Yalnız Mesajı Göster

Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşenler Nelerdir?‎

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşenler Nelerdir?‎



Canlıların Temel Bileşenleri Nedir?( Canlıların Temel Bileşenleri Minerallarin Önemi)

Canlının temel yapı ve işlev birimi hücredir Hücreyi oluşturan maddeler de atomlardan meydana gelmiştir Her atom elektron proton ve nötron denilen daha küçük parçacıkların değişik sayılarda bir araya gelmesiyle oluşur Bunlardan elektron negatif(-) proton(+) nötron ise nötr yani yüksüzdür
Bir cins atomdan oluşan saf maddelere element denir Su molekülü iki hidrojen ve bir oksijen atomunun birleşmesiyle meydana gelmiştir Bir bileşik kendini oluşturan elementlerin özelliğinden tamamen ayrı kendine özgü özelliğe sahiptir Moleküller organelleri organeller de canlılığın temel birimi olan hücreyi oluşturur
Bir molekül içindeki atomları birbirine bağlayan bağlara kimyasal bağlar denir Atomlar kendi aralarında çeşitli kimyasal bağlarla bağlanır Atomların arasında tek bağ veya çift bağ bulunabilir
Atomların kimyasal bağlarla bağlanması ya da bağların kopması kimyasal tepkime olarak açıklanır Birçok kimyasal tepkime iki yönlüdür
Canlıda bulunan maddelerin bir kısmı hücrenin içinde yapılırken bir kısmı da dışarıdan alınır Miktarı hücrenin görevine göre farklılık gösteren bu maddeler inorganik ve organik bileşikler olmak üzere iki grupta incelenir

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

ORGANİK BİLEŞİKLER ORGANİK BİLEŞİKLER

SU KARBONHİDRATLAR
MİNERALLER YAĞLAR
ASİT PROTEİNLER
BAZ VİTAMİNLER
TUZ NÜKLEİK ASİTLER

1CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER
İnorganik bileşikleri canlı kendi vücudunda sentezleyemeyip dışarıdan hazır olarak alır

A SU
Yeryüzündeki yaşam için su son derece önemli bir inorganik bileşiktir Bir molekülü iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomunun birleşmesinden oluşur Hücrenin yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesinde suyun önemi büyüktür Bilim adamlarının diğer gezegenlerde yaşam arayışları için aradıkları ilk maddelerden biri sudur

1CANLILAR İÇİN SUYUN ÖNEMİ
Su yaşamak için gerekli olan etkenlerden biridir Bir insan yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir Ancak susuz birkaç gün yaşayabilir Vücut için gerekli olan su miktarı günlük çalışma durumumuza göre değişir Günde ortalama 15-25 l su almamız gerekir
Canlı organizmanın büyük kısmı su moleküllerinden oluşur Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır

Su yeşil bitkilerde meydana gelen besin üretiminde (fotosentez) karbondioksit ile birleşerek şekeri oluşturur

Hücrelerde su kimyasal tepkimelerde rol alan önemli bir çözücüdür Besilerin sindirimi su yardımıyla olur Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev yapar Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla sağlanır Su aynı zamanda metabolizma sonucu ortaya çıkan zararlı artıkların atılmasında rol oynar

B ASİT BAZ VE TUZLAR

Asitler: Su içerisinde çözündüğünde H iyonu veren bütün bileşikler asit özelliğindedir

Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür

Asitlerin tatları ekşidir Yapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir

Bazlar: Suda çözündüğü zaman hidroksil iyon veren bileşikler bazik özellik gösterir

Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür

Yapılarında genellikle karbon azot bulunduran bazlar organik bazlardır

Asit-Baz dengesi

Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun (-) logaritması asitliğin hidroksil iyon yoğunluğunun
(-)logaritması ise bazikliğin derecesini verir H iyonu arttıkça ortam asidiktir ve pH 0 ile7 arasında bir değer gösterir OH iyonu arttıkça ortam baziktir ve pH 7 ile 14 arasında bir değer gösterir H ve OH iyonları eşit miktarda ise ortam nötrdür ve pH 7’dir
PH değeri organizma için çok önemlidir Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için pH’ın belirli bir düzeyde tutulması gerekir pH’daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri olumsuz etkiler Bu nedenle pH değerinin sabit kalması gerekir İnsan kanının pH’ı 74 ‘tür

İnsan kanının pH’ı 7’ye düşerse ya da 78’in üzerine çıkarsa ölüm meydana gelir

Tuzlar : asitlerle bazlar karıştırıldığında asitin H iyonu ile bazın OH iyonu birleşir Bu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana gelir

HCl + NaOH H2O + NaCl

Hidroklorik asit+ Sodyum hidroksit su + Sodyum klorür

Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları vardır Bunlar içinde en önemlileri sodyum potasyum magnezyum ve kalsiyumdur

C CMİNERALLER

Mineraller hücrede protein karbonhidrat yağ gibi organik maddelere bağlı bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler mineraller vitamin hormon enzim vb moleküllerin yapısına katılır 70 kg ağırlığında bar insanda ortalama 3 kg mineral tuzları vardır

1MİNERALLERİN İNSAN VÜCUDU İÇİN ÖNEMİ

Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır Mineraller kanın osmotik basıncının ayarlanmasında kas kasılmasında ve sinirlerde uyartının iletilmesinde önemli role sahiptir

Mineraller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar

Yeterli mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse tuz atılması devam edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür Fırın kazan dairesi gibi sıcak yerlerde çalışanlar ve sıcak ülkelerde yaşayanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince tuz almalıdır
Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur Ancak kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha fazladır Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi için de gereklidir Ancak bazı böbrek hastalıklarında yüksek tansiyonu olan insanlarda tuzun az alınması gerekir Sodyumla birlikte vücut sıvılarında olan ve hücrelerin çalışmasını kontrol eden mineral potasyumdur

Vücutta hücre ara sıvısı ile hücre sıvısı arasında bir sodyum potasyum oranı vardır

Sodyum gibi potasyumun da büyük bir kısmı tüketilen besinlerden kolayca emilir İshal gibi su kaybının fazla olduğu durumlarda potasyum kaybı büyük olur

Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdur Kalsiyumun büyük bir kısmı fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılır

Geri kalan kısmı kasların kasılmasında sinirlerde kanın pıhtılaşmasında ve bazı enzimlerin çalışmasında görev yapar Vücuda alınan kalsiyumun bir kısmı emilir Emilmeyen kısmı dışkı ile atılır D vitamini kalsiyumun emilmesine etki eder
Küçük çocuklarda kalsiyum ve D vitamini yetersizliğine bağlı olarak raşitizm denilen hastalık görülür Yetişkinlerde ise osteomalazi denilen kemik yumuşaması görülür
Vücudun yapısına katılan minerallerden biri de demirdir Vücudumuzdaki demirin yarıdan fazlası kana kırmızı rengini veren hemoglobinin içinde bulunur Bebek doğmadan önce karaciğerinde depo edilen demir ilk 6 aylık dönemde bebeğin demir ihtiyacını karşılar Demir eksikliğinde hemoglobin yapılamaz ve kansızlık görülür
İyot troid bezi hormonu olan tiroksinin yapısına katılır Eksikliğinde tiroksin hormonu az salgılanır Bu da guatr hastalığına sebep olur Vücudumuzdaki diğer mineraller:
Magnezyum kemiklerin yapısına katılır
Sülfatlar kaslarda bulunur
Flüor dişlerin yapısına katılır
Bakır bazı enzimlerin yapısına katılır

2 MİNERAL BAKIMINDAN ZENGİN BESİNLER

Hayvanlar minerallerini dışarıdan alırlar Mineralleri su hayvanları vücut yüzeyi ile ve besinlerle kara hayvanları ise besinlerden sağlar Minerallerden kalsiyum süt ve süt ürünlerinde ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bulunur
Fosfor süt ve süt ürünleri yumurta et ve et ürünleri gibi besinlerde bulunur
İyot deniz ürünleri ve sofra tuzunda bol miktarda bulunur
Demir bakımından zengin besinler karaciğer kırmızı et kuru üzüm gibi yiyeceklerdir
Sodyum ve klor yiyeceklerde az miktarda bulunur

2 CANLILARDAKİ ORGANİK BİLEŞİKLER

Canlılarda bulunan organik bileşikler karbonhidratlar yağlar proteinler nükleik asitler ve vitaminlerdir

Organik bileşiklerden bazıları hücrede enerji verici bazıları yapı maddesi bazıları da metabolizmada düzenleyici rol alarak görev yaparlar Organizmada yapı maddesi olarak kullanılan organik bileşikler öncelik sırasına göre proteinler yağlar karbonhidratlar vitaminler ve nükleik asit olarak sıralanabilir Enerji hammaddesi olarak kullanılışa göre ise karbonhidratlar yağlar proteinler şeklinde sıralanabilir

A KARBONHİDRATLAR

Karbonhidratlar hem canlının yapısına katılan hem de enerji sağlayan organik bileşiklerin bir grubudur Bütün canlı hücrelerde bulunur Doğada genellikle büyük moleküller halindedir Vücuda alınan bu büyük moleküllerin hücrelere iletilmesi için canlı tarafından sindirilmesi ve uygun molekül büyüklüğüne kadar parçalanması gerekir

1 Karbonhidratların Yapı ve Görevleri
Karbonhidratlar karbon hidrojen oksijen elementlerinden oluşur Çeşitli görevleri vardır
· Nükleik asitlerin ve ATP’nin yapısına katılır
· Monosakkaritlerin bir kısmı hücre zarının yapısına katılır
· Enerji veren organik bileşikler olarak kullanılır

2 Karbonhidratların Çeşitleri

a Monosakkaritler

En basit karbonhidratlardır Basit şekerler olarak adlandırılırlar Daha küçük birimlere parçalanamazlar Karbon sayısı 3-8 arasında değişir Riboz ve Deoksiriboz 5 C’lu şekerlerdir Glikoz fruktoz galaktoz ise 6 C’lu şekerlerdir
Monosakkaritler suda çözünürler ve tatlıdırlar Canlılarda en çok kullanılan yakıt maddesi glikozdur

bDisakkaritler

Disakkaritler çift şekerlerdir Bir disakkarit iki molekül monosakkaritin glikozit bağı ile bağlanmasıyla oluşur Bu bağlanma sırasında bir molekül su açığa çıkar

Küçük moleküllerin birleşirken su açığa çıkarması olayına dehidrasyon sentezi denir

Moleküllerin arasında glikozit bağı oluştuğu için bu olaya glikozitleşme de denir
Canlılarda en çok bulunan disakkaritler maltoz sükroz ve laktozdur İnsanların ve hayvanların yedikleri disakkaritler sindirim sisteminde monosakkaritlerine ayrılarak kullanılır

Büyük moleküllerin su katılarak yapı birimlerine ayrılmasına hidroliz denir Hidroliz olayı dehidrasyon olayının tersidir

cPolisakkaritler

Polisakkaritlere kompleks şekerler de denir Çok sayıda monosakkaritin dehidrasyonu ile oluşmuş büyük moleküllü karbonhidratlardır Temel yapı birimi glikoz molekülüdür
Glikoz birimlerinin farklı şekillerde bağlanması polisakkaritler arasında farklı özelliklerin doğmasına neden olur Canlılarda en çok bulunan polisakkarit çeşitleri şunlardır
NİŞASTA binlerce glikoz molekülünün birbiri ile bağlanması sonucu oluşan polisakkarittir Özellikle tahıllarda ve patateste bol miktarda bulunur
GLİKOJEN nişasta gibi binlerce glikoz moleküllerinin dehidrasyon sentezi sonucu birbirlerine bağlanmasından oluşan moleküldür Hayvan nişastası olarak ta anılır
SELÜLOZ glikoz moleküllerinin birbirine ters dönerek bağlanmasıyla oluşmuştur

Bitki hücrelerinde hücre temel maddesi selülozdur

Selülozun bitkilerdeki oranı bitkinin çeşidine göre değişir Selülozu sindirecek enzimler insan ve hayvan vücudunda bulunmadığı için sindirilemez
Kitin omurgasız hayvanlarda dış iskeleti oluşturur Yapısı selüloza benzer

3 Karbonhidratların İnsan Vücudu İçin Önemi

Karbonhidratlar memelilerin kanında bulunması gereken maddelerdir İnsan kanında 1000 ml’den yaklaşık 90 mg glikoz bulunur Glikoz beynin en önemli yakıtıdır Glikozun kandaki yoğunluğu en düşük düzeydeyken bile önce beyin beslenir
Glikoz hücrelerde oksijenli solunum ile su ve karbondioksite kadar parçalanır Bu arada açığa çıkan enerji bağ enerjisi şeklinde depolanarak kullanılır

Glikoz proteinlerle birleşerek glikoproteini yağlarla birleşerek glikolipiti oluşturur
Bu şekilde yapı maddesi olarak hücre zarının yapısına katılır Riboz RNA ve ATP ‘nin deoksiriboz ise DNA’nın yapısına katılır Laktoz memeli sütünde bulunur ve yavrunun beslenmesinde önemli rol oynar

4 Karbonhidrat Bakımından Zengin Besinler

Çoğunlukla bitkisel yiyeceklerde bulunur En zengin kaynakları tahıllar tahıl ürünleri ve baklagillerdir Sebze-meyvelerde az bulunur Bunlarda dengeli beslenmeye yarayan protein vb mineraller bulunur

B YAĞLAR

Organik moleküllerden olan yağlar lipidler olarak da bilinir Biyolojik önemi olan lipidler yağ asitleri nötr yağlar fosfolipidler setroitler vbdir yağlar insanın temel besinleri arasında yer alır

Alıntı Yaparak Cevapla