramanımız var

Bunların öyküleri bugüne kadar çok yazılıp anlatıldı Ama bir 'Kara Fatma' Fatma Seher var ki hepsinden ayrı Hâlâ yazılıp anlatılsa bitecek cinsten değil 'Kara Fatma' İstiklâl Harbimizin en simgesel kahramanı Ailece İstiklâl Harbi'ne katılırlar ve birçok cephede büyük başarılar gösterirler
Üsteğmen rütbesiyle emekli olan 'Kara Fatma', kendisine bağlanan emekli maaşını da hayır kurumuna bağışlar 1933 yılında ise yoksulluktan İstanbul'da Rus manastırına sığınır 1955 yılında öldüğünde ise yine yoksuldur Tıpkı aynı dönem silah arkadaşlığı yapan 'Kartallı Kâzım' gibi
1878 yılında Erzurum'da dünyaya gelir Balkan Harbi'nde eşi Derviş Erden'le birlikte Edirne'de, düşman işgali altında olan 'Yanık Kışla’da bulunur, askerlik hayatını birlikte paylaşır Cihan Harbi’nde kendi ailesinden 9- 10 kadınla birlikte Kafkas Cephesi'ne gider Mütareke yıllarında ise binbaşı eşi Derviş Bey’in ölümü üzerine Erzurum'a oradan da Sivas'a Mustafa Kemal’in yanına gider Burada bir müfreze kurar Daha sonra Mustafa Kemal tarafından görevli olarak 9 yaşındaki kızı Fatma ile birlikte İstanbul’a gönderilir Burada gizli teşkilatla birleşerek silah ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulunur
Daha sonra kaçarak İzmit'e gelir Burada müfrezesi 480 kişiyi bulur Yanına kardeşi Süleyman'ı da alır, İzmit'in işgali sırasında Yunanlıların eline düşer ve 19 gün işkenceli esaretten sonra Yunanlı nöbetçiyi öldürerek kaçar I İnönü, II İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz'a katılır Kendi deyimiyle bugüne kadar müfrezesinde 43 kadına karşı 700 erkek askeri vardır Kadınlardan 28’i şehit olur Kendisi de birçok kez yaralanır Çavuşluk rütbesiyle işe başlayan Fatma Hanım, en son Üsteğmen rütbesiyle emekli olur Büyük Zafer’in coşkusunu yaşar Ömrü boyunca bu coşkuyu unutmaz Kendisine bağlanan maaşı, "Vatanının büyük kurtarıcısı Ebedî Şef‘in lâyık olmadığım büyük iltifâtı beni son derece sevindirmiştir Esasen bütün emel ve arzum, yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyorum Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbenin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay’a terk etmekle son vazifemi yaptım" diyerek Kızılay’a bağışlar Uzun yıllar izini kaybettirir Bu sırada -bir çatışmada iki elini ve akli dengesini kaybeden- kızının çocuğuna sahiplenir Ona uzun yılar
didinerek bakmaya çalışır İstanbul'daki Rus manastırına sığınır Burada kendisi yerde yatarken torununu tahta yatakta yatırır

RUS MANASTIRINDA
Zamanın ünlü mecmuası Yedigün, 'Kara Fatma'yı İstanbul Galata’daki Rus manastırında bulur Onunla mülakat yapar Mekki Sait Bey, bu mülakatı derginin 9 Ağustos 1933 tarihli sayısında yayımlatır Sararmış dergi arşivlerinde kalan bu mülakatı ilk defa burada yayımlıyoruz Çünkü 'Kara Fatma'nın biyografisini yazanlar bu bilgiyi bilmiyor Hatta "1923-44 yılları arasındaki hayatını aydınlatıcı malzemeyi henüz elde etmiş değiliz" diyorlar

YOKSUL ve GURURLU
'Kara Fatma'nın odasına girdiğimiz dakikadan beri yanımızdan ayrılmayan küçük Valântin, adeta kulağımıza fısıldar gibi:
- Vaziyeti çok fena! Dedi, acaba niçin bir iş bulmuyor da sana sola çatıyor!
Kara Fatma öfkelendi:
- Sen çekilsene bakalım odana! Bizi biraz yalnız bırak Belki aramızda konuşacak şeylerimiz var
Sonra bize döndü:
- Canım dedi Biz kendi aramızda dertleşeceğiz Bunun burada işi ne? Ben babasına cephede kurşun atmışım, kızı burada bana lâkırdı atıyor
- Sinirlenme canım, dedik Çocuk bu, kusuruna bakılır mı?
- Ne olursa olsun, ben bunlara halimi belli etmek istemiyorum Hatta başka yerde eşyalarım olduğunu, torunlarımı sağlam yetişsinler diye tahta üstünde yatırdığımı söylüyorum İşten bahsediyor İş bulamıyorum ki Kapıcılık kolculuk bulsam çöpçülüğe de razıyım Kızımla torunlarıma bakayım
- Kaç yaşındasın?
- 55 yaşındayım Askere 24 yaşında girdim Seferberlikte Kars, Kâğızman, Bayazıt taraflarında çalıştım 275 kişilik bir çetenin reisi idim İstiklâl Harbinde Garp Cephesi'nin hemen her tarafında bulundum Bereket Alakaya taarruzunda, sonra Düzce’de eşkıya ile müsademede, Sivrihisar’da, bir de Değirmendere’de yaralandım Bunlardan başka ufak tefek çizikler sıyrıklar da var, onları saymıyorum Kızımın parmaklarını da şarapnel kesti Zavallı şimdi yarı deli bir vaziyettedir
Yetimleri bana kaldı Çalıştığım müddetçe âmirlerimin takdirlerini kazandım Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu İstiklâl madalyasıdır, açım ama şerefliyim!
Kadıncağız ağlamaya başladı:
- Bazen çocukların elinden tutuyor; “Şu yetimler aç kalmış, ölecekler” diye torunlarım olduğumu sezdirmeden, onlar için yardım toplamaya çıkıyorum, ne yapayım, siz söyleyin!
- Şimdi nerede çocuklar?
- Sokaktalar Birazdan gelirler, birinin elinde yüz para, ötekinin avucunda altmış para:
- “Al nine, derler Açsın Vallahi biz de içinden hiçbir şey harcamadık, olduğu gibi sana getirdik Bir çay pişiremez misin bunlarla Ekmek batırıp ta beraber yiyelim
- Ah, ah Onlara doğru dürüst birer dilim ekmek bile yediremiyorum
Matbaaya dönüyorum Vakit öğle İnsan acıkınca taze ekmek ne güzel kokuyor Hay var olun Tophane fırıncıları! Ne pişkin, ne kabarık, ne beyaz, ne mis kokulu ekmekler çıkartıyorsunuz! Hem de 6 kuruşa ha!
Eğer günahı büyükse, varsın Kara Fatma çeksin, ona zırnık bile vermeyin isterseniz, fakat ey Türkiye’nin en has ve en lezzetli ekmeğini pişiren, iyi kalpli Tophane fırıncıları! Bayatından bir okka somunla, iki yavruyu dilenmekten bari siz kurtarınız!”

TEKRAR MAAŞ BAĞLANDI
Kara Fatma'nın yoksulluk içindeki yaşamı uzun yıllar sürer Bu sıkıntısı üzerine zamanın Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu İzzet Akçal tarafından “İstanbul’da bir kulübede yaşamakta ve büyük bir sefalet içinde kıvranmaktadır” şeklinde önerge TBMM’ne verilir 17 Şubat 1954 günü bu önerge kabul edilir ve Fatma Hanım’a 170 lira maaş bağlanır
Ancak bu aylıklı yaşam kısa sürer Fatma Hanım memleketi Erzurum'a geri döner Ve burada 1955 yılında (ay ve yılını bile bilen yok) hayata veda eder Tıpkı diğer silah arkadaşları gibi
Herkes 'Kara Fatma'nın kahramanlıklarını bilir de bu acı öyküsünü bilmez İstanbul’un Anadolu yakasına büyük bir Fatih heykeli dikeceklermiş Karşısına da aynı boyutlarda 'Kara Fatma' heykeli dikseler acaba fazla mı olur?
Hey gidi hortumlanan Türkiye hey!

Ercan DOLAPÇI

(Kaynaklar:
1-Feziye Abdullah Tansel, İstiklâl Harbi’nde Mücahit Kadınlarımız, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1988
2- Niyazi Ahmet Banoğlu, “Kara Fatmalar”, Tarih Coğrafya Dünyası, 1 Mayıs 1959, c1, Sayı: 2
3- HM, “Kahraman Fatma”, Devrin Yazarlarının Kaleminden Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal, c2, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1992
4- Türk Ansiklopedisi, c21, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1974
5- Mekki Sait, “Kara Fatma Rus Manastırında”, Yedigün, 9 Ağustos 1933, Sayı: 22, s10- 12
6- Semyen İvanoviç Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ,
İstanbul, 1997)
(Hürriyet, Yalçın Bayer)

Alıntı Yaparak Cevapla