Prof. Dr. Sinsi
|
Modern Edebiyatın Genel Özellikleri Nelerdir?
Hikâyeleri: Eshab-ı Kehf’imiz, Harem, Efruz Bey, Yalnız Efe, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Beyaz Lâle, Bomba, Bahar ve Kelebekler,
Ziya Gökalp (1876-1924)
Türkçülük cereyanını bir sisteme bağlayan fikir adamı ve bu sistemi eserlerinde işleyen bir sanatçıdır Türk milletinin din, dil, ahlâk, edebiyat yönünden aynı kültürle yetişmiş kişilerden oluştuğuna inanan Gökalp, eserleriyle Türk milliyetçiliğinin sınırlarını belirlemiş, millî edebiyatın da fikir yönüyle temellerini oluşturmuştur Onun Türkçülük anlayışı, dil, edebiyat, din, iktisat, güzel sanatlar ve siyaset alanlarını kapsar Turancılık ideolojisini de savunmuştur
Edebiyatı, bu fikirlerini yaymak için bir araç olarak kullanmıştır Sanat yapma kaygısı yoktur
Şiir ve nesir alanında eserleri vardır
Destan, masal ve makaleler de yazmıştır
Dile önem vermiştir Eserlerini sade bir dille yazmıştır Türk dilinin gelişmesi yolunda çaba harcamıştır Türkçe karşılıkları olan Arapça ve Farsça kelimelerin atılmasından, Türkçeleşmiş kelimelerin de artık Türkçe sayılmasından yanadır
Ona göre millî vezin hece veznidir
Şiirleri: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
Fikrî Eserleri: Türk Medeniyeti Tarihi, Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek-Muasırlaşmak-İslâmlaşmak, Malta Mektupları
Ali Canip Yönten (1887-1967)
Daha önce Fecr-i Âtî’de yer alan sanatçı, daha sonra millî edebiyat akımının öncülüğünü yapmış, Ömer Seyfettin’le birlikte çıkardıkları Genç Kalemler dergisinde baş yazarlık yapmıştır
Yeni Lisan hareketinin savunucularındandır
Şiirlerinin hece vezniyle ve sade bir dille yazmıştır
Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol adı altında yayımlamıştır
Sonraları şiiri bırakıp edebiyat incelemeleri yapmıştır
Fuat Köprülü (1890-1966)
Edebiyat tarihi ve tarih araştırmacısıdır
Türk edebiyatını dönemlere ayıran, bilimsel yöntemlerle inceleyen ilk araştırmacıdır
Eserleri: Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Saz Şairleri, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar
Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944)
Halkçılık ve milliyetçilik düşüncesini şiirlerinde işlemiştir Şahsî duygulara ve tabiata pek rastlanmaz
Şiirleri sosyal faydaya yöneliktir ve didaktiktir Bu yüzden bir kuruluk göze çarpar
Hece veznini ve batı edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır
Dilinin tamamen sade olduğu söylenemez
Şiirleri: Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Turana Doğru
Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)
Millî edebiyat akımından etkilenen sanatçılardandır
Şöhretini Çalıkuşu romanıyla kazanmıştır
Birçok eserinde Anadolu’yu, Anadolu hayatını ve insanını, batıl inançları, yanlış batılılaşmayı, insanımızın bilime ve eğitime ihtiyacını işlemiştir
Mizah öğesine de yer vermiştir
Romanlarında güçlü gözlemciliğine dayanan bir realizm ve canlı bir üslûp vardır psikolojik tahlillerde de başarılıdır
Eserlerinde konuşma dili hâkimdir
Roman, hikâye, tiyatro ve gezi yazısı türünde eserleri vardır
Romanları: Çalıkuşu, Gizli El, Dudaktan Kalbe, Acımak, Eski Hastalık, Akşam Güneşi, Yaprak Dökümü , Damga, Miskinler Tekkesi
Hikâyeleri: Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Boyunduruk
Gezi Yazıları: Anadolu Notları
Tiyatroları: Yaprak Dökümü, Eski Rüya, Hançer, Balıkesir Muhasebecisi, Eski Borç, Gözdağı
5 Millî Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı
Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1899-1974)
Fecr-i Âtî’de iken ferdiyetçi sanat anlayışını benimseyen sanatçı, daha sonra millî edebiyat cereyanına katıldı
İlk eserlerinde mistik bir hava vardır
1916’dan sonra ülke gerçeklerini ve millî duyguları işleyen hikâyeler yazmıştır
Roman, hikâye, deneme, mensur şiir, makale ve anı türünde eserleri vardır
Romanlarında Türk halkının yaşayışı ve problemleri başlıca konudur
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemde Türk halkının yaşadığı gelişme ve değişmeleri işlemiştir
Aydınlarla halk arasındaki zıtlıkları da konu edinmiştir
Eserlerinde sağlam bir gözlemcilik ve ona dayanan bir realizm vardır
Eserleri teknik bakımdan sağlamdır Karakterleri başarıyla canlandırmıştır Titiz bir üslûpçudur
Hikâyeleri: Bir Serencam, Rahmet, Millî Savaş Hikâyeleri
Romanları: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama  
Diğer eserleri: Erenlerin Bağından, Zorakî Diplomat, Anamın Kitabı, vatan Yolunda  
Halide Edip Adıvar (1884-1964)
Romancı ve hikâyeci
Ünlü, Sultanahmet mitingi ile halkı coşturmuş ve bizzat millî mücadelenin içinde yer almıştır
Romanlarındaki belli başlı konular, Kurtuluş Savaşı, çocukluk hatıraları ve aşktır
Kahramanlarını daha çok kadınlar arasından seçen sanatçı, karakter bulmakta başarılıdır Kadınlara da üstün özellikleri vermiştir
Gözlem, tasvir ve tahlillerde başarılıdır
Sosyal çevreye önem verir
Dili kullanmada başarılı değildir Dağınık, düzensiz bir üslûbu vardır
Eserleri: Handan, Son Eseri, Ateşten Gömlek, Vurun *****ye, Zeyno’nun Oğlu, Sinekli Bakkal, Tatarcık, Mor Salkımlı Ev, Dağa Çıkan Kurt, Harap Mabetler
Beş Hececiler
Şiire 1 Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke yıllarında şöhret kazanan hececiler, Anadolu'yu ve vasat insan tipini şiire soktular Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik, işledikleri başlıca konulardır
Hecenin bu beş şairi millî edebiyat akımından etkilenmiş ve aruzu bırakarak şiirlerinde heceyi kullanmaya başlamışlardır Bunda da oldukça başarılı olmuşlardır
Şiirde sade ve özentisiz olmayı tercih etmişlerdir
Orhan Seyfi Orhon (1890-1972)
Şiirlerinde konuşma dilini kullanmıştır
Bazı şiirlerinde halk şiiri şekillerini kullanmıştır
Daha çok şahsî temaları işleyen şair vatanî konuları da işlemiştir
Eserleri: Fırtına ve Kar, Peri Kızı ile Çoban, Gönülden Sesler, O Beyaz Bir Kuştu
Yusuf Ziya Ortaç (1896-1967)
Şiire aruzla başlamış, da ha sonra heceyi kullanmıştır
Günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir
Akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır
Eserleri: Akından Akına, Aşıklar Yolu, Yanardağ, Bir Rüzgâr Esti
Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973)
Beş Hececilerin en genci ve en başarılısıdır Buna rağmen aruzu da tamamen terk etmemiştir
Şiirlerinde Anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmıştır Ferî konuları da işlemiştir başlıca konu ve temaları, aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık, ihtiras
Lirik şiirleri vardır
Şiirleri: Han Duvarları, Çoban Çeşmesi, Dinle Neyden, Gönülden Gönüle
Tiyatro eserleri: Canavar, Akın, Özyurt, Kahraman
Enis Behiç Koryürek (1892-1949)
Şiire aruzla başlamıştır
Heceyle yazdığı ilk şiirlerinde aşkı işlemekle beraber, daha sonra Kurtuluş Savaşı yıllarında millî duyguları ve tarihî kahramanlıkları işlemiştir
Şiirleri: Miras, Güneşin Ölümü
Halit Fahri Ozansoy (1891-1971)
“Aruza Veda” adlı şiiriyle aruzu bırakıp heceyi kullanmaya başlamıştır
Şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır
Derin bir melânkoli ev karamsarlık taşıyan şiirlerinde ferdî konuları işlemiştir
Şiir, roman ve tiyatro türünde eserleri vardır: Cenk Duyguları, Efsaneler, Baykuş, Hayalet
Kemalettin Kamu (1901-1948)
                 
Dönemin Bağımsız İsimleri
Mehmet Âkif Ersoy (1873-1936)
Dinî, millî şiirleriyle tanınır
Bir destan şairidir (Çanakkale Şehitlerine)
İslâmcılık akımının temsilcisidir
Şiirlerinde dinî lirizm dikkati çeker
Öğretici, öğüt verici, birliği ve bütünlüğü sağlayıcı şiirleri vardır
Savaş sırasında ve sonrasında kurtuluşun ve gelişmenin ancak dine sarılmakla olacağını, batının sadece ilminin alınabileceğini savunmuştur
Türk şiirine gerçek realizm onunla girmiştir O, toplum hayatını bütün yönleriyle aksettirmiştir Hatta sokak aralarında konuşulan dili bile şiirine yansıtabilmiştir
Gözlemlerinden çokça faydalanmıştır Tasvir edici ve tahkiyeli anlatımı sayesinde şiirinde canlı tablolar çizmiştir
Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır
Nazmı nesre yaklaştıranlardandır Manzum hikâye şeklinde şiirleri cardır
Bu şiirlerinde günlük hayatı, toplum hayatını başarıyla anlatmıştır Özellikle yoksullara, sakatlara, kimsesizlere karşı acıma duygusu bu tür şiirlerinde belirgindir Hasta, Küfe, Meyhane, Seyfi Baba, Hasır, Mahalle Kahvesi bu türün örnekleridir
Şiirlerini Safahat adlı kitabında toplamıştır Safahat yedi kitaptan oluşur: Safahat, Hakk’ın Sesleri, Süleymaniye Kürsüsünde, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım ve Gölgeler
Makaleleri A Abdülkadiroğlu tarafından yayımlanmıştır
Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
Şair ve yazar
Eski nazım biçimleriyle -az da olsa değişikliğe uğratarak- yeni konuları işlemiştir
Aruzu Türkçede başarıyla uygulamıştır Sadece Ok şiirini heceyle yazmıştır
Şiirde dile, uygun kelimelerin seçilerek yerli yerinde kullanılmasına özen göstermiştir
Parnasizmin en önemli temsilcisidir
Şiirde şekil mükemmelliğine, ahenge ve kafiyeye önem vermiştir
İşlediği başlıca konu ve temalar: aşk,i tabiat, kahramanlık, ölüm, sonsuzluk
Şiirlerinde Osmanlı hayranlığı oldukça açıktır ve İstanbul'u da şiirde en çok işleyen şairdir O tam bir İstanbul aşığıdır Tevfik Fikret’in “Sis” adlı, İstanbul'u tahkir ettiği şiirine karşı “Siste Söyleniş” adlı şiiriyle cevap vermiştir
Şiirleri: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şirin Rüzgârıyla, Rubailer
Nesirleri: Eğil Dağlar, Aziz İstanbul, Edebiyata Dair
6 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, Divan edebiyatının terk edilmesinden sonra teşekkül eden Tanzimat, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat adlarıyla anılan edebiyat tarzları vasıtasıyla oluşturulan zemin üzerine kurulmuştur
Cumhuriyet devri edebiyatının ilk dönem eserleri değişen siyasî, sosyal ve kültürel çerçevenin etkilerini taşır
Dildeki sadeleşme hareketi artık yerleşmiştir
Aruz bırakılarak hece kullanılmıştır
Şiirde ve düz yazıda toplumun her kesiminden gelen sanatçılar sayesinde konular oldukça genişletilmiştir Buna bağlı olarak mekânlar da çeşitlilik kazanmıştır
Anadolu’ya daha çok yer verilmiştir Roman ve hikâyelerde toplum sorunları, gözleme dayanan bir gerçeklikle anlatılmıştır
Kurtuluş Savaşı ve bu dönemdeki toplum hayatı da konu edilmiştir
Tiyatro eserlerinde de millî konular işlenmiştir
a 1940 Yılına Kadar Türk Edebiyatı
1900'den sonra doğan, ilk gençlik ve olgunluk yılları Cumhuriyet’in ilk devresinde geçen ilk şairler nesli, şiire Yahya Kemal’in, Ahmet Haşim’in ve batı şairlerinin etkisiyle ve kendi yaratıcılıklarının katkısıyla yeni estetik şekiller kazandırdı
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkçeye Paul Valery'nin şiir görüşünü uygulayarak, yoğun kapalı, derin şiirler yazdı
Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967), Tanpınar'ı hatırlatan özelliklerin yer aldığı folklor kaynaklı değişik eserler meydana getirdi
Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983) çok yönlü kişiliğinin etkisiyle ve Türkçeyi ustaca kullandığı şiir ve piyeslerinde Anadolu insanının mistik eğilimlerini orijinal ve modern bir üslûpla ifade etti
Yedi Meşaleciler
Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Kenan Hulusi, Cevdet Kudret Solok, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk
Bu edebî topluluk yeni bir edebiyat, farklı bir şiir anlayışı oluşturmak için toplanmıştır
Beş Hececiler’e karşı çıkmışlardır
“Samimîlik, canlılık ve devamlı yenilik” ilkelerini benimsediler
Fransız edebiyatını örnek alacaklarını bildirdiler
Buna rağmen kendileri de Beşe Hececiler’in yolundan gitmişlerdir Türk şiirine herhangi bir yenilik getirmemişlerdir
Dönemin Sanatçıları
Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967)
Avrupai şiir anlayışından âşık tarzı söyleyişe yönelmiştir
Şiirlerinde iç duygu ve bununla birlikte gelişen hafif sesli bir musiki havası vardır
Şiir kitabı: Şiirler
Tiyatroları: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı, Bir Pazar Günü, Satılık Ev
Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983)
Şiirlerinde insanın evrendeki yerini, madde ve ruh meselelerini, insanın iç dünyasına ait çeşitli yönleri, gizli duyguları işlemiştir
Hissi ve fikri şiir oluşturan iki unsur olarak kabul eder
Sağlam bir dil ve üslûp; kuvvetli bir lirizm, başarılı bir teknik sahibidir
Ağaç ve Büyük Doğu dergilerini çıkarmıştır
Şiirleri: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile Şiirlerim
Roman ve tiyatro türünde de eserleri vardır: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, Hikâyelerim
Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)
Sade, yalın, ahenkli bir dille, konuşma diliyle şiirler yazmıştır
Şiirlerinde iç sıkıntılarını, karamsarlığı, özellikle sürekli korktuğu ölümü, ama bununla birlikte yaşama bağlılığı konu edinmiştir
Şiirleri: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût
Nesirleri: Ziya’ya Mektuplar
Memduh Şevket Esendal (1883-1952)
Romancı ve hikâyeci
Romanlarında kendi deyimi ile “topluma ayna tutmuştur”
Hikâyelerinde gözlem gücü son derece güçlüdür
Toplum hayatındaki aksaklıklara değinmiştir
Dili temiz; anlatımı güçlüdür Konuşma dilini kullanmıştır
Hikâyelerinde Çehov tarzının temsilcisidir
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları, Vassaf Bey
Hikâyeleri: Hikâyeler, Otlakçı, Hava Parası, Mendil Altında, Temiz Sevgiler
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)
Hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türlerinde eserler vermiştir Ama en önemli özelliği şairliğidir
Şiirlerindeki temel unsurlar; his, hayal ve musikidir En çok işlediği konu zamandır Şuuraltı da önemlidir
Şiirlerinde sembolistlerin etkisi vardır
Sade bir dille yazdığı şiirlerde hece ölçüsünü kullanmıştır
Hikâye ve romanlarında dönemin toplum hayatını ve çelişkilerini ortaya koymuştur Psikolojik yön de önemlidir
Dili başarıyla kullanmıştır
Şiirleri: Şiirler
Deneme: Beş Şehir
Roman: Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler
Hikâye: Yaz Yağmuru, Abdullah Efendi’nin Rüyaları
Edebiyat: 19 Asır Türk Edebiyatı Tarihi
Abdülhak Şinasi Hisar (1888-1963)
Tenkitçi ve romancı
Nesirlerinde görgü, hatıra, tasvir ve kültür unsurları ağır basar
Sanatlı ve uzun cümleleri vardır
Romanları: Fehim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz
Diğer eserleri: Boğaziçi Mektupları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Boğaziçi Yalıları
b Son Dönem Türk Edebiyatı
Garipçiler
Şiirlerini 1941 yılında Garip adlı kitapta toplayan Orhan Veli Kanık ve onunla aynı tarzı paylaşan Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat, Garipçiler adıyla anıldılar ve Türk şiirinde yeni bir akım meydana getirdiler
Bu adı almalarında Orhan Veli’nin “Kitabe-i Seng-i Mezar” adlı şiirinin garip tepkilere sebep olasının ve garip bulunmasının etkisi olmuştur
Bu akımın amacı şiiri, öteden beri vazgeçilmez unsurlar sayılan vezin, kafiye, nazım şekli, nazım birimi; şairanelik, mecazlı söyleyiş, söz sanatı ve süs gibi unsurlardan sıyırarak, duyuların yalın ifadesi hâline getirmekti
Bu akımda hiç bir kural ve kalıba bağlanmamak prensip edinilmiştir
Sade bir dil kullanmışlardır
Günlük ve sıradan konuları işlemişlerdir Sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci, hayattaki gariplikler şiirlerinin başlıca konularıdır Şiirde o zamana kadar işlenmemiş konuları ele almışlardır
Orhan Veli, bu tarzda yazdığı başarılı şiirlerle kendisinden sonrakileri büyük ölçüde etkiledi
Ahmet Muhip Dıranas, şiiri tamamen estetik olarak kabul eden şairlerdendir
Aynı nesilden olan Arif Nihat Asya (1904-1976) üslûp ve ruh yönünden zenginliğini şiirlerine aksettiren orijinal bir şairdir
Türk edebiyatında küçük klâsik hikâye yazma geleneğinin kurucusu ve en başarılı temsilcisi olan Ömer Seyfettin'in (1884-1920) hikâye kitapları 144 baskı yaparken kendisi en çok okunan yazar oldu
Sait Faik Abasıyanık (1906-1948) ve Sabahattin Ali'nin 1935 yılından sonra yayınladıkları hikâyeler, birbirinden farklı iki yeni çığır açtı
Sait Faik, konuları İstanbul'da geçen ve şahsî izlenimlerine dayanan şiir duygusuyla dolu hikâyeler yazdı
Materyalist bir dünya görüşüne sahip olan Sabahattin Ali, dış tasvirlere ve sade olaylara fazla önem veren hikâyeler yazdı Bu iki yazarla birlikte 1960'lı yıllardan sonra yoğunlaşan günlük olaylar, düşünce ve beklentiler edebiyata girmeye başladı
Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956) aynı sadeliği, vezin ve kafiyeyi kullanarak sağladı Tarancı mısra içindeki belirli durakları kaldırarak veya değiştirerek hece vezninde yenilik yaptı
Bu neslin dünya görüşü Andre Gide'in tesiri ile varlık ötesi geçmiş ve gelecek tasavvurları olmaksızın anlık duyumlara dayanıyordu
Sait Faik'in eserleri de dahil olmak üzere bu grubun eserlerinde yaşama sevinci hâkimdir
Serbest şiir hızla yayılmış, Asaf Halet Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil gibi başarılı temsilciler yetişmiştir
Asaf Halet Çelebi bazı şiirlerinde doğu mistisizmi ile tasavvufu birleştirdi
İlk şiirlerinde serbest çağrışımlara yer veren Fazıl Hüsnü Dağlarca, şuur altının karanlık akımlarını ifade eden sembollerle dolu orijinal şiirler yazdı
Behçet Necatigil, şiirlerinde büyük şehir hayatı içinde ezilmiş ve kaybolmuş insanın kırık, karanlık, dolaşık duygularını anlattı Şiirlerinde ahengi ihmal eden Necatigil, divan şiirinde olduğu gibi, gittikçe derinleşen bir arka plânı işlemiştir
1950 yılından itibaren Türk yazar ve şairlerinin büyük bir kısmı, hayat görüşlerini "toplumsal gerçekçilik" adıyla edebiyata uyguladılar Bu dönemde Batıdan gelen varoluşçuluk ve gerçeküstücülük akımları da hayata bakış tarzıyla beraber eserlerinin kompozisyon ve üslûbunu da değiştirdi
Son kırk yıllık Türk Edebiyatı Batıdan gelen akımlar, sosyalist dünya görüşü, millî ve dinî yaklaşımlar ve çok partili dönemde çeşitlenen politik tercihler doğrultusunda fevkalâde çeşitlilik göstermekte, edebiyat çok kere vasıta gibi kullanılmakta ve yeni arayışlar içinde görünmektedir
Kısa zaman içinde büyük şöhret kazanan veya adını pek az duyurabilen yazar ve şairlerin Cumhuriyet terkibi paralelinde kurulmakta olan yeni edebiyat geleneklerine katkıda bulunmalarına rağmen, bunlar hakkında objektif tenkitler yapmak ve edebiyat tarihindeki yerlerini belirlemek mümkün olamamaktadır Özellikle 1960'lı yıllardan sonra yetişen kadın yazar ve şairlerin sayılarının artmış olması, feminist akımın da diğer pek çok akım gibi Türk Edebiyatı içinde yer almasını sağlamıştır
1950-1986 yılları arasında isimleri en çok duyulan ve okunan roman ve hikâyeciler şöyle sıralanabilir:
Halide Nusret Zorlutuna, Nihal Atsız, Safiye Erol, Tarık Dursun K , Atilla İlhan, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Firuzan, Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Tomris Uyar, Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Selim İleri, Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı), Bekir Büyükarkın, Necati Cumalı, Haldun Taner, Mustafa Kutlu, Muhtar Tevfikoğlu, Bahaettin Özkişi, Durali Yılmaz, Rasim Özdenören, Şevket Bulut
Bu dönemin şairleri:
Behçet Kemal Çağlar, Necati Cumalı, Ümit Yaşar Oğuzcan, Bekir Sıtkı Erdoğan, Atilla İlhan, Yavuz Bülent Bakiler, Mehmet Çınarlı, Mustafa Necati Karaer, Munis Faik Ozansoy, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, İlhan Geçer, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Bahaettin Karakoç'tur
Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914-)
Çağdaş Türk şiirinde başlı başına bir 'ekol' olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, şiire soyut konularla başlamıştır Yaratılışı kâinatın sırlarını araştırmaya çalışır
Sonraları kahramanlık konularını, destansı konuları işlemiştir
Şiirleri, destanlar, toplumcu-gerçekçi şiirler ve felsefi-lirik şiirler olarak sınıflandırılabilir
Eserleri: Çocuk ve Allah, Çankırı Destanı, Anıtkabir, Üç Şehitler Destanı, Yedi Memetler  
Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980)
Şiirlerinde Anadolu’yu, memleket manzaralarını ve tarih sevgilerini işleyen destansı şiirleri yazmıştır
Baudelaire’den etkilenmiş ve onun havasını yansıtan şiirler yazmıştır
Ölçü ve kafiyeye sıkı sıkıya bağlıdır
Sese ve ahenge önem verir
Eserleri: Şiirleri, Gölgeler, O Böyle İstemezdi  
Orhan Veli Kanık
Şiirleri Garip ve Vazgeçemediklerim adlı şiir kitaplarında toplanmıştır
Manzum fabl çevirileri de vardır
Günlük yaşamı konu edinir
Yer yer alacı bir üslûbu vardır
Şiirle ilgili görüşlerini Garip adlı kitabının ön sözünde yazmıştır
Sait Faik Abasıyanık (1906-1954)
Hikâyeleri ile tanınır
Yazmanın kendisi için bir ihtiyaç olduğuna inanmıştır
Gözlemci ve gerçekçi bir yazardır
Toplumu konu alan hikâyelerinde toplum sorunlarına değinmiştir
Anlatımı samimidir
Kişileri yaşadıkları çevreye göre ele alır
Deniz, tabiat, yaşlı bir adam, bir boyacı çocuk, balıkçı kahvesi gibi unsurlar ve benzeri küçük ve ayrıntı sayılabilecek unsurlar onun hikâyelerinde sık sık görülür
Hikâyeleri yapmacıktan ve sanat kaygısından uzaktır
Zaman zaman argo sözlere de yer vermiştir
Hikâyeleri: Semaver, Lüzumsuz Adam, Şahmerdan, Sarnıç, Havada Bulut, Kumpanya, Tüneldeki Çocuk, Alemdağda Var Bir Yılan
Peyami Safa (1889-1961)
Roman, hikâye, makale, fıkra türünde eserleri vardır
1918’de çıkardığı “Yirminci Asır” adlı gazete ve bu gazetede çıkan “Asrın Hikâyeleri” ile tanındı
Romanlarıyla üne kavuşmuştur
Sanat değeri olan eserlerinde Peyami Safa adını; para kazanmak amacıyla yazdığı eserlerinde “Server Bedi” takma adını kullanmıştır
Romanlarında psikolojik tahlillere önem verir
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda kendi hayatının bir bölümünü kahramanın hayatı gibi anlatmıştır
Çeşitli gazetelerde yayımlanan makale ve fıkraları “Objektif” adı altında seri hâlinde yayımlandı
Romanları: Sözde Kızlar, Mahşer, Canan, Fatih-Harbiye, Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Biz İnsanlar, Yalnızız, Şimşek, Bir Akşamdı, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Bir Tereddüdün Romanı, Cumbadan Rumbaya, (Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü, Bektaşiler Arasında Bir Genç Kızın Hatırası, Bodrumda Kalanlar, Altın Kupa, Bıçağı Sapla, Al Kanlar İçinde, Attila (tarihi roman),
Hikâyeleri: Küçük Alp’in Yıldızı ve Bir Varmış Bir Yokmuş (çocuk hikâyeleri)
Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) (1886-1963)
Üç yıllığına sürgüne gönderildiği Bodrum’a yerleşmiş ve kendisine Bodrum’un antik çağdaki ismi olan “Halikarnas” adını almıştır
Denize sonsuz bir hayranlıkla bağlıdır
Eserlerinde Ege’yi, Akdeniz’i, buralardaki hayatı, balıkçılarını, gemicilerini, süngercilerini konu edinmiştir
Zengin denizci sözlüğünden yararlanmıştır
Roman ve hikâyelerinde teknik ve üslûp başarılı değildir
Eserleri: Aganta Burina Burinata, Mavi Sürgün, Merhaba Akdeniz, Ege’nin Dibi,
|