Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler....
RE: Osmanlıca Sözlük (S Harfi) SEMA' İşitmek, kulakla dinlemek * Mevlevilerin zikir esnasındaki dönüşleri
SEMA' Yağlı yemek yedirmek * Baş yarmak * Ekmeği terid etmek * Sakalı boyamak
SEMAAN (Semaen) İşiterek, dinleyerek, dinlemek suretiyle
SEMAAT Dinlemek, kulak vermek
SEMACET Kötü görünüş, çirkinlik * Söz çirkinliği * Kabahat
SEMACET-İ İBTİDA Sözün başlangıcındaki çirkinlik
SEMAD Davar tersi * Gül
SEMADİR Sarhoşluk vaktinde veya uyku geldiğinde göze ârız olan zayıflık
SEMAEN İşiterek, duyarak
SEMAHAT Cömertlik İyilik severlik El açıklığı
SEMAHİC Deniz içinde bir alanın adı
SEMAÎ İşitmekle öğrenilen İşitmeğe dair ve müteallik * Gr: Bir kaideye bağlı olmayan, işitilmekle öğrenilen
SEMAÎ MÜENNES Bir kaideye bağlı olarak müennes işareti olmayıp kelimenin aslında müenneslik var gibi kabul edilen ve işitilmekle öğrenilen müennes kelime (Bak: Müennes-i semaî)
SEMAKİL "Somak" ve "tadım" denilen ekşi taneler
SEMALE (C : Simâl) Kap veya havuz dibinde olan artık * Tereyağı *Araptan bir kabile
SEMA'MA' Küçük başlı * Yular
SEMAME (C : Semâm) Bir nevi kuş * Sür'atle yürüyen dişi deve
SEM'AN Dinliyerek * İşiterek, duyarak
SEMAN Sekiz
SEMAN-AŞER Onsekiz
SEMANE f Tavan * Bıldırcın
SEMANET Semizlik, yağlılık, besililik
SEMANÎN Seksen 80
SEMANİYE Sekiz 8
SEMANÛN Seksen 80
SEMAPARE f Gök parçası
SEMAR Meyva, yemiş
SEMAR Duru süt
SEMARUG Başı yumru yumurta gibi olan mantar
SEMASİRE (Simsar C ) Simsarlar, komisyoncular, tellâllar
SEMAVAT (Sema C ) Gökler, semalar
SEMAVE Örtü * Şam yolunda bir bâdiyenin adı
SEMAVÎ Gökle alâkalı, semaya dair ve müteallik * İnsan eseri olmayan, vahiyle gelmiş bulunan
SEMAVİYYÂT Semavî olan şeyler
SEMBOL Fr Kararlaştırılmış bir mânası olan işaret Bir mânanın şekil veya madde halinde gösterilmiş sureti
SEMCER Çok su katılmış olan süt
SEMDAR f Zehirli
SEMED Devamı gelmeyen sarnıç suyu
SEMEHDER Geniş, bol, vâsi
SEMEK Balık
SEMEL Sarhoşluk
SEMEL Eski kaftan, eski elbise
SEMELE (SÜMLE) Kap dibinde kalan artık
SEMELE (SÜMLE) Kap dibinde kalan azıcık su
SEMEN Yağ Erimiş tereyağı (Bak: Simen)
SEMEN Baha, kıymet Değer Tutar Satılan şeyin fiatı
SEMEN-İ MİSL Ehl-i vukuf tarafından hakiki kıymetini tâyin etme
SEMEN-İ MÜSEMMA İki tarafın isteğiyle değerlendirilen kıymet
SEMEN-İ RÂYİC Geçer değer, o zamanki kıymeti, fiyatı
SEMEN f Yâsemin
SEMEN-BU f Yâsemin gibi kokan, yâsemin kokulu
SEMEND f Çevik ve güzel at
SEMEN-FAM f Yâsemin renkli, rengi yâsemin gibi olan
SEMENÎ Tereyağı
SEMER Geceleyin kıssa söylemek, hikâye anlatmak
SEMER(E) Meyve, yemiş mahsul Verim Netice
SEMERÂT (Semere C ) Meyveler, faydalar Kârlar Menfaatler
SEMEREDÂR f Verimli, semereli, kârlı * Yemiş veren
SEMERE-İ FUÂD Gönül meyvası * Mc: Evlâd, çocuk
SEMERREC(E) Üç defa haraç çıkarmak
SEMERTUL Uzun, tavil
SE'MET Kederli olmak Melül olmak * Bıkmak, usanmak
SEMG Yarmak
SEMH Cömertlik, keremli olma
SEMHA Kolaylık, sühulet
SEMHAC Arkası uzun olan at ve eşek
SEMHAK Yağmursuz bulut
SEMHEC Yağlı tadı azmış süt
SEMHER Eskiden süngü ağacı yapan bir kimsenin adı (Ona nisbet edip "rumh-i semherî" derler )
SEMHUK Uzun, tavil
SEMİ' İşiten, duyan * Fık: Allah'ın (C C ) insanlar gibi zamana, âlete muhtaç olmayarak her şeyi işitmesi ve duyması (O'nun işitip duyamıyacağı hiç bir şey yoktur )
SEMİ-İ MUTLAK Her şeyi şeksiz, şüphesiz, mutlak surette işiten Allah (C C )
SEMİ-ÜD DUA Duayı işiten Allah (C C )
SEMİC (Semc) Çirkin, kötü görüşlü
SEMİK (C : Esmika-Sümuk) Zelve (Öküzün boynuna takılır )
SEMİL Sarhoş
SEMİLE Artmış, artık şey * Dere içinde kalan su artığı
SEMİN (Semine) Çok değerli, pahalı, kıymetli
SEMİN Semiz Eti yağı bol
SEMİ'NA VE ATA'NA " İşittik ve kabul ettik, itaat ederiz, baş üstüne" meâlindedir
SEMİR Meyvalı, yemişli Meyva veren * Sinici olan su
SEMİR Arkadaş, refik * Gece anlatılan kıssa ve hikâye
SEMİRE Kaymağı çalkalayıp bir yere toplamadan evvel üstünde görünen yağ parçaları
SEMİT Temiz pişirilmiş olan kebap * Arınmış, temizlenmiş ve pâk olmuş * Doldurulmuş bağırsak * Birbiri üstüne yığılmış kiremit * Bir kat sahtiyan
SEMİY Aynı isimde olmak Adaş, hemnâm
SEMİYYE Yüce, yüksek, refia
SEMİZ t Eti, yağı bol Besili
SEML (c : Esmâl) Sulh etmek, barışmak * Göz çıkarmak * Pâk edip temizleyip arıtmak
SEMLAH Tadı azmış olan yağlı süt
SEMLAK (C : Semâlik) Düz, yüksek yer
SEMM (Simm - Sümm) (C : Sümum) Delik
SEMM-ÜL HIYAT İğne deliği
SEMM Zehir, ağu
SEMM-İ KATİL Öldürücü zehir
SEMM Cem' etmek, toplamak * İyi etmek
SEMMAK Balıkçı
SEMMAN Süzme yağ yapan Hâlis yağ yapan veya satan kişi
SEMMDAR f Zehirli
SEMMÎ (Semmiye) Zehirle alâkalı Zehirli
SEMN Semizlik, beslilik, yağlılık * Tereyağı
SEMPATİ Fr Cana yakınlık, sıcak kanlılık * Tıb: Her omurilik boyunca olan sağlı sollu yirmi üç boğumdan geçen iki paralel ağ şeklinde sinir sistemi
SEMRA (Müe ) Esmer Kumral renkte olan
SEMRA' Yemişli ağaç Meyveli ağaç
SEMRE (C : Semür-Semürât) Sakız ağacı
SEMSAK Yâsemin
SEMSAM Eline ne alırsa kıran
SEMSAM (C : Semâsim) Hafif edepsiz kişi * Aceleci kimse
SEMSEM Tilki * Bir yerin adı
SEMSERE Bir kimsenin elbise ve kumaşını satıvermek
SEMT Yön, taraf, cihet * Koz: Açıklık
SEMT Paklık, nezâfet, temizlik
SEMUD (Sümud) Kur'anda ismi geçen bir kavim adı Sâlih Peygamber'in kavmi
SEMUH (Semahat dan) Çok cömert
SEMUM Zehirli şey * Sam yeli * Gündüz vakti sıcak çölde esen pek sıcak rüzgar olup, bitki ve hayvanları mahveder
SEMUNYUN Yaban kerevizi
SEMURE Dikenli bir ağaç * Sakız ağacı
SEMÜVV Ad koymak, isim vermek
SENA Medihle tarif Medhetmek, övmek
SENA Şimşek parıltısı * Ulviyet Yükseklik * Aydınlık * Bir ot ismi
SENAA Cemali güzel
SENABİK (Sünbük C ) At ve katır gibi hayvanların tırnakları
SENABİL Sünbüller Başaklar
SENA'BUK Kötü kokulu bir ot
SENAGÛ f Medheden, öven, sena eden
SENAF Deve bağlanan ip * Deve göğüsü
SENAHAN f Medheden, alkışlayan, öven
SENAKÂR f Öven Medheden
SENAKÂRANE f Senakârlıkla Övercesine Medheden birine yakışır şekilde
SENAM (C : Esnâm-Esnime) Deve hörgücü * Her nesnenin yücesi, yükseği
SENAN Parlak, ziyâdar, ışıklı
SENANİR (Sinnevr C ) Kediler
SENAVER f Medheden, öven
SENAVERÎ f Birisini medhedene, övene ait Senakârane
SENAYA Öndeki dört dişler, ön dişler
SENBER Her umuru bilen, her işten anlayan
SENBOL (Bak: Sembol)
SENC f Ölçen, tartan, değerlendiren
SENCE (C : Senecât) Terazi taşı
SENCEREF Sülügen adı verilen kızıl taş
SENCİDE f Ölçülmüş, tartılmış, değerli * Tam yerinde söylenmiş söz
SENCİLAT Bir cins koku
SENCİLEYİN Senin gibi
SENDEL f Sandal * Sandal ağacı
SENDERE Büyük kile * Ok yapılan bir nevi ağaç * Sür'at, hız
SENDÜVE (C : Senâdâ) Meme
SENE Yıl
SENE-İ EFRENCİYE Efrenci (Frenkler, Avrupalılar) takvimine göre yılbaşı Ocak'tan başlayan milâdi sene
SENE-İ HİCRİYE Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın Mekke'den Medine'ye hicreti başlangıç sayılan ve Muharrem 1'den başlayan sene Bu sene-i Kameriye (kamer yılı), Zilhicce ile biter, 354 veya 355 gün sürer
SENE-İ KUR'ANİYE (Bak: Eyyam-ı Kur'aniye)
SENE-İ MÂLİYE 1 Mart'tan itibaren başlaması Mâliyece kabul edilen yıl
SENE-İ MİLÂDİYE Kânun-i sâni (Ocak) 1'de başlayan sene Milâdi sene
SENE-İ RUMİYE Garp Milâdi takvimini yani Efrenci takvimini kabul etmemiş olan Şark Hristiyanları için 14 Ocak tarihinden başlayan ve eskiden 1 Mart tarihinde başlayan Rumi sene
SENE-İ ŞEMSİYE 22 Mart'tan ertesi senenin 21 Martına kadar süren İranlıların milli takvimine göre olan nesne
SENEB(E) Zamandan bir parça
|