Konu
:
Masal Nedir? Masal Türleri Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Masal Nedir? Masal Türleri Nelerdir?
09-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Masal Nedir? Masal Türleri Nelerdir?
Masal Nedir? Masal Türleri Nelerdir?
Masal Nedir? Masal Türleri Nelerdir?
Masal Halk dilinde anlatılarak oluşan sözlü edebiyat ürünüdür
Bir yazar tarafından sonradan yazıya geçirilmiştir
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür
Yer ve zaman belli değildir
Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir
İyiler hep iyi kötüler hep kötüdür
İyiler ödüllendirilir kötüler cezalandırılır
Masallarda eğiticilik esastır
Çoğu kez evrensel konular işlenir
Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne binbir gece Masalları ünlüdür
türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır
eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır
Doğaüstü güçlere yer veren veya gerçekçi destansı veya alaylı bir anlatı olan masal sözlü Halk edebiyatının en eski biçimlerinden biridir
Yerli yabancı veya mahallî folklor masallarından yapılan sayısız derlemeler masalın günümüzde de büyük bir ilgiyle karşılandığını gösterir
Masalların kaynağı oldukça tartışmalıdır; fakat gerçek olan bir şey varsa o da bazı masallarda işlenen ana konulara dünyanın çok değişik bölgelerinde rastlandığıdır; öyle ki bu masalların tek bir masal ailesine dahil oldukları ispat edilebilmiştir
Yazılı edebiyatın başlangıcından beri masal bir edebî çeşit haline gelmek eğilimi göstermiştir
Başlangıçta bu edebî çeşidin kendine has unsurlarından biri olağanüstülük niteliğiydi
Ama bundan masalın özünün olağanüstü niteliğe dayandığı sonucunu çıkarmamak gerekir
Masala kendine has niteliğini veren daha çok onu hayal gücüyle işleyen bir anlatıcının varlığıdır
Bu bakımdan türe örnek olarak binbir gece Masalları'nı göstermek mümkündür; ama Odysseia'da anlatılan odysseus'un serüvenleri; Chaucer'in Cantorbery Masalları ve Boccacio'nun Decameron'u da masalın bu tanımına uygun düşer
Nitekim Maupassant'ın bazı hikâyelerini de yine aynı sebeple yani yazar hikâyesini kahramanının ağzından ve onun hatıraları biçiminde anlattığı için masal çeşidinden saymak yanlış olmaz
Yazar hikâyesini bir kahramanın ağzından anlatmadığı zaman hikâyenin ardında yazarın kendisinin varlığı sezilir ve hikâyenin anlatılışı da ona göre değişir; meselâ La Fontaine'in masallarının ayrıcalığı zaten pek çoğu İtalyan masalcılarından alınmış olması dolayısıyla konularından çok yazarın anlatım sanatıdır
Kısaca söylemek gerekirse masalın Tarihî evrimini belirlemek öteki edebî türlerin evrimini belirlemekten daha zordur
Gerçekten de masalın değişmez özelliği sadece bir anlatı olması ve içinde uzun tasvirlere de psikolojik tehlikelere de yer verilmemesidir; ayrıca tek bir olaydan veya bazı masallarda görüldüğü gibi birbirinden ayrı olarak ele alınabilecek bir olaylar dizisinden meydana geldiği için öteki edebiyat türlerine göre kısa da sayılabilir
Öte yandan masalda ilk özelliği alan sözlü anlatı tarzının tabiiliği ve serbestliği vardır ifadenin çocuksu olmasını ilk masallara has bir nitelik saymamak gerekir; çünkü çocuksu olmasına rağmen hiç de sunî kaçmayan aynı söyleyişi Perrault'nun Grimm'in ve Andersen'in masallarında ve bir yüzyıldan beri bütün ülkelerin edebiyatlarında rastlanan çocuk masallarında da bulmak mümkündür
Masalın bu temel özellikleri meselâ romanın geçiregelmiş olduğu evrimlere oranla masal türüne nispî bir değişmezlik kazandırmıştır
Hiç şüphesiz masalların malzemesi yüzyıllar boyunca zenginleşmiş ve özellikle konuları edebiyatın evrimiyle birlikte gelişmiştir
meselâ Voltaire masalı felsefî propagandaya uyarlar
Zadig ve Candide yazarı masal türünün geleneksel metotlarını kendi amacı için kullanırken hikâyenin okur üstündeki etkisini sağlayan çekicilik unsurunu da kaybetmemeğe dikkat eder
Romantik akım da fantastik hikâyelerinde masalın en eski süslemelerinden biri olan tabiatüstü unsurunu yeniden değerlendirdi
Fransa'da bu yeniden değerlendirmenin öncülerinden biri Ch
Nodier olmuştur
flaubert ise romanlarında pekiştirdiği nesir sanatını Üç Masal'ında uyguladı
türk edebiyatında tanzimat'tan sonra yazılan ilk roman ve hikâyelerde masal unsurları geniş ölçüde kullanıldı
Ahmed Midhat Efendi Sabahattin Ali (Sırça Köşk) Aziz Nesin (Büyükler İçin Masallar) gibi yazarlar yeni türk edebiyatında çağdaş meseleleri ele alırken masal unsurlarını kullandılar
Biçimi ve evrimi bakımından masalı romandan ayırmak kolay olduğu halde masal ile hikâye arasında kesin bir sınır çizmek hayli zordur
Başlangıçta hikâye diye masallara göre daha gerçekçi konuları işleyen anlatıLara denirdi; fakat zamanla bir anlatının masal mı hikâye mi olduğunu ayırt etmek yazarlarının bile içinden kolay kolay çıkamadıkları bir mesele halini aldı
Bu karışıklığa rağmen denilebilir ki hikâye tabiatüstü unsurlara yer vermediği oranda ve ölçüde masaldan farklıdır; öte yandan tekniği de masalınkine benzemez; hikâye aslında romanın kısasıdır ve özellikle günümüzde anlatanın damgasını taşıyan masalın esnekliğine karşı bir dereceye kadar nesnellik ölçüleri içinde gelişir
Milletlerarası Masal Kataloğu'nda masallar şu ana çeşitlere ayrılmıştır:
1
Hayvan Masalları:
bu çeşit masallarda hayvanlar genellikle kılık değiştirmiş insan niteliğindedir
Bir düşünceye güç kazandırmak ibret dersi vermek örnek göstermek amacıyla anlatılır
Asıl masallardan daha kısa olur başlangıç tekerlemeleri yoktur
türk hayvan masalları da genellikle başka ülkelerdeki benzerleriyle aynı kaynaklara dayanır
(Bey ile Horoz Keloğlan ile Eşeği masalları v
b
)
Bunların bazıları eski dinî inançların kalıntılarıdır
(Hayvanlarla Süleyman peygamber veya Nuh peygamber arasında cereyan eden olayları konu edinmiş masallar);
2
Asıl Masallar:
a) olağanüstü masallar
Asıl masalların yani masal denince ilk akla gelen masalların yer aldığı bu bölümdeki masallarda peri cin dev anası gibi tabiatüstü varlıklara rastlanır
Hayvanlar hayvan masallarında olduğu gibi insan rolünde değil tabiat dışı varlıklar seklindedir
Olaylar da kişiler gibi olağanüstüdür (Rüzgâr Dev Tık Tık Kabacık masallarında olduğu gibi);
b) gerçekçi masallar
Kişiler hayvanlar olağanüstü masallarınkinden çok farklı değildir
Şehzadeler sultanlar padişahlar bezirganlar hocalar kadılar yoksul ailelerin genellikle en küçük kız veya oğulları türk masallarının bu çeşidinin ana kişileridir
Bamsı Beyrek Masalı Akıllı Terzi Kızı v
b
);
3
güldürücü fıkralar nükteli hikâyeler yalanlamalar (Bekri Mustafa İncili Çavuş bektaşi yörük uşak-efendi asker-subay ana-baba karıkoca fıkraları ve hikâyeleri);
4
zincirlemeli masallar
Çoğunun kişileri insan ve hayvanlardır
Küçük çocukların severek dinledikleri ve kendi aralarında en çok anlattıklarıdır (Keloğlan Sırça Köşk masalları v
b
)
türk geleneği en masalımsı anlatıları bile gerçeğe yaklaştırma eğilimindedir masalda olağanüstü unsurlar akıl dışı nitelikte değildir
Masalların başında yer alan tekerlemeler masalın konusunun gerçekten ayrılan yanlarına dikkati çekecek niteliktedir
Masallar sözlü Halk edebiyatı türleri içinde ülkeden ülkeye çağdan çağa en çok yayılan yaratmalardır
Türkiye masalları hem anadolu'nun eski kültür geleneklerini hem de eski türk masal geleneğini devam ettirmektedir
Türkiye masalları Pertev Naili Boratav Eflâtun Cem Güney gibi yazarlar tarafından derlenip incelendi
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür
Yer ve zaman belli değildir
Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir
İyiler hep iyi kötüler hep kötüdür
İyiler ödüllendirilir kötüler cezalandırılır
Masallarda eğiticilik esastır
Çoğu kez evrensel konular işlenir
Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne binbir gece Masalları ünlüdür
türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır
eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır
Ek bilgiGünlük hayattan sıyrılarak insanların muhayyilelerinde tabiat ve gerçek dışı âlemde yaşattığı kahramanların hikâyesi
Sözlü nesir türüdür
Yazarları yoktur
Halk masallarına benzeterek ve aynı zamanda içlerine özel bir dünyâ görüşü konarak belli yazarlar tarafından meydana getirilen masallara sun’î yâni “yapma masal” denir
İngiliz yazar Oscar Wilde Danimarkalı Andersan ile Fransız Lafontaine bu tür masallarıyla tanınırlar
türk edebiyâtında on sekizinci yüzyıl yazarlarından Giritli Aziz Efendi türlü kaynaklardan derlediği bu türden olan Muhayyelât’ını yazmıştır
Masallar rüyâya benzer ve insanlardaki arzuları sembolleştirir
Çünkü hayatta mümkün olmayan ve çok istenen her şey masallarda gerçekleşiyor
Adâlet eşitlik mutluluk istenilen şekilde masal dünyâsında bulunur
meselâ hor görülen bir keloğlan kurnazlığı sâyesinde şehzâdeleri küçük düşürür
Fakir öksüz bir kızcağız bir târih cilvesiyle sultan oluverir
Yoksul birinin başına devlet kuşu konar
Masal dünyâsında gam kasvet çirkinlik âdilik yoktur
İyiler dâimâ mükâfâta kavuşur kötülereyse en adâletli cezâlar verilir
Masalların bütün dünyâya yayılma gücü ve alanı çok geniştir
Ancak masalların ilk defâ dünyânın hangi bölgesinde söylenildiğine dâir elde kesin bilgi yoktur
Böyle olmasına rağmen masalların kaynağı yâni menşei ile ilgili bâzı görüşler vardır
Bu görüşlere ilk yer verenler Alman masallarını toplayan Girimm Kardeşler olmuştur
Daha sonraki araştırmacılar Hindoloji antropoloji ve Mitolojiye dayanan görüşler ileri sürmüşler her görüşün temsilcileri diğerlerini tenkit etmişlerdir
Gerçekte masallar rüyâlardan çıkmış ve buna paralel olarak gelişmiştir
Yapı bakımından incelendiğinde rüyâ ve masal arasında sıkı bir bağlılık vardır
Ancak rüyâ kendiliğinden masallar ise sun’î düşünce mahsülü olarak ortaya çıkar
Masallar girdikleri toplumun rengine az çok bürünürler
Masallardaki konular temelde birbirine benzerse de onu her milletin kendi örf ve âdetlerine kültürüne uydurduğu bilinmektedir
Hindistan Arabistan anadolu akdeniz devletleri masal söyleme bakımından batıya nazaran daha zengindir
Masallarda gerçek veya gerçeğe yakın bâzı olaylar bulunabilir
Fakat bunlarda gerçek dışı olaylar esas teşkil edip gerçekçilik bir süs gibi kalmaktadır
Masallarda belki târihî olaylara bile yer verirler
Fakat bunlar masal havasında erimiştir
İnsanlar cin (peri) hayvanlar gibi hakîkî veya dev şahmerân gibi hayâlî varlıklar masallarda içiçe yaşar ve masalların kahramanlarıdır
Bunlar insanlara mahsus ölçüler huylar içinde ele alınırlar
Yâni insanlar gibi sever hırslanır öç alır veya yardım ederler
Masallarda yaşayan balık kuş ceylan at gibi hayvanlar da olağanüstü vasıflar taşırlar
onlar da insan gibi düşünür konuşur üzülür sever acıma veya kin duyarlar
Hattâ bu katagoriye cansız varlıklar bile katılır
Masalda insanlar gerçek veya gerçekdışı vasıflarda görünürler
Bu gerçek olmayan kuvvetlerini büyülü bir araçtan var olmayan bir mahluktan veya evliyâdan alır
Masalın kahramanları belli bir toplumun bilinen bir zamanda yaşamış kişileri değildir
Her ülke ve zamanda olabilecek pâdişah vezir köylü kadı derviş ırgat harâmî gibi sembol tiplerdir
Ancak masallarda her şey tatlıya bağlandığı için bu tiplerin kötülükleri üstünde fazla durulmaz
Kötüler korkunç olmaktan gülünç duruma getirilir ve yaptıklarının cezâlarını görürler
İyiler ise uzun yaşayıp mutlu olurlar
Masallarda çevre büsbütün hayâlî ve gerçek dışı ülkelerdir
Kafdağı Yedi Derya Adası Yedi Yerin Altı ve Üstü gibi haritalarda bulunmayan ülkeler gösterilir
Masallarda tasvirler gözlere değil hayâle dayanmaktadır
Dünyâda rastlanması imkansız olan bahçeler saraylar ırmaklar şehirler yer alır
Ne zaman hangi yerde bulundukları asla bilinmez
Masallarda aynı kahraman bir ceylan bir kuş veya bir gül fidanı oluverir
Kısaca şekilden şekle girer
Kötüler biçim değiştirerek sevimsiz varlıklar hâline gelirler
Bir anda kıtalar ötesi mesâfe alındığı gibi yine bir anda korku yerini sevince ve mutluluğa bırakır
Masalı destanlardan ayıran fark masallarda millî ve dinî inançların zayıf olması diğer taraftan masalların geniş ve alabildiğine hayâle yer vermesi her dala konma ve Hiçbir şeyde uzun uzadıya durmayış göze çarpar
Masalın eğitici değeri vardır
Keloğlan masalları dışında masala müstehcen çirkin ve ayıp sayılacak Hiçbir söz katılmaz
Aşk sahneleri çabuk ve rümuzla geçiştirilir
Masalın çocuk muhayyilesine geniş ufuklar açtığı gerçektir
Masalın yerini tutmaya çalışan sinema televizyon gibi şeylerin çocuk muhayyilesini darlaştırdığı ve kalıplaştırdığı son yıllarda eğitimcilerin üzerinde durdukları ve karşı çıktıkları bir durumdur
Çeşitli milletlerin masallarında mevzular temelde birbirine benzerse de her milletin masallarını kendi örf ve âdetlerine hislerine kültürüne uydurduğu ona kendisinden pekçok şey kattığı şüphesizdir
Ancak memleketi Hindistan sayılan masalların zamanla Avrupa’ya göçtükleri de kuvvetli iddialardandır
Umûmiyetle çocukların sevip okuduğu masallar seçilirken bu yabancılık unsuru gözden uzak tutulmamalıdır
Bir masalı dinleyen çocuk masalın vermek istediği dersten çok oradaki kişilerden ve hâdiselerden etkilenecektir
Bu sebeple yabancı masallar alınacaksa bunlardaki yabancı unsurların selâhiyetli kişiler tarafından çıkarılması lâzımdır
Yoksa millî kültüre yabancılaşma daha çocuk yaşta dinlenen ve körpe dimağlarda kuvvetli izler bırakan masallarla başlayabilir
Halkımız arasında Dede Korkut Hikâyeleri binbir gece Masalları Keloğlan Masalları sık rastlanan masallarımızdandır
Hele Keloğlan’ın içinden çıkamadığı iş yoktur
Cemiyetimizde eskiden “Masalcı Nine”ler vardı
Bunlar tatlı üsluplarıyla uzun kış gecelerinde ramazan gecelerinde evlerde konaklarda çıtır çıtır yanan sobaların başında çocuklara masallarımızı anlatırlardı
Masallar ve bilhassa türk masalları ekseriyetle şu üç kısımdan meydana gelir: Giriş veya tekerleme kısmı mevzuyla pek alâkası olmayan sözlerden meydana gelir: “Evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellâl iken pire berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken babam düştü beşikten ben fırladım eşikten babam kaptı küreği annem aldı maşayı gösterdiler kapının ardındaki köşeyi
” Bu kısımla masalı anlatan şahıs dinleyicilerin dikkatini tamâmen kendine çekmeye çalışır
İkinci bölüm asıl vakaların geçtiği kısımdır
Son kısımda yine bir tekerleme olabilir ama bunlar baştakiler kadar uzun olmaz
Pek çoğunda “Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” diye sona erer
türk masal geleneği en hayalî anlatış tarzlarını bile gerçeğe yakın bir şekle getirir
Vakalar olağanüstü unsurlar fazla akla aykırı bir nitelik taşımaz
türk masalları birçok ilmin sanatın faydalandığı birer hazine değerindedir
Milletimizin birçok eski örf ve âdetleri inançları huyları masallarımızda bulunabilir
Özellikle dilciler târihçiler roman hikâye Tiyatro film senaryosu yazanlar için masallar birer hazine değerindedirler
Folklorcuların masallarla ilgilenmeleri pek eski târihlere uzanmaz
Bu alanda ilk ilmî araştırma 1807’de Elai Johanneaus’nun Halk Masalları Üstüne Görüşler kitabıdır
1813’te Alman grimm kardeşler Alman masallarını derleyerek bu yolda hizmet vermiştir
türk masalları ilk önce Billur Köşk adlı bir eserle görülmüştür
George Jakob’un 1898’de yayınladığı bu eser Menzel tarafından 1923’te yayınlanmıştır
Macar İ
Kunoş’un çalışmaları tâkib etmiştir
İgnace Kunoş türk masallarını araştırıp incelemiş ve tasnif etmiştir
Ayrıca türk Halk edebiyatı eserini 1925 yılında İstanbul’da neşretmiştir
İstanbul Halk Masalları (1905) Adakale Masalları ise 1907’de neşredilmiştir
Daha sonra bu çalışmalar Erzurum A
Ü
edebiyat Fakültesinde geniş yer tutmuştur
Gümüşhane Masalları Elazığ Masalları Erzurum Masalları Taşeli Bölgesi Masalları ve türk-İskoç Masalları Mukayesesi gibi çalışmalar görülmüştür
Tâhir Alangu eflatun Cem Güney Şükrü Elçin A
Edip Uysal gibi araştırıcı ve yazarlar da bu sâhada çalışmalar yapmışlardır
Zeus'un Masal Nedir Notu: Genellikle halkın yarattığı hayale dayanan olağanüstü öğe kahraman ve olaylara yer veren öykülerdir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul