Konu
:
Atatürk'ün Son Günleri İle İlgili Anıları Nelerdir? Atatürk'ün Son Günleri Anısı
Yalnız Mesajı Göster
Atatürk'ün Son Günleri İle İlgili Anıları Nelerdir? Atatürk'ün Son Günleri Anısı
09-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Atatürk'ün Son Günleri İle İlgili Anıları Nelerdir? Atatürk'ün Son Günleri Anısı
Atatürk'ün Son Günleri İle İlgili Anıları Nelerdir? Atatürk'ün Son Günleri Anısı
Atatürk'ün Son Günleri İle İlgili Anıları Nelerdir? Atatürk'ün Son Günleri Anısı
ATATÜRK'ÜN SON GÜNLERİ
Hayatı boyunca Türk milletinin kurtuluşu ve mutluluğu için mücadele eden Atatürk'ün sağlığı bozulmaya 15 yıl öncesinden başlamıştı
Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen 10 gün sonra gelmişti ilk kriz 11 Kasım 1923 günü eşi Latife Hanım'la birlikte Çankaya'da öğle yemeğindelerdi
Sofra başında eli birden kalbine gitmiş ve sol kolunun dirseğinden göğsüne vuran bir sancıyla kıvranmıştı
Sofrada Doktor Refik Saydam Ata'ya derhal bir morfin iğnesi yaptı ve yatışmasını sağladı
22 Mayıs gecesi sol kolunda ve göğsünde şiddetli bir ağrı ile uyandı
Terlemişti
Midesi bulanıyordu
İstanbul'dan da Prof Neşet Ömer çağrıldı
O günlerde kafası sürekli Nutukla meşguldü
Bu büyük eser için saatler boyu çalışıyordu
O geceki kriz atlatıldıktan birkaç gün sonra bir akşamüstü yaverler Köşk'teki kuleli solondan gelen bir çığlıkla irkildiler
Bağıran Atatürk'tü
Göğsüne ve sol koluna saplanan bir ağrıydı
Bu ağrıyı buradan çekin diye bağırıyordu
Yine doktorlar çağrıldı
Neşet Bey'in teşhisi yine aynıydı:fazla yorgunluktan oluşan bir asabiyet hali
Aradan 10 yıl geçti
Yeni bir cumhuriyetin doğuş sancıları yerleştirilmeye çalışılan büyük reformlar çok partili demokrasi hareketleri bir örnek evliliğin hazin finali
Yorulmuştu
Artık 55 yaşındaydı ve güçsüz bedeni tüm bu savruluşlarla iyiden iyiye yıpranmıştı
O şimdi dünya çapında bir lider ve yepyeni bir ülkenin tek hakimiydi ama küçük bir sorunu vardı yalnızdı
Yakın çevresinden aktarılan çoğu hatırada bu yalnızlık motifi öne çıkar
Kafesteki aslanı aslan sütüne iten nedenlerden biri de belki budur
Doktoru Mim Kemal Öke bir gün sofrada içkisine müdahale etmeye kalkınca aldığı yanıtı yakınlarına şöyle aktarmıştır:Bir daha söyleme Kemal sen benim ne kadar yalnız olduğumu biliyor musun? Sofra O'nun için bir zevk miydi? Tatmin mi? Kaçış mı?Genel sekreteri Hasan Rıza Soyak'a neden içtiğini şöyle açıklamıştır:İçiyorum çünkü bu vücut artık bu kafayı taşımıyor
Kafam vücudumun çok önünde gidiyor
Beynimi huzura kavuşturmak biraz dinlendirmek için içiyorum
İlk kriz bir Kasım günü gelmişti
İlk ateş de bir Kasım günü gelmişti
Tıpkı son şancının bir Kaşım sabahı geleceği gibi
1938 başında hastalık iyiden iyiye geliyorum demeye başladı
Uzun süredir hissedilen halsizlik ve iştahsızlığa şimdi yeni iki illet eklenmişti
Burun kanaması ve kaşıntı
Olur olmaz yerde Atatürk'ün burnundan kan boşanıyor,ve ancak tamponlar konarak engellenebiliyordu
Bu arada sol bacağının kasık bölgesiyle diz kapağı arasında müthiş bir kaşıntı başlamıştı
Geceleri sofrada öksürük nöbetleri geliyor,soluk almakta zorlanıyor,boğuluyormuş gibi oluyordu
Atatürk sözde devamlı doktor kontrolü altındaydı
Ama şikayetlerine karşı hep anlık tedaviler uygulanıyordu
Doktorları nasıl iştahsızlığa karşı iştah açıcı mezeler tavsiye ediyorlarsa burun kanamalarına da tamponla çare bulmaya çalışıyorlardı
Kaşıntılara gelince
Ona karşıda birbirinden güzel merhemler ve solüsyonlar önermişlerdi
Ama kaşıntıların nedeni bir türlü bulunamıyordu
Sonunda günlerden bir gün birden kolunda bir kaşıntı hisseti ve kaşınmaya başladı
Sonra kolunu sıvadı ve kaşıdığı yerde fiske fiske kabartılan oradakilere gösterdi: konuklar arasında bir de doktor vardı
Ona dönerek bu nedir doktor diye sordu
Son zamanlarda sık sık oram buram kabarıyor
Doktor eğildi kendisine uzatılan kolu inceledi ve kendinden emin bir edayla teşhisi koydu
Karınca efendimiz bunlar karınca ısırmasıdır
Bunların Çin'den Avrupa'ya gelen ve et yiyerek beslenen karıncalar olduğu öğrenildi
Karıncalardan kurtulmak için Yalova 'ya kaplıcalara gitti
Saray karıncalardan kurtulmuştu fakat Atatürk Yalova'da gerçek teşhisle karşılaşmak üzereydi
Kaplıcanın kurucu müdürü Nihat Reşat Belger'i çağırttı ve derdini bir kez de ona anlattı
İşte hüküm anı gelmişti
Dr
Belger hemen karaciğerden kuşkulandı ve büyümeyi fark etti
Karaciğer kaburga kemiğini 3 parmak aşmış ve sertleşmişti
Atatürk'e hastalığının karıncayla falan değil içkiyle olduğunu söyledi
Yapılacak şey sıkı bir perhizdi
Hayatını da iyice düzene koyması gerekiyordu
Karaciğerdeki büyüme siroz başlangıcının işaretiydi
Ve bu teşhiste en az bir yıl gecikmişti
Yalova'da 11 gün boyunca bir kampa alındı
Kendisine hemen her dakika glikozlu serum takıldı
Ve tedavi kısa sürede sonuç verdi
Kaşıntılar azaldı Ata iştahlandı
Hatta Yalova'ya geldiğinde 74 olan kilosu 75'e çıktı
Ama bu bir geçici sıhhatti
Doktoru kürü 3 hafta daha yapalım dediyse de olmadı
Sağlığına kavuştuğunu sanıyordu
Belediye salonunda şerefine düzenlenen bir balo vardı
Saat 10'u çeyrek geçe saatine baktı ve balo saatinin gelmiş olduğunu fark etti
Herkes smokinler tuvaletler içinde salonda yerini almıştı
Atatürk gelmişti ve pardösüsünü bırakarak Vali'nin eşine kolunu teklif edip salona girdi
Vals çalmaya başlayınca bayanlardan birinin önünde eğilerek sahneye çıktı
Ve herkesi şaşırtacak bir dans gerçekleştirdi
Yanındakiler hazır keyfi yerindeyken otele döndürebilsek diye düşünüyordu ki orkestra şefi Mehmet' e Zeybek diye bağırdı
Orkestra üyeleri şaşkınlıkla zeybek melodisini mırıldanmaya çalışırken yeniden gürledi:Hayır hayır o değil sarı zeybek
Az sonra zeybek havasıyla Gazinin ölüme meydan okuyuş dansı başladı: anında Ödemiş ve Aydın efelerini de hayrana düşürecek bir kahraman zeybeğin figürlerini icraya başladı
Rejime riayet ederse en az 9 ay yaşayabilir teşhisi konulan bu adam dizlerini yere vura vura zeybek oynuyordu
Gece daha sonra salonda güreş tutan pehlivanlarla sürdü
Saat sabahın 4'ünü vurunca Atatürk yavaş yavaş yerinden doğruldu ve alkışlar arasında salonu terk etti
Kapıda arabası bekliyordu ama binmedi
Günün ilk ışıklarıyla aydınlanan kente daldı
Az önce pistte ter döken adam şimdi Şubat ayının titrettiği yolda tek başına yürüyordu
Yüz adım kadar önüne bakarak yürüdü
Sonra yolun ana caddeye kavuştuğu yerde san zeybek sendeledi
Fakat bizim bir arabamız olacaktı
Yayan mı gideceğiz yoksa? Araba yetişti şoföre çabuk ol çocuk üşür gibi oluyorum
Sabaha karşı Atatürk'ün odasından öksürük sesleri geldiğini duydular üşütmüştü
Göğsü eziliyordu
Ateşi 38'e vurmuştu
Hemen doktoru Reşat Ömer Bey çağrıldı
Teşhisi koydu zatürree
Ankara'ya gelişinin ertesi günü İstanbul'a gitmek istedi
Devlet erkanı garda toplanmıştı
Son tren yolculuğuna çıkarken Ankara'ya ve Cumhuriyeti birlikte kurduğu dostlarına veda ediyordu
1 Haziran 1938 herhalde Ata'nın yaşamındaki en mutlu günlerinden biriydi
Aylardır beklediği Savarona o sabah gelmişti
Misafirini de yanına alarak bu yeni oyuncağına koştu
Karaciğerindeki büyüyen hastalık ikinci devresine girerken O ancak 55 gün kullanabileceği yeni bir saraya kavuşuyordu
Yatta geçirdiği ilk gece aynanın karşısına geçip karnını şiştiğini fark etmişti
8 Haziran günü Fissenger çağrıldı
İkinci muayene sonunda hastası iyiden iyiye kötüleşmişti
Fissenger' in de talimatıyla bütün ziyaretler durduruldu
Fissenger gider gitmez yatta disiplin yeniden alt üst oldu
Atatürk eski yoğun hayatına döndü
Bu arada Hatay'a Türk askerinin ne zaman gireceği karara bağlandı
Fransız savunma bakanlığıyla temas ederek giriş kararı Pazartesi için onay alındı
Hatay onun son davasını da bitirmişti tabii kendisini de
Zaferi kutlamak üzere Acar motoruyla boğazda gezintiye çıktı
Yürümesine bile izin verilmeyen bu adam artık hiç korkmaksızın suların üstünde rüzgara karşı sarsılarak kanat açıyor
Bu gezi sırasında ateşi 39�u aşmıştı
Atatürk artık Savarona'daki yatağında esirdi
Bir gün herkesi gözyaşlarına boğacak şu sözler dudaklarından dökülüverdi
Bu yatı bir çocuğun oyuncağım beklermiş gibi bekledim meğersem bana hastane olacakmış
Sonunda Savarona'da daha fazla kalamayacağı anlaşıldı
Saraya geldiğinde kendine ilk iş olarak vasiyeti seçti ve bunun aradan çıkmasını istedi
5 Eylül günü vasiyet son şeklini aldı
Ata'nın 6 maddeden oluşan vasiyeti aynen şöyleydi:
''Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya'daki menkul ve gayri menkul emvalimi Halk Partisi'ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
1 -Nukut ve hisse senetleri şimdiki İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır
2-Her seneki nemadan bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe Makbule'ye ayda 1000, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 ve Rukiye ile Nebile'ye 100'er lira verilecektir
3-Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek para verilecektir
4-Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu müddetçe ev de emirlerinde kalacaktır
5-İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olduk1arı yardım yapılacaktır
6-Her seneki nemadan mütebaki miktar yan yarıya Türk Tarihi ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir
İşte son görevini tamamlamış oldu
DOLMABAHÇE 5 EYLÜL 1938 PAZARTESİ
Artık bir tek isteği vardı: 29 Ekim'de Ankara'da olmak
Şimdi kurduğu Cumhuriyet'in 15
yılı yaklaşıyordu
Bütün arzusu bu törenlerde Ankara'da olmak Başkentiyle son bir kez kucaklaşmaktı
Doktorlarına göre Ankara'ya sağ gitmesi şüpheliydi
Tren sarsıntısı çok tehlikeli olabilirdi
Sonunda değil Ankara 'ya gitmek yerinden bile kalkamayacağını anlayınca vazgeçti
Artık kritik günlere girilmişti
Her an bir sürpriz bekleniyordu
Bu yüzden Ata'nın her hareketi izleniyordu
Ekim'e girilirken Atatürk hala ilk komanın etkisindeydi
Derin uykular uyuyor sabahları bitkin uyanıyordu
Artık gece inlemelerini sayıklamalar hafıza kayıplarını kendine söylemiyorlardı
Yine bir sabah derin bir uykunun ardından gözlerini açıp karşısında Celal Bayar'ı görünce şaşırdıen Cuma günü gelecektin? Neden daha evvel geldin?Benim sıhhatimde üzülecek bir şey mi var? diye sormuştur
Kendisinden bir şeyler saklandığından endişe ediyordu
Bayar üzgün ve şaşkındı yıllardır tanıdığı Atatürk'ü ilk defa tıraşsız beyaz sakallar iyice uzamış halde görüyordu
Atatürk komadan çıksa da ölüyor söylentileri ülkeye yayılmıştı
Bununla birlikte dünyanın gözü saraydaydı
Avrupa O'nun hareketsizliğini konuşa dursun O sarayda mecliste yapılacak yeni dönem konuşmasını hazırlıyordu
Başbakanından kendisi adına yapacağı konuşmayı okumasını istedi
Atatürk ölüm döşeğinde ağır ağır nutkunun son cümlelerini yazdırdı: Büyük Karultay'a şimdiye kadar olduğu gibi bütün işlerinde başarılar dilerim
Kendi kurduğu meclisine ilettiği son sözleri bu oldu
İşte son 3 güne girilmişti
Hastalık artık son aşamasındaydı
Atatürk 29 Ekim ' den 7 Kasım'a kadar ki 10 günü yarı uyur yarı uyanık vaziyette geçirdi
Genellikle kendinde değildi
Uyku arasında bazı kelimeleri tekra
r ediyor ayıldıkça da süt pirinç suyu ve meyve sularından oluşan mönüsüyle karnını doyurmaya çalışıyordu
8 Kasım'a girilirken kendini bilmiyordu
8 Kasım Salı akşamı ikinci ağır komaya girdi
Bu komadan bir daha çıkamayacaktı
9 Kasım Çarşamba sabahı Atatürk'te adale kasılma1arıyla istem dışı hareketler ve in1emeler görüldü
9 Kasım'ı 10 Kasım'a bağlayan gece oldukça sıkıntılı geçti
Atatürk' e kısa aralıklarla oksijen verildi
Sabaha doğru boğazında hırıltılar azaldı
Saat 8
00'de Dr
Mehmet Kamil Berk ve Dr
Nihat Reşat Belger Atatürk' e glikozlu serum verdiler(Bu serumun boş şişesi ve şırınga iğnesi halen İstanbul Tıp Fakü1te'sinde bulunmaktadır)
Saat 9
00 olduğunda göğsü hızla inip çıkmaya başladı
Dünyadaki son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu
Dışarıda bütün bir ulus endişe içinde radyo başında bekliyordu
Savarona son bir saygı duruşu için sarayın önüne demirlemişti
İçerde saray tam bir sessizliğe gömülmüştü
Hasan Rıza Soyak sağ elini ellerinin içine a1ıp öpmüştü
Soyak'ın ardından Muhafız Komutan İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öptü ve yorganın içine koydu
Bu arada Prof Dr
Mim Kemal Öke Atatürk'ün açık gözlerini kapattı
Son nöbet defterine şöyle yazıldısaat 9'u 5 geçe Büyük Şefimiz Derin koma içinde terki hayat etmişlerdir
Atatürk'ün yaveri Salih Bozok şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu
Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı
Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu
Sesi duyup odaya koşanlar O'nu kanlar içinde buldular kalbine sıktığı tek kurşunla devrilmişti
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul