Konu
:
Cumhuriyet Döneminde Kadınların Hak Ve Özgürlükleri Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Cumhuriyet Döneminde Kadınların Hak Ve Özgürlükleri Nelerdir?
09-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Cumhuriyet Döneminde Kadınların Hak Ve Özgürlükleri Nelerdir?
Cumhuriyet Döneminde Kadınların Hak Ve Özgürlükleri Nelerdir?
Cumhuriyet Döneminde Kadınların Hak Ve Özgürlükleri Nelerdir?
Cumhuriyetin ilânı sonrası gerçekleştirilen köklü değişiklikler arasında Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkı önemli bir gelişme olarak yer alır
Son yıllarda kadının toplumdaki yerine ilişkin dikkate değer çalışmalar yapılmakla beraber özellikle kadınlara tanınan siyasal haklar ve bu hakların istenilen şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusu üzerinde durulmaya değer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır
Zira söz konusu hakların üzerinden yetmiş yıla yakın bir süre geçmesine rağmen kadının siyasetteki yeri ile siyasal katılımdaki rolü ve etkinliği hala tartışılmaya devam etmektedir
Bu tartışmaların odak noktasını ise daha çok milletvekili seçilen kadınların sayıca azlığı meselesi oluşturmaktadır
Oysa1930’lardan günümüze kadar Meclis’e girmiş kadınların sayısal yetersizliği kadar buradaki çalışmaları da incelenmesi gereken bir konudur
Bu araştırmada ilk kadın milletvekilleri ve onların Meclis’teki çalışmaları incelenecektir
Yalnızkonuya girmeden Türk kadınının Cumhuriyet öncesindeki durumunun ve kazandığı hakların kısaca gözden geçirilmesinde yarar vardır
Zira Cumhuriyetle birlikte Türk kadınına tanınan siyasal hakların alt yapısını oluşturan gelişmeler Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan ‘’ batılılaşma’’ hareketlerine kadar uzanır
ÖzellikleTanzimat Dönemi (1839-1876) kadınların hakları konusunda ilk adımların atıldığı bir dönemdir
Bu dönemde ilk kez devlet eliyle kızların eğitim ve öğretimine yönelik çalışmalar yapıldı
Sübyan okulları üstünde rüştiye idadi ve sultani gibi ortaöğretim kurumlarına gitmeye hak kazanan kızlar söz konusu kurumların öğretmen ihtiyacını karşılamak için açılan kız öğretmen okullarına (Darülmuallimat) da devam hakkına kavuştular(1870)
Ebe ve Kız Sanayi Mektepleri gibi okulların da açılmasıyla hem kızların eğitim seviyesinin yükselmesi hem de başta öğretmenlik mesleği olmak üzere çalışma hayatına atılmalarına fırsat sağlanmış oluyordu
Basındaki gelişmeler çerçevesinde fikir hayatında kadının durumu tartışılmaya başlandı ve ilk kez kadınlar lehine yayın yapan dergiler çıkarıldı
Tanzimat’la kadınlara tanınan bu fırsatlar Meşrutiyet Dönemi (1908-1918)’ne gelindiğinde daha da genişledi
Bunda dönemin getirdiği söz yazı ve basın hürriyetinin tesiri çok oldu
Daha önce elde ettikleri ortaöğretim hakkına ilave olarak 1915’te açılan İnas Darülfünunu ile yükseköğrenim hakkını kazanan kızlar söz konusu hürriyet ortamında özellikle sosyal hayatta da faaliyette bulunmaya başladılar
[1] Daha çok yardım dernekleri şeklinde de olsa bu dönemde kadın haklarını geliştirmek ve onların eğitimlerini yükseltmek gibi gayeler taşıyan çeşitli dernekçilik çalışmalarına rastlanır
[2] Basındaki gelişmelerin artmasıyla fikir hayatında da yer alan kadınlarçeşitli yayın faaliyetlerine giriştiler[3]
Balkan Savaşları (1912-1913) ve özellikle I
Dünya Savaşı (1914-1918)’nın getirdiği sıkıntı ve zorunluluklar - erkeklerin savaşa katılması vb
- sebeplerle başta devlet daireleri olmak üzere çalışma hayatının değişik kademelerinde görev aldılar
Dünya Savaşı ve Milli Mücadele döneminde gerek cephede gerekse cephe gerisinde erkeklerle beraber yurt savunmasına katılarak üzerlerine düşeni yaptıkları ve ülkenin işgalci güçlerden kurtarılması için gerekli faaliyetlerde bulundukları bilinen bir gerçektir
Cumhuriyete kadar Türk kadınının siyasal alanda pek bir hak talebine girmediği ancak kendilerini yetiştirebilecekleri alanlarda yer alarak mücadelelerini sürdürdükleri görülür
Kadınların eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesine paralel olarak gerek fikri ve sosyal alanlarda gerekse çalışma hayatına atılmasıyla ekonomik alanda kendi haklarını savunabilecek konuma ve bilince ulaşmak için gösterdikleri çabalar sonucunda siyasal alanda da yer alma istekleri belirmeye başladı
Kısacası bütün bu tecrübelerin Cumhuriyet döneminde tanınan haklara haklara zemin hazırladığı muhakkaktır
Şimdi siyasal hakların kazanılması için gösterilen gayretleri gözden geçirelim
I
Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması
Milli Mücadele dönemindeki çalışmaları ile üzerine düşeni yapan Türk kadını takdire şayan bir davranış sergilemişti
Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrası işgallere karşı protesto mitingleri ile tepkisini ortaya koyma ordunun hizmetinde bulunma mermi ve giyecek imal etme ve cepheye malzeme taşıma
gibi faaliyetlerde bulunmuştu
[4] Kadınların bu fedakarlıklarını takdir eden Mustafa Kemal Paşa bu konudaki görüşlerini 21
III
1923 tarihinde Konya Kadınları ile yaptığı konuşmasında şu sözleri ile ifade etmiştir:[5]
“Bu son senelerin inkılâp hayatında hummalı fedakarlıklarla mamul mücadele hayatında milleti ölümden kurtararak halâsa ve istiklâle götüren azm-ü faaliyet hayatında her ferdi milletin mesaisi gayreti himmeti fedakârlığı sebaaalemiştir
Bu meyanda en ziyade tebcil ile yad ve daima şükran ile tekrar edilmek lâzım gelen bir himmet vardır ki o da Anadolu kadınının ibraz etmiş olduğu çok ulvî çok yüksek çok kıymetli fedakârlıktır
Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez
”
Türkiye’de Anayasalı rejime geçildiği 1876’dan sonra 1877’de yapılan ilk seçimlere ve ondan sonrakilere kadınlar katılmamışlardı
Yalnız 1908 hareketinden sonra Anayasa’nın daha demokratikleşmesi ve hürriyetlerin daha genişletilmesi sonucu kadınların siyasal alana ilgi duymaya başladıkları görülmüştür
[6] Ne var ki bu konuda çeşitli sebeplerden dolayı pek kayda değer bir gelişme meydana gelmemişti
Zira hem sıkıntılı dönemlerin yaşanması (Balkan ve I
Dünya Savaşları
) hem de kadının toplumdaki konumuna ilişkin eski anlayışın ağırlığını hissettirmesi yüzünden kadınlar siyasetin dışındaki -yukarıda bahsedilen- alanlarda faaliyetlerde bulunmuşlardı
Söz konusu badirelerin atlatılması ile başlayan yeni dönemde kadınlar artık aktif olarak siyasetle uğraşmak için harekete geçtiler
Daha 1923 yılı Nisanında “İntihâb-ı Mebusan Kanunu”nun görüşülmesi esnasında kadına seçme hakkının verilmesi konusu gündeme gelerek çeşitli tartışmalara yol açmış ne var ki bu hakkın verilmesi kabul edilmemiştir
[7] Aynı yılın Haziran ayında (16 Haziran 1923)Başkanlığını yazar Nezihe Muhittin’in(1889-1958) yaptığı “Kadınlar Halk Fırkası” kurularak ilk siyasal oluşum meydana getirildi
Fırka siyasi bir görünümde olmakla beraber esas amacını kadınların eğitim ve sosyal alanlardaki eksikliklerinin tamamlanarak cehaletin ortadan kaldırılması olarak açıklar
Ancak Fırka’nın genel sekreteri Şükufe Nihal ise’’Kadınlar Halk Fırkası’nın programı şimdiye kadar her fırsatta izaha çalıştığımız gibi kadının içtimai iktisadi ve bilahare siyasi sahalarda haklarını inkışaflarını temin etmektir’’ sözleri ile nihai hedeflerinin siyasi hakları kazanmak olduğunu ifade eder[8] Kadınların bu girişimi siyasal haklara sahip olmamalarından dolayı başarısızlıkla sonuçlanır ve sözkonusu fırkaya resmi izin verilmez
Bunun üzerine Cumhuriyet’in ilânı sonrasında ise 7 Şubat 1924’te “Türk Kadınlar Birliği”ni kuran kadınlar çalışmalarını bu yolla sürdürmeye başladılar
Birliğin tüzüğünde amaçlarını: “
kadınların sosyal ve siyasal haklarını elde edecek olgunluğa eriştirilmesi
” olarak belirleyerek konuya dikkatleri çektiler ve böylece isteklerinde ısrarlı olduklarını bir kere daha gösterdiler
Hatta 1927’de Birliğin tüzüğüne siyasal haklar sağlamayı amaçlayan bir maddeyi ekleyerek kabul ettirirler ve aynı yıl yapılacak seçimlere katılmaları için birlik içinde tartışırlar
Konuyu basında da gündeme getirmelerine rağmen Anayasa’da kadınların seçime katılmalarını sağlayacak hükmün olmaması gerekçelerinden dolayı istekleri gerçekleşmez [9]
Aynı konuda 1926’da Türk Ocağı’nda bir konuşma yapan Süreyya Hulusi isimli hanım verdiği konferansta: “Türk kadını tarihte siyasial rol oynamıştır
Kadın kendi benliğini idrak eder
İktisadi sahada haiz-i tesir olursa neden memleket işlerinde geri kalsın
Herkes anadan vatan dersi alır da ne içün o vatanın idaresi ve mukadderatı mevzu-ubahs olduğu zamanda mahmul vaziyette bırakılır
Vatanda tüten ilk ocak eğer kadın parmağıyla tutuşmuşsa ve eğer vatan o ocakların müşterek bir ifadesi ise öyle zannediyorum ki vatan ve kadın yekdiğerinden ayrılmayan iki mefhum teşkil ederler
” sözleri ile Türk kadınının seçme ve seçilme haklarının verilmesinin gerekliliğini vurguluyordu
[10]
Bu ve benzeri pek çok girişimlerle siyasal hakların kazanılması için gösterilen gayretler Takrir-i Sükûn dönemini takib eden dönemde olumlu sonuçlarını verdi
Bu konuda ilk adım 3 Nisan 1930’da kabul edilen Belediye Kanunu ile atıldı
Bu kanuna göre kadınlar ilk kez Belediye seçimlerinde oy kullanma ve Belediye Meclislerine seçilme hakkını elde ettiler
[11] 26 Ekim 1933’te ise 1924 tarihli Köy Kanunu’nun 20
ve 25
Maddelerinde yapılan değişiklikle muhtar ve ihtiyar meclisi seçimlerinde oy kullanma ve seçilme hakkını elde eden kadınlar nihayet 5 aralık 1934’te dönemin Başbakanı İsmet İnönü ve 191 arkadaşının; 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun 10
ve 11
Maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifinin kabul edilmesiyle milletvekili -seçme ve seçilme hakkını kazandılar
Kanun’da yapılan değişiklikle kadın erkek her Türkün seçme yaşı 22 seçilme yaşı 30 olarak belirlendi
[12]Böylece kadın ile erkek arasındaki eşitsizlikten biri daha ortadan kalkmış oluyordu[13]
Siyasal haklar bakımından kadın ile erkeği aynı konuma getiren bu kanun ile Türkiye’nin daha demokratik bir görünüme kavuşması ve siyasal katılımın boyutlarının genişletilmesi gibi amaçların ağırlık taşıdığını söylemek mümkündür
[14] Zira 1930’lar aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün de isteği doğrultusunda kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Türkiye’de çok partililiğe geçişin yaşandığı bir dönemdir
II
TBMM’ne Seçilen İlk Kadın Milletvekilleri
5 aralık 1934 tarihli kanunla milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde eden kadınların pek çoğu bu gelişmeyi büyük bir memnuniyetle karşıladılar
Bu maksatla 6 Aralık’ta bazı Ankaralı kadınlar Mustafa Kemal Atatürk ve diğer büyüklere teşekkür için Halkevi’nde bir toplantı düzenlediler ve ardından Meclise giderek memnuniyetlerini belirttiler
[15]
İstanbul’da da bu amaçla çeşitli mitingler yapıldı
Beyazıt Meydanında gerçekleştirilen bir mitingde Kadınlar Birliği’nden Saadet Rifat isimli bir hanım yaptığı konuşmada konu ile ilgili duygularını ifade etti
[16]
Kadınların ilk kez katıldığı 1935 yılı seçimleri iki dereceli seçim sistemi ve tek parti olarak Cumhuriyet Halk Fırkası’ (CHF)nın bulunduğu bir ortamda yapıldı
Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de büyük ölçüde kadın ve erkek adaylar parti üst kademeleri tarafından belirlendi
Seçimlere gerek müntehib-i sani (ikinci seçmen) olarak gerekse milletvekili adayları olarak kadınların ilgisi ve katılımı oldukça fazlaydı
8 Şubat 1935’te yapılan seçimlere katılım özellikle İstanbul Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde % 80’lere varmıştı ve söz konusu şehirlerde oy verenlerin % 48’e yakınının kadınlardan meydana geldiği ifade ediliyordu[17]
Kadınların da katıldığı ilk seçimler olmasına rağmen katılımın fazla olması onların konuya olan ilgilerini ortaya koyması açısından olumlu bir gelişmedir
1935 yılı seçim sonuçlarına göre seçilmesi gereken 399 milletvekilinden 17’si kadın olmak üzere 386 milletvekili CHF adaylarından oybirliği ile; 4’ü azınlıklardan olmak üzere 13 bağımsız aday oy çokluğu ile seçilmişlerdi
Bazı eserlerde 18 olarak verilmesine rağmen[18] bu seçimlerde Meclis’e 17 kadın milletvekili girmiştir
1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan “ara seçimi”nde ise Çankırı Milletvekili olarak seçilen emekli öğretmen Hatice Özgenel ile bu sayı 18’e çıkmıştır[19]
Böylecekadınlar Meclis’teki tüm milletvekillerinin % 45 ‘ini oluşturdular
Bu oran o günden bugüne ulaşılan en yüksek rakamdır
Zira çok partili döneme geçildiği 1950-51’de 3 kadın ile % 061 gibi en düşük rakamla temsil edilen kadınlar en son yapılan 1995 seçimlerinde de 13 kadın ile % 182 oranında Meclis’te yer almışlardır
1935 Yılı Seçimlerinde TBMM’ne Seçilen İlk Kadın milletvekilleri şunlardır:[20]
Mebrure Gönenç(Afyonkarahisar): 1900’de İstanbul’da doğdu
1919’da Arnavutköy Amerikan Koleji’nden mezun oldu Fransızca ve İngilizce bilen Gönenç bir süre Çamlıca Kız Lisesi ve Üsküdar Amerikan Koleji’nde dil hocalığı yaptı
Adana Belediyesine seçilen ilk kadın meclis üyesidir
Seçilmeden önce CHF’dan Mersin Belediye üyesiydi
Bir dönem milletvekilliği yaptı
Hatı Çırpan(Satı Kadın- Ankara ): 1890’da Kazan’da doğdu
Milli savaşta malûl olmuş bir askerin eşiydi
Beş çocuğu vardı
Çiftçilikle uğraşan Satı Kadın hususi eğitim gördü
Seçildiğinde Kazan Köyü muhtarıydı
Bir dönem milletvekilliği yaptı
Türkan Örs Baştuğ (Antalya): 1900’de Üsküdar’da doğdu
İstanbul Darülfünunun Felsefe Şubesinden mezun oldu
Fransızca biliyordu
Uzmanlık alanı felsefe sosyoloji ve eğitimdi
Üsküdar Kız Sanat Mektebinde müdürlük yaptı
Seçimden önce Feyziâti Lisesi Kız kısmı müdürlüğündeydi
İki dönem milletvekilliği yaptı
Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir ): 1900’da Bergama’da doğdu
İstanbul Kız Muallim Mektebinde ve Yüksek Kız Muallimin İhzari (hazırlık) kısmında okumuştur
İzmir Kız Muallim Mektebinde edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yapmıştır
Adana Lisesi ve İstanbul Erenköy Kız Lisesinde de öğretmenlik yapan Gökçül V
Dönemde Balıkesir VI
ve VII
Dönemde ise Samsun milletvekili olmuştur
TBMM Başkanlık Divanı Katip üyeliğinde de bulunmuştur
Şekibe İnsel (Bursa): 1886’da İstanbul’da doğdu
Ortaokul mezunuydu
Almanca biliyordu
Seçilmeden önce çiftçilikle uğraşıyordu
V
Dönemde milletvekiliydi
Hatice Özgener (Çankırı): 1865’te Selanik’te doğdu
Rüşdiye ve hususi öğrenim gördü
Rumca bilen Özgener milletvekili olmadan önce Darüleytam Müdürlüğünden emekli bir maarifçiydi
1936 ara seçiminde parlamentoya girdi
Huriye Öniz Baha (Diyarbakır): 1887’de İstanbul’da doğdu
Tahsilini Londra Üniversitesi kadın kısmında Betford Kolej’de pedagoji eğitimi görerek tamamladı
İngilizce bilen Öniz İstanbul Kız Muallim Mektebi ile eski İnas İdadisinde pedagoji ve uygulama dersi ile ev idaresi derslerini okuttu
Balkan Harbinden sonra muhacirlere açılan kurslarda ders vermiş ve türlü hayır işlerinde çalışmış Hilal-i Ahmer’in açtığı kursa giderek gönüllü hastabakıcı olmuştur
Milletvekili seçilmeden önce Türkçe öğretmenliği yapmaktaydı
Yeniköy Rum Mektebinde de öğretmenlik yapan Öniz 1950’de vefat etti
Fatma Memik (Edirne): 1903’te Safranbolu’da doğdu
İlköğrenimine Safranbolu’da başlayan Memik sekiz yaşında İstanbul’a geldi
Burada Beyazıt İnas numune Mektebi ile Bezm-iâlem Valide Sultan Mektebinde okuduktan sonra Tıbbiye’ye girdi
Tıbbiye’den 1929’da birincilikle mezun oldu ve Gureba Hastanesinde çalıştı
Dahiliye uzmanı olan Memik seçilmeden önce Gureba Hastanesi Poliklinik Şefi idi
V
VI
VII
Dönem Edirne Milletvekilliği yapan Memik 1991’de vefat etti
Nakiye Elgün(Erzurum ):1882’de İstanbul’da doğdu
Kız Muallim Mektebi mezunu olan Elgün ülkemizin en eski eğitimcilerinden biri olarak biliniyor
İstanbul Kız Lisesi müdürü iken1930’da İstanbul Şehir Meclisine ilk kadın üye olarak seçildi
Daimî Encümende üye olarak kaldı
3 dönem Erzurum milletvekilliği yaptı
Fakihe Öymen (İstanbul): 1900’de İşkodra’da doğdu
Darülfünunun Coğrafya bölümünden mezun oldu
Fransızca bilen Öymen Maarif ve Coğrafya uzmanıydı
Bursa Kız Muallim Mektebinde tarih ve coğrafya öğretmenliği ve Bursa Kız Lisesi Müdürlüğü yaptı
V
VI
VII
Dönem İstanbul VIII
Dönem Ankara Milletvekilliği yapan Öymen 1983’te vefat etti
Ferruh Güpgüp (Kayseri ): 1891’de Kayseri’de doğdu
Öğrenimi hususi olan Güpgüp Arapça biliyordu
Biçki dikişle de ilgilendi ve Kayseri CHF Vilâyet İdare Heyeti ile Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu
Bahire Bediş Morova Aydilek(Konya): 1897’de Bosna’da doğdu
Bolu orta mektebinden mezun oldu
Bolu Kız Sanat Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı
Seçimden önce Bolu Belediye Meclisi üyesiydi
V
Dönemde milletvekilliği yaptı
Mihri Bektaş (Malatya): 1895’de Bursa’da doğdu
Amerikan Kız Koleji Mezunuydu
Fransızca ve İngilizce biliyordu
Robert Kolej’de İngilizce öğretmenliği yaptı ve CHF Kütüphane Encümenine seçildi
V
VI
VII
Dönemlerde Malatya Milletvekilliği yaptı
Meliha Ulaş (Samsun): 1901de Sinop’ta doğdu
Darülfünun’un Edebiyat Şubesinden mezun oldu
Fransızca ve İngilizce biliyordu
İstanbul Kandilli Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ile beş yıl Erzurum Kız Muallim Mektebinde başmuallimlik ve edebiyat öğretmenliği yaptı
Seçilmeden önce Samsun Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi
V
ve VI
Dönem Samsun Milletvekilliği yapan Ulaş 1942’de vefat etti
Esma Nayman (Seyhan): 1899’da İstanbul’da doğdu
Lise mezunuydu
Fransızca İngilizce ve Rumca biliyordu
Belediyecilik alanında uzmandı
Adana Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu
Bir dönem milletvekilliği yapan Nayman 1967’de vefat etti
Sabiha Göraaa (Sivas ): 1888’de Üsküdar’da doğdu
Üsküdar Kız Sanayi Mektebinden sonra Darülmuallimat’ı bitirdi
1917’de Darülfünun’un Riyaziye Şubesinden mezun oldu
Fransızca bilen Göraaa Kız Muallim Mektebi Müdür ve Muallimliklerinde bulundu
Seçilmeden önce Tokat orta mektebinde Riyaziye öğretmeniydi
Seniha Hızal(Trabzon ): 1897’de Adapazarı’nda doğdu
İlk öğrenimini İstanbul Fatih Rüşdiyesi’nde orta öğrenimini Kız Sanat Mektebi’nde yüksek öğrenimini ise Darülfünun Fen Fakültesi’nde tamamladı
(1918) Fransızca bilen Hızal Darülmuallimat ve Erenköy Kız Lisesi Müdürlüğü’nde bulunduktan sonra Maarif Umum Müfettişliği’ne tayin edildi
Kendisi Türkiye’de ilk kadın müfettiş olarak bilinmektedir
İstanbul Kız Muallim Mektebi Müdürlüğü ile Fevziye Lisesi Müdürlüğünde bulundu
Selçuk Kız Sanat Okulu’nda da öğretmenlik yaptı
Şişli’de açtığı ilk ve orta tahsilli Yeni Türkiye Özel Mektebi’nde müdürlük ve öğretmenlik yaptı
Benal Nevzad İstar Arıman (İzmir ): 1903’te İzmir’de doğdu
İlk ve orta öğrenimini İzmir’de yaptı
1921’de Paris Sorbonne Üniversitesi’nin Edebiyat bölümünden mezun oldu
Döndükten sonra Hilâliahmer ve Himaye-ietfal gibi yerlerde sosyal faaliyetlerde bulundu
CHF vilayet heyeti üyeliği de yapan Arıman Fransızca ve Rumca biliyordu
Uzmanlık alanı belediyecilik sosyoloji ve edebiyattı
İzmir Belediye üyeliği de yapan Arıman V VI
VII
ve VIII
Dönemde İzmir Milletvekilliği yaptı
1990’da vefat etti
Görüldüğü gibi seçilen kadınların bir kaçı istisna edilirse büyük çoğunluğu eğitim ve kültür seviyeleri itibariyle oldukça yüksekti
Londra ve Paris Sorbonne mezunu olanların yanısıra Darülfünun mezunu kadınlar çoğunluktaydı
İçlerinden biri köylü kadınların temsilcisi olarak Atatürk tarafından bizzat önerilen ve Ankara’nın tek kadın adayı olarak seçilen hususi eğitimli “Satı Kadın (Hatı Çırpan)” ile diğeri ortaokul mezunu olan ve çiftçilikle uğraşan Bursa mebusu Şekibe İnsel hariç tutulursa diğerleri en az lise ve yüksek okul mezunuydu
Seçilmeden önce siyasal deneyimi olanların yanısıra birkaç dil bilen eğitimci hanımlar çoğunluktaydı
Bunlardan beşi okul müdürü altısı Belediye Meclisi üyesiikisi çiftçi ikisi öğretmenbiri muhtarbiri doktor biri de emekli eğitimciydi[21]
Görüldüğü gibi bu dönemde seçilen kadınların %70’e yakını (11’i) yüksek öğrenimli eğitimcidir
Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan bir kesimin temsilcisi olarak Meclis’e giren kadınlar temsilcisi oldukları hemcinslerinin oldukça üstünde bir eğitim ve kültür seviyesine sahip seçkin kimselerdi
Bu açıdan bakıldığında söz konusu kadınların diğer kadınları- özellikle kırsal kesimdekileri- ne dereceye kadar temsil ettikleri ya da onların sorunlarıyla nereye kadar ilgilenebilecekleri sorusu akla gelmektedir kibu ise ayrı bir inceleme konusunu teşkil etmektedir
III
İlk Kadın MilletvekillerininV
Dönem(1935-39) TBMM’deki Çalışmaları
Milletvekili seçilen kadınların Meclis’teki çalışmalarının tesbit edilmesionların siyasal haklarını nasıl ve ne şekilde kullandıklarının ortaya konması açısından önemlidir
Bu tesbiti yapabilmek için isekadınların Meclis’teki çalışmalarına geçmeden konuya ışık tutması açısından ;onların milletvekili seçilmeleri hakkındaki kanaatlerininasıl seçildiklerini ve daha da önemlisi milletvekili olarak kendilerini hangi konumda gördüklerini ortaya koymak yararlı olacaktır
Bu konudaki bilgileri daha önce kendileri ile görüşülerek yapılan bir araştırmadan ve dönemin basınından öğrenmek mümkündür
Bu araştırma Tekeli’ye aittir
Tekeli araştırmasında milletvekili seçilen kadınların bazısının kendi iradelerinden ziyade Atatürk’ün isteği ile bu hakkın kendilerine verildiğini ve yine onun tercihi ziyade Atatürk’ün isteği ile bu hakkın kendilerine verildiğini ve yine onun tercihi üzerine Meclis’e girdiklerini bazılarının ise seçilmelerini sürpriz olarak karşıladıklarını ortaya çıkarmıştır
Ayrıca kadınların çoğunluğunun kendilerinr milletin temsilcileri olarak görürkençok azının ise kadınların temsilcileri olduklarını ifade ettiklerini vurgulamaktadır[22]
Dönemin basın mensuplarının gözlemlerine göre ise 1 Mart 1935’te çalışmalarına başlayan V
Dönem TBMM’ne katılan kadınların oldukça heyecanlı olduklarıMeclis’in arka sıralarına doğru oturdukları ve hepsinin gayet şık başları açık tayyörlü olarak geldikleri belirtilmektedir[23]
Böyle bir ortamda Meclis’e gelen kadınların buradaki çalışmalarının aynı heyecanla sürdüğünü söylemek abartılı olmaz
Bu hallerini Meclis’te çeşitli vesilelerle yaptıkları konuşmalarının içeriğinden öğrenmek mümkündür
Bu duruma bir örnek olması açısından yeni Hükümet Programının 7 Mart’ta okunmasından sonraprogram hakkındaki görüşlerini belirtmek maksadıyla söz alan Erzurum milletvekili Nakiye Elgün’ün konuşması verilebilir
Elgün konuşmasında :’’Başbakanımız General İsmet İnönü’ye beyanı itimat eden arkadaşlar arasında bizim de bulunmamız ve bulunma onurunu bize vermiş olmanız itibariyle duyduğumuz heyecanı ifade için buraya gelmiş bulunuyorum(Alkışlar)
Bugüne kadar Türk bütün olarak her sahada yan yana elele çalışmıştı
Fakat bugüne kadar Türk milletinin en yüksek en onurlu bir mevkii olan burada ilk defa yer almış bir kadın saylav olmak itibariyle bunu verenlere karşı duyduğumuz hazzı ifade ederken yine bu büyük onurun içinde Türk Hükümetine itimat beyan eden arkadaşlar arasında bulunmak şerefinin bize verilmiş olmasından dolayı duyduğumuz sevinci ifade etmeye çalışırken belki söz bulamıyorum
Bize bu güzel günler ve güzel anları yaşatmış olan ta ilk gününden beri bize rehberlik eden Ulu Gazimiz Atatürk Hazretlerine büyük bir heyecan içinde olduğumdan memnu kelimeler kullanıyorum
Çünkü şu anda dünyada belki pek nadir olarak hissedilebilecek heyecan duyanlardan biriyim
’’[24] diyerek duygularını ifade etmiştir
Aynı duygu ve heyecanı İzmir Milletvekili Benal Arıman ile Seyhan Milletvekili Esma Nayman’da da görüyoruz
Atatürk’ün ölümü üzerine Meclis’te yaptığı konuşmasında ArımanTürk kadınlarına kazandırdığı haklardan dolayı Atatürk’e olan minnettarlık duygularını belirtirken[25] Nayman da’’ Atatürk yalnız Türk milletini değil o milleti yetiştiren Türk anasının da şerefini kurtardı
Türk kadınlığının ona minnettarlığı sonsuzdur
layık olduğu hakları Atatürk’ün büyük dehası ile kazanmış olan Türk kadını bütün milli görevlerini ifa için hazırdır
’’[26]sözleri ile aynı görüşleri paylaşmıştır
Bu örneklerden hareketle kadınların Meclis’teki çalışmaları gözden geçirilecek olursa onların erkeklere oranla Meclis’e daha fazla devam ettikleri hemen bütün oturumları takip ettikleri ve en etkin olarak da bazı konularda söz aldıkları görülür
Dönemin Zabıt Cerideleri incelendiğinde dikkati çeken nokta kadınların büyük bir çoğunluğunun ilgi alanlarına göre bir komisyonda (encümen) görev almalarıdır
Bazıları bu komisyonlarda katip üye olarak bulunmuştur
Kadınların görev aldığı komisyonlar şunlar: Hatı Çırpan Ziraat Meliha Ulaş Arzuhal (katip üye) Fakihe Öymen Bütçe(katip üye) Sabiha Görkay ile Nakiye Elgün Dahiliye(katip üye) Esma Nayman İktisat Seniha Hızal ile Türkan Başbuğ Maarif Huriye Baha Öniz Maliye Mebrure Gönenç Nafia Fatma Memik Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ferruh Güpgüp ise Divan-ı Muhasebat komisyonlarında görev almışlardır[27]
Meclis’teki çalışmaları yakından takip eden kadınlar özellikle bütçe görüşmelerinde kanaatlerini belirten konuşmalar yaparlar
Bunlardan Ferruh Güpgüp ile Esma Nayman 1936 yılı ‘Muvazene-i Umumiye Kanunu’nun görüşülmesi esnasında[28] Meliha Ulaş 1937 yılı Maarif Vekaleti bütçesi ile ilgili olarak[29] Mihri Bektaş Beden Terbiyesi Kanunu ile ilgili olarak birer konuşma yapmışlar[30]
Ayrıca Erzurum Milletvekili Nakiye Elgün 1938 yılı Maarif Bütçesi görüşmeleri esnasında Samsun Milletvekili Seniha Hızal ise Hariciye Vekâleti bütçesi ile ilgili olarak görüşlerini bildirmişlerdir[31]
Yine Ankara’da Tıp Fakültesinin kurulması hakkındaki kanun tasarısının görüşülmesi esnasında Huriye Öniz ile Dr
Fatma Memik söz alarak görüşlerini belirten kadınlar arasındadır[32]
Kadınların Meclis’te yaptıkları konuşmaların içeriği incelendiğinde daha çok eğitim ve sağlık konularının ağırlık taşıdığı dikkati çeker
Bu konulardaki önerileri kızların eğitim seviyelerinin yükseltilmesi sağlık sorunlarının halledilmesi ve özellikle küçük yaştaki çocukların sağlık eğitim ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi doğrultusundadır
Ele alınan V
Dönemde en fazla söz alan milletvekilleri arasında Dr
Fatma Memik ile Nakiye Elgün yer alır
Benal ArımanMeliha Ulaş Huriye Öniz Esma Nayman Türkan Baştuğ Ferruh Güpgüp Seniha Hızal Mihri Bektaş ise bir veya birkaç konuşma yapmışlardır
Meclis’in yanısıra bazı milletvekillerinin kendi seçim bölgelerindeki çalışmaları ve özellikle sahip oldukları meslekleriyle ilgili olarak etkinliklerde bulundukları bilinmektedir
Örneğin Dr
Fatma Memik bir yandan seçim bölgesi olan Edirne’nin sorunlarıyla ilgilenirken diğer yandan da Darülaceze ve Kızılay’ın Polikliniklerinde tıp mesleğinin uygulamalarını sürdürmeye devam ettiği belirtilir
[33]
Özetlemek gerekirse Tekeli’nin de belirttiği gibi bu kadınları “hiç soru sormayan sorun çıkarmayan uslu kadınlar” olarak nitelendirmek mümkün ise de[34] bunda hem ilk kez böyle bir görevle karşı karşıya gelmeleri hem de dönemin muhalefetsiz siyasal yapısı gözönüne alınırsa onlardan başka türlü bir davranış beklemenin zorluğu kendiliğinden ortaya çıkar
SONUÇ
Osmanlı döneminde başlayıp Cumhuriyet’le devam eden’’batılılaşma” hareketleri çerçevesinde gerçekleştirilen düzenlemelerle; bir taraftan toplumdaki kadın erkek eşitsizliği ortadan kaldırılmaya çalışılırken diğer taraftan da kadının toplumda layık olduğu yere gelmesi için gayret sarfedildi
Bu maksatla Cumhuriyet öncesi yapılan düzenlemelere ilave olarak bu dönemde çıkarılan 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim alanında 1926 tarihli Medeni Kanun ile sosyal ve hukukî alanlarda ve nihayet 1930 ve 1934 tarihlerindeki düzenlemelerle siyasal alanda getirilen hakların temelinde de sözkonusu çabaların yattığı söylenebilir
Zira her iki dönemde de kadının konumu çağdaşlaşmanın ölçütü olarak görülmüştür
Cumhuriyet’le kadınlara tanınan siyasal haklarda yeni rejimle kabul edilen ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesinin etkisi tartışılmaz
Hiç şüphesiz bu demokratikleşmenin de bir gereğiydi ve siyasal katılımın boyutlarını arttırması açısından da önemliydi
Burada –iddia edilenin aksine-kadınların siyasal haklarını hiçbir çaba sarfetmeden aldıklarını söylemek sanırız doğru olmaz
Batıdaki kadınların verdikleri mücadele örneğinde olmasa bile Türk kadını siyasal hak talebini her fırsatta dile getirmiş ve sırası geldiğinde bu hakkını elde etmiştir
Ancak bu haklarını yeterince kullanamadığı konusu tartışılabilir
Bunda da toplumda yaygın bir kanaat olarak yerleşen siyasetin ‘erkek işi’ olması düşüncesi ile kadına yüklenen görevlerin daha çok ‘aile içi’ sorumluluklar çerçevesinde kalmasının etkileri fazladır
Kadınların aktif siyasette başarılı olabilmeleri ve siyasal haklarının göstermelik olarak varolmaması ya da bir süs bir aksesuar olarak Meclis’te yer almamaları için sözkonusu yaygın kanaatlerin değişmesi ve kadını siyasetten alıkoyan yasal engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir
Bunun için de seçilenlerin tümünün bu doğrultuda çaba sarfetmelerinde yarar vardır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul