Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk'ün Katıldığı Savaşlar Hangileridir? Atatürk Hangi Savaşlara Katılmıştır?
SAKARYA SAVAŞI
İnönü'de ikinci kez yenilen Yunanlılar, ordularını güçlendirmek amacıyla kuvvetlerini artırmışlardı Türk Ordusu ise henüz hazırlıklarını tamamlayamamış, yurdun bütün kaynaklarından faydalanma imkanını bulamamıştı Ancak II İnönü Savaşından sonra, Güney Cephesi kaldırılmış, Güney ve Batı cepheleri birleştirilmişti Böylece Batı Cephesinde daha fazla kuvvet toplamak imkanı sağlanmıştı Yunanlılar, 10 Temmuz 1921'de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk Ordusunu yok etmek istediler
Desteklenmiş kuvvetleriyle güçlü bir şekilde ilerlemeyi başardılar Türk Ordusu, zor durumdan kendisini kurtarmak amacıyla Eskişehir'e kadar çekildi Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921'de Batı Cephesi karargahına geldi ve durumu yakından görüp inceledi Ordunun düzenlenip kuvvetlendirilmesi için, Sakarya'nın doğusuna kadar çekilmesini gerekli gördü Bunun üzerine, Türk Ordusu, 25 Temmuz 1921'de taktik savunma yapmak amacıyla Sakarya'nın doğusuna çekildi Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları Sakarya'nın doğusuna çekilmekle askeri bakımdan büyük bir avantaj elde etti Türk kuvvetleri için zor olsa da, Yunanlılar için daha zor olan bir durum oluşturuldu Böylece, Türk kuvvetleri düşmanın gelişen taarruzlarının tehdidinden kurtarılmış, Sakarya'nın doğusunda yeniden düzenlenerek savunma gücü artırılmıştı Yunanlılar ise mevzilerini genişletmişler, ulaştırma şartları zor bir arazide ilerlemek ve ikmal yapmak zorunda kalmışlardı
Sakarya gerisine çekilme, halkın maneviyatı üzerinde ciddi bir sarsıntı oluşturmuştu ve Meclis'te de bunun belirtileri ortaya çıkmıştı Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri; "Ordu nereye gidiyor, millet nereye götürülüyor? Bu hareketin elbette bir sorumlusu vardır, o nerededir? Bu çok acı veren durumun ve yürekler acısı görünümün gerçek sorumlusunu ordunun başında görmek isterdik" diyerek Mustafa Kemal Paşaya dil uzatmaya başladılar
Büyük Millet Meclisi'nde ve dışarıda son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçmesinde fayda umulduğu yolunda bir kanaat oluştu Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921'de Büyük Millet Meclisi'ne verdiği bir önerge ile Başkumandanlığı kabul ettiğini bildirdi ve ancak Meclis'in elindeki yetkileri de fiilen kullanmayı talep etti Bu önerge üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri, kendisine Başkomutan ünvanını ve Meclis'in yetkilerini kullanmak hakkını önce vermek istemediler Ancak ünvan ve yetki, 5 Ağustos 1921 tarihli kanunla tanındı
Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921'de Polatlı'daki Cephe Karargahına giderek ordunun başına geçti Cephede teftiş yaparken, attan düşerek birkaç kaburga kemiği kırıldı Savaşı cephede yaralı ve kaburga kemiği sarılı bir şekilde idare etmek zorunda kaldı
23 Ağustos'ta düşman ordusu ciddi olarak cephemize taarruz etti Ordumuz 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan eden meydan muharebesinde, düşmanın üstün kuvvetlerini ilk önce yıpratarak, taarruza devam etmekten yoksun bir hale getirdi 23 Ağustos'tan 13 Eylül'e kadar gece gündüz aralıksız yirmi iki gün devam eden bu kanlı savaştan sonra, düşman ordusu mağlup ve perişan bir şekilde cepheyi terketti
Sakarya Meydan Savaşı sonucu, askeri harekat yön değiştirmiştir Sakarya, geri çekilme ve gerilemenin durdurulduğu ileri gidişin başladığı noktayı oluşturmuştur Sakarya Zaferi, bütün memlekette günlerce süren coşkun sevinç gösterilerine ve heyecanlı kutlamalara vesile oldu
Meclis, 19 Eylül 1921'de kabul edilen bir kanunla, Türk Milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa'ya Mareşallık rütbesi ve Gazilik ünvanını verdi Sakarya Zaferi, dış ilişkilerimizde durumumuzun düzeltilmesine ve itibarımızın artmasına yardımcı oldu 9 Haziran 1921'den beri Ankara'da Fransız temsilcisi Franklin Bouillon'la görüşmeler yapılmaktaydı Bu görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra, 20 Ekim 1921'de Ankara'da olumlu bir şekilde sonuçlanarak, Ankara İtilafnamesi adıyla tarihe geçen bir antlaşmayla noktalandı
Sakarya zaferi, askerlik ve politika bakımından da Kurtuluş Mücadelemizin önemli bir merhalesi oldu Yunan ordusunun taarruz kabiliyeti kırıldı
BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHABERESİ
Sakarya Savaşı'ndan sonra, kamuoyunda ve TBMM'nde taarruz için sabırsızlık baş göstermişti Gazi Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922'de Büyük Millet Meclisi'nin gizli bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara açıklamalar yapmıştı "Ordumuzun kararı, taarruzdur Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür" diyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken, diğer taraftan da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırlıyordu
Haziran 1922 ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçmek kararını almıştı Asıl amaç, yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktı Mustafa Kemal Paşa, ordu birlikleri arasında bir futbol maçı organize edilmesi bahanesiyle ordu komutanlarını Akşehir'e davet etti Böylece Yunanlıların ve İşgal Devletlerinin dikkatleri çekilmeyecekti 28 Temmuz gecesini, komutanlarla genel taarruz hakkında konuşarak geçirdi ve gereken direktifleri verdi

TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal, Büyük Taaruz'dan önce, TBMM balkonundan geçit töreninde askerleri selamlarken ( 20 Temmuz 1922 )
Mustafa Kemal Paşa, daha sonra 20 Ağustos 1922'de Ankara'dan Akşehir'e giderek, 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi Çok gizli bir şekilde yürütülen bu olayları kamuoyundan saklamak maksadıyla, 21 Ağustos'da Çankaya köşkünde bir çay daveti verileceği gazete ve ajanslara bildirilmişti

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taaruz öncesi, Afyon Kocatepe'de
( 26 Ağustos 1922 )
26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak) , Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı
Büyük taarruz burada başladı Topçuların sabah saat 04:30'da taciz ateşi ile başlayan harekat, saat 05:00'de önemli noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti Piyadelerimiz, Sabah 06:00'da Tınaztepe'ye hücum mesafesine yaklaşarak, tel örgüleri aşıp, Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonra, Tınaztepe'yi ele geçirdiler Bundan sonra, saat 09:00'da Belentepe, daha sonra Kalecik-Sivrisi düşmandan temizlendi Taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1 Ordu Birlikleri, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar onbeş kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi
5 Süvari Kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu 2 Ordu da cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü 26 Ağustos günü Türk Ordusunun Büyük Taarruz'u, Genelkurmay Başkanlığı'nca TBMM'ne bildirildi Bu haber Meclis'i coşturdu ve heyecanlı gösterilere vesile oldu 27 Ağustos Pazar sabahı gün ağarırken, Türk Ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti Bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insan üstü çabalarla gerçekleştirildi
27 Ağustos saat 18:00'de, Afyon 8 Tümen tarafından kurtarıldı Afyon kurtuluşun şanlı ve şerefli müjdesi olmuştu Başkomutanlık karargahı ile Batı Cephesi Komutanlığı karargahı Afyon'a taşındı 28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri, başarılı geçen taarruz harekatı ile düşmanın 5 Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlandı 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin süratle sonuçlandırılmasını gerekli buldular Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak, tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar Karar süratli ve düzenli bir şekilde gerçekleştirildi 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekatı Türk Ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı
Büyük Taarruz'un son safhası askeri tarihimize Başkomutan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında bizzat idare ettiği savaşta tamamen yok edilmiş veya esir edilmişti Böylece tasarlanan kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam başarı ile uygulanmıştı 30 Ağustos 1922'nin gurur verici zaferi ile Mustafa Kemal, kaçabilen düşmanın takip edilmesini ve üç koldan Ege'ye doğru ilerlemesini uygun buldu Yunan Kumandan Trikop

Yunan Kumandan Trikopis’in, kılıcını Atatürk’e teslim ettiği yer
( Eski Başkumandanlık Karargahı)
" Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir İleri " diyerek, tarihi emrini 1 Eylül 1922'de verdi Yunanlılar, İzmir'e doğru kaçmaktaydı Başta Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis olmak üzere çok sayıda esir ele geçirilmişti Ordumuz bu muharebede, on beş günde 400 kilometre katederek, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi Sabuncu Bel'den geçen 2 Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir'e doğru akarken, bunun solunda 1 Tümen de Kadife Kale'ye doğru yürüyordu Bu Tümenin 2 Alayı Tuzluoğlu Fabrikası'ndan geçerek Kordonboyu'na ulaştı
Yüzbaşı Şeref Bey Hükümet Konağına, 5 Süvari Tümenimizin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık dairesine, 4 Alay Komutanı Reşat Bey de Kadife Kale'ye bayrağımızı çektiler İzmir'de askerlerimiz coşku içinde karşılandılar ve çiçek yağmuruna tutuldular Süvarilerimizin Kordon boyundan geçişi çok görkemli idi Kurtuluş zaferinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in kurtuluşunu Belkahve'den seyretti Türk Ordusunun, 400 kilometrelik bir mesafeyi savaşarak katedip İzmir'e ulaşması içerde ve dışarda hayret ve takdir uyandırdı Büyük Türk zaferi karşısında endişeye düşen ve o anda da İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri, savaşı durdurmayı ve Türklerin haklı isteklerini yerine getirmeyi kendi çıkarlarına uygun buldular
Lord Kinross'a göre, "İngiltere, ciddi bir krizle karşı karşıya bulunduğunu anlamaya başlıyor Halk, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu"
11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla, silahlı çatışma durdurulduğu gibi, Edirne dahil Trakya'nın da Türkiye'ye bırakılacağı ve bir ay içerisinde Yunanlılar tarafından boşaltılacağı kabul edildi Anadolu'da Yunan politikasını yürüten İngiltere Başbakanı Lloyd George, bu gelişmeler üzerine istifa etti
|