Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler....
Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler   
Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler  
Osmanlıca Sözlük (S Harfi) SA' Çiy, rutubet, şebnem * Kur'an-ı Kerim alfabesindeki dördüncü harfin adı
SÂ-İ MÜSELLES Üç noktalı sâ' harfi (Se harfi de denir )
SA' 1040 dirhemlik hububat ölçeği Kile
SA' Vakitler, saatler, zamanlar
SA (-Sây) f Sürücü, süren
SA f Benzetme edâtı olan "âsâ" nın hafifletilmişidir Meselâ: Anber-sâ $ : Anber gibi
SAAB Zor, güç, çetin
SAADE Yokuş başı
SAÂDET Mes'ud oluş Talihi iyi olmak Mutluluk Said olmak Allah'ın rızasına ermiş olmak Her istediğine kavuşmuş olmak
SAÂDET-İ DÂREYN İki cihan saadeti, dünya ve âhiret saadeti
SAÂDET-İ EBEDİYE Büyük ve ebedî saâdet Âhiret saâdeti (Saâdet-i ebediye iki kısımdır Birinci ve en birinci kısmı: Allah'ın rızasına, lütfuna, tecellisine, kurbiyetine mazhar olmaktır İkinci kısmı ise; saâdet-i cismaniyedir Bunun esasları; mesken, ekl, nikâh olmak üzere üçtür Ve bu üç esasın derecelerine göre saâdet-i cismaniye tebeddül eder Ve bu kısım saâdeti ikmal ve itmam eden hulud ve devâmdır Çünkü saâdet devam etmezse, zıddına inkılab eder Cennet'te lezzetin devamı mes'elesi ise: Evet, lezzetin hakiki lezzet olması zeval görmeyip devam etmesindendir Zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de elemdir; hatta zevalinin tasavvuru bile elemdir Evet bütün mecazî âşıkların eninleri, bağırıp çağırmaları, bu kısım elemdendir Ve bütün divanlarıyla yaptıkları ağlamalar, vaveylâlar hep mahbubların firak ve zevallerinin tasavvurundan neş'et eden elemdendir Evet pek çok muvakkat lezzetler var ki, zevâlleri daimi elemleri intac ettiği gibi, çok elemlerin zevali de leziz lezzetlere bâis olur Lezzet ve nimet ise, devam etmek şartiyle lezzet ve nimet sayılabilir İ İ )(  Saâdet-i ebediyyeye muktazi vardır Ve o saâdeti verecek Fâil-i Zülcelâl de muktedirdir Hem harab-ı âlem, mevt-i dünya mümkündür Hem vâki' olacaktır Yeniden ihya-yı âlem ve haşir mümkündür hem vâki' olacaktır S )(Dikkat edilse şu kâinatın umumunda bir nizam-ı ekmel, bir intizam-ı kasdî vardır Her cihette reşahat-ı ihtiyar ve lemaat-ı kasd görünür Hattâ her şeyde bir nur-u kasd, her şe'nde bir ziya-yı irade, her harekette bir lem'a-yı ihtiyar, her terkibde bir şule-i hikmet, semeratının şehadetiyle nazar-ı dikkate çarpıyor İşte eğer saâdet-i ebediyye olmazsa, şu esaslı nizam, bir suret-i zaife-i vâhiyeden ibaret kalır Yalancı, esassız bir nizam olur Nizam ve intizamın ruhu olan mâneviyat ve revabıt ve niseb, heba olup gider Demek nizamı nizam eden, saâdet-i ebediyedir Öyle ise, nizam-ı âlem saâdet-i ebediyeye işaret ediyor  S )
SAÂDET-İ UZMA Büyük saâdet Âhiret saâdeti, saâdet-i ebediye
SAÂDET-ÂVER Saâdet verici
SAÂDET-BAHŞ f Saâdet veren, sevindiren, ferahlandıran
SAÂDET-HAH Saâdet isteyen Saâdet dileyen
SAÂDET-HANE f Büyük bir kimsenin evi
SAÂDET-MEÂB f Saâdet sâhibi Saâdet bulan
SAÂDET-MEND f Bahtiyar, mutlu Saâdet bulmuş olan
SAÂDET-MENDÎ f Mutluluk, bahtiyarlık
SAÂDET-RESAN f Saâdete ulaştıran Saâdet bulan
SAÂDET-SARAY Saâdetli saray
SAÂDET-SARAY-I EBEDİYYE Ebediyyetin saâdetli sarayı (Cennet kastediliyor)
SAÂDET-SARAY-I İSTİKBAL İstikbalin saâdetli sarayı
SAÂDET-SARAY-I MEDENİYET Hakikî ve İslâmî bir medeniyet vasıtasıyla olan bir hayat saâdeti
SAAK Bir şiddet sebebi ile helâk olmak, ölmek, bayılmak * Aklın gitmesi
SAAL Dikkat
SAALİB (Sa'leb C ) Tilkiler
SAALİK Dilenciler * Serseriler * Kalenderler * Dervişler
SAAN Suya yakın yerde develerin yattığı yer
SAAT Bir günün yirmi dörtte biri, saat Zaman, vakit Muayyen, belli bir vakit Altmış dakikalık zaman * Kıyâmet
SAAT-İ İCABE Duaların kabul olduğu ve insanlarca gizli ve gaybî olan, Cuma gününde bir vakit
SAAT-İ MUHTAR Uğurlu vakit
SAAT Saatler Vakitler
SA'B(E) (C : Sıâb) (Suubet den) Zor, güç, çetin * Zorlu, güçlü kuvvetli
SAB' Parmakla işaret etmek
SAB Bir acı otun suyu
SABA Gün doğusundan esen hoş ve lâtif rüzgâr
SABA Hevâ ve nefsine meyletme Delikanlılık
SABA-BERABER f Sabâ rüzgârı gibi lâtif ve hafif
SABABET Şiddetli sevgi Âşıklık
SABAE Bir dinden bir dine geçmek
SABAH Gün doğmasına yakın vakitten, öğle vaktine kadar olan zaman
SABAHAT Yüz güzelliği Güzellik, hüsün ve cemâl
SABAHAT-I SİMA Yüz güzelliği
SABAHGÂH f Sabah vakti
SABAREFTAR f (En fazla at için kullanılan bir tâbirdir) Rüzgâr gibi çabuk ve hafif giden * Hoş ve lâtif yürüyüşlü
SABARET Kefalet
SABAT (C : Sevâbıt-Sâbâtât) Pazar sokağı, iki duvar arasının örtüsü (altı yol olur )
SABAVET Çocukluk, sabilik
SABAYA (Sabiyye C ) Büluğ çağına varmamış küçük kızlar Kız çocukları
SABB Dökmek, akıtmak, boşaltmak Dökülmek * Aşık, tutkun
SABBAG Boyayan, boyacı * Deri altındaki boyalı madde
SABBAR Çok sabırlı, sabur (Bak: Sabr)
SABBARE Soğukluk
SABBUR Katı, şiddetli, şedid
SABEB (C : Asbâb) Çukur yer, iniş yer
SA'BER Sedir gibi bir ağaç
SABG Boyama Boyanma
SABGA' Kuyruğunun ucu beyaz olan koyun
SABHİD Bey, emir
SÂBIK(A) Geçmiş Önceki * Zamanca veya rütbece ileride olan * Eskiden işlenmiş suç
SÂBIK-UL BEYÂN Yukarıda söylenillmiş, zikri geçmiş
SÂBIKA-İ MÜKERRERE Birden fazla suç işleme
SÂBIKAN Bundan önce, evvelce
SÂBIKÛN (SÂBIKÎN ) (Sâbık C ) Sâbıklar Öncekiler Geçmişler
SÂBIKÎN-I İSLÂM En evvel müslüman olan sahabeler (Bak: Ashab-ı Suffa, Saff-ı evvel)
SABIR-ŞİKEN f Sabrı kıran, sabrı bozan
SABİ Henüz süt emen çocuk * Büluğ çağına gelmemiş olan çocuk * Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk
SÂBİ' (Sabi'a) Yedi, yedinci
SÂBİAN Yedinci olarak
SÂBİ'AŞER Onyedinci
SABİ' Yavru sesi * Fil, hınzır ve fâre sesi
SABİB Susam yaprağının suyu * Kına yaprağının suyu
SÂBİG (Sâbiga) Tam Tafsilâtlı Uzun Bol
SABİH (Sabiha) Güzel, latif, şirin
SÂBİH Yüzen, yüzücü
SÂBİHA (C : Sâbihât) Gemi * Yüzen
SÂBİHÂT Yüzücü olanlar, yüzenler Gemiler * Ehl-i imânın ruhları * Yıldızlar
SABİHA Fecir vakti
SABİÎ İtaattan ayrılmakla bâtıla meyleden * Yıldıza tapan sapkınlar veya yıldıza tapan ehl-i dalâlet kimselerden olanlar
SABİÎN (Sâbiî C ) (Aslı: Sâbiiyyun) Yıldıza tapanlar Sapıklardan olanlar
SABİKÎN (Bak: Sâbıkûn)
SABİL Gezkere denilen nesne (Onunla ters, balçık ve gayri ne olursa taşırlar) * Yolcu kimse
SABİR(E) Tahammül eden, sabreden, bekleyen Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip Allah'a (C C ) şükreden
SABİR (C : Sıber) Kefil * Yağmursuz beyaz bulut
SABİR Altın ismi
SABİRÎ Bir çeşit ince giyim eşyası * Bir cins hurma
SABİRÎN (SÂBİRÛN) Sabredenler (Bak: Sabr)
SABİT Duran, yerinde durup hareket etmeyen * Doğruluğu isbat edilmiş olan
SABİTE Yerinde durur gibi olan yıldız * Yerinde durup hareket etmeyen herhangi bir şey (Seyyare'nin zıddı)
SABİT-KADEM Mizacı oynak olmayıp işine ve sözünde kararlı olan, yerinde direnen Sözünde duran
SABİYY (C : Sıbye-Sıbyan) Oğlan * Meyl ve muhabbet eden kimse
SABİYYE Büluğa ermemiş veya memeden kesilmemiş kız çocuk
SABSAB Irak, uzak, baid
SABN Men'etmek, engel olmak
SABR (SABIR) Acıya ve zorluğa katlanmak * Bir musibet ve belâya uğrayanın telâş ve feryad etmeyip sonunu bekleyip tahammül ile katlanması * Muharebede şecaat gösterme * Bir kimseyi bir şeyden alıkoymak * Öğrendiği bir şeyi başkasının da öğrenmesi için tâkat getirmek (Cenab-ı Hak, Hakîm ismi muktezası olarak, vücud-u eşyada bir merdivenin basamakları gibi bir tertib vaz'etmiş Sabırsız adam teenni ile hareket etmediği için, basamakları; ya atlar düşer veya noksan bırakır; maksud damına çıkamaz Onun için hırs mahrumiyete sebebdir Sabır ise müşkilâtın anahtarıdır  Cenab-ı Hakk'ın inayet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir Çünkü sabır üçtür Biri: Masiyetten kendini çekip sabretmektir, şu sabır takvadır  İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir  Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor En büyük makam olan ubudiyet-i kâmile cânibine sevkediyor M )
|