Prof. Dr. Sinsi
|
Mekke Fethedilince Rasulüllah Kabe’Nin Anahtarını Kime Verdi?
Osman Bin Talha
Eshâb-ı kirâmdan Kureyş’in Abdü’d-dâr kabilesindendir Nesebi, Osman bin Talha bin Ebî Talha Abdullah bin Abd-ül-Uzzâ bin Osman bin Abdü’d-dâr bin Kusey’dir Nesebi, Kusey’de Peygamber efendimizin nesebi ile birleşmektedir Annesi, Sülâfe binti Sa’d bin Şüheyd olup, Medine’nin Kubâ köyünden Amr bin Avf kabilesindendir Doğumu bilinmemesine rağmen, 42 (m 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefât etti
Mekke’de Kâ’be Kayyımlığı ile vazifeliydi Sülâlesi cahiliyye devrinde Kâ’be-i Muazzama’nın Hicâbet yani kapı anahtarını taşırdı Peygamber efendimiz, hicretten önce O’nu da bizzat imâna davet etti Kabul etmediği gibi Hz Resûlullah’ı Kâ’be’ye de sokmak istemedi Fakat Resûlullah (s a v ) onun bu hareketini sükunetle karşılayıp, O’na şöyle buyurdu: “Ey Osman! Ümid ederim ki, bir gün sen, beni bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğin bir mevkide de göreceksin!”
Peygamber efendimizin zevcelerinden Ümm-i Seleme (r anhâ) müslüman olmasından dolayı Mekke’de bir yıl eza ve cefa gördükten sonra, kabilesi Ümm-i Seleme’ye Medine’ye hicret etmesi için izin verdi Tek başına yola çıkmıştı Osman İbni Talha, Ümm-i Seleme’yi yalnız görünce, halini sorup, durumunu öğrendi, kadını yalnız başına bırakmayı uygun görmiyerek O’nu edeb ve kerem ile Kuba’ya kadar getirdi “Senin kocan işte bu köydedir O halde Allah’ın berekeu’yle onun yanına git” deyip, Mekke’ye döndü Ümm-i Seleme (r anhâ) O’nun bu hareketinden övgü De bahs ederdi Osman bin Talha, Uhud Harbi’ne müşriklerin safında katıldı Babası, kardeşleri ve akrabası katl edilince, Kâ’be’nin Hicâbet vazifesi tek başına üzerinde kaldı Hudeybiye Andlaşması’nda Müslümanlar’ın Resûlullahın (s a v ) sadakatini, görüp Eshâb-ı kirâm’ın aşkına hayran oldu Geç îmân etti 8 (m 629) senesinde Mekke’nin fethinden altı ay önce Amr bin Âs ve Hâlid bin Velid ile birlikte Medine-i Münevvere’ye gelerek, müslüman oldu Fetihten önce imâna gelen Muhacirlerin derecelerine kavuştu Mekke’nin fethine katılıp, Resûlullah’ın (s a v ) yanında bulundu Kâ’be’nin anahtarını Resûlullah’a (s a v ) arz etti, beraber girdiler Burada Resûlullah (s a v ) iki rekât namaz kıldı Beyt-i şerîften çıkarken, Resûlullah (s a v ) Nisâ sûresinin “Allahü teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder  ” âyet-i kerîmesini okuyup, anahtarı Osman bin Talha’ya (r a ) ve Amcasının oğlu Şeybe bin Osman bin Ebî Talha’ya verdi O’na “Ey Ebû Talha evlâdı! Ceddinizden kalma olan emâneti sizde payidar ve baki olmak üzere alınız Bunu zâlim olmaksızın hiçbir kimse alamaz ” buyurdu Hicretten önceki sözlerini de hatırlattı, O da “Evet, şehâdet ederim ki, sen hiç şüphesiz Resûlullah’sın dedi O günden itibaren Hicâbet vazifesi, Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, Osman bin Talha’nın sülâlesinde kalmıştır
Mekke’nin fethinden sonra Resûlullah (s a v ) ile Huneyn gazâ’sına katıldı Medine-i Münevvere’ye gitti Resûlullah’ın (s a v ) vefâtından sonra Mekke-i Mükerreme’ye döndü Kâ’be-i Muazzamadaki hicâbet vazifesine devam etti Dört Halife devrinde gazalara katıldı Hz Mu’âviye’nin hilâfeti devrinde 42 (m 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefât etti
Osman bin Talha’nın (r a ) Kâ’be-i Muazzamadaki vazifesi, Eshâb-ı kirâm’dan olması dahil, daha pek çok üstünlüklere sahipti: Kendisinden amcasının oğlu Şeybe, Urve bin Zübeyr, İbn-i Ömer ve Benî Süleymoğullarından bir kadın hadîs rivâyet etmişlerdir Peygamber efendimizden bizzat rivâyet ettiği hadîslerden bazıları şunlardır
Peygamber efendimizin Osman bin Şeybe’ye namazda kalbi meşgul edecek şeylerin önceden çıkarılması hususunda şu hadîs-i şerîfi buyurduğunu rivâyet etti, “Evdeki pişen tencereyi kapatmayı sana söylemeyi unuttum Çünkü namaz kılarken İnsanı meşgul edecek bir şeyin evde bulunması uygun olmaz ”
Resûlullah (s a v ) efendimiz Mekke’nin feth edildiği gün şöyle bir hutbe okudu: “Kuluna yardım eden ve kendisinden başka hak ma’bud olmayan Allahü teâlâ’dır Müşrikleri hezimete uğratan ancak O’dur ” Diğer bir rivâyette ise, “Va’di, sözü hak olan, kuluna yardım eden, kendinden başka kulluğa müstehak bir ilah bulunmayan Allahü teâlâ’ya hamdolsun Dikkat ediniz! Cahiliyye devrinde değer verdiğimiz her türlü âdeti ve kan dâvası ayağımın altındadır Bunlardan Kâ’be’ye hizmet etmek ve hacılara su dağıtmak müstesnadır Dikkat ediniz! Bir kimse kasde benzer şekilde sopayla birisini öldürürse O’na ağır diyet lâzım olup, 100 deve vermesi gerekir ”
KAYNAKLAR
1) Buhârî cild-5, sh-93
2) Müsned fitd-2, sh-33
3) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-5, sh-448
4) Üsûd-ül-gâbe cild-1, sh-578
5) El-İstiâb cild-3, sh-92
6) Mevâhib-i Ledünniye cild-1, sh-204
7) Sîret-i İbn-i Hişam cild-4, sh-55
8) Hamîs, cild-2, sh-66
9) Tehzîb-ut-tehzîb cild-7, sh-124
10) Megâzî cild-2, sh-833
11) El-İsâbe cild-2, sh-460
12) El-A’lâm, cild-4, sh-206
|