09-11-2012
|
#11
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri
Tüccarın Oğulları
Tüccar baba, hikayeyi burada bitirdi Çocuklarına çalışmanın önemini anlattı Kazanmak kadar harcamanın da güç olduğunu öğretti
Oğulları,gerekli dersi almıştı
Küçük oğlu:
- Ben de ticaret yapmak istiyorum, dedi
Babası mutlulukla karşıladı bu kararı
Elindeki bir çift öküzü oğluna verdi Küçük Oğul öküzleri bineceği arabaya bağladı Öküzlerden birinin adı Şetrebe, diğerinin ki Metrebe’ydi
Bu hikayeyi asıl anlatan ünlü filozof Beydeba’ydı Padişah Debleşem’e anlattığı hikayenin içine başka hikayeler karışmıştı
Beydeba,Debleşem Şah’ a hikayenin devamını anlatmaya başladı
Tüccarın Küçük Oğlu, öküzleri arabaya koştu
Ticaret yapmak üzere yola koyuldu
Gece gündüz demedi yol aldı
Az gitti uz gitti, dere tepe düz gitti
Altı ay kış bir de güz gitti
Öküzler çok yorulmuşlardı Şetrebe hastalanmıştı Yola devam edecek gücü kalmamıştı
Adam, Şetrebe’yi bir arkadaşına teslim etti Arabaya başka bir hayvan bağladı
- Şetrebe iyileşince bize yetişirsiniz, diyerek yola devam etti
Yine az gitti uz gitti
Lale sümbül biçti Soğuk sular içti
Çok dağlar aştı, çok ovalar dolaştı
Köyden köye ulaştı
Diğer öküzü de hastalandı Metrebe de güçsüz düşmüştü
Adam, onu da yolda bıraktı İyileşince yetişir, diyerek tekrar yola düştü
Bu arada Şetrebe henüz iyileşmemişti Yanına bıraktığı arkadaşı da sabırsızlanmıştı
“Öküz öldü derim” diyerek Şetrebe’yi yalnız başına bırakıp ayrılmıştı yanından
Çok geçmeden Şetrebe iyileşmişti Kırlara, çimenliklere yayılmaya gitmişti
Şetrebe’nin kayfi yerindeydi O bahçe senin bu bu tarla benim geziyordu
Yemyeşil çimenlerde yayılmaktan çok semirmişti
Öyle bir duruma gelmişti ki,görenler tanıyamazdı
Şetrebe’nin yaşadığı orman yemyeşildi Çeşit çeşit ağaçlar yükselirdi Bitişiğinde gür otların fışkırdığı çayırlık uzuyordu Şetrebe, burada karnını doyurdu Buz gibi pınardan su içti Keyif içinde gezinirken bağırmaya başladı
Böğürtüsü dört bir yana ulaştı
Ormanda hayvanların kralı Arslan’a kadar gitti sesi
Arslan bu sesi daha önce hiç duymamıştı
Korktu, tir tir titremeye başladı
Fakat kimseye belli etmedi korkusunu
Herkes onu korkusuz sanıyordu Ormanın hakimiydi Hiçbir şeyden korkmazdı Fakat bu duyduğu ses garip bir şeydi
Arslan, ormanın yüksek bir yerinde oturmaktaydı Sarayı buradaydı Çevreyi rahatlıkla görebiliyordu
Saraya yakın bir yerde iki çakal yaşardı Zeki mi zekiydi bu çakallar
Saraya yakın olmalarına rağmen, öyle olur olmaz zamanlarda Arslan’ın yanına gidemezlerdi
Birinin adı Kelile, diğerinin adı Dimne’ydi
Dimne, bulunduğu yerden Arslan’ın korktuğunu gördü, durumu arkadaşı Kelile’ye duyurdu
Kelile:
- Bizim üzerimize görev değil, dedi Kralımızın nasıl bir durumda olduğundan bize ne Onun emirlerine uymakla yükümlüyüz Gerisi bizi ilgilendirmez
Dimne:
- Haklısın, dedi Kelile’ye
Kelile:
- Öyle olur olmaz işlere burnumuzu sokmamalıyız, diyerek sürdürdü konuşmasını, Bu konuda bir hikaye biliyorum, dedi
Dimne, merak etti:
- Anlatır mısın? diye sordu Kelile’ye
- Tabi, niye olmasın, dedi Kelile
Ve anlatmaya başladı
Hikaye, burnunu her işe sokan bir maymun hakkındaydı
|
|
|