Prof. Dr. Sinsi
|
Kervansarayların Yapımı Ve İşlenmesine Önem Verilmesinin Sebepleri Nelerdir?
Kervansarayların Yapımı Ve İşlenmesine Önem Verilmesinin Sebepleri Nelerdir?
Kervansarayların Yapımı Ve İşlenmesine Önem Verilmesinin Sebepleri Nelerdir?
Kervansaray kervanların ticâret yolları üzerindeki konak yeri
Devlet veya hayırsever kişiler tarafından kurulan bu muhkem binalarda kervan ihtiyaçları ücretsiz karşılanırdı Bunlar, bir şehir içinde olurlarsa, han adını alırdı
İslamiyetin yayılış dönemlerinde askeri maksatla ve sınır emniyetini korumak için kurulan ribatlar, sonraki devirlerde ticari maksatla kullanıldı ve bu binalara, kervansaray adı verildi Türklerin Müslüman olmasından sonra, genişleyen İslam toprakları üzerinde ortaya çıkan kervansaraylar, Selçuklular zamanında en gelişmiş şeklini aldı Anadolu'da bulunan çeşitli ticaret yolları üzerinde yüze yakın kervansaray yapıldı
Uzaktan bakılınca bir kale gibi görünen, içlerine girildiği zaman kervan kafilelerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak bir teşkilata sahib olan bu binalar, Selçuklu sultanları ve yüksek devlet görevlileri tarafından büyük ticaret yolları üzerinde her menzil için, yani 30-40 kilometrelik mesafede bir yaptırılmışlardı Müslüman doğu ve Hıristiyan batı ülkeleri arasında bir köprü vazifesini gören Anadolu toprakları üzerine, İkinci Kılıç Arslan, Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Birinci İzzeddin Keykavus ve Birinci Alaeddin Keykubad gibi iktisadi ve ticari hayatın önemini bilen Selçuklu sultanları; Antalya ve Sinop gibi giriş ve çıkış limanlarıyla önemli ticaret merkezlerini birbirine bağlayan ticaret yolları üzerinde büyük kervansaraylar kurdular Bu merkezlere yerleştirdikleri tüccarlara her türlü yardımda bulundular
Anadolu'ya gelen yabancı tüccarlara da büyük kolaylıklar gösterdiler Yollarda herhangi bir şekilde zarar gören, soyguna uğrayan ve malları denizde batan tüccarların zararlarını devlet hazinesinden tazmin ederek, bir nevi devlet sigortası kurduları Antalya ve Alanya'dan (Alaiyye) başlayıp Isparta, Konya, Aksaray, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum gibi büyük merkezlerden geçerek İran ve Türkistan'a ulaşan doğu-batı istikametindeki yol üzerinde; Konya-Akşehir istikametinden İstanbul'a ve Batı Anadolu vadilerine ulaşan yol üzerinde; Konya, Ankara, Çankırı, Kastamonu, Durağan, Sinop istikametindeki ve Sivas, Tokat, Amasya, Merzifon, Samsun hattıyla Sinop'a ulaşan güney-kuzey ve Elbistan, Malatya, Diyarbakır üzerinden Irak'a giden yollar üzerinde pek çok kervansaray yaptırdılar
Selçuklular zamanında Anadolu'da kurulan yol güzergahları, Osmanlılar zamanında değişti Bunun sonucu olarak bazı yerler ticari merkez olma durumunu kaybettiler
Zaten Ümit Burnu yolunun bulunması ile Hindistan'a ulaşan ticaret yolunun ağırlık merkezi de Atlas Okyanusuna kaymıştı Anadolu'da ticaretin önemini kaybetmesi üzerine, Selçuklular zamanındaki kervan yolları da ıssızlaştı Mesela Osmanlı Devletine başşehir olan İstanbul'u, Suriye ve Irak'a bağlayan yol, Konya-Adana istikametini takib ettiği için, Antalya'dan Sivas'a veya Elbistan'dan Kayseri ve Sivas'a giden yollar, bu şehirleri birbirine bağlayan tali yol durumuna düştü Bu yollar üzerinde bulunan kervansaraylar da ister istemez eski önemini kaybetti Fakat yeni yol güzergahlarının ortaya çıkması üzerine Osmanlılar da, kervansaray yapımına devam ettiler İstanbul'u, Suriye üzerinden Mekke ve Medine'ye bağlayan yol üzerinde hac farizasını ifa etmek için giden hacıların her türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere kervansaraylar kurdular
Zengin ticari malları taşıyan kervanlar için hudut civarında düşman çapulcularından, içeride göçebe ve eşkıya baskınlarından koruyacak emniyetli konak yerleri sağlamak ve yolcuların kondukları ve geceledikleri yerlerde her türlü ihtiyaçlarını temin etmek maksadıyla kurulan kervansaraylarda; yatakhane ve aşhaneler, erzak ambarları, ticari eşya depoları, yolcuların hayvanları için ahırlar, samanlıklar, yolcuların namaz kılmaları için mescidler, kütüphaneler, misafirlerin yıkanması için hamamlar, abdest almaları için şadırvanlar, tedavileri için hastahane ve eczahaneler, ayakkabılarının tamiri ve fakir yolculara yenisinin yapılması için ayakkabıcılar, hayvanları nallamak için nalbantlar, bu teşkilat ve tesisleri idare edecek, gelir ve gider hesaplarını yapacak divan (büro) ve memurları vardı
Umumiyetle Selçuklu sultanları ve devlet adamları tarafından yaptırılan bu muazzam kervansarayların hepsi vakıftı Maddi büyüklükleri ve teşkilatları nisbetinde zengin gelir kaynaklarına da sahiptiler
Bu suretle kervansaraylara inen ve konaklayan tüccar ve her türlü yolcu, zengin fakir; Müslüman gayri müslim kim olursa olsun, orada her türlü ihtiyacını ücretsiz olarak görebilirdi
Kervansaraylarda hasta yolcular, sıhhat buluncaya kadar tedavi edilir, hayvanlarının tedavisi de baytar (veteriner) tarafından yapılır ve tedavi masrafları vakıf tarafından karşılanırdı Fakir hastalar, öldüğü takdirde kefen masrafları da vakıf gelirlerinden ödenirdi
Büyük ve muhkem binalar olan kervansaraylarda akşam olunca kapılar sıkıca kapatılır, vazifeliler tarafından kandiller yakılırdı Kapı kapandıktan sonra hiç kimse dışarıya çıkarılmaz, fakat dışarıdan gelenler içeriye alınırdı Şafak atınca davullar çalınır, herkes uyandıktan sonra hancılar; Ey ümmet-i Muhammed! Malınız, canınız, elbiseleriniz ve atınız tamam mı? diye sorarlar, herkes; Tamamdır Allahü teala hayır sahibine rahmet eylesin diyerek kervansarayı vakf edene dua ederlerdi Herkes gerekli yol hazırlıklarını yaptıktan sonra kapılar açılır, misafirlere; Gafil gitmeyin, herkesi arkadaş etmeyin, yürüyün, Allah asan (kolay) getire diye dua ve nasihatte bulunduktan sonra kervanlar uğurlanırdı
Sulh zamanında ticari maksatlar için kullanılan kervansaraylar, harb zamanında o belde ahalisinin düşman hücumundan korunmak için sığındığı veya sefer esnasında ordunun konakladığı müstahkem yer olarak da kullanılırdı Bilhassa hudut boylarına yakın kervansaraylar, hudut kalesi vazifesini görürdü Aksaray yakınındaki Sultan Hanı, 20 000 askerle kuşatan bir Moğol komutanına iki ay dayanacak ve alınamayacak ölçüde muhkem idi
İslam dininin misafirperverliğe ve hayırseverliğe verdiği ehemmiyet sonucu, ortaya çıkan kervansarayların bir benzeri, ortaçağ Avrupasında olmadığı gibi, düşüncesi bile mevcut değildi İslam tarihinin önceki devirlerinde olduğu gibi, Osmanlılarda da bu güzel ve faydalı eserler uzun bir zaman halkın hizmetinde kullanıldılar
|