Yalnız Mesajı Göster

Arkadaşlar Size Tarih Ders Notlarını Veriyorum !

Eski 10-07-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arkadaşlar Size Tarih Ders Notlarını Veriyorum !



İslâm Tarihi ve Uygarlığı

AİSLÂMİYET’İN DOĞUŞU SIRASINDA DÜNYANIN GENEL DURUMU
1 Asya
Siyasî Durum
Bizans İmparatorluğu (395-1453)
Kavimler göçü sonucu, Roma İmparatorluğu, bütünlüğünü koruyamayarak 395' te Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış, Batı Roma İmparatorluğu 476 'da yıkılmıştır
Batı Roma'nın devamı kabul edilen Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, Helenizm kültürünü benimsemiş, Ortodoks mezhebinden oldukları için de, Katolik Avrupa ile bağları zayıf olmuştur
İmparatorluk en güçlü devrini "Jüstinyen" hanedanı zamanında (518-610) yaşamıştır
Anadolu, Suriye, Filistin, Mısır, Kartaca, İspanya'nın bir bölümü, İtalya yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Tuna'ya kadar Balkan toprakları bu dönemde Bizans sınırları içinde idi
Bizans İmparatorluğu, Herakliyus hanedanı zamanında (610-717) doğuda Sasaniler, güneyde Müslüman Arap'larla, batı'da Türk Avarlarla mücadele ettiler
Bizans imparatorluğu, sınırları çok geniş alana yayıldığı için değişik uluslardan oluşmaktaydı
Toplumsal birliğin sağlanmasında en önemli unsur, Helenizm kültürü ile Hıristiyanlık dini idi
İmparatorlar ülkenin mutlak egemeniydi Ortodoks Kilisesi bile imparatorluğun emri altında bulunuyordu
Bizans imparatorluğu'nda tahtın babadan oğula, kardeşten kardeşe geçmesi gibi düzenli bir sistem yoktu Bu durum sürekli taht kavgalarına ve iç çatışmalara neden olmuştur
Bizans toplumu; soylular, din adamları, askerler ve köylüler olarak dört ana sınıftan oluşmuştur
Tarımın dışında en önemli etkinlik ticarettir İpek ve Baharat yolları, önemli ticari kazançlar sağlamıştır
Sasaniler
İran'da kurulmuştur Kurucuları Babek ve oğlu Ardeşir'dir
Başkentleri, Medain'dir
Sasanîler, ipek yolunun egemenliği için Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği yaptılar
Ancak ipek yolunu ele geçiren Göktürklerin Bizans'la ittifak yapmaları üzerine oldukça yıprandılar
Hz Ömer döneminde Kadisiye (635) ve Nihavend (642) savaşlarını kaybeden Sasanîler yıkıldılar
Sasanî ekonomisi, büyük ölçüde savaş ve yağma düzenine dayanmıştır
Doğu ticaret yolları üzerinde bulunmaları ve Hint ticaret yolunu ele geçirmeleri de ekonomik yönden gelişmelerini sağlayan etkenlerdir
Göktürkler
552'de Bumin Kağan tarafından kurulan I Göktürk Devleti, 581'de Çin'in siyasi oyunlarıyla Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış ve her ikisi de bir süre sonra Çin'in egemenliğini kabul etmiştir
Kutluk tarafından 681'de kurulan II Göktürk devletine de Uygur-Basmil-Karluk Türkleri son verdiler
Göktürklerde ekonominin temeli hayvancılığa dayanmaktaydı Uygun olan topraklarda tarım da yapılmıştır
Göçebe yaşam ağırlıklıdır
Hindistan
Hindistan, Asya'nın güneyinde büyük bir yarımadadır
Çeşitli kavimlerin istilasına uğradığı için Hindistan'da siyasî bir birlik kurulamamıştır
Kast sistemi; toplumsal, siyasî ve dinî düzenin temelini oluşturuyordu Bu sistemde halk, sınıflara ayrılmıştı:
Brahmanlar; Din adamları
Kshatriyalar (Kşatriyalar) : Hükümdarlar, komutanlar ve askerler
Vaisyalar (Vaizyalar) : Sanatkârlar, tüccarlar ve çiftçiler
Sudralar: İşçiler
Paryalar: Ayrıca bu dört sınıfın dışında olan ve hiçbir hakka sahip olmayan sınıftır
Hindistan'da ilk kez Guptalar (320-550) siyasî birliği sağlamıştır Gupta Devleti'nin varlığı Hunlar tarafından sona erdirilmiştir
Hindistan'da ekonominin temeli, tarım ve ticarete dayanırdı Tarihî Baharat Yolu'nun Hindistan'dan başlayarak Akdeniz limanlarına ve oradan da Avrupa pazarlarına ulaşması bu ülkeyi zenginleştirdi
Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî bağlantısı vardı
Çin
Çin'de feodal bir yapı bulunmaktadır
Yönetimde hanedanların egemenliği vardır
Egemen sınıf soylulardır
Çin'in tarihi yontma taş devrine kadar uzanmaktadır
İpek yolu, Türklerle Çinlileri karşı karşıya getirmiştir
Geniş ve verimli topraklarda tarım önemli etkinliktir
En önemli ekonomik kazancı İpek Yolu'ndan sağlamışlardır
Japonya
Japonya, Çin uygarlığının etkisinde kalmıştır
Güçlü bir merkezî yönetimin olmayışı, derebeylik sisteminin doğmasına neden olmuştur
İslâmiyet’in ortaya çıktığı 6 yüzyıl başlarında Japonya, bulunduğu bölgede siyasî ve ekonomik yönden gelişmemiş bir ülkedir
Japon ekonomisi tarıma ve özellikle de pirinç üretimine dayanırdı Ayrıca balıkçılık da halkın önemli bir geçim kaynağını oluştururdu
Din ve İnanış
Bizans İmparatorluğu
Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup, merkezleri İstanbul'du Ortodoksların liderine "Patrik" denilir
Bizans, siyasi ve sosyal karmaşaların yanında, Ortodoks mezhebi, içindeki görüş ayrılıklarından dolayı dinî karmaşalar da yaşamaktaydı
Sasaniler
İran (Sasani) devletinde Zerdüştlük dini hâkimdi Bu dine göre iyilik ve kötülük tanrısı olmak üzere iki tane tanrı vardı
İyilik tanrısı "Ahuramazda" (Hürmüz), kötülük tanrısı "Angramanyu" (Ehrimen) arasında sürekli bir mücadele vardır İyilik yapanlar öldüklerinde ışık dünyasına, kötülük yapanlar karanlık dünyasına giderlerdi Bunun için aydınlık ve ışığa değer vermişler, ateş'i kutsal kabul etmişlerdir
İyilik tanrısına destek olmak için sürekli olarak bir ateş yakılırdı Bu ateşin yakıldığı yere ateşgede denirdi Bundan dolayı Zerdüştler'e ateşe tapan anlamında Mecusi de denilmiştir
5yyda Mazdek tarafından Mazdekizm ortaya çıkarılmıştır Mazdekizm, Zerdüşt öğretisine dayanır, toplumsal, siyâsî ve ahlâkî ilkeleri ön plana çıkarmıştır
Göktürkler
İslam öncesi Türklerde Gök-Tanrı inancı hâkimdi Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu Gök-Tanrı inancı İslam dininin Allah inancı ile ortak özellikler taşıyordu Bu ortak yön Türklerin İslam dinine girmelerini kolaylaştırmıştır Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir
Din görevlilerine Şaman, kam, baksı gibi ünvanlar vermişlerdir
Hindistan
Hindistan'da Hinduizm dini egemendi
Hinduizm’de en temel ve kutsal metinler Veda'lardır Kast sistemini benimseyen Hinduizmde en üst mevkide Brahman denilen din adamları bulunurdu
Brahmanizm'e göre bir insanın, yaşamındaki iyi ve kötü hareketlerine göre ruhu rahat eder ya da sıkıntı çekerdi Ruhun rahat etmesi için insanın aşırı isteklerinden vazgeçmesi ve yalnızlığa çekilmesi gerekir
Hinduizm'in katı kast sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak Budizm doğmuştur
Felsefi bir düşünce olan Budizm; Çin'de, Tibet'te ve Japonya'da yayılmıştır
Budizm'in kurucusu Budha'dır Buda'ya göre; iyilik yapılmalı, kötülükten kaçınılmalı dünya nimetlerine istek duyulmamalıdır Bunları yapan insan sonsun huzura kavuşur ve "Nirvana" ya ulaşır
Nirvana'ya ulaşmak; dünyevî isteklerden kin, nefret ve tutkulardan uzaklaşmaktır
Budizm'de tanrı kavramı yoktur Bu inanışın din ile ilgili törenleri kaldırarak yerine ahlakî görevler koyması Brahmanların etkisini azaltmıştır Sınıf farklılıklarını ortadan kaldırarak herkesi Nirvana'ya çağırması da kast örgütünü temelden sarsmıştır
Budizm'in temelinde, iyilik duygusunun yanı sıra yardım, sevgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkeler vardır
Çin
İslamiyet'in doğuşu sırasında Çin'de Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir
Tao dini, Lao-Tzu (Lav Dzı) adındaki bir filozof ve din adamı tarafından ortaya atılan düşüncelerden doğmuştur Lau-Tzu'ya göre, "evren bir yaratıcının eseridir; o da Tao'dur" Tao, evrenin "yolu, düzeni, yasası" anlamına da gelir İnsanın somutlaştırdığı ya da yaşama geçirdiği bilgelik yolu da Tao'ya yönelmekle olur Tao'nun yoluna yönelen bilge kişi onunla birlik ve uyum içinde olmak durumundadır Konfüçyüs, Çin'de yetişen filozof ve din adamlarından biridir Çin'in karışıklık içinde bulunduğu bir dönemde, yeni bir ahlakî düşünce ortaya atarak kötülükleri önlemeye çalışmıştır, Ortaya koyduğu siyasî, toplumsal ve ahlakî düşünceler, Çin uygarlığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır İnsanların eşitliğine inanan Konfüçyüs'e göre devlet yönetimi ile ahlak özdeşleşmelidir Devlet ahlak kurallarına uyularak yönetilirse amacını gerçekleştirebilir Kişiler erdemli olmak ve dürüst yaşamak zorundadırlar Ancak bu yolla huzura ve mutluluğa ulaşılır Hindistan'da ortaya çıkan Budizm, 6yüzyıldan itibaren Çin'de yayılmaya başlamış ve bu ülkenin dinsel yaşamında etkili olmuştur
Japonya
Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm, Konfüç-yizm ve Budizm benimsenmiştir Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu" anlamına gelen Şintoizm’di
Şintoizm; ulusal, çok tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en belirgin özelliğidir
2 Avrupa
a Siyâsî Durum
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da krallıklar güçlerini kaybettiler Soyluların güç kazanmalarıyla birlikte tüm ortaçağ boyunca Avrupa'da etkili olacak olan siyasi yönetim biçimi "Feodalite (Derebeylik)" ortaya çıktı
Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır:
Soylular (Senyörler): Soylular, oturdukları toprakların sahibiydiler Her türlü hakka sahip olan ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi Soyluluk babadan oğula geçerdi Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer alırdı Senyörlerin en büyüğü kral idi Bundan sonra sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi
Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu toprakların geliriyle rahat bir yaşam sürerlerdi Dinin toplum üzerindeki etkilerinden dolayı halk üzerinde söz sahibi idiler
Burjuvalar: Ticaret ve sanatla uğraşırlardı Bağlı bulundukları derebeylerine vergi verirlerdi
Köylüler: Bunlar ikiye ayrılırlardı:
a Özgür Köylüler: Üzerinde yaşadıkları toprakları, istedikleri gibi ekip biçme hakkına sahip olup bağlı oldukları soyluya, vergi vermek zorundaydılar Ayrıca topraklarını satabilme, çocuklarına bırakma hakları vardı
b Serfler (Köle Köylüler); Hiçbir hakka sahip değildiler Soyluların malı sayılırlardı Toprakla birlikte alınır ve satılırlardı
Orta Çağ boyunca Avrupa'da zenginlik kaynağı topraktı Bu nedenle geri, kapalı bir ekonomik yapı görülür
b Din ve İnanış
Bizans Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebini benimsemişti Ortodoksların dini liderine Patrik denirdi
Patrik, İstanbul da otururdu
Hıristiyanlığın diğer büyük mezhebi Katolik mezhebidir
Dini liderlerine Papa denirdi
Papa, Roma şehrinde otururdu Papaların çok büyük bir etkinliği vardı Bazen krallardan bile fazla itibar görürlerdi
Çünkü Papa'nın Aforoz, Enterdİ ve Endülüjans adı verilen yetkileri vardı
Aforoz: Bir kişinin Hıristiyanlık dininden çıkarılmasıdır
Enterdİ: Bir ülkenin Papa tarafından bütün bir halde cezalandırılması
Endülüjans: Hıristiyanların günahlarından kurtulmak için Papa'dan aldıkları günahtan kurtulma, af kâğıtlarıdır Bu kâğıtlar Papa tarafından yüksek paralar karşılığı satılırdı
3 Afrika
6 ve 7 yüzyıllarda Afrika kıtasının tamamı bilinmiyordu Kuzey Afrika kıyılarıyla, Doğu Afrika kıyıları bilinmekteydi
İslamiyet'in doğuşu sırasında Kuzey Afrika, Bizans'a bağlı ve Hıristiyanlığın etkisi altında bulunmaktaydı
Habeşistan'da Aksum Devleti bulunmaktaydı
Aksum Devleti, önceleri putperestti
İmparator Ezana döneminde Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir
İslâmiyet'in ilk yıllarında bir grup Müslüman, Mekkelilerin baskısı üzerine Habeşistan'a göç etmiştir
B İSLÂMİYET'İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
1 İslâmiyet'ten Önce Arap Yarımadası
a Siyâsî Durum
Arabistan Asya kıtasının güney-batı ucunda yer alan büyük bir yarımadadır Genellikle çöllerle kaplı bir alandır
Arapların kökeni Sami ırkından gelmektedir Samîler, Arap Yarımadası'nda yaşamışlar, zamanla buradan dağılarak İlk Çağdan bu yana Mezopotamya, Suriye, Filistin bölgelerinde etkin rol oynamışlardır
Arabistan'da İslamiyet'ten önce kurulan devletlerin başlıcaları şunlardır:

1 Güney Arabistan Devletleri
A Main Devleti (MÖ 1200 - 650): Yemen'de kurulan üç büyük devletten biridir Başkenti, Main kentidir
B Saba Devleti (MÖ 950 - 115): Main Devleti'nin yıkılışından sonra Yemen'e, Sabalılar egemen olmuşlardır
Başkentleri Ma'rib kentidir
C Himyerî Devleti (MÖ 115 - MS 525): Saba Devleti'nin yıkılışı ile güç kazandılar

2 Kuzey Arabistan Devletleri:
A Nabatîler : Nabatîler, Arabistan'ın kuzeybatısında MÖ 4yyda kurulmuştur Başkenti Petra kentidir
B Gassaniler : Yemen kökenli olup, Suriye'ye yerleşmişler ve Hıristiyanlaşmışlardır Başkentleri Şam'dır
C Hire Arap Krallığı : Yemen kökenli olup, Irak'taki Hire kenti çevresine yerleşmişlerdir
Bu dev­letler ekonomik kaynaklarının yetersizliğinden dolayı kuv­vetli bir devlet olamamışlardır

b Din ve İnanış
İslamiyet'ten önce, Arapların büyük çoğunluğu puta tapıcıydı Her kabilenin kendine özgü putu bulunurdu Kâbe, Araplarca kutsal sayılırdı Burada Arap kabilelerinin putları bulunurdu En önemli putları "Hübel-Lat-Menat-Uzza"dır Araplar putları ziyaret için Kâbe’ye gelirler ve kurban keserlerdi Ziyaret zamanlarında kabileler arası çatışmalar yapılmazdı Bu nedenle bu zamana "Haram Ayları" denilmiştir Puta tapıcılık yanında, Mecusilik (Zerdüştlük), Musevilik, Hristiyanlık gibi dinler de yaygındı Ayrıca Hzİbrahim'in dinine inananlar da vardı Bunlara " Hanif " denilmiştir
c Sosyal ve Ekonomik Hayat
Arapların genel olarak yaşam biçimleri göçebe ve yerleşik olaraktı Toplumsal yaşam kabile örgütlemesine dayan­mıştır
Her Arap kabilesinin şeyh ya da seyyid denilen reisi vardır Göçebe yaşam süren Araplara bedevi denilirdi
Erkeğin egemen olduğu bir aile yapısı vardır Çok eşli evlilikler yaygındı Kadınların miras hakkı yoktu Kabileler arasında rekabet ve kan davaları yaygındı Çöl yaşamının zorluğu, su kaynaklarının azlığı, yiyecek sıkıntısı bu rekabet ve kavgaların sebepleridir Hicaz bölgesinin en önemli ticaret merkezleri Mekke, Medine ve Taif'ti Mekkeliler daha çok ticaretle, Medineliler ise daha çok tarımla uğraşmışlardır Göçebelerin en önemli geçim kaynağı hayvancılık, yerleşiklerin ise tarım ve ticaret olmuştur
Başlıca ekonomik faaliyetler kervancılık, tarım, keçi, at ve deve yetiştiriciliğiydi Kervancılık Arabistan'ın güneyine gelen İpek ve Baharat Yollarına bağlı olarak ge­lişmiştir Basra ve Yemen limanlarına gelen mallar ya­rımadanın kıyılarını takip eden ve kuzeye ulaşan yol­larla Suriye ve Mısır limanlarına götürülmüştür
Mekke şehri Kızıldeniz kıyısındaki Hicaz bölge­sinde bulunmaktaydı Mekke şehir devletinde idari ve ti­cari ya­pılar, Kureyş soylularının elindeydi Bir aristokrasi kuran Kureyş soyluları ticarete ve köleciliğe dayanan po­litikalara önem verdiler
ç Dil ve Edebiyat
Araplar arasında iki tür yazı vardı Himyeri ve Nebatlılara ait olan yazılardan, bugünkü Arap Alfabesinin kökeni Nebatlılara ait olanıdır İslamiyet öncesi Araplar arasında hitabet ve şiir sanatları gelişmişti Kâbe’yi ziyaret zamanlarında şairler yazmış oldukları şiirleri Suk-u’l Ukaz panayırında okurlardı Düzenlenen şiir yarışmalarında kazanan eserler, Kâ-be’nin duvarlarına asılırdı Bunlara Muallakat-ı Seb'a (Yedi Askı) denilirdi En önemli şairleri İmr –ü’l-Kays’tı
HzMuhammed Dönemi
Hz Muhammed, 571 yılında Mekke’de doğdu Babası Abdullah o doğmadan iki ay kadar önce vefat etmişti Annesi Amine’dir
Önce dedesi Abdülmuttalip, o ölünce amcası Ebu Talip’le yaşadı
Hz Muhammed, gençliğinde dürüstlüğünden dolayı Emin olarak adlandırıldı
Çobanlık, ardından amcası Ebu Talip’le ticaret yaptı
Yoksullara yardım eden Hılfü’l Fudul adlı yardım kuruluşunda görev aldı
Kâbe’nin tamiri sırasında Araplar arasında sorun olan Hacerü’l Esved taşının yerleştirilmesi konusunda Kâbe Hakemliği yaptı
25 yaşında iken 40 yaşında olan Hz Hatice evlendi
610 yılında Hira mağarasında peygamberlikle görevlendirildi
İlk olarak; eşi Hatice, evlatlığı Zeyd, amcasının oğlu Ali ve dostu Ebu Bekir onun peygambeliğine inandılar
Kureyş soyluları ticarete, tefeciliğe ve köleciliğe da­yanan bir düzen kurmuşlardır Hz Muhammed eşitliğe dayanan İslamiyeti tanıtmaya baş­ladığında Kureyşliler büyük tepki gösterdiler Çünkü bu yeni din Kureyş soylu­larının egemenliğini sona erdire­cekti
Putperest Mekkeliler Müslümanlara baskılarını arttı­rınca, Müslümanlardan bir grup Hristiyan Habeş Krallığı­'na sığınmak zorunda kaldılar
Hicret (622)
Putperestler Hz Muhammed'i öldürerek islamiyeti tamamen kaldırmak istediler Bunun üzerine Hz Mu­hammed Medine’ye göç etti Hz Muhammed'in Medine'yi seçmesinin nedeni Medinelilerin "Akabe Biat­ları" deni­len olaylarla İslamiyeti benimsemeleri ve Hz Muham­med'i Medine"ye davet etmeleridir
Hz Muhammed adalet, yönetim, ekonomi, askerlik konularıyla ilgili yasalar hazırladı Ayrıca yahudilerle ilgili ilişkileri düzenleyen anlaşmalar yaptı Bu çalışmalarıyla İslam tarihinde "Medine Sözleşmesi" denilen bir belge or­taya çıktı Böylece Hz Muhammed islam Devleti’nin ilk temel­lerini atmış oldu
Hz Muhammed'in Savaşları ve Seferleri
Bedir Savaşı (624)
Nedenleri:
Mekke'den Medine'ye göç etmek zorunda bıraktırı­lan Müslümanların mallarına putperestlerin el koyması,
Hz Muhammed'in bir Mekke kervanına el koya­rak Mekkelileri ekonomik yönden zayıflatmak istemesi
Müslümanlar Mekke'ye giden bir Kureyş kervanına el koydular Çıkan savaşta Mekkelileri yenilgiye uğrattılar Müslümanlar ilk zaferle­rini kazandılar Ganimetlerin 1/5'i hazineye ayrıldı Diğerleri askerler arasıda paylaştırıldı Bu uygulama sonraki İslam devletleri tarafından da be­nimsendi
Uhud Savaşı (625):
Nedenleri:
Mekkeli putperestlerin Bedir yenilgisine karşı Müslümanların Medine yakınlarındaki tarım alanlarını tahrip etmeleri
Hz Muhammedin, Mekkelilerin yaptığı zarara karşılık bir Mekke kervanının alınmasını kararlaştırması
Müslümanlar bir Mekke kervanını ele geçirdiler An­cak müslümanların ganimet elde etmek için savaş disip­linini bozmaları yenilmelerine neden olmuştur

Hendek Savaşı (627)
Nedeni: Mekkeli putperestle­rin Müslümanlara kesin bir darbe vurmak istemeleri
Müslümanlar başarılı bir sa­vunma savaşı yaptılar Putperestler bir daha saldırıya geçmediler Müslümanlar taarruz, Mekkeliler ise savunma konumuna geçtiler

Hudeybiye Anlaşması (628):
Hz Muhammed Müslümanlar için namaz yönü ola­rak seçilen Kâbeyi zi­ya­ret kararı aldı Putperestler savaş hazırlığına girişti Hz Muhammed, amaçlarının savaş değil barış olduğunu bildirdi Bunun üzerine anlaşma yapıldı
Buna göre;
Müslümanlar ertesi yıl Mekkeyi (Kâbeyi) ziyaret edebilecek
Mekkede İslâmiyeti seçenler Medineye alınmaya­cak
Taraflar on yıl savaşmayacak
Yukarıdaki anlaşma şartları görünüşte Müslümanla­rın aleyhinde olmuştur Ancak giderek so­nuçta Müslü­manların lehine olmuştur Çünkü müslüman­ların Mek­kede sayısı artmıştır
Antlaşmanın Önemi
Anlaşmanın imzalanmasıyla putperestler Müslüman­ları resmen tanımış oldular
Mekkede Müslümanlar için bir huzur ortamı oluşmaya başlamıştır
Hayber Savaşı (629):
Nedenleri:
Uhud Savaşı’ndan sonra Medine'deki Yahudilerin putperestleri kışkırtmaları ve Müslümanların tepkileri üzerine Yahudilerin Haybere göç etmeleri
Yahudilerin İslâm dinine karşı olmaları
Hz Muhammedin katıldığı bu seferde Müslümanlar Hayber kalesi ve çevresini aldı Suriye–Şam ticaret yolu üzerindeki bu kalenin alınması müslümanlara ticari gelir sağladı Yahudilerin muhalefeti bastırıldı
Mu'te Savaşı (629):
Hz Muhammed, kendi döne­mindeki hükümdarlara İslâmiyeti tanımaları için elçiler göndermişti Bu sırada Gassanilere gönderilen elçi öl­dü­rüldü Bu nedenle, sefer düzenlendi HzMuhammed bu sefere katılmadı Yapılan çatışmalarda Müslümanlar yenildi
Mekkenin Fethi (630)
Nedeni: Mekkeli putperestle­rin Hudeybiye anlaşma­sını bozmalarıdır
Müslümanlar büyük bir direnişle karşılaşmadan Mek­ke'yi fethettiler Kâbedeki putlar kırıldı Böylece İslâmiyet Hicaz'a yerleşti Bu durum İslâmiyetin Arap Yarımada­sındaki yayılışını hızlandırdı
Huneyn Savaşı (630)
Nedeni: Mekkenin fethi üze­rine bazı Mekkeli putpe­restler ile Hicazdaki diğer putpe­restlerin ordu kurmasıdır
Müslümanlar putperest ordusunu yenilgiye uğrattı
Taif Kuşatması (630)
Nedeni: Taiflilerin islâm dinine büyük tepki göster­me­si
Hz Muhammedin katıldığı seferde Taif şehri kuşa­tıldı, ancak alınamadı Taifliler İslamiyete tepki göster­meyeceklerini belirtince kuşatma kaldırılmıştır Böylece putperestlerin Hicaz'daki son direnişleri de kırıldı
Tebük Seferi (631)
Nedeni: Bizans Kralının İslâmiyetin yayılmasını ön­lemek amacıyla sefer düzen­lediği haberinin gelmesi
Arabistanın kuzeyindeki Tebük'e gelindiğinde habe­rin doğru olmadığı anlaşılmıştır Bu sefer sonunda İslâ­miyet, Arabistanın kuzeyine tanıtılmaya başlandı
Hz Muhammedin Veda Hutbesi ve Vefatı (632):
Hz Muhammed veda haccı olarak nitelenen Mek­ke'yi son ziyaretinde verdiği hutbede bütün müslü­manla­rın kardeş olduğunu, ırk ayrımına gerek olmadı­ğını, ka­dınlara ve çocuklara değer verilmesi gerektiğini bildir­miştir
Dört Halife Dönemi
Bu dönem İslâm tarihinde Cumhuriyet devri olarak tanımlanır Bunun nedeni halifelerin önde gelen Müslü­manlar arasında yapılan görüşmeler sonunda se­çilme­sidir
Halifelik devlet başkanlığı idi Bu makam Hz Mu­hammedin Araplar arasında siyasi birliği sağlama­sıyla ortaya çıkmıştır Ancak ölümüyle bu makam bo­şalmıştır
Hz Ebubekir Dönemi (632–634):
Yalancı peygamberler ortadan kaldırıldı
Dinden dönüşler engellendi
Kur'an kez kitap haline getirildi
Yoksullara yardım etmek amacıyla zekât vergisi toplanmaya başladı
Hz Muhammedin kararlaştırdığı, Bizans’a yönelik olan Suriye seferine başlandı Bu seferde Ecnadeyn Sa­vaşı çıktı Savaş sürerken Hz Ebubekir vefat etti Hz Ebu­bekir ölmeden önce Ömer'in halife olmasını vasiyet et­mişti
Hz Ömer Dönemi (634–644)
Suriye'de Bizans’la yapılan Ecnadeyn Savaşı kazanıldı (634)
Bizans’a karşı sürdürülen Yermük Savaşı kaza­nıldı (636) Bunun sonunda Suriye müslümanların eline geçti
Kudüs fethedildi Daha sonra Filistin ve Mısır alındı Böylece Kuzey Afrika'nın fethine başlandı
İran'daki Sasani Devletine karşı yürütülen Köprü Savaşı’nın kaybedilmesinden sonra (634), Müslümanlar Sasanilere karşı yaptıkları Kadisiye (635), Celula (637), ve Nihavend Savaşlarını kazandı (642) Sasani devleti yıkıldı ve İran fet­hedildi
Hz Muhammedin kurduğu devlet imparatorluğa dönüştü Bu imparatorluğu kolay yönetmek için "Amillik" denilen vilayetler oluşturuldu İlk kez kadılık teşkilatları kuruldu
Maliye ve askerlik konularıyla ilgili ilk di­van­lar ku­ruldu
Askerlerin ve diğer görevlilerin ihtiyaçlarını karşı­lamak için "ikta" denilen timar sistemi kuruldu
Sasani ve Bizans paralarına karşı "dirhem" adı verilen ilk gümüş para bastırıldı (640)
Hicri takvim oluşturuldu
Sınırlarda ordugâhlar kuruldu Buralara sonradan askerlerin aileleri de yerleştirildi Amaç İslâmiyetin kalıcı­lığını sağlamaktı Böylece ordular ilk defa düzenli hale getirildi
Hz Ömer, vergi konusunda anlaşamadığı bir İranlının yaptığı suikasetle öldü Ölmeden önce halifeyi seçecek kurulu oluşturdu
Hz Osman Dönemi (644–656)
İlk islâm donanması kuruldu
Bizans’la yapılan ilk deniz savaşı kazanıldı
Kıbrıs vergiye bağlandı
Bizans'a ait Tunus fethedildi
Kuran çoğaltılarak önemli İslâm kentlerine gön­derildi
Hz Osman kendi yakınları olan Emevileri devletin önemli makamlarına atadı Bu durum Mısır'da ve Irak'ta isyanlara neden oldu Bu durum, Hz Muhammedin ailesi tarafından da tepkiyle karşılandı
Hz Osman, Mısırlı suikastçilerin saldırısıyla öldü
Hz Ali Dönemi (656–661)
Hz Ali, halife seçilince Emevi ailesi ile Hz Mu­hammed'in son eşi Ayşe, muhalefet başlattılar Emevile­rin amacı, elinde bulundurdukları önemli ma­kam­ları kay­betmemekti Ayşenin muhlefeti ise kişisel neden­lere da­yanıyordu
Hz Ali, Hz Ayşe’nin muhalefetini Cemel Va­k’ası (Deve Olayı) denilen savaşla bastırdı (656)
Hz Ali, Emevilerin başlattığı muhalefetin lideri olan Şam Valisi Muaviye üzerine sefer düzenledi Sıffin Savaşı çıktı (657) Muaviye orduları zor duruma düştü Savaş bitirilmeden Hakemler Olayına gidildi Bu olayda hile ya­pılarak Hz Ali'nin halifeliği Muaviye'ye verilmeye çalışıldı Bunun sonrasında İslâmda ilk resmi ayrılıklar başladı
Ortaya çıkan siyasi gruplar şunlardır:
- Şiiler: Hz Ali taraftarı olanlardır
- Emeviler: Muaviye taraftarı olanlardır
- Hariciler: Her ikisini de istemeyenler
Hz Ali, halifeliği almak isteyen Haricilere karşı dü­zen­lediği sefer sonunda Nehrevan Savaşı çıktı Hariciler bu savaşta yenilgiye uğratıldı (659)
Hariciler, Hz Ali’yi ve Muaviyeyi öldürmek için suikastçi-ler görevlendirdiler Hz Ali, suikast sonucu öldü
Muaviye suikasttan kurtuldu Küfe'deki Müslümanlar Hz Ali’nin oğlu Hasanı halife seçtiler Hz Hasanın halifeliğini Muaviye tanımadı Savaş hazırlığına girişti Hz Hasan, İslâm’da birliğin bozulmaması ve siyasal ayrılıkların sona ermesine önem verdi Bu nedenle sa­vaşçı politika izle­medi
Hz Hasan, Halifeliği, daha sonra Hz Hüseyin’e devretmesi şartıyla Muaviye'ye verdi
Böylece Dört Halife Dönemi bitti, Emeviler Dönemi başladı
Emeviler Dönemi (661–750)
İç çatışmaların durmasıyla birlikte dışa dönük po­litikalara önem verildi Fetih hareketleri başladı
Halife Muaviye zamanında İstanbul iki kez kuşa­tıldı
Halife Muaviye zamaında Maveraünnehir bölgesi fethedildi
Halife Muaviye oğlu Yezid’i halife yaptı Hz Ali'nin oğlu Hz Hüseyin, Yezidin halifeliğine karşı çıktı Bunun sonunda Kerbelâ Olayı oldu (681) Bu olayda Hz Mu­hammed'in torunları öldürüldü Bu olay İslamdaki siya­sal çatışmaları daha da hızlandırdı
Emevi Devleti’nin en güçlü olduğu dönem halife Velid zamanıdır
İslam orduları, Batı Türkistan'da Türklerin yaşa­dığı Buhara, Semerkant, Taşkent gibi yerleri fethettiler
Halife Velid zamanında İslâm orduları Tarık Bin Ziyad komutasında İspanya'ya geçtiler Buradaki Vizigot krallığını yıktılar (711) Müslümanlar buraya Endülüs adını verdiler
Halife Velid'den sonra başarılı kişiler iktidarda gö­rülmedi, devlet zayıflamaya başladı Bu sırada Emevi or­duları Fransa'yı almak için Franklarla Puvatya Savaşı’nı yaptılar (732) Emevi orduları yenilgi­iye uğradı Bu durum Emevilerin Avrupadaki ilerleyişinin durmasına neden oldu
Emeviler Orta Asya'yı almak istediler Başlatılan akınları Türgiş Devleti engelledi Bu dönemde devlet, yıkılış sürecine girmeye başladı
Emevilerin Yıkılış Nedenleri
Emevi hanedanındaki taht kavgaları
Şiilerin isyanları
Arap olmayan Müslümanlardan ağır vergiler al­ma­ları ve onlara mevali (yarı köle) uygulamasında bu­lunma­ları
Kerbelâ olayı nedeniyle geniş bir muhalefetle karşılaşmaları
Hz Muhammedin yakını olan Abbasoğullarının gizli faaliyetlerde bulunmaları
Horasanda Ebu Müslüm, büyük bir muhalefet başlattı
Kurduğu orduyla Emevilerin başkenti Şam'ı aldı ve Emevi Devleti’ne son verdi
Abbasiler Dönemi (750–1258)
Abbasi hükümdarları Emevi hanedanından olan­ları öldürttüler Amaçları kendi iktidarlarını kuvvetlendir­mekti
Bu sırada İspanya'ya kaçan Emevi prenslerinden Abdurrahman Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu
Bağdat kuruldu ve başkent yapıldı
Batı Türkistan'da Çin baskısına giren Türklere yardım gönderildi Yapılan Talas Savaşı’nda, Çin yenil­giye uğratıldı (751)
Horasan'da Ebu Müslüm'ün serbest hareket et­mesi Abbasi yönetimince, Merkezi otoriteye ay­kırı bu­lundu Bunun sonunda Ebu Müslüm öldürtüldü Tepki olarak çıkan isyanlar bastırıldı
Devletin en güçlü olduğu dönem Harun Reşid ve oğulları zamanıdır Harun Reşit, Bizans sınır bölgesinde (Tarsustan Kars'a kadar uzanan bölge) Avasım illeri ku­ruldu Buralara askerler yerleştirildi Temel amaç Bi­zans'ı yıkmak ve İslâmiyeti yaymaktı
Harun Reşit, halife olduklarını iddia eden Endülüs Emevi hükümdarlarına karşı Ortaçağ Avrupasının en güçlü devleti olan Franklar ile ittifak kurdu Bu ittifak En­dülüs Emevi Devleti’ni sarstı
Halife Mutasım zamanında Türk askerler için Samerra şehri kuruldu Bunun nedeni askerlerin Arap­larla siyasi çatışmalara girmelerini engelle­mekti
Mutasım'dan sonra iktidarda başarılı hükümdarlar görülmedi Merkezi otorite zayıfladı Bunun sonucunda Abbasi topraklarında yeni devletler ku­ruldu Bu devletler görünürde Abbasi halifelerine bağlıy­dılar Gerçekte ise bağımsız hareket etmişlerdir
Bu devletler şunlardır:
Mısır'da: Tulunoğulları, ihşitoğulları (Akşitler), Eyyubiler, Memlükler
İran'da: Büveyhoğulları, Saffariler
Tunus'ta: Fatimiler
Maveraünnehirde: Samanoğulları
Fatimiler, Abbasilerden halifeliği almak için İran'­daki Büveyhoğullarıyla ittifak yaptı Bunun üzerine Ab­basi halifesi Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyden yardım is­tedi Tuğrul Bey Büveyhoğulları devletine son verdi ve halifeyi himayesine aldı
Bu süreçte İslam ordusundaki Türk kökenli ko­mutanlar Emir–ül ümeralık denilen başkomutanlık ma­kamını ele geçirerek halife­leri baskılarına aldılar Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkıl­masından sonra Abbasiler ko­ru­masız kaldılar Bu dö­nemde Moğol (İlhanlı) hükümdarı Hülagü Han, Bağdat'ı aldı ve Abbasi Devletine son verdi (1258) Halife ve yakınları öl­dürüldü
Mısır'da bulunan Memlük Sultanı Baybars halifenin akrabalarından birini halife yaparak hilafet ma­kamını yeniden oluşturdu Baybars'ın amacı halifenin dinî kimliğinden yararlanıp İslâm ülkelerindeki gücünü arttır­maktı
Endülüs Emevi Devleti
Abbasi Devleti’nin kurulduğu dönemde İspanya'ya kaçan Emevi prenslerinden Abdurrahman tarafından Kurtuba'da ku­rulmuştur
Kurtuba şehri tıpkı Bağdat gibi bilim ve kültür merkezi haline getirildi Buradaki medreselere Avrupanın değişik yerlerinden öğrenciler geldi
Endülüs Emevi hükümdarları kendilerini halife ilân ettiler Abbasi halifeleri buna karşı çıktı Bu devleti yık­mak için Franklarla işbirliği yaptılar Endülüs Emevi hü­kümdarları Frankların saldırısını etkisiz hale getirdiler
Taht kavgalarıyla Endülüs Emevi Devleti parça­landı Tavaifi Mülük denilen beylikler ortaya çıktı Bu beylikler İspanyanın kuzeyindeki krallıkların haçlı saldırı­larıyla yıkılmaya başladı Bu beyliklerden biri olan Gır­nata İslâm hükümeti varlığını koruyabilmiştir
Gırnata İslâm Hükümeti
(Ben-i Ahmer Devleti)
Ben-i Ahmer Devleti, (Gırnata İslam Hükümeti) İspan-ya'nın güneyinde yer almıştır Askeri yönden güçlü değildi Ancak İslâm bilim ve sanatını Ortaçağ Avrupa­sında yaşatmıştır
İspanya’nın kuzeyinde bulunan Aragon ve Kas­tilya krallıkları birleşerek güçlü bir devlet kurdular ve Ben-i Ahmer devletine son verdiler
İspan­ya’da yaşayan Müslümanlar ve Museviler Haçlı kat­li­amıyla karşılaştılar
Oruç Reis ve Hızır Reis bunları Os­manlı topraklarına taşıyarak Haçlı katliamın­dan kur­tar­mışlardır

İSLÂM DEVLETİNDE YÖNETİM VE UYGARLIK
1 Devlet Yönetimi
İslâm devleti Hz Muhammed zamanında Medine­'de kurulmuştur
Devlet başkanları olan halifeler hem başyargıç, hem de başkomutandı
Dört halife döneminden sonra Emevi halifesi Mu­aviye, oğlu Yezid’i halife yaparak halifeliği saltanata dö­nüştürdü Bu, saltanat anlayışını Abbasiler de sürdürdü
İslam Devleti’nin ilk önemli kurumlarının oluşturul­duğu dönem Hz Ömer zamanıdır Bu dönemde Bizans devlet teşkilâtı örnek alınmıştır
Abbasiler zamanında Sasaniler'deki vezirlik kurumu devlet teşkilatına yerleştirilmiştir
Hz Ömer zamanında kurulan kadılık teşkilâtı, Ab­basiler zamanında kurulan başkadılık makamına bağ­lanmıştır
Orduların ilk kez düzenli hale getirilmesi Ömer zamanında olmuştur
Orduların devamlı hale getirilmesi ise Emeviler zamanında gerçekleşmiştir
Emir-ül Ümerâ’lık denilen ordu başkomutanlığı, Abbasiler zamanında oluşturulmuştur
Devletin Başlıca Gelir Kaynakları
Gani­met: Savaş gelirleridir Bu Gelirlerin 1/5 i hazineye ayrılır Diğeri ise askerler arasında paylaştırıl­mış­tır
Cizye: Egemenlik altına alınan topraklarda yaşa­yanların korunmasıyla ilgili olarak alınırdı Cizye, gay­ri­müslümlerden alınırdı
Haraç: Gayrimüslümlerden alınan toprak vergisidir
Öşür: Müslümanlardan alınan tarım vergisidir
Sasani ve Bizans paraları taklit edilerek çeşitli öl­çülerde önceden paralar bastırılmıştı
İlk İslâm Parası
Emevi Halifesi Abdülme­lik belirlediği ölçülere göre yeni paraların ba­sılmasını is­tedi Böylece ilk islami sikkeler bastırıldı (693 – 695)
Talas Savaşı’nı izleyen süreçte Müslüman tüccar­lar, doğrudan Orta Asya ve Çin'le alış­veriş yapmışlardır Yemen ve Basra Körfezi ile Doğu Akdeniz kıyılarındaki ticaret Müslüman tüccarların elin­deydi
İslam toplumunda ilk eğitim çalışmaları Hz Mu­hammed zamanında camilerde Kuranın öğrenilmesi ça­lışmalarıyla başlamıştır
İlk medreseler, Emeviler za­ma­nında kurulmuştu İslâmda eğitim, öğretim ve bilimsel alanlardaki çalışmalar Abbasiler zamanında en ileri dü­zeye ula­şmıştır
Bu dönemin en önemli eğitim kurumları Beytül Hikme adı verilen akademi ile Nizamiye Medre­sesi adı verilen üniversitedir Nizamiye Medresesi Bü­yük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın emriyle Vezir Nizamül­mülk'ün çalışmaları sonunda ya­pılmıştır
Emeviler zamanında Arapça resmi dil ilân edildi
İslâm Bilimleri
Tefsir: Kur'an ayetle­rinin ve suretlerinin anlamlarını açıklayan bilim dalıdır
Hadis: Hz Muhammed'in söz­lerini araştıran bilim dalıdır
Kelâm: İslâm felsefesidir
Kıraat: Kur'an'ın doğru okunmasıyla ilgilidir
Siyer: Hz Muhammed'in hayatını ve savaşlarını konu edinen tarihçiliktir
Sanat
Emeviler zamanında İslâm mimarisi en ileri dü­zeye ulaştı Bu dönemde Bizans ve Hellenestik sa­natları­nın özellikleri, mimaride etkili biçimde kullanılmış­tır
Emeviler zamanında resmin ve heykelciliğin yasak olmasına rağmen mimaride fresk denilen duvar resimleri yapılmıştır
Mimaride Abbasiler döneminde Sasani Sanatı (İran) örnek alınmıştır Bu dönemde türbe mimarisi doğmaya başlamıştır En eski türbe Kubbetüs Süleybiye’­dir
İspanya'daki Müslümanların yaptığı en önemli mimari eserler Kurtuba Camisi ile Gırnata şehrinde bulunan El-Hamra Sarayıdır El hamra sarayının yapı­mıda kullanılan yapı malzemeleri kırmızıya yakın renk­lerde olduğu için bu saraya kırmızı saray anlamında olan Arapça El-Hamra adı verilmiştir
Resmin ve heykelin ye­rini genel olarak minyatür almıştır
Diğer gelişen süsleme dalları çinicilik, nakkaşlık, hat ve tezhip idi
Arabesk sanatı yazıları ile geometrik ve bitkisel motifle­rin birlikte kullanıldığı bir süsleme sanatıdır

Alıntı Yaparak Cevapla