Prof. Dr. Sinsi
|
Doğal Afetlerin Çevreye Etkileri Nedir Doğal Afetlerin Çevreye Olan Etkileri Nelerdir
DOĞAL AFETLERİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Doğal olayların, afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri ile
birlikte insan faktörü de etkili olmaktadır Türkiye, sahip olduğu bu özellikler bakımından önemli
risklere sahiptir Ülkemiz deprem, heyelan, çığ, sel ve taşkınlardan afet boyutunda sık sık etkilenir Meydana gelen bu afetler, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olur Ayrıca doğal afetler yeryüzünü de değiştirir
Afetler bölge ve ülke ekonomilerine zarar verdiği için bunların insanlar üzerinde de sosyal ve
psikolojik açıdan olumsuz etkileri olur Böylesine önemli sonuçlara neden olan doğa olaylarının
meydana gelmeleri önlenemiyor olsa da bu doğa olayların zararlarının azaltılması mümkündür
Örneğin iki farklı ülkede meydana gelen aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar, çok farklıboyutlarda olabiliyor Hatta bu durum aynı ülke sınırları içinde bölgeden bölgeye bile değişiklik gösterebiliyor Örneğin Japonya’da meydana gelen depremler, Türkiye’de meydana gelen depremlerden daha az can ve mal kayıplarına yol açar Bunda Japonya’nın depreme karşı aldığı önlemler etkili olmaktadır Hasar boyutlarının farklı olması sadece depremler için değil sel ve taşkınlar, heyelan ve diğer afet türleri için de söz konusudur
Ülkemizde en çok görülen meteorolojik tehlikeler; şiddetli yağış (yağmur, kar, dolu), sel, taşkın,
don, orman yangınları, kuvvetli rüzgâr, fırtına, çığ ve yıldırımdır Doğal afetlerin oluşum sayıları
dikkate alındığında kuvvetli rüzgâr ve sellere bağlı olarak meydana gelen afetler ilk sırayı almaktadır Dünya’da etkili olan 31 doğal afet türü; şiddetlerine, oluşum sürelerine ve etkilerine göre sıralanınca en önemlilerinin kuraklık, tropikal siklon, bölgesel sel ve taşkınların olduğu görülür Bu afetlerin ortak özellikleri, önceden tahmin edilerek erken uyarıları yapılan meteorolojik afetler olmalarıdır
Meteorolojik afetler için alınacak önlemler; acil durum planları, iyi çalışan bir erken uyarı sistemidir
Bunlar olağanüstü hava olaylarına bağlı zararın azaltılmasını sağlayacaktır
1970 yılında Bangladeş’te meydana gelen şiddetli bir tropikal siklon 300 000 kişinin ölmesine
neden olmuştur Fakat gelişmiş uyarı sistemleri sayesinde benzer tropikal siklonlarda 1992’de
13 000, 1994’te ise sadece 20 kişi hayatını kaybetmiştir
Deprem Ve Doğal Afetlerin Türkiye'de Etkileri
Tarih boyunca insanlar yerleşmek için ovalar,nehir ve deniz kenarlarını tercih etmişlerdir Ülkemiz de ,diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi fay kuşakları boyunca oluşan,çöküntü alanları üzerinde yer alan verimli avalar,nüfusun toplanmasına ve önemli yerleşim yerlerinin kurulmasına neden olmuştur
Kuzay Anadolu Fay Kuşağı boyunca yer alan önemli yerlewşim merkezleri;Çanakkale,İstanbul,Balıkesir,Bursa,B ile cik,Kocaeli,Sakarya,Bolu, Kastamonu,Çankırı,Çorum,Amasya,Tokat,Erzincan, Van illeri ile bu illerin bazı ilçeleri
Doğu Anadolu Fay Kuşağında yer alan yerleşim merkezleri;Bingöl,Muş,Malatya,Adıyaman,Kahraman mar aş,Hatay
Karataş-Yumurtalık Fay Zonu üzerinde;Çukurova havzası ve Adana
Ecemiş Fay Zonu üzerinde;Mersin,Kayseri
Menderes Grabeninde;İzmir,Manisa,Aydın
Sismik olarak etkin faylar üzerindeki yerleşim merkezleri;İsparta-Dinar,Afyon,Denizli,Uşak,Kütahya,Muğla,Burdur,E ski şehir,Antalya,Kırşehir,An kara,Kırıkkale
İl , İlçe ve Köylerdeki Mesken Türleri
Fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde mesken türleri değişiklik göstermektedir Fay kuşakları boyunca hakim olan yapı türleri yığma yapıdır Doğu Anadolu'daki yığma yapılarda,ker*** yapı egemendir Özelliklle köylerde ,ker*** evlerin yanısıra çevredeki malzemeye uygun olarak çamur harçlı ve hatıllı yığma yapılar da vardır
Fay kuşaklarının orta ve batıya yakın olan ormanlık bölgelerinde ahşap ve bağdadi yapılar yoğunlaşır Bu kuşağın orta-batı kesimine yaklaştıkça yığma yapılarda tuğla hakim duruma geçmektedir İl ve ilçe gibi büyük yerleşim merkezlerinde betonarme yapıya eğilim fazladır Çoğunlukla evler lüks olmayıp,aile ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir
Deprem yönünden durum incelenirse,fay kuşakları üzerindeki yerleşim yerlerindeki hakim yapı tipleri doğuda depreme dayanıklı değildir
Büyük yerleşim merkezlerindeki belediyelerde çoğunlukla afet-deprem konusunda uzman teknik elemanlar bulunmadığından yapılan yeni binalar da depreme dayanıklı değildir Küçük yerleşim merkezlerinde bu konu hiç bilinmemektedir Bütün olarak toplum ''Depreme Dayanıklı Yapı'' bilincinden yoksun bulunmaktadır Bina yapımlarında rant,iklim ana unsur olarak yapı tarzına yön vermektedir
Depremi yaşamış kesimlerde,deprem deneyiminin varlığı izlenmektedir
Fay kuşakları boyunca yıkıcı bir deprem olması halinde doğu ve batı kesimlerde etkileri farklı olacaktır Yıkıcı bir depremde doğuda hasar ve can kaybı büyük olacaktır Ulaşım,malzeme eksikliği,teknik personel yetersizliği çevrenin kaderini olumsuz etkileyecektir
Buna karşılık batıda,oluşabilecek bir depremde değişik csorunlar ortaya çıkacaktır Bu kesim endüstri bölgesi kimliği taşımaktadır Büyük yatırımların yapıldığı ve kalkınma yönünden büyük ümitlerin bağlandığı bir bölge olmuştur Diğer bölgelerden nüfus çekerek kalabalıklaşmıştır Bu kesimde olan depremlerde can kaybı ile birlikte verdiği hasar nedeniyle ülkenin gelişme hızını da etkilemiştir Altyapı tamamen veye kısmen tahrip olmuş,yoğun nüfus nedeniyle bulaşıcı ve salgın hastalıklar görülmüştür
Yıkıcı depremler nedeniyle yıkılan her 1000 bina için batıdaki can kaybı 58 iken,doğuda bu sayı 216'ya çıkmaktadır Yine batıda yıkılan her binaya karşılık doğuda 2 bina yıkılmaktadır veya ağır hasar görmektedir
Türkiye'de deprem ve doğal afetlerden korunma, zararları en aza indirmede,bugüne kadar alınan tedbirlerin istenilen gelişmeleri sağlayamadığını ve ilgili kurum ve kuruluşların gelişmiş ülkelerdeki benzerlerinin düzeyine çıkamadığı görülmektedir
Bu nedenle fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde '' Deprem Kültürü'' yaratılmalıdır
Okullarda depremle ilgili dersler verilmeli ve kurslar açılmalıdır Bu kurslarda depremden önce ve sonra yapılacak çalışmalar çğrencilere ve kursiyerlere öğretilerek,bu bilgilerin daha geniş kitlelere ulaşılması sağlanmalıdır
Depremle ilgili belgeseller hazırlanarak görsel ve yazılı basın aracılığıyla halk eğitilmelidir
Fay kuşakları üzerinde bulunan yerleşim merkezlerinde çalışan teknik personel eğitimden geçirilmelidir
Özellikle sanayi ve endüstri bölgelerinde,deprem yönetmeliğinin yeniden düzenlenerek çağdaş ve uluslararası normlara çıkartılıp uygulanması sağlanmalıdır Mikrobölgelendirme çalışmaları,deprem risk analizleri yapılarak elde edilen parametrelere ve zemin cinslerine göre uygulamaya geçilmelidir
Deprem anında ve hemen sonrasında felaket bölgelerine gösterilen büyük ilginin,deprem öncesine alınarak planlama ve uygulamanın sağlanması ile oluşabilecek büyük kayıpların önüne geçilebilir
|