Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (N Harfi) NECİS Temiz olmayan Pis
NECİS Pis, necasetli, murdar * Şifa bulmaz dert (Bak: Habes)
NECİS-ÜL AYN Pisliğin ta kendisi
NECİS Yavaş hareketli insan veya hayvan * Gizli olan şeyi halk içinde ifşa etmek * Gizlenen sır, nişan * Bir nevi yeşillik
NECİSE Kuyudan çıkardıkları toprak
NECİY Sırdaş, sır saklayan
NECİYYA (Münâcât dan) Gizli yalvararak, gizli söyleyerek
NECİYYULLAH Resül-i Ekrem'in (A S M ) bir ismi (Devamlı Cenab-ı Hakk'a karşı teveccühle meşgul ve münacatla, İlâhî feyizlerle inşirah bulan meâlindedir )
NECL (C: Encâl) Oğul, evlât, çocuk * Kuşak, nesil, sülâle * Atmak * Ayak ucuyla vurmak * İstihrac etmek, meydana çıkarmak * Yerden çıkan su
NECL-İ NECİB Soyu temiz çocuk
NECM (Necim) Yıldız, ahter, kevkeb Ülker yıldızına da denir Ülker, onbir yıldızdır Altısı görünür, gözü kuvvetli olan yedinciyi de görebilir (Peygamberimiz (A S M ) hepsini de görür idi ) * Belirli olan vakit (Araplar, vakti yıldızlarla tahdit ederlerdi) * Kabak ve hıyar gibi yayvan nebat * Belirli vakitte yapılan vazife * Kur'an-ı Kerim * Ceste ceste, kısım kısım oluş * Kur'an-ı Kerim'in her defa inzal edildiği kısım * Huk: Bir borcun taksitlerini ödemek için hulül eden muayyen borç
NECM-İ DIRAHŞAN Parlayan yıldız
NECM-İ SÂKIB Karanlığı delerek geçen parlak yıldız
NECM SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 53 Suresidir Vennecmi Suresi de denir Mekkîdir
NECM Ü HİLÂL Yıldız ve ay
NECMEDDİN (Bak: Necm-üd din)
NECMEDDİN-İ KÜBRA (Mi: 540 - 618) İran Mutasavvıflarının en mühim şahsiyetlerindendir Kübreviyye veya Zehebiyye ismi ile anılan tarikatın kurucusu sayılır İsmi: Ahmed bin Ömer Eb-ul Cenab Necmeddin Kübra el-Hivakî el-Harzemî Münazara ve mübaheseyi çok sevdiği ve her münazarada hasımlarını yendiği için kendisine "Ettâmmet-ül Kübra" lâkabı verilmiş, sonradan sadece "Kübra" denilmiştir Moğolların Harzem'i istilâsında şehri terk etmeyerek, onlara karşı kahramanca çarpışarak şehid düşmüştür (K S )
NECMÎ Yıldıza dair, yıldızlarla alâkalı
NECM-ÜD DİN (Bizde daha çok Necmeddin şeklinde telâffuz olunur) Dinin necmi, yıldızı meâlindedir
NECNECE Geriye döndürmek * Engel olmak, men'etmek Bir nesneyi aşağı getirmek * Zayıf etmek, zayıflatmak
NECR Ağaç yonmak * Şiddetli sevk * Asıl * Renk * Halâs, kurtuluş
NECRAN Susuz * Kapı ökçesi ("süve" denir) * Yemen diyarında bir yerin adı
NECS (Neces) Pis ve murdar olan, habes şer'an pis olup gözle görülen şey
NECS Yerden define çıkarmak * Kuyuyu ayıklamak
NECŞ Avı yatağından çıkarma * Dağılmış parçaları toplamak
NECV (C: Nicâ) Yüzmek * İki kişi arasında olan sır * Karından çıkan necis
NECVA Gizli fısıltı İki kişi arasında fısıldamak * Ağız koklamak * İki kişi arasındaki sır
NECVE Tümsek, yüksek yer
NECZ Bitip tükenmek * İhtiyaç bitirmek * Vâdeyi yerine getirmek
NED' Dikkat etmek
NEDA Rutubet, çiğ, nem
NEDAİD (Nedid ve Nedide C ) Emsâller, akranlar, eşler
NEDALET Kir, pislik * Çalma, sirkat etme, aşırma
NEDAMET (Nedm den) Pişmanlık, nedâmet etmek
NEDAMETGÂH f Pişmanlık yeri
NEDAMETKÂR f Nedamet eden Pişman olan
NEDAMETKÂRÎ f Pişmanlık, nâdim oluş
NEDAN f Bilmeyen, bilmez
NEDARET Tazelik, parlaklık, letafet, taravet
NEDAVET Yaşlık, ıslaklık, nemlik, rutubet
NEDB Dua etmek
NEDBE (Bak: Nedebe)
NEDD Gitmek * Kaçmak
NEDDAF Hallâç Pamuk atan kimse
NEDEBE Yara izi
NEDEM Pişman olma, nedamet, pişmanlık
NEDF Pamuk ditme, pamuk atma
NEDG Kılıçla veya sözle taan etmek, çekiştirmek
NEDH Geniş yer
NEDH Men'etmek, engel olmak
NEDHE (Nüdhe) : Çokluk, fazlalık
NEDİ' Ateş veya kül içinde pişmiş olan
NEDİB Yara izi kalan âzâ
NEDİD(E) (C : Nedâid) Emsâl, akran, eş
NEDİF Atılmış, hallaçlanmış pamuk Yün
NEDİM (C : Nedmân - Nüdemâ) Sohbet arkadaşı, meclis arkadaşı * Tatlı konuşan Güzel hikâye anlatan * Büyük kişileri hikâye ve fıkralarıyla eğlendiren
NEDİME Kadın nedim * Zengin veya şerefli, itibarlı bir kadının arkadaşı
NEDİS Akıllı kişi
NEDL Kir * Hırsızlık
NEDM Pişman olmak
NEDMAN Pişmanlık, nedâmet Pişman olma Pişmanlık duyma
NEDRET Azlık, seyreklik, az bulunmak
NEDS Akıllılık * Taan etmek, çekiştirmek
NEDS Huruç etmek, çıkmak
NEDŞ Her nesneyi eritip sormak * Pamuk atmak
NEDVE Yaşlık, nemlilik * Meşveret etmek Bir işi hakkında görüşmek * Konuşmak
NEEC Yel esmek, rüzgâr esmek * Yalvarmak, tazarru etmek
NEED Belâ, musibet Zahmet, meşakkat
NEF' Fayda, yararlılık * Fls: Faydacılık Yani: Bir şeyin doğru olup olmadığını, o şeyin faidesine göre değerlendiren yanlış bir nazariyedir Kudsi dinimiz olan İslâmiyette ise: Bir şeyin doğru veya yanlış; iyi ve kötü olması, Allahın emir ve nehyine tâbidir
NEFAD (Nefed) Bitip tükenmek, yok olmak
NEFAİS (Nefise C ) Değerli, güzel ve beğenilir şeyler
NEFAİS-PEREST f Nefis şeyleri beğenenen, güzel şeyleri seven
NEFAK (C : Enfâk) İki kapılı ev
NEFASET Beğenilir olmak, kıymetlilik, değerlilik, çok güzellik, pek iyilik Nefis ve mergub olmak
NEFAZ Ağaçtan kendi düşen yemiş ve yaprak
NEFAZ Geçme, işleyip öte tarafa geçme * Sözü geçme, sözü dinlenme
NEFC Çıkmak, huruc etmek
NEFD Tükenmek, bitmek * Geçici ve fâni olmak
NEFEAN Faydalı olarak
NEFEAN Lİ-L-UMUM Herkes için faydalı oluş
NEFED Bitirme, tükenme, bitirilme
NEFEHAT (Nefha C ) Esintiler Üfürmeler
NEFEL Düşmandan alınan mal, ganimet * Ulü-l emrden müsaade almadan düşmana karşı çıkan az sayıda bir cemaat
NEFER Bir kişi, tek kişi * Asker, er (Bazılarınca insan cemaati Ona kadar olan adam topluluğuna denir Üçten ona kadar olan kişilere "Reht" denir )
NEFERÂT (Nefer C ) Neferler, askerler, erler
NEFES Soluk, üfürülen hava Soluma, soluk verip alma * Uzun söz * Bolluk * Hased etmek *Edb: Bektaşi tekkelerinde okunan manzum söz
NEFEZA (NEFZA) (C: Nefâyız) Düşmanın ahvâlini bilmek için dolaşan kavim
NEFEZAN Sıçramak
|