Yalnız Mesajı Göster

Mondros Ateşkes Antlaşması’Ndan Sonra İşgal Edilen Yerler Kurulan Cemiyetler Nelerdir

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mondros Ateşkes Antlaşması’Ndan Sonra İşgal Edilen Yerler Kurulan Cemiyetler Nelerdir



Mondros Ateşkes Anlaşması

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Mondros Ateşkes Anlaşması

Filistin'de İngiliz hücumu karşısında hezimete uğraması ve 1 Ekim'de Şam'ın düşmesi üzerine, Talat Paşa hükümeti 5 Ekim'de İngiltere ile ateşkes sağlamak için ABD'nin arabuluculuğuna başvurdu Bu arada 29 Eylül'de Bulgaristan ateşkes imzalamış, bu ülkeye giren Fransız ve müttefik ordularının İstanbul'a yönelmesi olasılığı doğmuştu



HMS Agamemnon (1915)

8 Ekim'de Talat Paşa kabinesi istifa etti Eski genelkurmay başkanlarından Ahmet İzzet Paşa'nın 14 Ekim'de kurduğu kabinede, İttihatçı olduğu halde hükümetin Alman yanlısı savaş politikasına karşı çıkan ve İngiliz dostu olarak tanınan Rauf Bey (Orbay) Bahriye Nazırı oldu 18 Ekim'de Osmanlı'da esir bulunan İngiliz generali Townsend, Osmanlı'nın ateşkes şartlarını iletmek üzere bir gemiyle gizlice Midilli'ye gönderildi 24 Ekim'de İngiliz hükümeti Limni'de bulunan Amiral Calthorpe'a ateşkes görüşmelerini başlatma yetkisini verdi Ertesi gün Türk hükümetinin görevlendirdiği Rauf Bey Zafer römorkörüyle Foça'dan Midilli'ye geçti; burada kendisini karşılayan İngiliz kruvazörüyle Limni adasına ulaştı 27 Ekim'den itibaren dört gün süren çetin müzakereler sonunda 30 Ekim akşamı anlaşma imzalandı 1 Kasım sabahından geçerli olmak üzere Osmanlı Devleti ile Britanya İmparatorluğu arasında ateşkes ilan edildi[1]
Müzakerelerde Rauf Bey'e Dışişleri Müsteşarı Reşat Hikmet Bey eşlik etti
28 Ekim günü Fransız hükümeti bir notayla anlaşma görüşmelerine katılma isteğini bildirdiyse de bu talep İngiltere tarafından dikkate alınmadı[2](Savaşın bu aşamasında Osmanlı sadece İngiltere ile fiili çatışma halindeydi)
Bu esnada 24 Ekim'de Almanya'da ihtilal başladı 3 Kasım'da Avusturya-Macaristan Villa-Giusti Anlaşması ile savaştan çekildi 7 Kasım'da Alman imparatoru II Wilhelm tahttan feragat etti 11 Kasım'da Compiègne Ormanı'nda imzalanan ateşkes ile Almanya yenilgiyi kabul etti Aynı gün Avusturya-Macaristan imparatoru I Karl da tahtını bıraktı

Antlaşma koşulları

Mondros Ateşkes Antlaşmasın koşulları, aynı günlerde imzalanan Bulgaristan, Avusturya-Macaristan ve Almanya anlaşmalarıyla benzerlik gösterir Stratejik noktaların işgali, ordunun terhisi ve donanma ile cephanelerin teslimi gibi askeri tedbirler, yenilen tarafın savaşa devam edemez hale getirmeye yöneliktir Sadece doğu illerinde karışıklık çıkması halinde İtilaf devletlerine buraları işgal etme yetkisini veren 24 madde, Türk ateşkesine özeldir Bu madde, tehcirden dönecek Ermenilere karşı direniş gösterilmesi olasılığına karşı anlaşmaya konmuş ancak uygulama görmemiştir
Anlaşmada Osmanlı Devleti'nin sınırlarına ve statüsüne ilişkin bir ifade yoktur Ancak İngilizler Suriye cephesinde ateşkesi tam Türk-Arap etnik sınırında kabul etmekle, Osmanlı Devleti'nin barıştan sonraki sınırlarına ilişkin ilginç bir fiili durum yaratmışlardır
Taraflar arasında ateşkes durumu 31 Ekim 1918 günü öğle vakti başlayacaktır[3]
Resmî anlaşmanın yanısıra, Amiral Calthorpe'un sözlü açıklamalarını içeren bir mektup da Türk tarafına sunuldu Bu mektupta, işgal kuvvetlerine Yunan askerinin katılmayacağı ve benzeri taahhütler yer alıyordu 7/24 Maddeleri en önemli maddelerdir

Yavuz Zırhlısı Tuzağı

Ateşkesin ilginç ayrıntılarından biri, 6 madde aracılığıyla Yavuz zırhlısının Osmanlı'da kalmasının sağlanması idi Alman donanmasının en güçlü gemilerinden biri olan

İstanbul kamuoyu anlaşma hükümlerini ağır buldu, ancak genel bir iyimserlikle karşıladı 1 ve 2 Kasım tarihli İstanbul gazeteleri daha çok İstanbul'da savaş ihtimalinin ortadan kalkmış olduğunu vurguladılar (Bulgaristan'ı işgal eden İtilaf ordularının o günlerde İstanbul'a yönelik taarruzu bekleniyordu) Mustafa Kemal Paşa'nın görüşlerini yansıtan Minber gazetesi 1 Kasım'da, "Bir devletin küçülmüş bile olsa herhalde bir siyasi mevcudiyet ve milli birlik muhafaza ederek böyle bir badireden kurtulabilmiş olması en büyük siyasi başarı sayılmalıdır" yazıyordu [4]
Minber, başka birçok yorumcu gibi, Rus ve Avusturya imparatorluklarının parçalanıp anarşiye ve iç savaşa düşmelerini örnek gösteriyor, Türkiye'nin bu akıbetten kurtuluşunu memnunluk verici buluyordu[5] Fethi Bey'in (Okyar) aynı tarihli başyazısında şöyle deniyordu: Ancak 13 Kasım'da İtilaf donanmalarının İstanbul'a gelmesi ve Tevfik Paşa kabinesinin kurulmasından sonra anlaşma hükümlerine yönelik kuşku ve kaygılar İstanbul basınında daha sık görülmeye başlandı

Uygulama

13 Kasım 1918'de İtilaf donanmalarına mensup bir filo, ateşkesin 1 maddesi uyarınca Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki askeri tesisleri işgal etti Aralık 1918 ve Ocak 1919 aylarında Fransız ve İngiliz birlikleri, 10 ve 16 maddeler uyarınca Antakya, İskenderun, Adana, Tarsus, Kilis ve Antep'e girdiler
11-26 Kasım tarihleri arasında Türk ordusu Batum, Ardahan, Ahıska ve Kars'ı tahliye etti Bu yerlerde Türk direniş örgütlerinin denetiminde, Sovyet modelinden esinlenen milli şura hükümetleri kuruldu
İtalya Fransızların Kilikya (Adana) bölgesine girmesini kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit sayarak protesto etti 22 Mart 1919'da anlaşmanın 7 maddesini gerekçe göstererek tek taraflı olarak Antalya'yı işgal etti Bu olay Paris'teki barış konferansında diplomatik bir krize yol açtı Nisan ayında İtalya bir ay süreyle barış konferansını terketti
Bu olaylar dışında anlaşmanın ilk altı ayı önemli gerilimler olmadan geçti İstanbul'daki İtilaf temsilcileri ile Türk hükümeti arasındaki en ciddi sorunlar, eski İttihat ve Terakki yöneticilerinin savaş ve tehcir suçları nedeniyle yargılanması ve tutuklanması konusundan doğdu
Anlaşmanın nisbi sessizlik dönemi Mayıs 1919 başlarında sona erdi Bu tarihte Paris Barış Konferansı, Mondros'ta verilmiş sözlere aykırı olarak, İzmir'in Yunanlılarca işgali kararını aldı Aynı günlerde Osmanlı Devleti'nin birçok köşesi İtilaf devletlerince işgal edildi; Kars ve Batum milli şura hükümetleri İngilizler tarafından dağıtıldı Aynı günlerde ilan edilmesi beklenen barış anlaşması belirsiz bir geleceğe ertelendi
İtilaf devletleri politikasında meydana gelen bu ani değişim, Türk tarihçileri tarafından henüz yeterince incelenmemiş bir konudur

Alıntı Yaparak Cevapla