Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (R Harfi)-Osmanlıca Sözlük (R Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (R Harfi)-Osmanlıca Sözlük (R Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (R Harfi) RAHMANİYYET Cenab-ı Hakk'ın Rahman oluşu(Yâni: Gözümüzle görüyoruz, birisi var ki, bize zemin yüzünü rahmetin binlerle hediyeleri ile doldurmuş, bir ziyafetgâh yapmış ve Rahmâniyetin yüz binlerle ayrı ayrı lezzetli taamları içinde dizilmiş bir sofra etmiş ve zemin içini rahimiyyet ve hakîmiyetin binlerle kıymettar ihsanlarını câmi' bir mahzen yapmış Ve zemini devr-i senevîsinde bir ticaret gemisi hükmünde her sene âlem-i gaybdan levâzımat-ı insaniyye ve hayatiyyenin yüz bin çeşitlerinden en güzellerini içine alarak yüklenmiş bir nevi sefine veya şimendifer gibi; ve her baharı ise, erzak ve elbisemizi taşıyan bir vagon hükmünde olarak bizlere gönderir Bizi gayet rahimane beslettirir Ve bütün o hediyelerden, o nimetlerden istifade etmemiz için bize de yüzlerle ve binlerle iştihalar, ihtiyaçlar, duygular, hissiyatlar, hisler vermişEvet, bize öyle bir mide vermiş ki, hadsiz taamlardan lezzet alır Ve öyle bir hayat ihsan etmiş ki, duyguları ile bir sofra-i nimet gibi koca cismâni âlemde hadsiz nimetlerinden istifade eder Ve öyle bir insaniyet bize lutfetmiş ki, akıl ve kalb gibi çok âletleri ile hem maddi hem mânevi âlemin nihâyetsiz hediyelerinden zevk alır Ve öyle bir İslâmiyet bize bildirmiş ki; âlem-i gayb ve âlem-i şehâdetin nihâyetsiz hazinelerinden nur alır Ve öyle bir iman hidayet etmiş ki, dünyâ ve âhiret âlemlerinin hasra gelmez envarından ve hediyelerinden tenevvür edip müstefid eder Güyâ Rahmet tarafından bu kâinat hadsiz antika ve acib ve kıymetli şeylerle tezyin edilmiş bir saraydır Ve bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve menzilleri açacak olan anahtarlar insanın ellerine verilmiş ve bütün onlardan istifade ettirecek olan ihtiyaçlar, hissiyatlar insanın fıtratına verilmişİşte böyle dünyayı ve âhireti ve her şeyi kaplamış bir rahmet, elbette o rahmet, Vahidiyyet içinde bir Ehadiyyetin cilvesidirYani nasıl ki güneşin ziyası, mukabilindeki umum eşyayı ihâta etmesi ile Vahidiyyete bir misâl olduğu gibi, parlak ve şeffaf her bir şey dahi kabiliyetine göre güneşin hem ziyasını, hem hararetini hem ziyasındaki yedi rengini, hem aks-i misâlini almakla Ehadiyete bir misâl olduğundan elbette o ihâtalı ziyayı gören adam, arzın güneşi vâhiddir, bir tektir diye hükmeder Ve her parlak şeyde hatta katrelerde güneşin ışıklı, harâretli aksini müşâhede eden o adam, güneşin ehadiyyetini, yâni; bizzat güneşi sıfatları ile "her şeyin yanındadır ve her şeyin âyine-i kalbindedir" diyebilirAynen öyle de: Rahmân-ı Zülcemâlin geniş rahmeti dahi ziya gibi umum eşyayı ihatası o Rahmânın Vahidiyetini ve hiç bir cihette şeriki bulunmadığını gösterdiği gibi, her şeyde hususan her bir zihayatta ve bilhassa insanda o cemiyetli Rahmetin perdesi altında o Rahmânın ekser isimlerinin ışıkları ve birnevi cilve-i zâtiyyesi bulunarak, her ferdde bütün kâinata baktıracak ve münâsebettarlık verecek bir cem'iyyet-i hayatiye vermesi dahi, O Rahmânın ehadiyyetini ve herşeyin yanında hâzır ve herşeyin her şeyini yapan (O) olduğunu isbat ederEvet nasıl ki, O Rahmân, o rahmetin vahidiyyetiyle ve ihatası ile kâinatın mecmuunda ve zeminin yüzünde celâlinin haşmetini gösteriyor Öyle de ehadiyyetin cilvesi ile her bir zihayatta, hususan insanda bütün nimetlerin nümunelerini o ferdde toplayıp o zihayatın âlât ve cihâzâtına geçirip tanzim ederek mecmu-u kâinatı (parçalanmadan) o tek ferde bir cihette aynı hanesi gibi verdirmesi ile dahi cemâlinin hususi şefkatini ilân eder ve insanda enva-ı ihsanatının temerküzünü bildirirHem nasıl ki, bir kavunun (meselâ) her bir çekirdeğinde o kavun temerküz ediyor Ve o çekirdeği yapan zat, elbette odur ki, o kavunu yapar Sonra ilminin hususi mizanı ile ve hikmetinin ona mahsus kanunu ile o çekirdeği ondan sağar, toplar, tecessüm ettirir ve o tek kavunun tek ve vâhid ustasından başka hiç bir şey o çekirdeği yapamaz Ve yapması muhaldir Aynen öyle de: Rahmaniyyetin tecellisi ile kâinat bir ağaç, bir bostan; ve zemin bir meyve, bir kavun; ve zihayat ve insan bir çekirdek hükmünde olduğundan elbette en küçük bir zihayatın Hâlikı ve Rabbi bütün zeminin ve kâinatın Hâlikı olmak lâzım gelirElhâsıl: Nasıl ki, ihâtalı olan Fettahiyet hakikatı ile bütün mevcudatın muntazam suretlerini basit maddeden yapmak ve açmak, vahdeti bedahetle isbat eder Öyle de, her şeyi ihata eden Rahmaniyyet hakikatı dahi vücuda gelen ve dünya hayatına giren bütün zihayatları ve bilhassa yeni gelenleri kemâl-i intizamla beslemesi ve levazımatını yetiştirmesi ve hiç birini unutmaması ve aynı rahmet her yerde, her anda ve her ferde yetişmesi ile bedahetle hem vahdeti, hem vahdet içinde ehadiyyeti gösterir Ş)
RAHME (C: Ruham) Kartal * Rahmet, muhabbet
RAHMET Merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek * Mc: Yağmur(Sâni-i Âlem'in her şeyi içine almış ve her şeyi istilâ ve istiab etmiş bir rahmet -i vâsiası vardır Vâlidelerin, hattâ bir cihette nebatatın evlâdına olan şefkatleri ve küçük, zayıf yavrularının sühulet-i rızkları, o rahmet deryasından bir katredir MN)
RAHMET-İ BÎPAYAN Sonsuz rahmet
RAHMETEN-Lİ-L-ÂLEMİN Bütün âlemlere rahmet olan Hz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm
RAHMETULLÂHİ-ALEYH "Allah'ın (CC) rahmeti onun üzerine olsun" meâlinde vefat etmiş müslümanlar için söylenen duâ
RAHMİ Rahmete mensub, rahmetle alâkalı, rahmete müteallik
RAHMUT Mübalağa ile esirgemeklik
RAHNAME f Yol ve yön gösteren kâğıt Harita
RAHNE f Gedik, yarık Gemilerin bordalarında veya su kesimlerinin altında mermi isabetiyle veya herhangi bir te'sirle açılan delikler, yarıklar * Yara * Bozukluk Zarar
RAHNEDÂR f Eksiği, bozuğu olan * Zarara uğramış * Yıkığı olan
RAH-NÜMA f Yol gösteren, kılavuz (Bak: Rehnüma)
RAHREV f Yolcu
RAHS Yıkamak * Yumuşak
RAHŞ Gösterişli, güzel at * Rüstem adlı bir pehlivanın atı
RAHŞA (Rahşân) f Parlak
RAHŞENDE f Parıldıyan, parıldayıcı
RAHŞİŞ f Parlayış
RAHT (C: Ruhut) Binek atlarına vurulan eyer, takım * Pencere ve kapıların menteşe takımı * Yol levazımı * Döşeme ve ev takımı
RAHT-I ARUS Gelin eşyası
RAHT-I HÜMAYUN Padişahın mücevherli eyer takımı
RAHTLAMAK Ata raht ve takım takmak
RAHUM Doğurduktan sonra rahminde hastalık meydana gelen deve
RAHV Gevşek, sölpük, rahâvetli
RAH-VAR f Sarsmadan yürüyen at, rahvan at * Atın sarsmadan yürüyüşü
RAHVE (Bak: Rihve)
RAHYAN Kaburganın omuz kemiği ile bitişmesi
RAHYE Düz meydan
RAHZ Yıkamak
RAHZEN f Yol vuran Yol kesen Eşkiyâ, haydut
RAHZENÎ f Haydutluk, eşkiyâlık Yol kesicilik
RAİ (Rü'yet den) Görücü, gören * Gr: R harfiyle alâkalı R harfine mensub
RAİ Çoban * Gözetleyici ve koruyan kimse * Vâli * Güvercin kuşundan bir kısım
RAİB Korkmuş * Semizliğinden yağı damlar olan * Dolu
RAİB Göz bağlayıcı, büyücü * Doldurucu
RAİC Revaçta olan, sürümü olan Rağbet bulan
RAİC-İ MAL Malın değeri
RAİC-İ VAKT Bir şeyin şimdiki değeri
RAİD Gürleyen, gürüldeyen
RAİD Konaklanacak yeri görmek için önceden gönderilen kimse * El değirmeni
RAİDE (C: Revâid) Gürleyen bulut * Sözü çok olan kişi
RAİF Merhametli, re'fetli
RAİF Önde giden at ("pişnek" derler) * Burun ucu * Dağ burnu
RAİK(A) Hâlis, sâfi, sâde, katışıksız
RAİN Muhkem, sağlam yapılı, berk yer
RAİŞ Huk: Rüşvet veren kimse ile rüşvet alan arasında vasıtalık eden kimse
RAİYANE f Çobanca Çobanlığa ait
RAİYYE (C: Raâyâ) Saklı, mahfuz
RAİYYET Bir hükümdar idaresinde olanlar, birinin idaresine bağlı olanlar Devletin idâresindeki umum insanlar * Sürü Otlatılan hayvan sürüsü
RAİYYET-PERVER f Halka iyi bakan, iyi idare eden İnsanların ihtiyacını te'min eden, onların iyiliğini seven ve onlar için iyilik isteyen
RAİZ (Râyiz) Öfkeli, kızgın
RAK' Eğilmek
RAK Erkek yengeç
RAK' Kaftana yama vurmak Elbiseyi yamamak
RAKAAT Hamâkat, ahmaklık

Alıntı Yaparak Cevapla