Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler....
RE: Osmanlıca Sözlük (S Harfi) SALİH(A) (Salâh dan) İşe yarar, elverişli, uygun, iyi Haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan * Faziletli, ehl-i takva olan
SALİHA Safi gümüş * İyi, sâlih kimse
SALİHAT Dine uygun iyi hareketler Cenab-ı Hakk'ın ve Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın beğeneceği işler, iyilikler * Hayır ve hasenat sâhibi müslüman kadınlar
SALİHÛN Salih kimseler, günahkâr olmayanlar, salihler
SÂLİK (Sülûk dan) Bir yolda giden Belli bir yol tutup giden * Bir tarikat yolunda olan
SÂLİKÂN (Sâlik C ) Sâlikler Bir tarikata girmiş veya bir şeyhe bağlanmış kimseler
SÂLİKÛN (SÂLİKÎN) (Sâlik C ) Sâlikler Sülûk edenler
SALİL Demirden çıkan ses Demir sesi
SÂLİM(E) Sağlam * Sıhhatli Sağ Noksansız, eksiksiz * Her türlü tehlikeden uzak olan Emin ve korkusuz olan * Gr: Kelimelerdeki harfler bozulmadan cemi' eki katılarak yapılan çoğul hali Sâlimûn, sâlihât, sâdıkûn, sâdıkât gibi yapılan cemiler * İçinde harf-i illet bulunmayan kelime
SÂLİMEN Sağ, sağlam ve sıhhatta olarak * Emin olarak, emniyetle
SÂLİMÎN (Sâlim C ) Sağ, sağlam ve sıhhatta olanlar Sâlimler
SÂLİS(E) Üçüncü * Sâniyenin altmışta biri
SÂLİSÂT (Sâlise C ) Sâliseler Sâniyenin altmışta biri kadar olan vakitler
SÂLİSEN Üçüncü olarak
SALİYE Edb: Yeni yılı tebrik maksadıyla sene başında yazılan tarihli medhiye
SALK Şiddetli ses * Vurmak * Hâmile kadının ağrısı tutup bağırması
SALKAME Azı dişlerinin birbirine dokunması
SALL Demirlerin birbirlerine sürtünmelerinden çıkan ses
SALL (C : Sellât) Dar su yolu
SALLA (Salli) Duâ olsun, şânı yücelsin meâlinde söylenir
SALLALLÂHÜ TEÂLÂ ALEYH "Allah (C C ) onun şanını yüceltsin; duasını, isteklerini kabul etsin; her isteğini versin" meâlinde Peygamberimiz (A S M ) hakkında söylenilen duadır
SALLE (C : Sılât) Kuru yer * Deri, cild
SALM Kesmek
SALMA' Kesmek
SALNAME f Yıllık, senelik
SALSAL Kuru balçık Kumla karışıp kurumuş olan balçık * Çok anırgan eşek
SALSALE Demirlerin birbirine dokunmaktan ses çıkarmaları
SALT Bileyi taşı * Kişinin kendi öz kızı * Erkek ismi * Geniş alın * Vurmak mânâsına mastar
SALTANAT Kudret, kuvvet * Hâkimiyet, padişahlık * Tantana, gösteriş, debdebe * Şatafatlı hayat Bolluk Zenginlik (Bak: Siyaset)
SALTANAT-I SENİYYE Osmanlı İmparatorluğunun bir adı
SALUS f İkiyüzlü, riyakâr
SALUSÎ f İkiyüzlülük, riyakârlık
SALV Uyluk
SALVELE Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'a okunan salavat ve dua
SALY Pişirmek * Yakmak
SAM Ölüm, mevt * Yer altındaki altın damarı * Gök kuşağı * Ateş * Sersemlik hastalığı * Hazret-i Nuh'un (A S ) oğullarından birinin ismi
SA'M Soymak
SAM'A Küçük kulaklı kadın (Müz: Asmâ) * Kuvvetlenip olgunlaşan ot
SAMAHMAH Uzun ve çok yoğun olan madde
SAMAM Belâ * Zahmet, meşakkat
SÂMÂN f Servet Zenginlik * Rahmet * Dinçlik * Düzen, tertip * Bir kimsenin varı-yoğu, serveti
SÂMÂNSUZ f Rahat ve huzuru bozan
SAM'AR Katı şiddetli, şedid
SAM'ARE Sağlam ve dayanıklı, sert
SAMD Kasdetmek * Yüksek yer * Galiz, yoğun
SAMECE (C : Samec) Kandil
SAMED Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan (Allah) *Pek yüksek, dâim * Refi' ve âli ve içi dolu şey * Kavmin ulusu
SAMEDANÎ Samed olan Allah (C C ) ile alâkalı İlahî Allah'a mahsus
SAMEDİYET Allah'ın (C C ) hiç bir şeye muhtaç olmadığı gibi hazinesinden hiçbir şey eksilmemesi ve kudretine de hiç bir şey ağır gelmemesi
SAMEKMEK Çok kuvvetli adam
SAMEM Sağırlık
SAMER Bozulup fena kokmak
SAMEYAN Sıçramak * Kalkmak * Yürekli, cesaretli, kahraman, bahadır kişi
SAMG Zamk, ağaç sakızı
SAMGÎ Zamk gibi, zamk halinde olan
SAMHA Kolaylık Asânlık Sühulet
SAMİ Yüksek, yüce, refi'
SAMİ Sertlik, katılık Kuruluk
SAMİ' İşiten, duyan, dinleyen
SAMİA Duyma, işitme duygusu, işitme kuvveti
SAMİD Yükselen, başını kaldırıp göğsünü kabartan * Hayrette kalan * Gafil
SAMİH Cömert, eli açık sahavet sahibi ve civanmert olan
SAMİÎN (Samiûn) Dinleyiciler * Bir nevi icraatta alâkadar olmayıp dinleyici olanlar, devam edenler
SAMİL Kuru, yâbis
SAMİM İç, asıl, öz
SAMİM-ÜL KALB Kalbin içi
SAMİMÂNE f Samimi olarak İçten duyarak, riyasızlıkla
SAMİMÎ İçten, gönülden, candan * İçli, dışlı
SAMİMİYET İçten ve kalbden olan sevgi ve bağlılık (Niyet-i hâlisenin dahi kerameti vardır Samimiyetin dahi kerameti vardır Bahusus lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde; ciddi, samimi tesanüdün çok kerametleri olabilir Hatta şöyle bir cemaatın şahs-ı manevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir İnayata mazhar olur M )
SAMİN(E) Sekizinci
SAMİN Semiz, yağlı, besili
SAMİNEN Sekizinci olarak Sekizinci derecede
SAMİR Gece toplantıları
SAMİR Yemişli, meyvalı ağaç
SAMİRÎ Hz Musa Peygamber zamanında Yahudileri şirke sevk eden Hz Musa'nın (A S ) bulunmadığı yerde kavmini yaptığı buzağı heykeline taptırmağa çalışan bir yahudi
SAMİT(E) Susan, sükût eden * Ses çıkarmaz, sessiz * Gr: Sessiz harf
SAMİTE-İ MEYYİTE Ses çıkarmayan ölü * Hareketsiz * Haksızlıklar karşısında gayrete gelmeyen, ölü gibi sükût eden
SAMİTANE f Sessizce, ses çıkarmaksızın, sâkitane
SAMİT Tatsız bayat süt * Tuzsuz ekmek
SAMKUK Kaba adam
SAML Katılık, sertlik * Dimdik olmak * Pekişip kaskatı olmak
SAMLAH Kulak deliği * Kulak kiri
SAMM(E) Zehirleyen Ağulu * Sam Yeli denen öldürücü rüzgâr
SAMM Sağır olmak * Şişenin ağzını tıkamak * Katı, sağlam ve sert madde * Vurmak
SAMMA Sesi çıkmayan, sessiz * Sağır ve dilsiz * Katı ve son kaya * Sağlam ve sert yer * Belâ * Zahmet, meşakkat
SAMME (C : Sevvâm) Zehirli hayvan
SAMSAM Keskin olmak * Keskin kılıç Seyf-ü sârim
SAMSAME Cemaat, topluluk * Bölük
SAMT Susma, sükût
SAMU İyi olma, afiyet bulma
SAMUT (Samt dan) Az konuşan * Susmuş Surat asarak susan
SAMYELİ Sıcak memleketlerde esen bunaltıcı rüzgâr
SAN f "Benzer, andırır" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır
SAN' Sağlam ve muhkem yer
SAN'A Yemen diyarında bir şehrin adı
SANABİR Şiddet
SANADİD Bahadır ve şeci' olanlar Kahramanlar İleri gelenler, reisler, padişahlar
SANADİD-İ KUREYŞ Kureyş'in ileri gelenleri, seraskerleri, büyükleri
SANADİK (Sunduk C ) Sandıklar
SANAİ' (Sania C ) Tertibli, uydurma işler Tuzaklar * Sanayi
SAN'AT Ustalık, hüner, mârifet
SAN'AT-ÜT TEDELLİ İlm-i belagatın bir kaidesi En âlâdan başlayıp ednaya doğru gitme, yukarıdan aşağıya inme san'atı (Bak: Tedelli)
SAN'ATGER f San'atçı
SAN'ATKÂR f Usta, san'atçı
SAN'ATKÂRANE f San'atlı olarak, özenip meharetle yapılmak suretiyle, sanatkâra yakışır şekilde
SAN'ATNÜMA San'atkârlığını gösteren, san'at gösteren
SAN'ATPERVERANE f San'atkârcasına, san'atkârlığına çok kıymet vererek
SANAVBER Çam fıstığı kozalağı veya onun şeklinde olan Çam fıstığı
SANAVBERÎ Kozalak biçiminde Koni şeklinde
SAN'AVÎ (San'aviye) San'atlı oluş San'ata mensub Muntazam yapılı
SANAYİ San'atlar
|